İSTANBUL (AA) - ZEYNEP RAKİPOĞLU - Kan grubu uyuşmazlığı nedeniyle yakınlarından organ alamayan böbrek hastası Karadağlı genç ile Türk kadın, birinin annesinden birinin de eşinden yapılan çapraz nakille diyalizsiz hayatlarına ilk adımı attı.
Böbrek hastalığıyla 15 yıldır mücadele eden ve böbreklerinin işlevini artık yerine getirememesi nedeniyle 1,5 yıldır hemodiyalize giren 35 yaşındaki Hatice Aru'ya, eşi İbrahim Aru böbreğini vermek istedi.
Kan grubu uyuşmazlığı nedeniyle çiftin talebi uygun görülmedi. Bunun üzerine İbrahim Aru, eşinin sağlığına kavuşması için çapraz nakil başvurusunda bulundu. Çiftin bu süreçte 2 kez yaptıkları nakil girişimi de olumsuz sonuçlandı.
Böbrek rahatsızlığı teşhisi henüz 6 yaşındayken konulan, nörolojik ve kalıtsal bir hastalık olan tuberoskleroza bağlı böbrek yetmezliği gelişen ve 1 aydır diyaliz alan 26 yaşındaki Boris Tadic için ise annesi Slavic Tadic gönüllü verici olmak istedi. Ancak anne-oğulun da kan gruplarının farklı olması nedeniyle nakil gerçekleştirilemedi.
Nakil için arayışlarını sürdüren Karadağlı anne-oğul, öneri üzerine Türkiye'ye gelerek çapraz nakil için Yeni Yüzyıl Üniversitesi (YYÜ) Gaziosmanpaşa Hastanesi Organ Nakli Merkezi'ne başvurdu.
Aynı hastanede diyalize giren Hatice Aru ile Boris Tadic'in kaderi de burada kesişti. Her iki ailenin de çapraz nakli kabul etmesi üzerine yapılan tetkiklerde herhangi bir engel bulunmadığı tespit edildi.
Hastanenin Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Şinasi Sevmiş ve ekibi tarafından gerçekleştirilen ameliyatla, Hatice Aru'ya Slavic Tadic'ten, Tadic'in oğlu Boris Tadic'e de Aru'nın eşi İbrahim Aru'dan alınan böbrek nakledildi.
Yaklaşık 3,5 saat süren çapraz nakil operasyonuyla birbirlerine "can" veren iki aile, bir süre gözetim altında kaldıkları hastaneden taburcu olduktan sonra yeni hayatlarına ilk adımlarını attı.
- "Sağlığım yerinde olsa bütün organlarımı bağışlamak isterim"
Sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşayan bir çocuk annesi Hatice Aru, çapraz nakil uyuşmasına ilişkin eşini arayarak durumu haber verdiğinde "Hemen kabul edelim." diyerek onayladığını anlatarak, kendisinin biraz korktuğunu ve çapraz nakil için başta çekince duyduğunu dile getirdi.
Eşinin kendisini "Sağlığın için önemli." diyerek motive ettiğini belirten Aru, "'Ben gönüllüyüm.' dedi. O gün heyecandan, mutluluktan gözlerimden yaş geldi. Hem sevinçliydim hem ağladım. Hemen o gün geldik, tanıştık. Çok farklı bir duygu. Yeni doğmuş gibi oldum." diye konuştu.
Aru, Karadağlı anne-oğula minnetini, "Karşı tarafın da inşallah sıkıntısı olmadan Rabbim uzun ömürler versin. Bana da. İki tarafın da yüzü her zaman gülsün, yolları açık olsun." sözleriyle dile getirdi.
Organ bağışının önemine de dikkati çeken Aru, "Sağlığım yerinde olsa bütün organlarımı bağışlamak isterim." ifadesini kullandı.
İbrahim Aru da naklin ardından sağlık durumlarının gayet iyi olduğunu, bir sıkıntı yaşamadıklarını söyledi. İnsanın başına neyin geleceğinin belli olmadığını kaydeden Aru, "Kim diyebilirdi ki Karadağlı bir bayan benim eşime böbrek verecek, o hayata tekrardan tutunacak. Ya da ben onun çocuğuna böbrek vereceğim, o hayata tekrardan tutunacak. Çok güzel bir duygu. Vefatım durumunda tüm organlarımı bağışlamayı düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
- "Oğluma yaptığı bu jesti inanılmaz buluyorum"
Boris Tadic, ameliyatın ardından hiçbir ağrı yaşamadığını, kendisini müthiş hissettiğini ve mutlu olduğunu dile getirdi.
Çapraz naklin her iki taraf için de doğru ve iyi bir karar olduğunu ifade eden Tadic, annesinin nakil için gönüllü olmasıyla ilgili duygularını, "Bu inanılmaz bir jest benim için. Annemin benim için yaptığı bu fedakarlığı bir Türk hastayı kurtararak gösterdiği için de ayrı bir mutluluk yaşıyorum." sözleriyle aktardı.
Anne Slavic Tadic, oğlunun hayatına dokunabildiği için kendisini çok mutlu hissettiğini ifade etti.
Bu hastalıkla inanılmaz derecede mücadele verdiklerini belirten Tadic, şöyle konuştu:
"Benim Türk hastaya yaptığım bu yardımı, aynı zamanda Türk donörün oğluma yaptığı bu jesti inanılmaz buluyorum. En azından birinin hayatına bu şekilde katkıda bulunabilmek beni inanılmaz mutlu ediyor. Çocuğumun bu hastalık sürecindeki kötü durumlarına yakinen şahit olduğum için bunun ne kadar önemli olduğunu anlatmama gerek yok."
Tadic, doktorlarına ve hastane çalışanlarına ilgi, alaka ve yakınlıklarından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Türkiye'de bulundukları süre zarfından kendi evlerinde gibi hissettirdikleri için teşekkür etti.
- "Şu anda sağlık durumları son derece iyi"
Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Şinasi Sevmiş, iki hastanın da geldiklerinde kendilerine ait vericileriyle aralarında kan grubu uyumsuzluğu olduğu için bu şartlar altında nakil olma imkanları olmadığını, hastalar ile vericilerini birbirleriyle çaprazladıklarını anlattı.
Hastalardan birinin annesinin, diğerinin de eşinin verici olduğunu kaydeden Sevmiş, "Yapılan tetkiklerde gerek doku uyumu açısından gerekse de böbrek fonksiyonları açısından birbirlerine yakın sonuçlar elde ettik. Böylelikle çapraz verici adayı olarak her ikisini de kullandık. Şu anda sağlık durumları son derece iyi. Böbrek veren hastalarımız ameliyattan 2 gün sonra taburcu edildi. Nakil yaptığımız hastalar da biri 5'inci, biri 6'ncı gün taburcu oldu." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Sevmiş, böbrek naklinden sonra en önemli şeylerden birinin hastanın takibi olduğunu belirterek, takip ne kadar iyi ve düzenli olursa böbreğin uzun süre çalışma ihtimalinin de yüksek olacağını aktardı.
Hastaların takibine devam edeceklerini kaydeden Sevmiş, Karadağlı hastanın kontrol için bir süre Türkiye'ye gelip gideceğini, daha sonra ülkesindeki nefrologların takibi sürdüreceğini söyledi.
Böbrek yetmezliğinde naklin en ideal tedavi yöntemi olduğuna dikkati çeken Sevmiş, "Nakilden sonra da sürecin başarılı olması, uzun yıllar böbreğin onu götürmesi için ilaçları düzgün kullanmaları ve kontrollerini düzenli yapmaları esas önemli olan iki konu. Bu ikisini yerine getirdiğimiz zaman inşallah bu hastalarımız da ve diğer hastalarda da uzun süreli bir sağkalım elde edebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Sevmiş, çapraz naklin önemine değinerek, "Çapraz nakil yöntemi olmasaydı bu hastaların nakil olma şansı yoktu. Dolayısıyla eğer bir hastanın vericisi varsa, kan grubuna, doku uyumuna bakmaksızın mutlaka bir nakil merkezine başvurmalarını tavsiye ediyorum. Çünkü vericileri uygun olmasa bile bunların çapraz nakille başka insanlarla karşılaştırılması, onların sağlıklarına kavuşmasına vesile olacaktır." dedi.