Hollanda ziyaretinin son gününde Cumhurbaşkanı Gül, Kraliçe Beatrix ile Venlo 2012 Floriade Botanik Fuarı'nı ziyaret etti ve Türk Bahçesi'nin açılışını gerçekleştirdi. Amsterdam'dan Venlo'ya trenle seyahat eden Gül, yolda yazarlarla sohbet etti. Gül, Hollanda ziyareti öncesi adından sıkça söz edilen Irkçı lider Geert Wilders için; “Burada ırkçı bir adam var” ifadesini kullandı. Irkçılığın, yabancı düşmanlığının tehlikeli bir hastalık olduğunu ifade eden Gül; “O kadar tehlikelidir ki, bunu kontrol edemezsin. Yabancı düşmanlığı, din düşmanlığı, hele buralarda şu an İslam düşmanlığı çok gelişiyor” dedi.. Yaşananları, İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşananlara benzeten Abdullah Gül; “İkinci dünya harbinden önce Yahudi düşmanlığı da böyle başlamıştı, sonra neler olmuş? Bu kötü bir hastalık” dedi.
TEDAVİSİ GÜÇ HASTALIK
Abdullah Gül, Batı'da yükselek ırkçılığı; “Batı dünyasının bu tip hastalıkları tedavisi zor hastalıklardır” diye tanımladı. “Mesela Doğu dünyasının hastalıkları tedavi edilebilir hastalıklardır. Yani nedir fakirliktir, eğitimsizliktir, odur budur. Onlar eğitilebiliyor, hoşgörü daha çoktur açıkçası Doğu dünyasında. Ama burada bu başlayınca çok tehlikeli oluyor” dedi.. Gül, Doğu'daki fanatizm ile ilgili olarak ise; “Ben doğrusu onları eğitimle, gelişmeyle bağlı gördüğüm için ben onları daha tehlikeli görmüyorum. Bugün eğitimin en üst noktasına ulaşmış Avrupa toplumlarında gördüğümüz fanatizm, tedavisi gerçekten çok daha zor, çünkü en yetişmiş, sözüm ona en bilgili en görgülü adamlardan öyle tavırlar görebiliyorsunuz ki... Buna dikkat çekmek lazım, çünkü yayılıyor bu. Halbuki tam tersi olması lazım hele bu ülkede hiç olmaması lazım. Bunları ırkçılık, ayrımcılık bağlamında söylüyorum, kendi inançlarının dışındaki inançlara, dinlere karşı düşmanlık bağlamında”
11 EYLÜL'Ü MÜSLÜMANLAR KINIYOR
Batı'nın, Doğu'ya her fırsatta 11 Eylül'ü hatırlattığına ilişkin bir soruyu ise Gül şöyle cevapladı; “11 Eylül'ü bütün herkes kınıyor. 11 Eylül aslında belki de Müslümanlığın dünyada daha iyi anlaşılmasını, yayılmasını engelleyen en büyük tehlike. Ona en çok Müslümanların karşı çıktığını herhalde herkes biliyordur. Bütün Batı aleminde, Amerika'da Müslümanların hayatını cehennem etti 11 Eylül. Dolayısıyla onu savunan kimse yok ki... Kriminal bir olaydı o”
POLİTİK İKLİM ÖNEMLİ
Yeni Anayasa konusundaki görüşlerini de anlatan Cumhurbaşkanı Gül, sürecin olumlu yönde ilerlediğini ancak gerekli politik iklimin de oluşturulması gerektiğini bu konuda da özellikle siyasi partilere önemli görevler düştüğünü söyledi.
REFERANDUMA İHTİYAÇ YOK
Anayasa'nın referanduma götürülmesi meselesini de değerlendiren Cumhurbaşkanı; “Tabii TBMM'nin meşruiyetini alırsa, kazanırsa onu kimse sorgulayamaz. Çünkü bu Meclis temsil kabiliyeti çok yüksek olan bir Meclis'tir. İki şart çok önemli. Biri katılımcı demokrasi, seçime katılım çok yüksekti. İkincisi temsili demokrasi, yani oyların Meclis'e yansıması da çok önemli. Her ikisi açısından çok olumlu bir tablo var, hiçbir yerde görmeyeceğiniz kadar... Dolayısıyla bu Meclis her şeyi yapabilir...”
ANAYASA KISITLAYICI OLMAMALI
Gül, nitelikle ilgili olarak ise şöyle konuştu; “Çok detaylı bir anayasa olmasını da bu çağda yanlış görüyorum. Çünkü detaylı anayasa demek, kısıtlayıcı anayasa demek. Siz niye detaya girersiniz, kısıtlamak için girersiniz. Daha önce bu korkular olduğu için ve reaksiyoner anayasalar hazırlandığı dönemler itibarıyla ‘aman şu tedbiri alalım, aman burayı da tıkayalım, aman şuraya şu tası koyalım' zihniyeti ile hep çok kısıtlayıcı, düzenleyici olunmuştur. Halbuki böyle olmaması lazım... Çünkü zaman o kadar hızlı bir akış içinde ki, bugünkü realite, doğru dediğimiz şey bir bakıyoruz zaman içinde doğru olmaktan çıkabiliyor”
BECEREMEZSEK AYIP OLUR
Anayasa'nın bu yıl içinde tamamlanıp tamamlanmayacağına ilişkin de iyimser olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı şöyle dedi; “Gecikirse momentumunu kaybeder ve bir kez kaybettikten sonra tekrar toparlanmaz. Zaten bir yıl geçti. Zaten başlandı bunu biliyorsunuz. Bir yıldır bir çalışma yapılıyor, bütün sivil toplum kuruluşları sağdan sola bu çalışmaya katılıyor. Hiç bu kadar tabana yayılan bir anayasa tartışması olmamıştı bundan önce. Eskiden hep profesörlere görev verilirdi, onlar hazırlayıp getirirlerdi. Anayasa için kurucu gücü elinde tutanlar da onun üzerinde bazı düzenleme yapardı. Şimdi öyle değil. Şimdi bu kadar dibe inmiş, toplumun her kademesinde tartışılan her şehirde tartışılan bir anayasa çalışma dönemi geçmişte olmadı doğrusu. Şimdi bütün bunlardan sonra bir başarı ortaya çıkmazsa, tabiri caizse bunu biz beceremezsek, o zaman birazcık doğrusu ayıp olur”
Yeni Akit / Ersoy Dede