Irak ziyareti ve terörle mücadelede yeni dönem

Özellikle son dönemde Türkiye’nin terör örgütü PKK'ya karşı 40 yıldan fazla süredir yürüttüğü mücadelenin askeri ayağında Pençe Harekatları ile sınır ötesinde yakalanan başarı, terör örgütüne önemli bir darbe vurdu.

ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü Dr. Bilgay Duman, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak'a bugün gerçekleştireceği ziyaretin terörle mücadele için ne anlama geldiğini AA Analiz için kaleme aldı.

**

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan uzun bir aranın ardından bugün Bağdat ve Erbil’i kapsayan bir ziyaret gerçekleştirecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu ziyaretiyle birlikte Türkiye ile Irak arasında terörle mücadele kapsamında özellikle terör örgütü PKK ile ortak mücadeleyi de içeren yeni bir mekanizmanın yanı sıra, enerjiyle ticari ilişkilerin güçlendirilmesi gibi birçok farklı alanı içeren yeni ve güçlendirilmiş bir işbirliği ve ortaklık modelinin kurulması bekleniyor.

Taraflar arasında Aralık 2023'te yapılan ilk toplantının ardından Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler 14 Mart'ta Bağdat’ı ziyaret etti. Heyetlerin gerçekleştirdikleri 2'nci Güvenlik Zirvesi sonrasında ortak bir bildiri yayınlandı. Bildiride terörle ortak mücadele konusunda kalıcı bir mekanizmanın oluşturulması ve ortak mücadeleyi öngören bir mutabakat metni imzalanması konusu ifade edilmekle birlikte Irak tarafı terör örgütü PKK'yı "yasaklı bir örgüt" olarak tanımladı. Irak tarafı aynı zamanda Türkiye ile ortak önlemler konusunda da uzlaşıya açık olduğunu beyan etti. Bu bildiri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti öncesinde iki ülke ilişkilerinin geldiği boyutu göstermesi açısından son derece önemliydi. Nitekim bu pozitif havanın hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem de Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin açıklamalarıyla daha da pekiştiği görünüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ziyaretiyle de iki ülke ilişkilerinde somut adımların atılması beklenebilir.

- Terörle mücadelenin geldiği aşama

Özellikle son dönemde Türkiye’nin terör örgütü PKK'ya karşı 40 yıldan fazla süredir yürüttüğü mücadelenin askeri ayağında Pençe Harekatları ile sınır ötesinde yakalanan başarı, terör örgütüne önemli bir darbe vurdu.

2019’da başlatılan Pençe Harekatları serisiyle Irak’ın kuzeyinde terör örgütü PKK’nın yerleştiği alanlara yönelik yeni bir konsept ortaya koyan Türkiye, alan hakimiyetiyle hem PKK’nın yaşam alanlarını sınırladı hem de lojistik destek hatlarını keserek bölgeler arası geçişi önemli ölçüde kısıtladı. Böylece dağlık ve kırsal alanda hakimiyetini ve rahat hareket alanını kaybeden terör örgütü PKK, Türkiye'nin operasyonları sonucu kuzeyden baskılanarak güneye doğru inmek zorunda kaldı. Bunun sonucunda terör örgütü PKK şehir merkezlerine ve yaşam alanlarına doğru inmeye başladı. Zira Irak'ın kuzeyindeki varlığının güçlü olduğu dönemde örgütün dağlık bölgedeki yaklaşık 800 köyü boşalttığı biliniyor. Bu noktada, terör örgütü PKK’nın ortaya çıkardığı tehdit, sivil yaşamı doğrudan hedef alıyor.

Nitekim, Türkiye’nin operasyonları sonrası Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) kontrol alanları dışındaki Irak merkezi hükümetinin kontrolü altındaki başta Kerkük, Musul ve Selahaddin özellikle de Tuzhurmatu çevresinde etkinlik sağlamaya çalışan bir örgütün varlığını artık görmezden gelmek mümkün değil. Bu yüzden, terör örgütü PKK’nın Irak şehirlerine inmesiyle de merkezi hükümet ve terör örgütü arasında bir temas oluştu. Bunun sonucunda, terör örgütü PKK’nın bazı noktalarda Irak güvenlik güçleriyle karşı karşıya geldiği ve çatışmaların yaşandığı süreçler de ortaya çıktı. Bu noktada, Irak’ın son dönemde en fazla vurguladığı unsurlardan biri olan "egemenliğin" ihlali durumu yaşandı.

Bununla birlikte, Irak’ın öncelikleri de değişmeye başladı. 2021’de yapılan seçimlerden sonra kurulan Muhammed Şiya es-Sudani hükümeti daha önceki dönemlere nazaran istikrarı yakalamış görünüyor. Özellikle terör örgütü DEAŞ’ın etkisinin son derece sınırlı olduğu Irak’ta yabancı güçlerin çekilmesi tartışmalarının yanı sıra İran’ın Irak’a müdahalesinin sınırlandırılmaya çalışıldığı bir ortamda terör örgütü PKK gibi bir dış etkenin Irak’ın yakaladığı olumlu ivmeyi aşağı çekmesi de istenmiyor. Bu nedenle, Irak merkezi hükümetinde terör örgütü PKK tehdidinin Irak için daha fazla bir risk oluşturulmadan engellenmesi gerektiği düşüncesi hakim. Irak hükümetinin terör örgütü PKK’ya karşı somut adımlar atma yönünde bir tutum içerisinde olduğu görülüyor. Irak merkezi hükümeti 2023’te resmiyette bir mülteci kampı olmakla birlikte terör örgütü PKK’nın endoktrinasyon ve militan üretim merkezi haline getirdiği Mahmur'a yönelik somut önlemler almaya çalışmıştı.

Buradan hareketle, Irak yönetiminin terör örgütü PKK'yı "yasaklı örgüt" olarak tanıması uzun bir sürecin parçası. Her ne kadar Irak hükümeti Türkiye’nin istediği gibi PKK’yı bir terör örgütü olarak ilan etmese de "yasaklı örgüt" tanımı son derece önemli. Bu durum Irak merkezi hükümetini, yasaklı bir örgüt olarak gördüğü PKK ile mücadelede bazı sorumluluklar almaya itecek.

-Terörle mücadelede süreç nereye gider?

Türkiye ve Irak arasındaki yeni süreçte sadece terör örgütü PKK'ya karşı askeri önlemlerin alınması değil aynı zamanda örgütle ilintili sivil toplum kuruluşları ya da siyasi örgütlere karşı da bazı adımların atılması önemli olacak. Zira terör örgütü sadece silahlı varlığıyla değil, sivil toplum kuruluşları ve siyasi örgütlenmelerle de Irak’ta kendine yer bulmaya çalışıyor. Bu noktada PKK ile mücadelede askeri operasyonlar önemli olduğu gibi sosyal, siyasi, hukuki, ekonomik ve diğer pek çok alanda da PKK varlığının daraltılması gerekiyor.

Gelişen Türkiye-Irak ilişkileri ve teröre karşı atılacak somut adımlar neticesinde Bafel Talabani’nin liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (KYB) de desteğiyle terör örgütü PKK’nın ana yaşam alanı haline getirdiği Süleymaniye ve Irak Merkezi Hükümetiyle iyi ilişkileri olan KYB üzerinde baskı oluşturulması da mümkün olabilir. Böylece Türkiye'nin IKBY ile ilişkilerinde de bir rahatlama sağlanabilir. Zira Türkiye’nin Erbil ve Bağdat dengesine verdiği önem açık. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önce sadece Bağdat’a gitmesi planlanırken sonrasında Erbil’i de ziyaret kapsamına alması, Türkiye’nin bu hassasiyetini göstermesi açısından önemli. Türkiye, Erbil ve Bağdat'ı birbirinin alternatifi değil, birbirinin tamamlayıcısı olarak görüyor. Bu noktada, IKBY’nin de terörle mücadelede oluşturulacak işbirliği ve ortak mekanizmalara katılımı terörle mücadeleye katkı sunacağı gibi Bağdat ve Erbil arasındaki işbirliğini de güçlendirerek iki taraf arasındaki uyum ve işbirliğinin yanı sıra ülkenin istikrarına da katkı sunacak. Buradan hareketle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretiyle terörle mücadelede atılacak somut adımların, siyasi, sosyal, ekonomi ve ticaret başta olmak üzere pek çok noktada alan açacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

[Dr. Bilgay Duman, ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörüdür.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri