AK Parti'nin oyunun yüzde 48'in üzerinde olduğunu söyleyen GENAR Araştırma Şirketi’nden Şen, CHP'nin yüzde 25 olan oyunun seçime etki etmeyeceğini belirtti. Mustafa Şen ayrıca, "AK Parti’nin oyları %48’in üzerinde. HDP barajı alttan zorluyor. MHP-BBP ittifakından bir enerji çıkmaz. CHP’nin küçük sol partilerle ittifakı seçim sonucuna etki etmez. Paralelin oyu %1’in altına geriledi.” açıklaması yaptı.
7 Haziran 2015'te gerçekleştirilecek genel seçimler öncesi sadece siyasi araştırmaları ile değil siyasi analizleriyle adını duyuran GENAR Araştırma Şirketi'nden Mustafa Şen, Sabah'a çarpıcı açıklamalarda bulundu:
DİĞER ÇEVRELERİ UNUTMADAN KÖKLERİNE DÖNECEK
-AK Parti'de 76 milletvekili 3 dönem kriterine takılıyor. AK Parti bu seçimlerde aday belirlerken nasıl bir strateji izleyecek?
Kanaatimce ikili bir yöntem izleyecek. Şöyle ki; bir taraftan kendi sosyopolitik köklerini devam ettirecek adaylar belirlerken, ki bu nispeten daha fazla olacak, diğer taraftan farklı toplumsal kesimlerden insanları da seçilecek sıralardan listesine dahil ederek toplumun tümüne hitap edecek bir yol izleyecektir.
Bu, bir kitle partisi için hem zorunlu hem de pragmatik bir tutumdur. AK Parti'nin uzun ömürlü bir parti olması bu dengenin sağlamlığına bağlıdır. Hatta, uzun süreli iktidar partisi olması, yani siyaset bilimi literatüründe hakim parti ya da dominant parti denilen bir siyasal yapı olması da buna bağlıdır. Doğrusu, AK Parti bunu bu güne kadar başarılı bir şeklide uygulamıştır ve galiba yine aynı başarıyı tekrarlayacaktır.
-Hakan Fidan'ın adaylığını açıklaması sizin için sürpriz oldu mu? Nasıl değerlendirdiniz?
Olmadı, zira işimiz gereği siyasi kulislere yakın bir pozisyondayız ve bunu pek çok yerden duyuyorduk. Sadece, 7 Şubat çağrışımlı bir şekilde istifa etmiş olması çok manidar oldu. Sembolik anlamı çok yüksek bir şey yaptı. Açıkçası, birilerine mesaj göndermiş oldu, hey ben buradayım diye. Bir tür meydan okuma yani.
-Bazı gazetelerde bu seçimlerde "kutsal dava" vurgusunun daha fazla yapılacağı yazıldı. Bunu eleştirenler de oldu. AK Parti'nin seçim stratejisini neler belirleyecek?
Bildiğim kadarıyla, diğer partiler henüz seçim çalışmalarına profesyonel olarak henüz başlamadılar fakat AK Parti başlayalı epeyce zaman oldu. Temel strateji şu aritmetiğin gerçekleşmesi üzerine kurulacaktır herhalde: Milletvekili sayısı olarak; alt hedefi en az 330, üst hedefi en az 367. Bunun anlamı açıktır: Başkanlık sistemini içeren yeni bir anayasayı referanduma götürme veya yeni anayasayı doğrudan mer'i kılma.
Bu süreçte, devletin makro projelerinin iletişimi üzerinden kendini konumlandıracak ama yeni anayasa, başkanlık sistemi, çözüm süreci, paralel yapıyla mücadele vb gibi konulara da temas edecek ve kendi ifadesi ile koşacak, terleyecek bir Erdoğan da göreceğiz diye düşünüyorum ama elbette, seçimi sürükleyecek olan AK Parti genel başkanı Ahmet Davutoğlu olacaktır. Davutoğlu bu aylarda teşkilatlarını yeniliyor, motive ediyor ve seçime hazırlıyor. Takip edebildiğimiz kadarıyla ciddi bir coşku sağlamış durumda. Bu seçim başarısı için çok önemli.
HDP BARAJI ALTTAN ZORLUYOR
-HDP'nin parti olarak seçime girmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
HDP bizim Aralık ayı araştırmamızda %9 görünüyordu. Bizden sonra araştırma yapan meslektaşlarımızda 7 küsur ve 8 küsurlu rakamlar gördük. Bu oranlardan hareketle HDP'nin barajı alttan yokladığını söyleyebiliriz. Bu durumda olan bir parti elbette rahatlıkla parti olarak seçime girmeye cesaret eder.
Elbette, bu %10 barajı bir garabet. Bu yüzden eğer parti olarak girerse, bir B planı da hazırlamış olmalı. Ben ne olursa olsun mecliste olmalarını istiyorum. Mevcut şartların menfiliğine rağmen parti olarak seçime girmek istemeleri silaha değil, siyasete sarıldıkları anlamına gelir ki, bu hepimiz tarafından sahiplenilmesi ve desteklenmesi gereken bir şeydir ve çok değerlidir.
-AK Parti anayasayı değiştirecek ya da anayasaya referanduma götürecek çoğunluğu elde edebilir mi?
Bu soruya evet cevabı verebilirim. Zira, tüm stratejik gücünü buna yoğunlaştırıyor. Zaten, bunu yapmayacaksa, bu seçim çok alelade bir seçim olur AK Parti için. AK Parti değişimler ve süreklilikler partisi. Statükoyu parçalamak üzerinden değişimler, ve istikrar üzerinden süreklilikler demek AK Parti bir bakıma. Fetişleştirmek istemem ama, yeni Türkiye demek yeni anayasa demek aynı zamanda.
CHP'NİN YÜZÜNÜ TOPLUMA DÖNMESİ LAZIM
-CHP'nin diğer sol partileri bir araya getirme planları var. Bu çabaların seçimin kaderini belirleyecek potansiyeli var mı?
Yok. Nasıl olsun ki! Sıfır küsurlu partileri topla, ne eder ki! On tane 0'dan bir tane 1 eder mi? Etmez. Etmediğini nerede gördük en son, cumhurbaşkanlığı seçiminde. 15 parti mi bir araya gelmişti? Ne oldu? Hezimet.
CHP bana bir anti-siyaset teşkilatı gibi geliyor. Bundan dolayı, bu tür yollara sapmak yerine, öncelikle bir sivil-siyasi parti olsa daha iyi olur. CHP bir politik katolisizm inşa etmiş; doğmaları, kutsalları, kurumları ve kültürüyle tam bir politik katolisizm. Bunu terkedip, tabiri caizse bir politik protestanlık reformasyonu sürecine girmeli. Aksi taktirde, ister diğer sol partileri toplasın, ister sadece kendisi girsin, bir şey değişmez. Bir CHP'nin bir şeyi değiştirebilmesi için önce kendisinin değişmesi lazım. Değişime, yüzünü topluma dönerek başlayabilir.
-HDP oy oranını yükseltirse bu oylar AK Parti'den mi CHP'den mi gelir?
Her ikisinden de gelebilir. Partiler arasında oy kaymaları az ya da çok her zaman caridir. Bunu tüm araştırmalarımızda analiz ederek görüyoruz. Kaymalar Doğu ve Güneydoğu illerinde başka, Kuzey ve Batı illerinde başka olabiliyor.
-MHP-BBP seçim ittifakından söz ediliyor. Bu ittifakın gerçekleşmesine şans veriyor musunuz?
Olabilir, gayet mümkün. Zira, cumhurbaşkanlığı seçiminde hepsi aynı sandığa gömülmüşlerdi. Yine, deneyebilirler. Fakat, bundan ne çıkar? Hiç bir şey, çünkü BBP'nin paralel yapı sözcülüğünden başka topluma dediği başka bir şey yok. MHP BBP'den ne hayır görebilir ki! Belki, BBP MHP'yi kullanarak meclise bir veya iki milletvekili sokabilir. Hepsi o kadar. İşte, MHP bunu ister mi?...
-Başkanlık sistemi halka götürülürse, nasıl bir sonuç çıkmasını bekliyorsunuz?
Bu durum, ne zaman götürüleceğine ve o zamana kadar neler yapılmış olacağına göre değişir. Başkanlık sistemi tartışması hala çok yeni bir tartışma. Halk konu hakkında yeterli bilgiye sahip değil, olmuş olması da beklenmemeli zaten. Sanki, parlamenter sisteme dair bilgimiz var mı halk olarak; hayır. Ama doğru düzgün anlatılsa, halkın benimseme oranları yükselir diye düşünüyorum. Bizim araştırmalarımızda %37-45 aralığında değişen olumlama verileri görmüştük.
Bir sorun da şurada var. Hepsi değil elbette ama çoğu itibarıyla başkanlık sistemini savunanlar da, buna karşı çıkanlar da bu sistemi iyi bilmiyorlar. Bunun çeşitli mecralar kullanılarak, mesela STK'lar, üniversiteler vb, topluma sunulması lazım. Ondan sonra, millet kabul ederse eder, etmezse etmez. Gerçek patron millettir. O ne derse o olur.
AK PARTİ %48'İN ÜZERİNDE
-Bugünden 7 Haziran'a bakıldığında partilerin oy oranları hakkında bir tahminde bulunabilir misiniz? Bu konuda yakın zamanda yapılmış bir çalışmanız var mı?
Evet. Son Türkiye geneli araştırmamızı Aralık ayında yapmıştık. Orada elde ettiğimiz verilere göre AK Parti 48.2, CHP %25, MHP 14.1, HDP 9 idi. Ve elbette diğer partiler de bir kaç puanı paylaşıyordu.
Burada en önemli verilerden biri Davutoğlu'nun AK Partiyi aynı bantta tutma başarısını gösterdiği, diğeri HDP'nin barajı yoklar duruma geldiği, üçüncüsü ise yeni partilerin, sıfırla başlayan oranlarıyla neredeyse ademe mahkum olma ile karşı karşıya olduklarıdır.
-7 Haziran seçimlerine yönelik Paralel örgütün kaos planından bahsediliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Önce şu teşbihi yapayım: Devletler normal zamanlarda çapa ile çalışırlar; fakat, kendi varlıklarını tehdit altında hissederlerse ellerine tırpan alırlar. Paralel yapı, yapıp ettikleri neticesinde devlete, eline tırpanı aldırttı. Bunun sonu, kaçınılmaz olandan başka bir şey olmayacak. Devletler böyledir.
Diğer taraftan paralel yapının en büyük kaos planı elinde patladı zaten. Bundan sonra gelecek kaos planları kendilerine zarar vermekten başka bir işe yaramaz. Ayrıca, deneseler de devlet buna müsaade etmez ve toplum böyle numaraları elinin tersiyle iter.
-Paralel yapı ile mücadelede kamuoyu desteği ne durumda?
Paralel yapıya karşı toplumun tüm kesimlerinden bir tepki var ve bu yüksek bir tepki. Zira, son tahlilde toplum devletin bekasından yana tavır koyar. Bir kesimin tüm toplumsal kesimleri, tüm bürokrasiyi ve siyaseti domine etmesine kimse sıcak bakmaz. Bu bağlamda toplum devletten yana ve bu mücadelenin yanında.
-Paralel yapının sandıkta bir karşılığı var mı? Dağılma sürecine giren yapının organize olabilen oy oranı yüzde kaçtır?
Paralel yapının sandıkta bir karşılığı olmadığını 30 Mart yerel seçimlerinde ve 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gördük. Oy karşılığı %1'i bile bulmaz. Bunu 7 Haziran'da yeniden test edeceğiz.
Burada trajik olan, paralel yapının ahvalinden ziyade, ona bel bağlamış koca koca partilerin durumu. İki ayrı seçim bir şeyler öğretmiş olmalıydı ama sanırım artık bazılarına ne nasihat kâr ediyor ne de musibet.