Türkiye’de yaklaşık 4 milyon kişinin kalp hastası olduğu ve bu sayıya her yıl 250 binden fazla kişinin katıldığı gerçeği ise tüyler ürpertiyor.
Her yıl yaklaşık 200 bin kişinin kalp krizi ve benzer nedenlerle yaşamını yitirdiği ülkemizde, kalp - damar hastalıkları riski taşıyan çok sayıda kişi bulunuyor. Dünyanın kardiyoloji alanındaki en önemli isimlerinden sayılan ve Amerika’nın ünlü tıp merkezi Cleveland Clinic’te Kalp - Damar Hastalıkları Bölümü Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Prof. Dr. Murat Tuzcu’nun söyledikleri ise çarpıcı gerçeklere işaret ediyor.
Kadınların kalp – damar hastalıklarında erkeklerden daha yüksek risk taşıdıklarına ve ülkemizde her 3 yetişkinden birinin yüksek tansiyonlu, 10 kişiden birinin ise diyabetli olduğuna dikkat çeken Tuzcu’ ya göre; dünyanın giderek artan şişmanlık oranı, karşı karşıya olduğumuz sorunun büyüklüğünü gösteriyor. Tıp dünyası ise kalp damar hastalıklarıyla mücadele etmek için durmaksızın çalışıyor. Yakın geçmişte (özellikle son 20 yıl içinde) meydana gelen gelişmeler hastalara umut aşılıyor ve yaşamı tehdit eden riskleri azaltıyor. Ancak, bizler bu hastalığa kendi elimizle davetiye çıkarmaya devam ettikçe yapılanlar hastalığın kökünü kazımaya yetecek mi?" sorusuna "evet" yanıtı vermek zor görünüyor. Sözün özü; her şey insanın kendisinde bitiyor.
TILSIMLI ÇÖZÜM ARAMAK YERİNE İĞNEYLE KUYU KAZ
Kalp - damar hastalıklarının kader olmayıp altta yatan nedenlerin tamamına yakınının insan yapımı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Murat Tuzcu, "Kalp hastalığı risk faktörlerinin neler olduğunu sağır sultan bile binlerce kez duydu. Gerçekler ortadayken, bu hastalığın oluşmasına neden olan yaşam tarzından vazgeçilmemesi şaşırtıcı!" diyor. Bunun sadece kişisel önlemlerle ortadan kaldırılacak bir sorun olmadığını söyleyen Tuzcu; "Yaşam alanlarımızı, soluduğumuz havayı, şehirlerimizi ve ulaşım sistemlerimizi düzeltmeden bu azgın hastalığın önüne geçmemiz mümkün değil" diyor.
Toplu yerlerde uygulanan sigara içme yasağının bu açıdan çok önemli bir adım olduğunu söyleyen Tuzcu, kalp damar sağlığının, tılsımlı bir değnek değmişçesine mucizevi tedavilerle değil, iğneyle kuyu kazmaya benzeyen önlemlerle korunabileceğini belirtiyor.
50 YAŞ ÜSTÜ İNSANIMIZIN YARIDAN FAZLASI KİLOLU
Toplum ve kalp sağlığının korunmasında öncelikle sigaradan uzak kalınması gerekiyor. "Genç ve orta yaş insanımızın yarısından fazlası sigara içiyor" diyen Prof. Dr. Tuzcu, bunun büyük bir tehlike işareti olduğunu söylüyor.
Nüfusun büyük çoğunluğunun kötü beslenmesi ise toplumu tehdit eden başka bir tehlike olarak görülüyor. 50 yaş üstü Türk insanının yarısından fazlasında bulunan bir başka özelliğin fazla kilo olduğuna dikkat çeken Tuzcu, yüksek tansiyon ve diyabet (şeker hastalığı) sıklığının bu nedenle arttığını belirtiyor. Kalp - damar hastalıklarının yüzde 90’ının insan yapımı olduğunu belirten Tuzcu, az gelişmiş ve gelişmekte olan 43 ülkede yapılan bir çalışmanın da bu yönde sonuç verdiğine dikkat çekiyor.
İYİ KOLESTEROL ORANIMIZ DÜŞÜK
Kalp - damar hastalıkları konusundaki veriler batı ülkeleriyle karşılaştırıldığında ülkemizde bazı farklılıklar göze çarpıyor. Prof. Dr. Murat Tuzcu, bu farklılıkların sadece bize özgü olmadığını söylüyor. Hindistan, Japonya ve benzer birçok ülkenin kalp - damar hastalık gerçekleri batı ülkeleriyle karşılaştırıldığında benzer farklılıklar gösteriyor.
Prof. Dr. Altan Onat ve diğer araştırmacıların önderliğinde yapılan çalışmalar, Türkiye’de iyi kolesterol oranının batıya göre daha düşük olduğunu gösteriyor. Prof. Dr. Tuzcu, bu durumun nedeni kesin olarak bilinmese de şişmanlık, hareketsizlik ve sigara tiryakiliği gibi faktörlerin önemli rol oynadığını söylüyor.
On yıldan uzun süredir iyi kolesterolü (HDL) yükseltecek bir ilaç için yoğun çaba harcadıklarını söyleyen Tuzcu, bu konuda hayal kırıklığı yaratan çalışmalar olmasına karşın çok önemli başarıların da elde edildiğini ve yakın gelecekte kalp-damar hastalıklarının tedavisinde umut veren buluşların gerçekleşeceğine inandığını söylüyor. Son zamanlarda hızlı bir artış gösteren kalp yetmezliği nedeniyle çok sayıda kişinin yaşamını kaybetmesinin önüne geçilmesi ve hastaların yaşama döndürülmesi ise bu alandaki en önemli gelişmelerden biri olarak dikkat çekiyor.
TUZ TÜKETİMİMİZ DEHŞET VERİCİ
Hayvani besin ve yağların bol ve yoğun olarak tüketildiği bölgelerde kalp-damar hastalıklarına daha sık rastlanıyor. Prof. Dr. Murat Tuzcu, en büyük tehlikelerden birinin, ülke çapındaki tuz kullanım oranımızın yüksekliği olduğuna dikkat çekiyor. Günde 7 – 16 gram arasında değişen tuz tüketimimiz, normalin 2 katından fazla olduğu için bu durum, yüksek tansiyon oluşumu ve ilerlemesinin en önemli etkenlerinden olarak görülüyor. Tuzcu "Az tuzlu yiyin demiyoruz, normal tuzlu yiyin diyoruz" diyor.
YAĞI KALÇADA BİRİKENLERİN KALP RİSKİ AZ
İç organlarımızın çevresinde biriken yağlar, kalp damarlarında hasara yol açan maddeler salarak hastalığın oluşumunda önemli rol oynuyor. "İç organ çevresindeki yağlanmanın dışarı yansıması göbek çevresindeki şişmanlıktır" diyen Prof. Dr. Murat Tuzcu, aynı derecede şişman olup, yağları daha çok kalçalarında biriken insanlarda kalp hastalığı görülme sıklığının daha az olduğunu belirtiyor. Bu nedenle kalp- damar hastalığı riskini öngörmede tek başına kiloya veya kilo - boy oranına bakmak yeterli bulunmuyor. Bel çevresi ölçümleri veya bel kalça oran hesapları, kalp-damar hastalıkları riskini öngörmede daha güvenilir yanıtlar veriyor.
ERKEKLERE İKİ KADINLARA BİR KADEH İÇKİ
Alkol birçok hastalığın ana nedeni olarak görülüyor. Buna karşın az miktarda alınmasının kalp ve hatta diyabete karşı koruyucu etkisi olduğunu gösteren veriler bulunuyor. Birçok ülkede yüz binlerce insan üzerinde yapılan gözlemlerin hep aynı sonucu verdiğini belirten Prof. Dr. Tuzcu, "Kalp hastalığı riski taşıyan bir kişinin az miktarda içki içmesi kalp-damar sağlığı açısından bırakmasını gerektirmez. Erkeklerde günde 1 - 2, kadınlarda ise bir kadeh içkinin zararı değil muhtemelen yararı vardır" diyor ve uyarıyor; "Verdiğim bu bilgi, içki içmeyen birine tedavi veya koruma amacıyla alkol alma tavsiyesi olarak yorumlanmamalıdır. İçmeyene içmesi yönünde tavsiyede bulunmak yanlıştır."
KİN GÜTMEK KALP HASTALIĞINA DAVETİYE DEMEK
Yüz binlerce kadın üzerinde yapılan 2 araştırma, kötümser, şüpheci ve kin tutma özelliği olan kişilerin kalp hastalıklarına davetiye çıkardığını gösteriyor. Endişe, evham ve korku, belli durumlarda ve belli dereceye kadar normal bulunsa da ortada bir tehdit olmaması ya da tepkinin tehlikeye göre orantısız ölçüde büyük olması kişide anksiyete olduğu anlamına geliyor. Bu ruh halinin kalp krizini kolaylaştırdığını belirten Prof. Dr. Murat Tuzcu, kalp hastalığına zemin hazırlayan bir diğer ruh hastalığının ise depresyon olduğunu söylüyor. Kısacası kalp damar hastalıklarının ilerlemesinde, bilinen risk faktörlerinin yanı sıra ruh halimiz ve hayata bakışımız da önemli rol oynuyor.
KALP-DAMAR HASTALIKLARININ NEDENLERİ
* Sigara
* Yüksek kolesterol
* Yüksek tansiyon
* Şeker hastalığı ve şeker hastalığına eğilim
* Fazla kilo
* Hareketsizlik
* Stres
*Kalıtım