Önceki gün kutlanan (!) Dünya İnsan Hakları Günü sebebiyle Özerk Diyanet ve Evkaf Sendikası tarafından hazırlanan ‘Hak ve Adalet’ raporu deklare edildi.
İŞTE O RAPOR:
Kur’an Kursları: 28 Şubat darbe sürecinde Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Kanununda değişiklik yapılarak Kur''an kurslarına katılabilme yaşı 12’ ye çıkarılmıştır. Değişiklik ile milletin ihtiyaçları değil, toplum mühendislerinin talebi dikkate alınmıştır. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun verdiği kanun değişiklik teklifi derhal TBMM gündemine alınmalı ve görüşmeler başlatılmalıdır. Bu sorumsuz uygulamaya derhal son verilmelidir.
Başörtü : Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede halen inancı gereği örtünmek yasaktır. Bu yasak dine, hukuka ve insan haklarına aykırıdır. İslam dininde örtünme yükümlülüğü vardır. Ancak 1997’den bu yana uygulanmakta olan başörtü yasağı nedeniyle binlerce kadın en temel haklarından birisi olan eğitim ve çalışma haklarından mahrum edilmiştir. Jakoben zihniyet tarafından dayatılan yasak derhal sonlandırılmalıdır.
Katsayı: Üniversiteye girişte yaşanan katsayı tartışmaları 28 Şubat'tan miras kaldı. Postmodern darbe' olarak bilinen 28 Şubat sürecinde imam hatip liselerinin önünü kesmek için Yüksek Öğretim Kurulu’nun getirdiği katsayı farkı, 10 yıl sonra yine geçtiğimiz yaz YÖK tarafından kaldırıldı. Ancak Danıştay 8. Dairesi, YÖK'ün Temmuz ayında aldığı ‘katsayı’ kararının yürütmesini oy birliğiyle durdurdu. Danıştay'ın son katsayı kararı daha önce verdiği kararlarla çelişti. Daha önce katsayı uygulamasının kaldırılması için başvuruyu değerlendiren 8. Daire, "Katsayı düzenlemesi YÖK'ün yetkisindedir" diyerek başvuruyu reddetmişti. Danıştay’ın kararı millet iradesine vurulan darbedir. Yargıyı artık ideolojik kararlar vermemeye davet ederken, TBMM’yi de çocuklarımıza vurulan prangayı çözmeye davet ediyoruz.
Kürt Sorunu: Türkiye'nin son otuz yılına damgasına vuran en önemli sorunlarından biri olan Kürt Sorunu, yaşanan büyük acılara rağmen hala çözümsüzlüğünü koruyor. Çözüm üretmek için çaba sarf edenler de ‘ihanet’ ile suçlanıyor. Resmi verilere göre şimdiye kadar terörle mücadele kapsamında 25 yılda 25 sınır ötesi operasyon gerçekleştirdi. Yapılan hesaplara göre Türkiye terörle mücadeleye yaklaşık 300 milyar dolar kaynak aktardı. Ancak bir türlü çözüm alınmadığı gibi, katlanarak sürdü. Son 30 yılda can kaybı 50 bine yaklaşırken, halen sorunun çözümsüzlülüğünden yana olmak kabul edilir bir durum değildir.Bugüne kadar başlatılan en büyük kardeşlik ve huzur projesine herkesin destek vermesini, hükümetin de asla geri atmamasını istiyoruz.
Kayıp Çocuklar: Türkiye’de şuan için yaklaşık 900 çocuk kayıptır. En fazla vaka göç alan kentlerde. İşsizlik, yoksulluk ve şiddet çocukların evden ayrılmasına neden oluyor. Bu çocukların bir çoğu suça itilirken bir çoğu da organ mafyalarının eline düşüyor. Özellikle risk altında olan ve göç alan bölgelerde ailelere ve çocuklara destek verilmelidir.
Faili meçhuller: Doğu ve Güneydoğu`da işlenen faali meçhul cinayet ve kayıplarla ilgili on binlerce dosya halen aydınlatılmayı bekliyor. Türkiye bu konuda ilk defa bu yıl ciddi bir adım atarak 'faili meçhul' cinayetlerle ilgili en kapsamlı davayı başlattı. Bu dava aksatılmadan sürdürülmeli ve yargıya yapılan gizli baskılar son bulmalıdır.
Andıç belgeleri: Andıç basın örgütlerinin haklarına karşı en büyük müdahaledir. Asılsız iddialar ile medyayı ‘ordu karşıtı-ordu yandaşı’ diye ayırmak özgürlükleri hiçe saymaktır. Kurumlar bu uygulamadan vazgeçmelidir.
Okullarda din eğitimi: Din eğitimi Anayasamızın 24΄üncü maddesi gereği ailelerin, ebeveynin isteğine ve büyüklerinde kendi isteğine bağlı olarak verilmelidir. Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Bu hak engellenmemelidir. Önündeki tüm kısıtlamalar kaldırılmalıdır.
Özerk Diyanet ve Evkaf Sendikası Genel Sekreteri Abdurrahim Çelik