CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Muğla Milletvekili Nurettin Demir, CHP Erzincan Milletvekili Muharrem Işık'tan oluşan CHP heyeti önceki gün Ergenekon Davası'nın tutuklularını ziyaret etti. Görüşmede müebbet hapisle cezalandırılan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Ergenekon dava sürecini ve müebbet almasına neden olan mahkeme kararlarını çizerek eleştirdi.
İlker Başbuğ'un CHP'lilere çizdiği dava süreci;
İşte İlker Başbuğ'un o açıklamaları;
TANKLARI KİM YÜRÜTECEKTİ?
"Askere karşı bir önyargı var, hakkımızda açıklanan kararlardan asker olduğumuz için memnun olanlar var. Dava ortaya çıktığında tek ayaklıydı. Üç emekli orgeneral ve bazı emekli generaller vardı. Bu tabloyla askeri darbe yapılamazdı. Tankları kim yürütecekti? O nedenle de İrticayla Mücadele Eylem Planı ve İnternet Andıcı'nı Zekeriya Öz'e teslim ederek Ergenekon'un askeri kanadını oluşturdular. Neden bir başkasına değil de Zekeriya Öz'e teslim ettiler? Darbeyi yapacak birileri gerekiyordu. Başbakan'ın olur ve Cumhurbaşkanı'nın onayı ile atanan bir Genelkurmay Karargâhının, Başbakanı yıkmaya çalıştığı iddia edilmiştir. Bunun Başbakan'a sorulması gerekir.
"BU NASIL ÖRGÜT?"
TSK bir terör örgütü olarak gösterilmiştir. Hükümeti devirmekle suçlanan karargahın beyni burada ama hükümeti yıkma sürecine bazı komutanlıklar katılmıyor. Bu nasıl bir örgütse, neredeyse Genelkurmay karargahının hepsi bu terör örgütüne üye. Bazıları yönetici. Yöneticiler, hükümeti devirmeye çalışmaktan müebbet hapis cezası alıyor, terör örgütünün üyesi bazı komutanlar hükümeti devirme suçuna katılmıyor. Bu nasıl bir örgütse, bazıları örgüte üye ama hükümeti yıkmak istemiyor. Bazıları istiyor. Böyle suçlama, böyle ceza olur mu? Başbakan öyle bir adamı atamıştır ki hem Genelkurmay Başkanlığını yürütmüş hem de bir terör örgütünün yöneticiliğini yapmıştır. Bu bin yıllık devlet geleneğine sahip Türkiye Cumhuriyeti'ne çok ağır bir hakarettir. Benim karar için söyleyecek sözüm yok. Böyle bir dava sebebiyle yargılanmak ve bu suçlamaların muhatabı olmak bile benim için cezaların en büyüğüdür.
"YILDIRIM KARARI"
Benimle ilgili verilen kararı metanetle karşıladım, oturarak dinledim ama Osman Yıldırım'a verilen tahliye kararı sonrası ayağa kalktım, alkışladım ve salonu terk ettim. Ergenekon terör örgütünü eli kanlı bir terör örgütü olarak silah kullanan bir örgüt olarak ortaya çıkarmak için Danıştay Davası kullanılmıştır. Yıldırım bu konuyla ilgili özel görevlidir. Özel yetkili bir mahkemenin hakkında müebbet verdiği bir şahıs başka bir özel yetkili mahkeme tarafından tahliye ediliyor, bunun hukuk ile hiçbir alakası yoktur.Genelkurmay Başkanı'nı terör örgütü yöneticisi, tüm karargâhı terörist ilan edenlere soruyorum; bu utanç İlker Başbuğ'un mu, onu atayan Başbakan'ın mı ve yapılan bu hakaret bana mı yoksa Türkiye Cumhuriyeti'ne mi? Burada Başbakana sorulacak hiç mi soru yok? Beni atayan Başbakan'dır, ataya ataya bir teröristi Genelkurmay Başkanı olarak atamıştır. Kendi atadığı karargâhın tamamı terörist, altı tanesi müebbetlik. Bir gün gelir bana sorulanlar Başbakan'a sorulabilir.
"KALKMAM DÜŞÜNÜLEMEZ"
Karardan bir gece önce de sonra da rahat rahat uyudum. Ama bu kararı verenlerin, rahat uyuyabildiklerini düşünmüyorum. Mahkeme başkanının ses tonunu duydunuz mu? Sesi titriyordu. Okumaya devam edemedi. Bu nasıl bir davada olduğumuzu, herkesin tarihi sorumluluk ve rolünü ortaya koyuyor. Mahkeme Başkanı 'kararı ayakta dinleyeceksiniz' dedi. Birkaç kişi kalktı, sonra oturdu. Bu mahkeme bir Genelkurmay Başkanı'nı yargılayamaz. Onun yeri yargılanacaksa Yüce Divan'dır. Bu yüzden savunma yapmadım. Beni yargılayamayacak olan mahkemenin karşısında savunma yapmam da kararın karşısında ayağa kalkmam da düşünülemez. Ancak bu yargılama bana, Türk Ordusu'na, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne hakarettir, bunu kabul etmiyorum. Hukuk devletini ve hukukun üstünlüğünü koruyamadan, devletin ve ülkenin geleceğini koruyamazsınız.ensonhaber.com