MARDİN (AA) - İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, "Batı paradigmasında yetişen çocuk maalesef en düşük bilinç düzeyinde yetişiyor ve bütün motivasyonunu maişet kaygısı oluşturuyor. Ama bizim ümmet ve iman paradigmasında yetişen insanlar gerçekten insanları sevebiliyor. Gerçekten toplumu, ümmeti, milleti için dertli olabiliyor." dedi.
Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ), Eğitime Destek Platformu ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde kentte, "Kişilik ve Karakter İnşasında Öğretmenin Rolü" konulu çalıştay düzenlendi.
Atatürk Kültür Merkezindeki çalıştayın açılışında konuşan Mardin Valisi Mahmut Demirtaş, gelecek için bugünden herkesin üzerine düşen sorumlulukları hakkıyla yerine getirmenin sorumluluğunu taşıdığını söyledi.
Çocukların, gençlerin bugüne ve geleceğe yürüdükleri yolları aydınlatmak adına öncelikle fiziki imkanlarını geliştirip iyileştirdiklerini dile getiren Demirtaş, fiziki gelişmeyle kalite ve çağın gereği teknolojileri de ülkenin evlatlarının hizmetine sunduklarını aktardı.
Demirtaş, "En önemlisi ve bütün bunların ötesinde çocuklarımızın, gençlerimizin, milletimizin asırların süzgecinden geçirdiği değerler bütünüyle tanışıp yetişmesi için her türlü argümanı kullanıyoruz. Bu süreçte en büyük paydaşımızın öğretmenlerimiz olduğunu biliyor; öğretmenliğin bilgi, tecrübe ve irfanla çocuklarımızı, gençlerimizi geleceğe hazırlama mesleği olduğuna yürekten inanıyoruz." şeklinde konuştu.
Daha sonra İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz, Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mehmet Nezir Gül'ün konuşmacı olduğu "Gelecek İçin Bugünün Sorumlulukları" paneline geçildi.
- İz bırakan öğretmen olmak
Panelde konuşan Bilal Erdoğan, çok önemli ve kritik bir noktada görev yaptığını vurguladığı öğretmenlerin gençlerin geleceğini kendine dert edinmesi gerektiğini söyledi.
Erdoğan, "Öğretmenimizin, 'Acaba sınıfıma gelen çocuğu sınıf dışında da kuşatabilir miyim?', 'Daha çok yerde acaba çocuğa temas edebilir miyim?' diye düşünmesi kaçınılmaz hale geliyor. Ne tür öğrenci olursa olsun, öğretmeninin sınıfta kendisi için samimi olarak dertli olduğunu hissedince yaramaz çocuk bile o hocasına çok saygı duyar. Sınıfa giren hoca gerçekten dertli ise o çocukların geleceği için kaygı hissediyorsa ve bu kaygıyı hissettiriyorsa onlar da işte iz bırakan öğretmenlerimiz oldular." diye konuştu.
Gençlerin geleceği için kaygı duyan, bu kaygıyı öğrencilere yansıtan ve eğitim hayatına iz bırakan öğretmenlere ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"İz bırakmak hem zor hem kolay. İşin başında niyet ve gayret var. Bir niyetin bir gayretin olması gerekiyor ki o çocukların hayatında iz bırakabilelim. Şimdi bu çocukların bir gelecek kaygısı var. Çocuklarımızın, gençlerimizin üzerinde bir sürü ahkam kesiliyor ama bu çocukların bir gelecek kaygısı var. Çok zengin bir ülkede de yaşasan çok fakir bir ülkede de yaşasan o ülkenin gençleri gelecek kaygısını en çok yaşamak durumunda olanlardır. Hayata atılacaklar, aile kuracaklar, iş sahibi olacaklar. Bunları düşünmek zorunda olan bir insandan bahsediyoruz. Yadırganmaması gereken bir şey."
- "Çocuklarımıza çok yönlü bir perspektifi kazandırmak zorundayız"
Bir insanın yeteneğine uygun meslek sahibi olması, o yeteneğine uygun işi severek yapması ve bu işten geçimini yine tatmin olacak boyutta kazanabilmesi gerektiğini aktaran Erdoğan şunları kaydetti:
"Çocuklarımıza çok yönlü bir perspektifi kazandırmak zorundayız. Bunu kazandırmanın başladığı yer de öğretmenin sınıfta çocuğa derdi olduğunu hissettirebilmesi ve öncelikle kendisinin dertli olması. Sivil toplum kuruluşlarıyız. Sivil toplum kuruluşlarında her zaman vurguladığım şey, öğretmenlerimizin ve okul idarecilerimizin destekçisi olmak. Öğretmenlerimiz canımız ciğerimiz. Biz onları nasıl dertli hale getirebiliriz, nasıl yaptıkları işin önemini kavratabiliriz, nasıl sınıfa girdikleri zaman bunu bir ibadet aşkıyla yapmaya başlamalarını sağlayabiliriz, bunun üzerinde durmamız gerekiyor. Gençlerimizi Selçuk Bayraktar gibi 'Dönüp ülkeme hizmet edeceğim.' şuuruyla yetiştirebilirsek o zaman Türkiye'nin dünyada yapacağı çok iş var."
- "Ümmet ve iman paradigmasında yetişen insanlar insanları sevebiliyor"
Bilal Erdoğan şöyle konuştu:
"Batı paradigmasında yetişen çocuk maalesef en düşük bilinç düzeyinde yetişiyor ve bütün motivasyonunu maişet kaygısı oluşturuyor. Ve ne ülkesine ne insanlığa ne ümmetine bir faydası olmuyor. Oturup sosyal medyada bir şeyin altına, bir krizin altına çevreci bir yorum yazdıkları zaman kendilerini iyi hissediyorlar o kadar. Bir yere 3-5 dolar verdikleri zaman kendilerini iyi hissediyorlar o kadar. Maalesef o kapitalist paradigmanın içinde insanın gerçek anlamda insanı sevmesi de çok zor. Gerçek anlamda topluma, dünyaya faydalı olmak istemesi ve hayatını buna adaması da çok zor. Birçoğu reklam için yapıyor. Ama bizim ümmet ve iman paradigmasında yetişen insanlar gerçekten insanları sevebiliyor. Gerçekten toplumu, ümmeti, milleti için dertli olabiliyor. Akademik başarısı olan çocuklarımızı ne kadar bu dertlerle dertlendirip yetiştirebilirsek Allah'ın izniyle bu toplum bu ülke kalkınır ama dünyaya bu milletin bu ümmetin çok faydası olur."
- "Her bir öğretmen aslında bir sanatkardır"
Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürü Yılmaz da her insanın hayatında öğretmenlerin büyük bir etkisi bulunduğunu kaydetti.
Öğrenmenin bir faaliyet, öğretmenin ise sanatsal bir faaliyet olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Onun için her bir öğretmen aslında bir sanatkardır. Nasıl ki bir şair, bir ressam, bir hattat eserini ortaya koymak için nice emekler veriyor, nice düşünceler ve tefekkürler içerisinde eserini ortaya koyuyorsa öğretmenlik sanatını icra eden öğretmenlerimiz de aslında sınıfta böyle bir eser icra ediyorlar." ifadesini kullandı.
Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mehmet Nezir Gül ise medeniyet bağlamında kendi eğitim sistemini oluşturmanın önemine değindi.
Gül, "Biz eğitimcilerin, okullarda görev yapan arkadaşlarımızın en temel gayesi, hedefi, iyi bir insan, salih bir kul, iyi bir mümin yetiştirmek için gayret göstermek. İyi bir insan yetiştirmek bizim göz önünde bulundurmamız gereken en temel husus." diye konuştu.
MAÜ Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özcoşar da gençlerin topluma faydalı, manevi değerleri önemseyen, ahlaki donanıma sahip fertler olmaları için okulları destekleyecek tutumlar geliştirmeyi hedeflediklerini kaydetti.
Bu kapsamda "aklıselim, kalbiselim, zevkiselim sahibi bir gençlik yetiştirmek" ilkesiyle hareket ettiklerini anlatan Özcoşar, "Temel amacımız öğretmenlerimizin öğrencilerimizin kişilik ve karakter gelişimindeki rollerine dair tecrübe paylaşımı yapmalarını sağlayacak, bu konudaki farkındalığı artıracak bir ortam oluşturmaktır." dedi.
Çalıştay daha sonra Medeniyet Tasavvuru Okulu Direktörü Yazar Yusuf Kaplan'ın "Eğitimde Çıkış Yolu: Akıl Kalp ve Ruhun Harekete Geçirilmesi" konulu konferansı ile devam etti.
Çalıştaya AK Parti Mardin Milletvekili Cengiz Demirkaya, AK Parti İl Başkanı Faruk Kılıç, STK temsilcileri ve öğretmenler katıldı.