Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Erzurum'a gelen Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile birlikte İstasyon Meydanı yakınlarındaki bir lokantada verilen iftara katıldı.
Atalay, yaptığı konuşmada, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, AK Parti hükümetlerinin yaptığı çalışmalara anlattı.
''Bu mübarek ramazan günü milletimizin acısı olan şehitlerimizi tekrar rahmetle minnetle anıyorum'' diyen Başbakan Yardımcısı Atalay, şunları kaydetti:
''Bu mübarek günde, onların acılı ailelerinin acısını paylaşıyorum. Onlara hem başsağlığı diliyor hem sabır diliyorum. Güvenlik güçlerimiz büyük mücadelesi devam ediyor. Bizim bu mücadelemiz bütün boyutlarıyla sürecek. Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlet. Hiçbir hainlik karşılıksız kalmaz. Bizim terörle bu güçlü mücadelemiz de aynı kararlılık ve dirayetle devam edecek.''
-''Bizim insan odaklı politikalarımız devam edecek''-
Atalay, AK Parti hükümetleri olarak devleti insan yüzlü hale getirme yönünde çok çaba sarf ettiklerinin altını çizerek, ''Bizim insan odaklı politikalarımız devam edecek. Biz vatandaşlarımızın bize verdiği bu emaneti en iyi şekilde taşımaya devam edeceğiz. İlk günkü gibi hala heyecanımız taze, enerjimiz çok. Yenileyerek kendimizi yolumuza devam ediyoruz'' diye konuştu.
''Türkiye'ye şöyle bir bakacak olursak, birileri rahatsız olsa da dünyada bazı devletler rahatsız olsa da hamdolsun biz bugün büyüyen ve güçlenen bir Türkiyeyiz. Yeniden özgüveni artan her alanda atılımlar yapan bir Türkiyeyiz'' diyen Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ve güçlü liderliği ile dünyada imajı her gün biraz yükselen bir Türkiyeyiz. G-20'lerin içinde, yani dünyanın en önde gelen, en zengin 20 ülkesinin içinde 16. sıradayız. Yani bugün dünyanın 16. büyük ekonomisiyiz. 200'ün üzerinde devlet var dünyada. NATO'nun Amerika'dan sonra Avrupa kesiminde en güçlü ordusuna sahibiz. AB içinde müzakere sürecine devam ediyoruz. İslam İşbirliği Teşkilatı'nın da en güçlü üyesiyiz. Türkiye bugün dünyada büyümesiyle, politikasıyla, imajıyla çok hatırı sayılır bir ülke. Bugün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı dünyanın prestijli bir vatandaşıdır. Türkiye Cumhuriyeti pasaportu güçlü bir pasaporttur. Türkiye Cumhuriyeti'nin parası güçlü bir paradır. Bu manada biz milliyetçiliğin en ilerisini savunuyoruz. Halen de ülkemizi bu manada inşallah 2023'lerde dünyanın ilk 10 ekonomisi içine sokmaya çalışıyoruz.''
-''Ekonomimiz ders verici durumda''-
Başbakan Yardımcısı Atalay, ''Ekonomimiz ders verici durumda. Geçen kış, Ali Babacan Türkiye adına Davos'a katıldığında orası biliyorsunuz. Dünyanın bir ekonomik forumu. Bu kadar kriz yaşanırken dünyada Türkiye nasıl büyümesini yüzde 5'in üzerine çıkarmış, yüzde 8'lere kadar çıkarmış onun derslerini verdi'' dedi.
Türkiye'nin ders alınan bir ekonomik performansı ortaya koyduğuna dikkat çeken Atalay, şöyle konuştu:
''Bunları şu manada söylüyorum. Sadece bunu yürüten bir hükümetin üyesi olarak değil bir vatandaş olarak ben bunlarla çok gurur duyluyorum. Hamdolsun diyorum. Bugün Türkiye hem kendi değerleriyle daha barışık. Devleti milletiyle daha barışık bir dönemi yaşıyor. Hem ekonomisi güçlü hem dünyada daha itibarlı hem geleceği daha parlak. Biz buna hamdolsun diyoruz. Şükrediyoruz. Başka göstergeler de sıralanabilir. Müteahhitlik sektöründe dünyada ikinciyiz. Şimdi bu ne demek müteahhitlik sektöründe ülke dışında dünyada iş yapan hacim olarak 2. sıradayız. Birincisi kim- Birincisi Çin. Nüfusu milyarın üzerinde olan Çin. Dünyanın her köşesinde müteahhitlerimiz var. Ben iki hafta önce Uganda'ya gittim. 2-3 Afrika ülkesine. Bir işadamımız Uganda'da, Kongo ile Uganda'yı birbirine bağlayan otoyol inşaatını almış. Gittiğim gün onun temel atma törenini de hazırlamışlar onun temelini de attık. Nereye gitsek bu böyle. Dünyanın otoyollarını yapıyoruz. Havalimanlarını yapıyoruz. Rafinerilerini yapıyoruz. En büyük altyapı inşaatlarını yapıyoruz. Dünya bu göstergeleri hassasiyetle takip ediyor.''
Atalay, Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları olarak özgüvenin artığını belirterek, Bu özgüvenimizin artması çok önemli olduğuna dikkat çekti ve şöyle devam etti:
''Yani sağolsun Başbakanımızın o dirayetli, dik duran liderliği altında AK Parti hükümetlerinin kişilikli politikaları devleti güçlendirdi. Devlet imajı güçlenince vatandaşımızın da özgüveni arttı. Bunlar zaten fonksiyoneldir. Birbirini tamamlarlar. Devletiniz güçlü olduğu zaman sizin yürüyüşünüz değişir. Yurt dışında sizin havanız değişir. Eskiden ezilen, çekinen, korkan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bugün dünyanın her yerinde 'ben de yaparım' diyor. Bu manada Türkiye topyekün bir güçlenme içinde.''
AK Parti'de bir koltuk yarışının bulunmadığını ifade eden Atalay, şunları kaydetti:
''Biz en iyisini yapmak için diken üzerinde otururuz. Hiç rahat etmeyiz. İğne üzerinde, diken üzerinde. O makam koltuklarımız dikenlidir bizim. Acaba işimi iyi yapıyor muyum- Yapmıyor muyum- Ben o milletin verdiği emaneti, o hakkı onlara helal ettiriyor muyum, ettirmiyor muyum- Biz böyle yaşarız arkadaşlar. AK Parti Başbakanından, Cumhurbaşkanına işte bütün mensuplarına bu hassasiyetle. Bunlar boşa olmuyor. Bu olup bitenler kendiliğinden olmuyor. Niye önceki yıllarda olmuyordu. Ülkemizin potansiyeli var, zenginliği var. Kaçakları önlerseniz, bir kuruşun bile kıymetini bilirseniz, onları gerektiği yere harcarsanız. Görüyorsunuz ülkemizin kaynağı yetiyor.
Biz bu manada çok çalışırız. stratejimizi çok güçlü kurarız. Diğer partilerden veya siyasi ekiplerden önemli bir farkımız da budur. Ekiplerimiz işini iyi yapar. Ve biz o işini iyi yapmanın mutluluğunu çok tatmışızdır onu tadarız. Yani çok çalışırız. Bürokratımızdan çok çalışırız bakanlar olarak biz. Bu hep böyle olmuştur.''
-Demokratikleşme-
Atalay, ''Bizim dönemimizin belki en önemli, yani bu 10 yılın ekonomik kalkınmayla yarış halinde giden en önemli gelişmesi demokratikleşmedir'' diye konuştu.
''Esasen biz demokratikleşmeyle ekonomik gelişmeyi birbirine hep paralel gördük'' diyen Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Birisi olmadan diğeri olmuyor. Türkiye bu manada demokrasisini çok güçlendirdi. Hepiniz olup bitenleri takip ediyorsunuz. Siyasetin önünde hangi engeller vardı ve bugün siyaset ne durumda. Siyaset ne kadar güçlü bunu kendiniz takip ediyorsunuz. Demokratikleşme derken benim ifade etmek istediğim daha çok şudur, bugün siyaset güç kazandı. Vatandaşımın oyu güç kazandı. Milli irade güç kazandı. Siyasetimiz üzerindeki vesayet mekanizmaları kalktı. Millet iradesi hedefine ulaşıyor. Millet ne diyorsa bugün o oluyor. Ben demokratikleşmede en önemli unsur olarak bunu görüyorum. Tabii insan hakları boyutu vardır demokratikleşmede ama esas olan siyasetin ülkeyi yönetmesidir. Bugün siyaset ülkeyi yönetiyor. yani vatandaşımız gerçek manada kendi kendini yönetiyor.
Biz AK Parti olarak bu konuda iyi sınav verdik. Siyaseti güçlendirme, rayına oturtma millet iradesini gerçekten etkili ve güçlü hale getirmede bu 10 yıl çok verimli olmuştur. Başarılı olmuştur. Biz bunun risklerini de aldık. AK Parti riskleri alan, gerektiğinde gerekli cesareti gösteren bir hükümettir. 27-28 Nisan 2007 örneğini sadece hatırlatırım. Demokrasi yolunu açan bir tarihtir o. Çok önemli bir tarihtir. Türkiye'nin bundan sonraki demokrasi tarihinde bu hep anılacaktır. Böyle riskler alınarak tabi bunlar sağlandı.''