İşte uzmanlardan YSK yorumu

Türkiye, AK Parti'nin yüzde 50 oy oranına ulaşarak üst üste üçüncü defa iktidara gelmeyi başardığı 12 Haziran seçimleri kadar, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) tartışmalı kararlarını da konuşuyo

Kurul'un, illere göre milletvekili dağılımında yaptığı yeni düzenleme, bundan sonra tek başına iktidar olmayı zorlaştırıyor. Adeta koalisyonları mecbur hale getiriyor. Öyle ki, AK Parti şu ana kadarki en yüksek oyunu almasına rağmen anayasa değişikliği yapabilmek için gerekli olan 330 rakamının altında kaldı. Yüzde 13 oy alan MHP 53 vekil çıkarabilirken, yüzde 6 oy oranına sahip bağımsızlar Meclis'e 36 temsilci gönderdi. Yüzde 26 oy alan CHP ise milletvekili sayısını artıran tek parti oldu. Anamuhalefet partisi geçtiğimiz dönemde 110 vekile sahipti.

YSK'nın milletvekili dağılımıyla ilgili düzenlemeyi seçimlerden 6 ay önce yapması da bir başka tartışma konusu. Çünkü aynı Kurul, Meclis'in referandum sürecini 60 güne indiren anayasa değişikliğini, 'üzerinden bir yıl geçmesi gerekir' diyerek yürürlüğe sokmamıştı. Demokratik katılımın önünü açması gereken YSK, yurtdışındaki vatandaşların elçiliklerde oy kullanmasına da izin vermedi. Ayrıca bağımsız milletvekili adaylarını veto ederek ülkede iki gün kaos yaşanmasına yol açtı. Daha sonra gelen tepkiler ve yerel mahkemelerin müdahalesiyle hatasını düzeltti.

 

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), her seçimde olduğu gibi 12 Haziran genel seçimleri öncesinde de tartışmalı kararlara imza attı. Öyle ki, benzer durumlarda farklı kararlar vererek kendisiyle çelişkiye düştü. Kurul, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden geçen ve referandum süresini 60 güne indiren düzenleme için "kanunun yürürlüğe girdiği tarih üzerinden bir yıl geçmesi gerektiğini" belirterek uygulamadı. Ancak aynı Kurul, adrese dayalı nüfusa göre milletvekili sayısını yeniden belirleyen düzenlemeyi seçimlere altı ay kala gerçekleştirdi ve referandum kararının aksine bir yıl beklemeden uygulamaya koydu. Bu düzenleme yüzünden AK Parti, yüzde 50 oy almasına rağmen anayasa değişikliğini gerçekleştirecek eşik olan 330 sayısına ulaşamadı. Yine gurbetçilerin yurtdışındaki konsolosluklarda kurulacak sandıklarda oy kullanmasına 'yeterli zaman yok' gerekçesiyle geçit vermedi. Bunun sonucunda 12 Haziran'da 2,5 milyon gurbetçi seçmenden sadece 122 bini gümrüklerde oyunu kullanabildi. Kurulun, seçim öncesinde çoğu BDP'li 12 bağımsız milletvekilinin adaylıklarını iptal etmesi ise sokakları karıştırdı. İki gün boyunca başta Güneydoğu olmak üzere tüm Türkiye'yi diken üstünde tutan kararı, yerel mahkemeler düzeltti. Bu örneklere dikkat çeken hukukçular, YSK'nın, ideolojik kararları ile seçimin kaderini etkilediğini belirtiyor. Bu yüzden demokrasiye hizmet edecek hale getirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez (Anayasa hukukçusu):

Kurul'un kararlarına yargı yolu açılmalı

Kurul, Yargıtay ve Danıştay üyelerinden oluşuyor ve kararlarda üyelerin hukuk algısı büyük rol oynuyor. YSK'da mevcut üyelere ek olarak Parlamento'da grubu bulunan siyasî partilerden temsilci ve belli sayıda kamu hukukçusu akademisyenin de bulunması faydalı olacaktır. Kurul'un kararlarına ilişkin itiraz ve yargı yolunun mutlaka benimsenmesi gerekiyor. YSK'nın belki de en fazla eleştirilebilecek kararlarından birisinin yurtdışında yaşayan seçmenlerin daha aktif oy kullanabilmelerini engelleyen tutumudur. Yurtdışında yaşayan vatandaşların oy vermemesi için adeta elinden geleni yapmıştır.

Doç. Dr. Yusuf Tekin (Siyaset bilimci):

YSK'daki sıkıntının temel kaynağı halktan kopuk olmak

12 Eylül referandumu öncesinde HSYK ve yüksek yargı hakkında yapılan tüm eleştiriler bugün YSK için yapılabilir. Bu kurumdaki sıkıntının temel kaynağı halktan kopuk olmalarıdır. YSK, son zamanlarda aldığı kararlarla vesayetçi zihniyeti devam ettiriyor. Halkın seçimlere geniş katılımını sağlamak yerine aksine daraltıyor. Referandumla ilgili süreci kısaltan değişikliği seçim kanunlarında yapılan bir değişiklik olarak gördü ve bu düzenlemenin bir yıl içerisinde yapılacak seçimlerde uygulanamayacağına hükmetti.

Daha önce verdiği bu hükme rağmen 12 Haziran seçimlerinde verdiği kararlarla ters düştü. 6 Mart 2010 tarihli ve 170 sayılı karar ile bizzat kendisinin yaptığı illere göre milletvekili dağılımı düzenlemesi varken, 26 Şubat 2011 tarihinde yeni bir karar vererek illere göre milletvekili dağılımını yeniden düzenledi. Böylece verdiği kararları tartışmalı hale getirdi.

Doç. Dr. Tevfik Gülsoy (Erzurum Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi):

Seçimi organize eden bir kurul haline gelmeli

YSK'nın yüksek yargı mensuplarından oluşan üye profili değiştirilmeli. Yüksek yargı statüsü, kurumun aldığı kararlara yargı yolunun kapanmasına neden oluyor. Yurtdışında buna benzer bir yapılanma yok. Yüksek yetkilerle donatılmış ve kararları yargıya götürülemeyen bir kurumun demokrasilerde olması şaşırtıcı. Bu yüzden YSK, seçim sürecini organize eden ve yetkileri bu alanla sınırlı tutulması gereken bir kamu kurumu olmalıdır. Oy pusulası, sandık görevlileri yani seçim sürecindeki organizasyonu yapan bir kurum olması gerekir. Süreci doğrudan etkileyebilen, yönlendiren bir kurum olmamalı.

Gültekin Avcı (Emekli savcı):

Yeniden yapılandırılması elzem

YSK, 12 Haziran seçimleri öncesinde aldığı kararlarla önyargılı bir tutum içerisinde olduğunu bariz bir şekilde ortaya koydu. İllere göre milletvekili dağılımında yaptığı düzenleme ile de kurumsal ideolojisini gösterdi. Halkın yüzde 50'sinin oyunu almış bir partinin milletvekili sayısında düşüş yaşaması, kabul edilebilir bir durum değil. AK Parti'nin anayasa değişikliğini yapacak çoğunluğa ulaşmasını engellemek için kurulan kapana hizmet etti. Seçim öncesinde kurulan kutsal ittifakta bazı yüksek yargı üyelerinden de destek gördü. Yapılan düzenleme ile AK Parti yüzde 60 oy almış olsa da yine aynı milletvekili sayısıyla karşılaşacaktı. YSK, kendisine biçilen rolü yerine getirdi. Parlamenter sistemde yüzde 50 oy almış bir partinin mağdur edilmesi kabul edilemez. Kurul'un yeniden yapılandırılması elzem.

İşte Kurul'un aldığı tartışmalı kararlar

İllere göre vekil dağılımı: YSK, nüfus oranına göre il başına düşen vekil sayılarını yeniledi. Ancak iller, yine tam temsil edilemedi. 12 milyon nüfuslu İstanbul'a 85 sandalye düştü. 80 bin nüfuslu Tunceli ise 2 sandalye aldı. Nüfusa oranlandığında İstanbul'da 150 bin kişiye 1 vekil düşerken Tunceli'de 40 bin kişiye 1 vekil düştü.

Gurbetçi seçmene engel: Gurbetçi seçmeni, yine gümrük kapılarına mahkum etti. 2,5 milyon gurbetçi seçmenden sadece 120 bini, YSK, yurtdışı temsilciliklerine sandık koymayı reddettiği için oy kullanabildi.

Bağımsız adaylara veto, kaos çıkardı: YSK, bağımsız adaylara yönelik çelişkili veto kararıyla ülkeyi uçurumun kenarına getirdi. 12 bağımsız milletvekilinin başvurusunu kabul etmeyen YSK, kamuoyundaki tepkinin ardından 7 adaya vize verdi.

İstifa eden MHP'lilerin durumu: Kaset skandallarının ardından adaylıktan çekilen 9 MHP'li yöneticinin dilekçelerini YSK'ya sunduğu açıklandı. Ancak YSK, dilekçelerin işleme konulup konulmayacağını hâlâ açıklamadı.

TC kimlik numarası şartı: Nüfus cüzdanında TC kimlik numarası şartı da binlerce seçmeni mağdur etti. Hüviyetlerinde kimlik numarası olmayanlar oy kullanamadı.

Sandık görevlilerine başörtüsü yasağı: Siyasî partilerin sandık görevlilerine başörtüsü yasağı uygulamasına devam edildi. Ancak sandık müşahitleri için söz konusu yasak kaldırıldı.

Engelli sandığa ulaşamadı: Görme engelliler için kabartma yazılı oy pusulası talepleri dikkate alınmadı. Engelliler için giriş katlarına sandık konulması uygulamasına alınan karara rağmen uyulmadı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Perde Arkası Haberleri