Attığı manşetlerle Türkiye’de özgürlüğün ve millet iradesinin en büyük engelleyicisi olan, “411 el kaosa kalktı” utanç manşetinin müellifi Ertuğrul Özkök’ün bugün ne yazacağı merakla bekleniyordu.
Dün TBMM’deki tarihi fotoğrafın ardından çıkıp bir “nedamet”, bir “özür”, bir vicdan azabı belki… Ama hayır, Özkök’ün kalbinin taşlığı, izanının şeytaniliği buna engel oldu.
Utanmadı bir de Meclis’e başörtüleriyle giren Ak Partili vekillerin niyetini sorgulayıp, köşesinden onların samimi olmadığını ve şov yaptıklarını iddia edip “infaza” kalkıştı. Huylu huyundan vazgeçmemişti anlaşılan.
“Bugün mü hidayete erdiniz” başlığını attı. Karanlık operasyonlar için kurdurduğu yalan ve çamur sitesi de dün yayınladığı bir yazıyla bugün Özkök’ün yazdıklarının aynısını aşağılık bir dille sergilemişti.
Türkiye’de başörtülü milletvekili olabileceği, yani normalleşmenin fotoğrafıi sözün de bittiği yerdir artık. Ama Özkök ve karanlık tetikçileri sindiremediler.
Dün Özkök’ün kurdurduğu o karanlık sitede, başörtülü Nurcan Dalbudak hakkında yazılan aşağılık saldırı metni yüzkarası bir nefret suçu belgesi gibiydi.
Şu metni yazan aşağılık ruhun bu ülkede gazetecilik yapıyor olmasına ne demeli:
“Şimdi sormamız gerekmiyor mu, Sayın AKP milletvekili Dalbudak; Ne o makyaj? Cildin tamamına sürülen fondoten? Dudaklardaki ruj? Kaşların incecik alınması? Allık sürmeler? Göz kalemi? Göze sürülen o yeşil renkli far? Kirpiklerinizdeki rimel? Ya burun ameliyatı?.. Ne oldu şimdi? Türbana mı girmiş oldunuz? AKP’nin bazı kadın milletvekilleri türbana mı girdi oluyor? Sözün özü: Ya neden örtündüğünüzü bilmiyorsunuz. Ya da halkın dini inançlarını sömürmek için siyaseten örtünüyorsunuz. Hadi çok açık etmeyiniz; Odatv’deki bu yazıyı okuyup yüzünüzdeki makyajı silip gidin TBMM genel kuruluna…”
İşte bu “kafa” bugün Özkök’ün yazısında da haysiyetsizce başörtüsünü sorgulamaya kalkıştı.
Özkök de kurdurduğu o karanlık sitedeki aşağılık metinde olduğu gibi başörtülü milletvekillerine saldırdı.
“Kusura bakmayın, saygısızlık addetmeyin, ama bir etik tartışması açacağım… Ve o 4 hanımefendi milletvekiline soracağım. ‘Bugün mü hidayete erdiniz…’” diye yazan Özkök “Niye bugün başörtüsü taktınız” diye sorgu memurluğuna soyundu.
Dünün yüzkarası manşetlerini atan Özkök bir de başörtülü vekilleri şov yapmakla itham etti. “Ama böyle her tarafından şov kokuları gelen bir gösteri yerine, bir yıl daha beklenip bu başlangıcın samimi, inancı yücelten, daha saygılı, daha etik biçimde yapılmasını arzu ederdim.” diye yazan Özkök’ün hangi karanlık bir ruhtan beslendiğini görmek için şu ibretlik satırlarına bakın:
“Ama seçimlere bir yıl kala hidayete eren kadın milletvekillerimiz şimdi bize tersini söylüyor… Meğer samimi bir başörtüsü ile siyaset türbanı arasında gerçekten bir fark varmış… -Keşke diyorum… İlk adımı eskiden de örtünen bir kadın atsaydı… -Keşke diyorum… Başı örtülü bir kadın, başının örtüsüyle seçim kampanyasına girseydi, mücadele edip, seçilip gelseydi… -Keşke diyorum: Başını gere gere o kürsüye çıkıp yemin etseydi… Hepimiz de öteki kadınlar gibi alkışlasaydık… Hiçbir fark görmeseydik.”
ULAN SOYTARI
Bre aşağılık adam, bre soytarı sanki senin söz söyleme hakkın var. Sen utancınla bu sahneden defolup gitmen gerekirken, hala köşenden fitne ve fesat yayıyorsun. Mesele başörtüsünün normalleşmesi ve bir hakkın gereği olarak Meclis’te olması değil mi? Gerçekleşti mi? Gerçekleşti. Şimdi neyin bahanesini üretiyorsun be rezil herif. Derdin aslında “411 el kaosa kalktı” manşetindeki gibi başörtüsünü ilelebet TBMM’ye sokturmamak, değil mi? Bin dereden su getiren yorumlarınla nasıl bir melanetin yansıması olduğun daha iyi anlaşılıyor.