Foça’da 1 kişinin şehit olduğu, 11 kişinin de yaralandığı askeri araca terör saldırısı sonrasında binlerce İzmirli kan vermek için hastanelere akın etti. Hastanelerde izdiham yaşandı. Toplumun büyük bir kesimi İzmirlilerin bu davranışını, “İşte teröre en güzel cevap” diye takdir etti, haber dün gazetelerde bu başlıklarla manşetlere çıktı.
Ancak sosyal medyada bazı kişiler “İzmirliler tabii ki kan vermeye koşar, çünkü oruç tutmuyorlar” deyince dün büyük bir “sosyal medya kavgası” çıktı. Bu görüş ağır tepki topladı. Biz konuyu din adamı ve ilahiyatçılara sorduk.
"KAN VERMEK ORUÇ BOZMAZ, MÜSLÜMAN BUNU SÖYLEMEZ"
Prof. Dr. Bayraktar BAYRAKLI:
KAN vermek orucu bozmaz. Kan almak orucu bozar. Biri kan alacak kadar hastaysa da oruç tutamaz. Orucu tutan adam kimin oruç tutup kimin tutmadığına da karışamaz. ‘Oruç tutmayanın kanı alınmaz’ diye bir şey de olamaz. Kan vermek de bir ibadettir. Çok önemli bir hayırdır. Bir insanın hayatının kurtulması için yapılan önemli bir fedakârlık görmezden gelinmemelidir. ‘Oruç tutmayanın kanı alınmasın’ yaklaşımı çok tehlikeli ve yanlıştır. O zaman oruç tutmayan Batılıların bulduğu MR’ı da kullanmayın. İzmirliler veya başkaları için yapılan ‘Oruç tutmuyor tabii ondan kan veriyor’ gibi konuşmalar son derece sağlıksız ve çok çirkindir. Bir Müslüman bunu söyleyemez. Oruç tutan adam, o zaman ibadetiyle kibir, gurur yapmış olur. O da günahtır.
‘Peygamberimiz de oruçluyken kan aldırdı’
Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK:
ORUÇ en riyasız, gösterişsiz ibadettir. Hiçbir insanın belli bir coğrafyada yaşayan, belli bir kültürde yaşayan insana atıfla, ‘Onlar oruç tutmadıkları için kan vermeye gitmiştir’ gibi bir değerlendirme yapması, hele de bunu dindarlık adına yapıyorsa son derece çirkindir. İslam anlayışında insanların ayıplarını, kusurlarını örtmek bir erdemdir. Kimsenin, hiç kimseyi ibadetinden dolayı sorgulama hakkı yok. ‘İzmirliler ibadet yapmazlar, onun için akın akın kan vermeye gitmişlerdir’ demek Müslüman ahlakına yakışmaz. Peygamber efendimizin ihramlı ve oruçlu iken kan aldırdığını, yani hacamat yaptırdığını belirten rivayetler var. Gerektiği hallerde kan vermek orucu bozmaz. İnsan hayatı söz konusudur ve oruca halel getirmez. Orucun bozulması denen şeyin mantığı, damak tadıcinsel şehvet gibi tatlar ve lezzetlerden alıkoymaktır. Kan vermekle insanlar bir şehvet ve tat almazlar. Kan vermek orucu bozmaz.
"DİN HİÇ KİMSENİN MALI DEĞİL, GIYBET BÜYÜK GÜNAHTIR"
Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Süleyman Ateş:
İSLAMİYET’te kimse kimsenin ibadetini sorgulayamaz. İslam devleti olursa namaz kılmayana zorla kıldırırlar. Suudi Arabistan’da namaz kılmak mecburidir. Kılmayan cezalandırılır. Bu devlete ait bir şeydir. Dinen bir başka bireyin ibadeti sorgulanamaz. Kendilerinin kişisel kanaati olabilir ama bunu bir başkasına söylemeye veya karalamaya kimsenin hakkı yoktur. Bu gıybettir. Gıybet en büyük günahlardan birisidir. Kan verenlerin oruç tutup tutmadığını nereden biliyorlar? Çünkü kan vermek orucu bozmaz. İnsanları hemen bir şeyle suçlamak doğru değildir. Bu insanlar duygulandılar. Bir şehit ve yaralı haberi duyunca tabii ki, ‘Hepimizin kanı feda olsun’ duygusuyla yaralılara kan vermeye koştular. Bu çok sevap bir şeydir. Kan vermekle birinin hayatı kurtulacaksa, bunu yapan kimse bütün insanlığın hayatını kurtarmış gibi sevap alır. Bu Maide Suresi’nin bir ayetidir. İzmirlilerin yaptığı takdir edilecek bir davranıştır. Kişilerin dini sadece kendilerine özgü görmesi, başkalarını hor görmesi doğru değildir. Din kimsenin babasının malı değildir.
"SÖYLEMEK ÇOK TEHLİKELİ, DİNİMİZİN TEMELİ SEVGİDİR"
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mazlum Uyar:
"Dini açıdan değerlendirildiğinde başkalarının ibadet hayatına müdahale edilmesi, kesinlikle Allah'ın takdirinde olan bir alana müdahaledir. Müslümanlar, başkalarının ne yaptıklarından daha çok kendilerinin ne yaptıklarıyla ilgilenmelidir. İzmirlilerin kan vermeye koşması, dini açıdan yapılabilecek en güzey davranışlardan biridir. Takdir edilip, alkışlanması gereken İzmirlilerin bir de üstüne eleştirilmeleri son derece yanlıştır. Toplumlarda kendilerini dindar olarak tanımlayan, dini tekelinde gören bazı kitleler geçmişte olduğu gibi günümüzde de bu tür çıkışlar yapabilmektedirler. Bu dini bilgilerinin eksikliğinden kaynaklanıyor. Başkalarının dini hayatına müdahale etmeyi kendilerinde bir hak olarak görüyorlar. Bu da sadece toplumsal açıdan değil dini açıdan da son derece tehlikeli bir durumdur. İzmirli şöyle, İstanbullu böyle gibi ayrımlar, gruplamalar yanlıştır."