TİKA Koordinatörü Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, Irak ve Suriye'de önemli mevkileri ele geçiren IŞİD yapılanmasının tarihi genlerini yazdı. IŞİD'in kökünün nereye dayandığı sorusuna açıklık getiren Kızıltoprak, IŞİD hakkında çarpıcı bilgiler verdi.
İşte Süleyman Kızıltoprak'ın IŞİD'le ilgili yazısı:
Amerikan tarihine kara bir leke olarak kaydedilecek en kötü karar 2003 Irak işgali ile gerçekleşti. Devrin ABD Başkanı Bush ve yönetimi bugüne kadar hayatını kaybeden milyonlarca insandan sorumlu tutulacağı bir işgal süreci başlattı.
SYKES-PİCOT'UN MEMENTUMUNU DAĞITTI
Irak’ta esip gürleyen IŞİD, ABD işgalinden kaynaklanan anarşik ortamdan beslenerek ortaya çıktı. Irak ve Suriye'nin bozuk olan istikrarına daha büyük bir darbe indirmekle kalmadı, tüm bölgenin 9 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ile Fransa arasında gizli olarak imzalan Sykes-Picot Anlaşması ile kurulan momentumunu da adeta dağıttı. Bölgede siyasal bütünlüğü hedefleyen IŞİD; aslında Arab Yarımadası’ndaki parçalı yapının mevcut varlığı için ciddi bir tehdit oluşturuyor.
ABD'NİN 'DEMOKRASİ' BAHANESİYLE İŞGALİ
Amerika’nın Irak’ta başlattığı 2003 yılındaki harekat ile ülkeyi terk ettiği 2011 yılına kadar olan süreç içerisinde dağılan Irak ordusunun bakiyeleri Bağdat ve Basra gibi kentlerde başıbozuk halde bölgede varlığını sürdürüyordu. Bu savaş bakiyesi askerler IŞİD’in örgütlenmesine dahil oldular. İşte hergün yüzlerce ve binlerce insanın hunharca öldürüldüğü Irak’taki durum ABD’nin demokrasi getirmek için başlattığı işgalden sonra ortaya çıktı.
IŞİD NASIL ORTAYA ÇIKTI?
IŞİD, ABD'li gazetecileri katledinceye kadar ciddiye alınmamıştı. İyi silahlanmış, güçlü finans kaynaklarına sahip ve sosyal medyayı başarıyla kullananan bir örgütün aniden yükselişi Ortadoğu’daki bozuk dengeyi çok şiddetli sarstı.
IŞİD VE VEHHABİLİK
IŞİD’in lideri Ebu Ömer el-Bağdadî , 2006 yılında, müstakbel devletin temel ilkesini ‘tevhid’ ile formüle etmişti. Bu lisan tam olarak Vehhâbîlik’in kurucusu Muhammed b. AbdülVehhâb’ın ideolojik formülasyonunu çağrıştırıyordu.
GENÇLERE NASIL CAZİP GELİYOR?
ABD’nin Irak’ı işgali sırasındaki akıl almaz işgal politikası ve tutukladıkları kişilere uyguladığı işkence metodları, Şiileri kayırması ve Sünnileri Saddamcı olarak gören genel yaklaşımı IŞİD’i meydana çıkaran sebepler oldu. İdeolojik açıdan Vehhâbîlik ve Selefilikten beslenen Sünni nefreti, kısa sürede endoktrinizasyon sürecine girdi. Gerçek iman ile inkar seçeneği arasında kalan gençler kolayca IŞİD'e dahil oldu. Karşılarındaki kolayca inkar/tekfir ile suçladılar.
IŞİD'İ KABUL ETMEYENLERE ÖLÜM
İnsanlar tıpkı 200-250 sene önce olduğu gibi, bir seçimle karşılaştı: ya IŞİD’in felsefesini kabul ya da ölüm. Tekfir edilenler öldürüldü, eşleri ve çocukları cihad ganimeti olarak alındı.
18. yüzyılın 2. yarısından itibaren, yıkıcı bir şekilde harekete geçen bu ideoloji her zaman içinde kendi kendini imha geni taşımıştır. IŞİD de bu gene sahip bir örgüttür.
Sultan II. Mahmud, Paşa’nın Vehhâbî hareketini bastırmakla devlete çok büyük bir hizmette bulunduğunu belirttikten sonra, adanın cizye gelirleri dıındaki yükümlülüklerine dair tüm ödemelerin hazine tarafından karşılanmasını emretmiştir. Bu sırada, bazı devlet adamlarının itirazına karşılık Padişah II. Mahmud, Paşa için “Bunun bin misli hediyeyi haketti” ifadesini kullanarak şöyle demiştir:
“Bu adamın din ve devletime hizmeti, malen ve bedenen gayret ve çalışkanlığı birkaç Taşöz versek bile yine yeterli değildir. Hicaz’daki Vehhâbî sorununun çözülmesi için harcanan akçe buna bin kere bedel olabilir... Cizyeden baka tüm vergileri afv ediyorum. Bu paşanın yaptığı hizmeti kimse yapmadı. Hepiniz bu emirlere uyun.''
İNGİLTERE VE VEHHABİLİK
Vehhâbî sorununundan dolayı harekete geçen İngiltere, Der‘iyye’nin Osmanlı kuvvetlerine geçmesinden sonra, Basra körfezi ve Kızıldeniz sahillerindeki çıkarlarını koruma kaygısına düştü. 1839’da Aden’i işgal eden ve Umman idaresi ile anlaşan İngiltere yavaş yavaş sahillerden iç kısımlara doğru nufuz arayışına girişti.
DEVLET İDEOLOJİSİ OLDU
Abdülvahhab tarafından yayılan selefi/püriten ideoloji, Abdülaziz b. Suud 1926’da Hicaz Kralı 1932’de Suudi Arabistan Kralı olarak tanındıktan sonra, devlet çatısı altında yaşama ve yayılma aşamasına geçti.
ARAP DÜNYASININ IŞİD TAVRI
Bu tarihi prova noktasında Irak ve Suriye'de IŞİD’in yükselişine karşı Suudi liderlik nasıl bir rol oynuyor? Öncelikle, Arap baharı ile başlayan İhvan hareketinin etkisi sınırlandırılmıştır. Selefi felsefenin retoriği ile İhvan hareketi önce Mısır’da sonra da diğer ülkelerde oyun dışına itilmiştir. Suriye, Filistin ve Ürdün’de olası bir İhvan iktidarı da önlenmiştir. IŞİD aslında, Ortadoğu’daki yeni yapılanmaya karşı retçi bir protesto hareketidir.
Vehhâbîlik ortaya çıktığı andan itibaren hızlı bir şekilde yayılmıştır. Bu yayılmasının temel sebebi, hareketin kurucusunun selefi ekolden beslenen ama basit ve sade mesajlarıyla, hemen herkesin özellikle çöldeki bedevi yaşam tarzına sahip kişilerin kolayca kavrayacağı ifadeleriyle çağrıda bulunmasıdır. Ancak bunu tamamlayan ikinci temel unsur ise siyasal otorite ile akrabalık bağı kurmasıdır.
IŞİD'İN ORTADOĞU'YU KURUTAN STRATEJİSİ
Suriye’de Beşar Esed’in zulmü ve iç savaşın başlamasından sonra IŞİD burada da sahneye çıktı. El-Nusra örgütünün komutanlarını hain ilan ederek suikastlar düzenleyip öldürmeye başladığında iki örgütün aynı kaynaktan gelip birbirini imha eden bir karakteri olduğu görüldü.2013 Şubat’ında, El-Kaide, Suriye’deki IŞİD’i tanımadığını ilan etti ve örgütün Suriye’den çıkmasını zorla da olsa sağlayacağını açıkladı
IŞİD'İN AŞISI TUTAR MI?
IŞID’in Ortadoğu’yu parçalayan yayılması ve uyguladığı savaş metodları bölgenin insan kaynağını kurutmaktadır. Zaten parçalı olan bölge yapısını daha küçük parçalara bölecek nefret ve kin tohumları yaymaktadır.
VEHHABİLİK İLE IŞİD'İN ALAKASI NEDİR?
Necidli bir alim olan Muhammed b. AbdülVehhâb’ın ileri sürdüğü fikirler Arabistan ve bölgenin kaderine damgasını vurmuştur.
Abdülvehhâb bid ‘at olarak gördüğü kubbe, uzun minare ve türbe gibi yapıları yapan Osmanlı Devleti’nin idarecilerini şirke karışmış olmakla suçlayıp şirk içindeki bu düzeni yıkmak için harekete geçtiğini iddia ediyordu. IŞİD'in inancı da tıpkı onların inancına benziyor. Türbeleri yıktılar. Kendilerinden olmayanları kafir ilan ettiler.