Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Irak Çalışmaları Koordinatörü Dr. Bilgay Duman, 29 Ağustos'ta İstanbul'da gerçekleşen Kalkınma Yolu Projesi 1. Bakanlar Konseyi Toplantısı'nı ve projenin ne aşamada olduğunu AA Analiz için kaleme aldı.
***
22 Nisan 2024’te Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak ziyareti sırasında Türkiye, Irak, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) bir araya geldi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Irak Ulaştırma Bakanı Rezzak Muheybes es-Sadavi, Katar Ulaştırma ve Haberleşme Bakanı Casim bin Seyf es-Sulayti ile BAE Enerji ve Altyapı Bakanı Suheyl bin Muhammed el-Mezrui'nin katılımıyla Kalkınma Yolu Projesi’ne ilişkin 4’lü işbirliği mutabakat muhtırası imzalandı.
29 Ağustos’ta ise Kalkınma Yolu Projesi 1. Bakanlar Konseyi Toplantısı Türkiye’de gerçekleştirildi. Uraloğlu toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, ''Kalkınma Yolu Projesi sadece bu dört ülke için değil hem bölge coğrafyası için hem de küresel tedarik zincirleri açısından çok önemli bir proje'' ifadesini kullanarak Türkiye’nin projeye ilişkin beklentisini ortaya koydu. Daha da ötesinde Uraloğlu, ''Kimse artık tek başına zengin değil ya da kendi kendine yetmiyor. Devir artık kazan-kazan devri'' vurgusunu yaparak, Türkiye’nin dış politikadaki vizyonunu da ifade etti. Zira, Uraloğlu'nun bu açıklaması Türk dış politikasında son dönemin en önemli öne çıkan olgusunu temsil ediyor. Bu olguyu bir kavramla ifade edecek olursak ''bağlantısallık'' olarak açıklayabiliriz.
-Bağlantısallığın köşe taşı: Kalkınma Yolu Projesi
Mevcut durum itibarıyla Kalkınma Yolu Projesi de Türkiye’nin bağlantısallığı açısından en önemli köşe taşlarından biri olarak görünüyor. Zira Kalkınma Yolu Projesi, Basra Körfezi’ni Avrupa’ya bağlayacak ''en kısa proje'' olarak ön plana çıkıyor. Proje tamamlandığında Basra Körfezi’nden Avrupa’ya yönelecek ticaret süresinin 12 ila 15 gün kısalması bekleniyor. Bu durum sadece süreyi kısaltmıyor, aynı zamanda taşımacılık maliyetlerini de düşürüyor.
Ayrıca Kalkınma Yolu Projesi, bölgesel işbirliklerini de artırıcı bir rol oynayabilir. Zira proje şimdilik 4 ülkenin uhdesinde yürütülse de projenin ilerlemesine yönelik atılacak adımların sonucunda diğer bölge devletlerinin yanı sıra küresel aktörlerin de Kalkınma Yolu ile ilgilenmesi söz konusu olabilir. Türkiye, Uraloğlu’nun da ifade ettiği gibi, Kalkınma Yolu Projesini bir rekabet unsuru olarak değil tamamlayıcı ve destekleyici bir proje olarak görüyor ve tanımlıyor. Kalkınma Yolu Projesi 1. Bakanlar Konseyi Toplantısı’na ilişkin yapılan açıklamalar da dikkate alındığında, projenin diğer ülkelerin katılımı ve desteğine de açık olduğunu söylemek yanlış olmaz.
-Proje hangi aşamada?
Kalkınma Yolu, uzun soluklu bir takvimi olan beş ayaklı bir proje. Projenin en önemli ayaklarından biri Basra'da inşa edilen Büyük Fav Limanıdır. Limanın yüzde 90’ı tamamlandı. İlk geminin 2025 sonunda limana yanaşması bekleniyor. 54 kilometrekarelik bir mesafeye sahip olan Büyük Fav Limanı, Orta Doğu’nun en büyük limanı olacak. Liman 14 kilometreyi aşan dalgakıran boyutuyla Guinness Rekorlar Kitabına girdi. Bu bile projeye ilişkin tahayyülü gösterir nitelikte. Öte yandan, Türkiye sınırına kadar demiryolu hattının fizibilitesi tamamlandı. Projenin otoyolu da Irak içindeki on vilayetten geçecek. Türkiye Kapıkule’ye uzanacak yeni yollar planlıyor. Mersin ve İskenderun limanları da kullanılacak.
Türkiye de Halkalı-Kapıkule arasında toplam 229 kilometre uzunluğunda çift hatlı, elektrikli ve sinyalli olarak hem yük hem de yolcu taşımacılığı yapılabilecek yeni hızlı tren hattı inşa etmeye başladı. Bu hattın 153 kilometrelik Çerkezköy-Kapıkule kesiminin de 2025 sonunda tamamlanması hedefleniyor. Bu hedefler adım adım gerçekleştirildikçe yani proje somutlaştıkça ilginin artması ve diğer ülkelerin destek vermesi çok daha olası. Zira Orta Doğu’daki istikrarsızlık, Rusya-Ukrayna savaşı, küresel rekabet gibi unsurlar projeye yaklaşımın ''şimdilik'' temkinli olmasına neden oluyor.
-Proje küresel ölçekte ilgi uyandırıyor
Orta Doğu coğrafyasının merkez ülkesi konumunda olan Irak’ın istikrara kavuşmasını sağlayacak projenin adım adım gerçeğe dönüşmesi Kalkınma Yolu'na olan ilgiliyi artıracak. Nitekim, Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası enerji kaynaklarını çeşitlendirmek isteyen Avrupa ülkeleri de henüz somut bir tutumları olmasa da projeye sıcak bakmaya başlayacaktır. Diğer taraftan, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Çin ve Rusya gibi küresel güçlerin de Kalkınma Yolu Projesi’ni uzaktan ama dikkatle takip ettiğini söylemek yanlış olmaz. Hatta Çin’in sadece Kalkınma Yolu Projesi’ni takip etmek için devlet düzeyinde özel bir birim oluşturduğu konuşuluyor. Bu bile başlı başına projenin nasıl bir ilgi uyandırdığının göstergesi. Kalkınma Yolu Projesinin bir rekabet unsuru olarak değil, tamamlayıcı ve destekleyici bir proje olarak lanse edilmesi de projeye ilişkin bakışı olumlu bir seviyeye çıkarıyor.
Henüz kat edilecek çok yol olsa dahi Kalkınma Yolu Projesi 1. Bakanlar Konseyi Toplantısı’nda görüldüğü gibi projenin sağlam ve somut adımlarla ilerlemesi için çalışılıyor. Zira Toplantı heyetinin projenin karşı karşıya olduğu riskler ve önüne çıkacak meydan okumalarının farkında olduğu görülüyor. Kısaca projeye ilişkin ilk bakanlar konseyi toplantısı ''hayal satmak'' yerine ''umut'' veriyor.
[Dr. Bilgay Duman, ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörüdür.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.