HABERNAME/ANALİZ HABER
"Senaryonun bütününü eksiksiz gören ve tanımlayabilen ülke yok denecek kadar. Çünkü süreç yeni olasılıklar üretiyor ve değişkenleri çok. Ancak kimi hareketlerden işin nereye sürüklenmek istediğini anlayabiliyoruz.
Mesela…
Önce İran Cumhurbaşkanı Ruhani herkesin ama özellikle Irak, Suriye ve Türkiye'nin duyulabileceği şekilde, “biji Kürdistan” diye bağırdı. Kendi ülkesindeki Kürt bölgelerini uzun zaman sonra ziyaret etti. Ki, kimi yorumcular bunu, 'İran'ın Kürt açılımı” olarak tanımlıyor. Ardından, Devrim Muhafızları Generali Kasım Süleymani'nin Erbil'de kimi Kürt liderle görüştüğü, buna Barzani'nin de dahil olduğu haberi geldi. İddia Barzani tarafından yalanlandı.
Bitmedi, takiben İran Genelkurmay Başkanı Firuzabadi, Türkiye'nin terör örgütü PKK ve uzantılarına karşı yaptığı operasyonlar için, “Kürtleri vurmak hata olmuştur” itirazını dillendirdi. Erbil hareketliliği artınca Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu Erbil'e gitti. Barzani ile görüştü. Bunun ardından da Erbil'den, “PKK, Kürt yönetimi toprağından çıksın” açıklaması geldi ki, muhatabı Kandil olduğu kadar hatta daha çok Tahran ve yeni müttefikleri diyebiliriz.
İnce işçilik; Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başkanlığı 10 yıldır Mesud Barzani'nin elinde. Fakat buradaki muhalifler ve belli ki yakın komşulardaki muhalifleri artık bunu istemiyor. Görev süresinin uzatılmasına parlamentodaki diğer partiler itiraz ediyor. İran'ın “Kürt açılımı” ile Türkiye'nin PKK operasyonları bu zamanlamaya da denk düşüyor! Bu da Tahran ve Ankara'nın yeni senaryodaki rollerini nasıl oynayacakları veya oynamayacaklarına getiriyor konuyu. Aslında Avrupa ülkelerinin kimi ne kadar sevdiği ne Ankara'nın ne Tahran'ın umurunda. İki ülke de Fransa'nın, İngiltere'nin, Almanya'nın Ortadoğu'yu nasıl gördüklerini iyi biliyor.
Bütün mesele, Ankara ve Tahran'ın birbirini nasıl gördüğünde…"
Konuyla İlgili Yazı İçin Tıklayınız: