Necmettin Erbakan, Fethullah Gülen ve Tayyip Erdoğan. Üç liderin ortak paydası dini duyarlılığı olan tabana sahip olması. Peki bu liderlerin arasındaki temel farklar neler?
Erbakan'ın içe dönük, Gülen'in dışa dönük olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yalçın Akdoğan, Başbakan'ın da toplumun tüm kesimlerinin duyarlılıklarına hitap ettiğini savunuyor...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı olan Yalçın Akdoğan, Yeni Şafak gazetesinde 'Yasin Doğan' adıyla kaleme aldığı köşe yazısında eski başbakanlardan Necmettin Erbakan, Fethullah Gülen ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı karşılaştırdı. Akdoğan analizinde şunlara yer verdi: 'Genelde dini oluşumlar içe dönüktür, siyasi oluşumlar dışa açıktır. Katı kimlik ve aidiyet özelliklerini cemaatlerde, daha gevşek ve esnek bağlılığı partilerde görürüz. Partiler insanlara yaşamın her alanına yönelik buyruklar sunmaz, her konuda bağlayıcı kurallar önermez. Cemaatlerin ortaya koyduğu görüş, partilere göre daha bağlayıcı olabilir.'
Akdoğan, Refah Partisi'nin bir cemaat gibi hareket ettiğini, üyelerinin, seçmenlerinin her davranışa karışmaya meyilli olduğunu da savundu. Akdoğan şöyle dedi:
- Erbakan Hoca da bir parti başkanı değil, üyelerinin yaşantısına nizam veren bir cemaat lideri gibi davranıyordu. Bu pozisyon, ister istemez söylemlerin de içe dönük olmasına, belli bir grubun hassasiyetlerinin ön plana çıkartılmasına sebep oluyordu. Gülen hareketinin ise kendi içinde belli düzeyde bir bağlılık ve sıkı ilişki olmasına rağmen, ortaya konan söylemlerin daha dışa açık, daha kuşatıcı, daha esnek olduğuna şahit olduk. Bu söylem ve yöntem farklılığı, Erbakan ve partisi için kötü, Gülen hareketi için iyi bir sonuç ortaya koydu. Bu benzetme üzerinden gidersek, Başbakan Erdoğan'ın kendi kitlesinin hassasiyetlerini önemseyen ancak tüm toplum kesimlerinin duyarlılıklarına hitap eden bir tutum sergilediğini görüyoruz.
Erdoğan, içe dönük hamaset konuşmaları yapıp, kendi kendini gaza getiren, dışarıdakileri dışarıda kalmaya mahkum eden bir tarzı tercih etmiyor. İnandığı değerler ve ilkeler üzerinde hiçbir tavize izin vermiyor, ancak kendisi gibi inanmayanların, farklı düşünceye sahip olanların kaygılarını da anlamaya ve onların endişelerini gidermeye çalışıyor. Halkoylaması sonrasında yüzde 42'nin hissiyatını anlama noktasındaki pozitif söylemleri bu çerçevede değerlendirilebilir. Gülen'in büyük bir sosyal harekete, Erdoğan'ın ise büyük bir siyasi harekete önderlik yapması öne çıkardıkları doğru yöntem ve üslup ile insanları kazanan bakış açısından kaynaklanıyor...'
'KÜÇÜMSEMEYİN' DEDİ
YALÇIN Akdoğan, 3 Eylül'deki yazısında da 30 yıldır etkin olan Gülen hareketinin bir sivil oluşum olduğunu dile getirdi. Akdoğan, 'Gülen Cemaati'nin Türkiye'nin demokratikleşme mücadelesine verdiği desteği küçümsememek gerekir' dedi.