İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresinden alınan bilgiye göre, İstanbul'un içme suları son teknolojiyle donatılmış tesislerde arıtıldıktan sonra dağıtım ağıyla vatandaşlara sunuluyor.
Musluklardan akan suyun Sağlık Bakanlığınca yayınlanan İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki Yönetmelik kriterlerine uygun olduğunu belirten yetkililer, şunları kaydetti:
''Akredite olmuş İSKİ laboratuvarları ve diğer kamu kuruluşlarınca yapılan analiz sonuçları, musluklardan akan suyun Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Birliği ve ABD Çevre Koruma Ajansı kriterlerine uygun olduğunu gösteriyor. Kurumumuzca her gün şehrin 350-400 farklı noktasından alınan numunelerin analiz neticesi 'www.iski.gov.tr' adresinde de yayımlanarak kamuoyuna duyuruluyor.''
ANKARA'NIN BULANIKLIK DEĞERİ 0.74
Uluslararası standartlara göre, kaynak sularında 5'in üzerinde çıkmaması gereken bulanıklık (NTU) değeri Ankara'da 0.74 düzeyinde bulunuyor.
Ankara suyunun sertliği 97.8, sudaki organik madde değeri litre başına 2.9 miligramken, ''klorun yüzeysel su kaynaklarında bulunan organik maddelerle reaksiyona girmesiyle oluşan kanser yapıcı bileşikler'' olarak tanımlanan ''trihalometanlar'' yönünden de Ankara'nın içme suyu değeri 52.79 olarak belirtiliyor.
''İZMİR'E DÜNYA KALİTE STANDARTLARINA UYGUN SU VERİLİYOR''
İzmir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi yetkililerinden alınan bilgiye göre, kentte çok geniş alanda bulunan içme suyu üretim kaynakları Merkezi Kontrol ve Veri Toplama Sistemi (SCADA) ile tek merkezden 7 gün 24 saat kumanda ediliyor. SCADA ile 2 baraj, 102 derin kuyu, 71 pompa istasyonu, 344 motopomp, 48 depo, havuz, gözlem kuyusu ve 17 hat vanasının kontrolü yapılıyor.
Sistemle tüm su dağıtım ağı bir kumanda merkezinden bilgisayar ve telsiz sistemiyle izlenebiliyor, su dağıtımı uzaktan kumandalı motorlu vanalarla kontrol ediliyor, hat basınç ve debileri, depo seviyeleri, sensörlerin de aracılığıyla sürekli denetlenebiliyor.
Yetkililer, küresel iklim değişimine bağlı kuraklığın sonucu olarak İzmir'e içme suyu sağlayan yeraltı suyu kaynaklarında farklı düzeylerde olmak üzere arsenik konsantrasyonlarında artış belirlenince gerekli çalışmalar yapılarak sorunun çözüldüğünü belirtti.
Üniversitelerle yapılan iş birliği sonucunda sorunun acil çözümü için 2008'in yaz aylarında biri dünyanın en büyük tesisi olan 3 ayrı arsenik arıtma tesisinin inşaatına başlandığını belirten yetkililer, rekor hızla tamamlanan tesislerin tümünün 4 Mart 2009'da tam kapasiteyle devreye girdiğini söyledi.
Bu arıtma tesisleriyle İzmir'e dünya kalite standartlarına uygun içme suyu verildiğini vurgulayan yetkililer, şunları kaydetti:
''Halen Göksu ve Sarıkız kuyularından gelen yer altı suları Göksu, Menemen ve Çavuşköy kuyularından gelen yeraltı suları Menemen, Halkapınar kuyularından gelen yer altı suları da Halkapınar içme suyu arıtma tesislerinde arsenikten arındırılarak kente veriliyor.''
İçme suyu kalitesi ve arsenik değerlerinin sürekli izlendiğini belirten yetkililer, şehir içi su dağıtım şebekesinde 40 ayrı noktadan periyodik alınan su örneklerinin, içme suyunun kalitesini belirlemekte kullanılan 16 ayrı parametre analiz edildiğini, yapılan tüm analizlerde parametre değerlerinin verilen sınır değerlerin altında kaldığının görüldüğünü bildirdi.
İZSU yetkilileri, İzmir'de geçen yıl ortalama su tüketiminin günde 505 bin 427 metreküp olarak gerçekleştiğini, içme suyunun yüzde 63'ünün yeraltı suyu kuyularından, yüzde 37'sinin yüzeysel su kaynaklarından sağlandığını kaydetti.
EN BERRAK SU ADANA'DA AKIYOR
Adana Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) Genel Müdürü Seyfettin Yılmaz, kentin suyunun yüzde 95'inin Toroslar'da eriyen karlardan geldiği için arıtmada kimyasala çok fazla ihtiyaç duyulmadığını söyledi.
Çatalan içme ve kullanma suyunun, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Avrupa Birliği (AB), Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ile İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik kalite standartlarına uygun olduğunu ifade eden Yılmaz, ''Bu nedenle Adanalı, içtiği suyun kıymetini bilmeli'' dedi.
NTU değerinin Adana suyunda 0.1, İzmir'de 0.4, Ankara'da ise 0.74 olduğu ifade eden Yılmaz, bu verilerin en berrak suyun Adana'da içildiğinin göstergesi olduğunu belirtti.
Adana suyunun bulanıklık, organik madde ve sertlik yönünden en ideal oranlara sahip olduğunu anlatan Yılmaz, şunları kaydetti:
''Adana suyunun sertliği, tüm dünyaca kabul edilen standart değer olan Fransız sertliği ile aynı. Suyun sertlik oranının yüksekliği, içindeki magnezyum ve kalsiyum gibi mineral miktarını gösterir. Bu da insan sağlığı için faydalıdır. Yani suyun normal sertlikte olması, hiç olmamasından çok daha iyidir. Uluslararası standartlara göre içme ve kullanma suları için en ideal sertlik 10 ile 20 arasındadır.''
Öte yandan, Yılmaz'ın ASKİ'nin yaptığı araştırmaya dayanarak yaptığı açıklamaya göre, Adana suyundaki organik madde değeri litre başına 0.4 miligramla yüksek kalitede bulunuyor.
Trihalometanlar yönünden de Adana suyu iyi bir karneye sahip. Toplam trihalometanlar, Adana'da litrede 0.1 mikrogramdan küçük olmasına rağmen Ankara'da bu değer 52.79, İstanbul'da 5.2-25.2, İzmir'de 0.7-26.6 arasında değişiyor.
Türkiye'nin en sıcak kentlerinden Adana'da, son birkaç yıldan beri arıtma tesislerinde kullanılan aparatlar sayesinde suyun soğutulması kaliteye olumlu katkı sağlıyor. Kentte yaz boyunca suyun sıcaklığı 10 ile 15 derece arasında tutularak, sıcakta mikrobiyolojik kirliliğin oluşması önleniyor.
Bu arada, yine ASKİ'nin yaptığı araştırmaya göre, 4 kişilik aile içme suyunu, damacana su yerine çeşmelerden temin ettiğinde ayda en az 36 lira tasarruf sağlıyor.
ERZURUM'DAKİ SU, AMBALAJLI SATILAN SULARLA EŞDEĞERDE
Erzurum Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürü Remzi Ertek,geçen yıl faaliyete giren Palandöken Baraj Gölü'nden temin edilen içme suyunda ilk başta kalite sorunu yaşandığını, özellikle suyun tadı ve kokusunun arzu edilen durumda olmadığını ifade etti.
Suyun kalitesinin artırılmasına yönelik önemli çalışmalar yaptıklarını bildiren Ertek, bir süre önce suyun daha iyi arıtılması için ozonlama sistemini devreye soktuklarını söyledi.
Böylece suyun kalitesinin arttığını belirten Ertek, şunları kaydetti:
''2040'a kadar kentin içme suyu ihtiyacını karşılayacağını ön gördüğümüz Palandöken Baraj Gölü'nden arıtılan suyun kalitesi, yaptırdığımız birçok analizle belirlenmiş durumda. En son Eskişehir'de yaptırdığımız analiz sonucu, içme suyumuzun kimyasal bileşimlerinin, ambalajlanarak satılan hazır sudaki kimyasal bileşimlerle eşdeğerde olduğu ortaya çıktı. Erzurum halkına dünya standartlarında kaliteli içme suyu veriyoruz.''
Ertek, kentte şebekeden kaynaklanan lokal sorunlar yaşandığını, bunları gidermek için şebeke yenileme çalışması yaptıklarını bildirdi.
GAZİANTEP'TE SON TEKNOLOJİYLE ARITMA
Gaziantep Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürü Fahrettin Uslusoy, kentin içme suyunun Kartalkaya Barajı ile Mizmilli bölgesindeki yer altı kaynaklarından karşılandığını söyledi.
Bu suları son teknolojiyle donatılmış tesislerde arıttıklarını bildiren Uslusoy, ''Suyu, arıtma tesislerimizde Türkiye'de sadece birkaç ilde bulunan 'ozonlama' sistemiyle arıtıyoruz. Arıtmada kullandığımız gaz klor sayesinde en uzaktaki abonelerimize sıfır bakteriyle içme suyu sağlıyoruz'' diye konuştu.
Gaziantep'e verilen içme suyunun çok kaliteli olduğunu belirten Uslusoy, her gün şehir şebekesinin 60 ayrı noktasından aldıkları numuneleri özel laboratuvarlarında analiz ettiklerini bildirdi.
Gaziantep İl Sağlık Müdürlüğü ekiplerinin de şehir şebekesinin çeşitli noktalarından her gün numune alıp analiz yaptırdığını ifade eden Uslusoy, şunları kaydetti:
''Analizlerimizi daha sağlıklı yapmak için laboratuvarımızdaki tüm cihaz, araç ve gereçleri son teknolojiyle yeniledik. Laboratuvarımızı çok yakın zamanda, merkezi Ankara'da bulunan Türk Akreditasyon Kurumu ile yapacağımız akreditasyon anlaşmasıyla daha sağlıklı hale getirmiş olacağız. Böylece bölgenin tek akredite edilen laboratuvarı konumuna kavuşmuş olacağız.''
MERSİN'DE REHABİLİTASYON ÇALIŞMASI SÜRÜYOR
Mersin Su ve Kanalizasyon İdaresi (MESKİ) Genel Müdürü Kamil Ülgen, Mersin halkının bugün ve gelecekteki içme suyu ihtiyacını en iyi şekilde karşılayabilmek için çalışmalarına yoğun şekilde devam ettiklerini söyledi.
Büyükşehir Kanunu ile Büyükşehir Belediyesi hizmet alanının büyüdüğünü, buna bağlı olarak içme suyu ve kanalizasyon altyapı tesislerine yatırımın arttığını belirten Ülgen, şöyle konuştu:
''İçme ve kullanma suyunun kesintisiz temini için şebekede bakım ve onarım çalışmalarını düzenli yapıyoruz. Mersin'in 2040 yılındaki nüfusuna, kaliteli suyun kesintisiz ulaştırılmasını sağlamak için 2005'de başlattığımız rehabilitasyon çalışmasını sürdürüyoruz.''
İçme suyu kalitesinin artırılması, izlenmesi ve denetimiyle ilgili düzenli çalışma yapıldığını ifade eden Ülgen, Berdan Baraj Gölü Havzası'nın korunmasıyla ilgili MESKİ-TASKİ Havza Kirlilik Komisyonunca periyodik olarak numune alındığını ve denetim yapıldığını bildirdi.
Ülgen, şöyle devam etti:
''Berdan Baraj Gölü'nün su kalitesiyle ilgili fiziksel, kimyasal ve biyolojik analizler düzenli yapılırken, muhtemel kirletici kaynakların önlenmesi için arazi denetimi ve çalışmalar gerçekleştiriliyor. Fiziksel ve kimyasal arıtımın yapıldığı tesiste ünitelerin temizliği ve periyodik düzenli bakımı yapılıyor. Ayrıca isale hattının güvenliği sağlanarak suyun kalitesini etkileyecek dış etkiler önleniyor.''
Ülgen, içme suyu şebeke sisteminde alınan numunelerde analizlerin rutin yapıldığını kaydetti.
KONYA'DA ŞEBEKE SUYU GÜVENLE İÇİLEBİLİYOR
Konya'da da şebeke suyu güvenle içilebiliyor. Kentte içme, kullanma ve endüstri suyu halen 3 farklı su kaynağından sağlanıyor. Bu kaynaklar arasındaki ağırlığı, şebeke kullanım suyunun yüzde 80'inin karşılandığı yeraltı suları oluşturuyor.
Şehrin muhtelif yerlerine açılmış 235 derin sondaj kuyusundan da su sağlanıyor. Kuyulardan elde edilen sular, şehrin değişik yerlerindeki 50 dağıtım deposu, 23 terfi istasyonu ve 4 bin 200 kilometrelik şebekeyle şehre dağıtılıyor. Depolar toplam 212 bin metreküp kapasiteye sahip bulunuyor.
Şehrin batısındaki 32 milyon metreküp kapasiteli Altınapa Barajı ise Konya'nın ihtiyaç duyduğu kentsel suyun yaklaşık yüzde 20'sini karşılıyor.
Geçmişte şehrin su ihtiyacını karşılayan Mukbil, Beypınarı, Dutlu Kırı, Kırankaya ve Çayırbağı'ndaki kuyulardan çıkan memba suları ise 420 kilometrelik ayrı bir şebeke hattıyla mahallelere ulaştırılıyor.
Vatandaşlar, kent merkezindeki 811 tatlı su çeşmesinden klorlanarak servis edilen suyu ücretsiz kullanıyor.
Konya'nın şehir şebeke ve tatlı su hatlarından verilen suyun sertlik derecesi 6 ile 12 değerleri arasında değişiyor.
Şebeke su da bağımsız hattan mahalle çeşmelerine verilen memba suyu gibi tüm teknik değerleriyle, arıtma işlemi yapılmaya ihtiyaç duyulmaksızın içilebiliyor. Bursa Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürü İsmail Hakkı Çetinavcı, Büyükşehir Belediyesi sınırlarındaki yerleşim birimlerine Nilüfer ve Doğancı barajlarından su sağlandığını söyledi.
Çetinavcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bursa'nın, çeşmeden akan suyun rahatlıkla içilebildiği şanslı kentlerden olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Bursa'da arıtma tesisinin yanı sıra kentin muhtelif yerlerinden, sokak çeşmelerinden, bazı ev ve iş yerlerinden günde 60 numune alıyoruz. Bunları her gün son derece gelişmiş laboratuvarlarımızda gerek mikrobiyolojik gerekse kimyasal yönden tahlil ediyoruz. Sularımız saatlik, günlük, haftalık ve aylık parametrelerde de inceleniyor.''
Bursa'ya verilen suyun ağır metal yönünden de incelendiğini bildiren Çetinavcı, ''Şehrin suyu Hıfzıssıhha tarafından da inceleniyor. Olumsuz durum olduğunda uyarı yapılır. Ancak BUSKİ şimdiye kadar böyle bir durumla karşılaşmadı'' dedi.
Baraja gelen suyun isale hatlarıyla yönlendirildiği arıtma tesisinde öncelikle süs balıklarının bulunduğu bir akvaryuma verildiğini belirten Çetinavcı, şunları söyledi:
''Bu işlem ham suyun temizliğiyle alakalıdır. Barajdan isale hattıyla gelen arıtılmamış suyu buraya veriyoruz. Balıkları sürekli izliyoruz. Suda herhangi anormallik olduğunda balıklardan anlaşılacaktır. Bu balıklar adeta bizim emniyet sibobumuz. Kötü bir durumla şimdiye kadar karşılaşmadık. Barajlarımız ve havzaları çok temizdir. Arsenik oranları mikrogram/litre cinsinden ölçülür. 10 ve 10'un altındaki değerler Dünya Sağlık Örgütünce sağlıklı, normal kabul edilir. Bursa'nın suyundaki bu oran 1'in altındadır. Havzamız bu anlamda da oldukça temizdir.''
Bursa'nın yaz aylarındaki su sarfiyatının günlük 270-280 bin metreküp, kış aylarında 220-230 bin metreküp civarında olduğunu belirten Çetinavcı, ''Uludağ, Bursa için bir su deposu, bir nimettir. Uludağ'daki kaynak suları çok sayıda firma tarafından Türkiye'nin dört bir yanına satılıyor. Bizim barajlarımız da Uludağ'dan kaynaklanan Nilüfer Deresi ve kar sularıyla besleniyor. Nilüfer Deresi yıllık 210 milyon metreküp su taşır. Bunun 95-100 milyon metreküpünü Bursa'ya veriyoruz'' diye konuştu.
Çetinavcı, Bursa'nın suyu içme suyu standartlarına göre en ideal su olduğunu belirterek, ''Bursa bu anlamda şanslı kentlerden biri'' dedi.
SAKARYA'NIN SUYU, BİRİNCİ SINIF
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürü Rüstem Keleş, kentin içme suyunun Sapanca Gölü'nden temin edildiğini belirtti.
Sağlık Bakanlığının dünya standartlarına göre belirlediği çeşitli parametrelerle gölün suyunun A1 kalitesinde olduğunun tescillendiğini bildiren Keleş, kentte kullanılan içme suyunda insan sağlığını tehdit edecek hiçbir parametre belirlenmediğini söyledi.
Gölde ağır metal olmadığını ifade eden Keleş, şöyle konuştu:
''AB'nin içme suyunda belirlediği 46 parametre var. Şehre kullandırdığımız su, bu parametrelerin tamamından olumlu not almıştır. Sakarya'nın içme suyunun temin edildiği Sapanca Gölü, OECD ve Sağlık Bakanlığı verilerine göre birinci sınıf su kalitesinde. Vatandaşa verdiğimiz sudan yüzde 100 eminiz. Her gün hem kaynakta hem de vatandaşa verdiğimiz suda kontrol yapıyoruz. Her yıl bağımsız olarak hıfzıssıhha enstitülerine analiz yaptırıyoruz. Vatandaşlarımız güvenle su içebilir.''
Sapanca Gölü'nün korunmasına yönelik çeşitli projeleri hayata geçirdiklerine dikkati çeken Keleş, şunları söyledi:
''Gölün korunmasıyla ilgili en önemli çalışma, göl çevresinin güneyden ve kuzeyden kuşaklama kolektörleriyle çevrilmiş olması. Göl, evsel atıklardan kesinlikle korunuyor. Gölün çevresel etkilerden korunması ve imar kirliliği konusunda hiçbir şekilde taviz vermiyoruz. Bir ay içinde göl çevresindeki 3 binayı yıktık, yıkmaya devam ediyoruz. Gölün korunması yolunda kurumsal anlamdaki tüm sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz.''
''ERCİYES'TEN GELEN SU, BAZALTTAN GEÇTİĞİ İÇİN KIYMETLİ''
Kayseri Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürü Ender Batukan, içme suyu şebekelerine verilen suların 4'te 3'ünün kuyulardan, 4'te birinin kaynaklardan temin edildiğini bildirdi.
Kaynaktan alınan veya kuyudan çıkarılan suların tamamının el değmeden vatandaşa ulaştırıldığını ve suyun kirlenmesinin önlendiğini ifade eden Batukan, şöyle konuştu:
''Kuyudan çıkarılan veya kaynaktan alınan suya hiçbir noktada el dahi değmiyor. Ayrıca daha önceki yıllarda şehir şebekesinde kullanılan demir boruları da duktil, PVC ve plastik borularla yeniledik. Böylece demir veya sac borularda oluşan korozyonu, mantar üremesini ve paslanmayı önledik.''
Kayseri'nin içme suyu ihtiyacının Erciyes Havzası'ndan tamamen doğal ortamdan karşılandığını belirten Batukan, şunları kaydetti:
''Erciyes Dağı'nda eriyen karlar sonucu elde edilen gerek kaynak gerekse kuyu sularının klor dengesi ve yumuşaklığı ideal değerlerde. Çünkü Erciyes Dağı yapısı gereği volkanik kökenli bazalttan oluşuyor. Sular da bu bazaltın içinden süzülerek geldiği için çok kıymetli ve sağlıklı oluyor. Yeni su kaynakları da bulduk ve bunlar da gelişen, büyüyen Kayseri'nin ihtiyacı doğrultusunda devreye alınacak. Yapılan planlara göre, Kayseri'nin 2050'ye kadar içme suyu sıkıntısı yaşamayacağını öngörüyoruz.''
Kentte tek sorunun binalardaki depolardan kaynaklandığını ifade eden Batukan, bina yöneticilerinin, su depolarının bakımına özen göstermemesi nedeniyle sıkıntı yaşandığını, bu depoların en azından yılda bir kez temizletilmesi gerektiğini bildirdi.
Batukan, ''Sac depoları korozyona uğrayıp mikrop yuvası haline geldiğinden, bunların değiştirilmesi ve yerine daha sağlıklı kaplamalarla depoların kurulması gerekiyor'' diye konuştu.
Kayseri'nin su açısından şanslı bir şehir olduğunu belirten Batukan, ''Çünkü Kayseri düz alana sahip. Böylece su şebekelerinin dağıtımı pompalarla yapılmıyor, daha çok kendi halinde dağılım söz konusu. Bu sistem de şebekedeki arızaları asgariye indirip vatandaşa kaliteli ve sağlıklı içme suyu vermemizi sağlıyor'' dedi.
ESKİŞEHİRLİ ''KALABAK SUYUNU'' TERCİH EDİYOR
Eskişehir Su ve Kanalizasyon İdaresi (ESKİ) Genel Müdürü Garip Yıldırım, kentin içme ve kullanma suyu ihtiyacının yüzde 100 oranında Porsuk Barajı'ndan karşıladığını bildirdi.
Vatandaşın içme suyu olarak Türkmen Dağı'nın kuzey yamacında Kalabak köyü yakınlarındaki kaynaklardan elde edilen Kalabak suyunu tercih ettiğini belirten Yıldırım, şunları kaydetti:
''Kalabak suyu özel bir su. Doğal kaynak olan Kalabak suyu, hiçbir katkı ve işlem yapılmadan vatandaşa sunuluyor. Eskişehir'deki insanların damak tadı Kalabak suyunun tercih edilmesine neden oluyor. Her gün yaklaşık 65 bin damacana su satılıyor. Son derece güvenli ve sağlıklı olan şebeke suyu ise kullanma suyu olarak tüketiliyor.''
Suyun miktarı ve güvenliğinde sorun olmadığını ancak gelecekte yaşanabilecek sıkıntıları göz önüne alarak Sarısungur Göleti'ni inşa ettiklerini ifade eden Yıldırım, ''Büyükşehir Belediyesi 5 yeni su havzası ilan etti ve tescil aldı. Sarısungur Göleti'nin yanında yaptırılacak arıtma tesisiyle civardaki mahallelere içme suyu sağlayacağız. Gölet, Eskişehir'in su garantisi oldu'' diye konuştu.
Yıldırım, şebeke suyunun ESKİ'nin laboratuvarlarında saat başı analiz edildiğini, sadece kendilerinin değil İl Sağlık Müdürlüğünün de kentin çeşitli yerlerinden belirli saatlerde aldığı numunelerle kontrol yaptığını bildirdi.
Araştırmaların sonuçlarıyla ilgili bilgi veren Yıldırım, şöyle devam etti:
''Örneğin ham suda PH'ı 7.58 iken, arıtılmış suda 6.86'ya düşüyor. Bulanıklık ham suda 8.99, arıtılmış suda 0.18 gibi oldukça düşük bir rakam. Ortalama bunalıklık 0.3 diyebiliriz. Klor miktarında da olması gereken 1.3-1.4 sevisini yakalıyoruz. İletkenlik ham suda 498, arıtılmış suda 500'dür. Sertlik 27.6 çıktı. Alüminyum, nitrat, nitrit, sülfat, kalsiyum, magnezyum ve klor gibi değerler her zaman kontrol ediliyor. Halkımız şebeke suyunu güvenle içebilir, kullanabilir. Suyumuz her türlü standarda uygun.''
ASAT LABORATUVARI ULUSLARARASI AKREDİTE OLACAK
Antalya Su ve Atıksu (ASAT) Genel Müdürü Fethi Yalçın, kentte içme suyunun çok kaliteli olduğunu söyledi.
Suyun kalitesini sürekli kılmak için her gün 88 noktadan numune aldıklarını ve kimyasal, biyolojik, bakteriyel ile ağır metaller bakımından kontrol ettiklerini bildiren Yalçın, şöyle konuştu:
''Klorun tam yayılıp yayılmadığını kontrol için de 75 noktadaki çeşmeden numune alıyoruz. Dünya standartlarındaki çağdaş ve modern laboratuvarlarımızda suyun kalitesini sürekli kontrol ediyoruz. Suyumuza ve kalite çalışmalarına güvendiğimiz için isteğimizle suyumuzu Hıfzıssıhha laboratuvarına kontrol için gönderiyoruz. Antalya suyu içilebilir ve kaliteli bir sudur.''
İçme suyu kalitesini artırmak amacıyla 250 kilometrelik içme suyu şebekesi yaptıklarını bildiren Yalçın, ''Bu yıl Dünya Bankası kaynakları ve kendi kaynaklarımızdan sağlayacağımız yaklaşık 15 milyon TL krediyle 200 kilometre içme suyu şebekesi daha yapacağız'' dedi.
Yalçın, ASAT Genel Müdürlüğüne ait kontrol laboratuvarının uluslararası akredite olması için girişim başlattıklarını söyledi.
SAMSUN'DAKİ İÇME SUYU TS-266 VE DSÖ KRİTERLERİNE UYGUN
Samsun Büyükşehir Belediyesi sınırları içindeki Tekkeköy, İlkadım, Canik ve Atakum ilçelerinin içme suyu ihtiyacı kent merkezine yaklaşık 25 kilometre uzaktaki Çakmak Barajı'ndan sağlanıyor.
Barajdan temin edilen su, Aşağıçinik mevkisinde yaklaşık 300 dönüm alana kurulu içme suyu arıtma tesislerindeki işlemlerin ardından şehir şebekesine veriliyor.
Çakmak Barajı'ndan cazibeyle gelen su, tesislerde havalandırma, dinlendirme, filtreleme ve klorlama işlemlerinin ardından kullanılacak hale getiriliyor.
Günlük kapasitesi 200 bin metreküp olan tesislerden şebekeye verilen içme suyu, Türkiye için kabul edilen içme suyu standardı olan TS-266 ve DSÖ kriterlerine uygun bulunuyor. Şebekeye günlük ortalama 150 bin metreküp dolayında su bırakılıyor.
Yetkililer, şehir şebekesinden içme suyu sağlayan çeşitli bölgelerden numune alınarak düzenli analiz yapıldığını söyledi.
Tesisteki laboratuvarda suyun bulanıklılık, PH, sıcaklık, organik madde gibi rutin analizlerinin günlük yapıldığını bildiren yetkililer, düzenli olarak kimyasal ve bakteriyolojik tahlil yapıldığını kaydetti.
Öte yandan, rutin olarak şehir içi depolarında, uç noktalarda ve evlerde klor kontrolüyle birlikte bakteriyolojik analizler yapıldığı bildirildi.
KOCAELİ'NDE SCADA KULLANILIYOR
İzmit Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, Kocaeli'nin içme suyu ihtiyacı Yuvacık Barajı'ndan karşılanıyor.
Barajdan sağlanan suyun, depo çıkış yerleri, belirlenmiş şebeke noktaları, okul, hastane ve camilerden alınan yaklaşık 450 numunenin analiziyle içilebilir nitelik ve kalitede olup olmadığı kontrol ediliyor.
SCADA (Veri Tabanlı Kontrol ve Gözetleme Sistemi) sayesinde, temel olarak içme suyu sisteminin tek merkezden kontrolü sağlanıyor. Su kaybının en aza indirilmesinin yanı sıra üretim, dağıtım tesisleri ve içme suyu şebekesi etkin olarak kumanda ediliyor.
SCADA sisteminde su depolarına monte edilen kimyasal analiz sensörleriyle PH, klor, bulanıklık ölçümleri anlık takip ediliyor.
Depolardaki suya zehirli madde karıştığında alarm veren sistem, otomatik olarak yetkililerin cep telefonlarına kısa mesaj gönderip su deposunun giriş ve çıkış vanalarını kapatıyor.
Öte yandan, kentin suyunun NTU (filtre sonrası bulanıklık) değerinin 1 olduğu belirtildi.
''DİYARBAKIR, SUYUN MUSLUKTAN İÇİLDİĞİ ENDER İLLERDEN''
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Su Tesisleri Daire Başkanı İdris Saçaklıdır, kentte Dicle Barajı'ndan beslenen bir arıtma tesisi bulunduğunu, tesiste birçok işlemden geçen suyun kentte verildiğini bildirdi.
Suyun Dicle Barajı'nın orta kesimlerinden alındığını, bu sayede suyun yüzeydeki ve dipteki kirlilikten korunduğunu ifade eden Saçaklıdır, 3 pompayla 190 metrelik bölümden arıtma tesisine su aktarıldığını belirtti.
Kentteki tesisin Türkiye'nin en iyi arıtma tesislerinden olduğunu ifade eden Saçaklıdır, şunları kaydetti:
''Burada yapılan işlemlerin ardından su 10 bin metreküplük arıtma tesisi deposuna aktarılıyor ve çıkış vanasıyla şehre ulaştırılıyor. Diyarbakır'da musluktan akan su, Türkiye'nin içilebilir ve kullanılabilir ender sularından biridir. Diyarbakırlılara Avrupa standartlarında su sunuyoruz. Suyun kalitesi çok çok iyi, vatandaşlar güvenli şekilde tüketebilir.''
DİSKİ Su Arıtma Tesisi Laboratuvar Şefi Dilek Erdoğan da Diyarbakır'daki içme suyu kalitesinin DSÖ, AB ve TS-266 içme suyu standartlarını barındırdığını söyledi.
Orta sertlikteki suyun asit ve baz oranı ile minareler bakımından çok uygun olduğunu ifade eden Erdoğan, mikrobiyolojik olarak günde 20 numune alındığını, analizlerde şimdiye kadar bakteri üremesine rastlamadığını bildirdi.
Arıtma tesisi çıkışı su numunelerinin her ay Ankara veya İzmir'e gönderildiğini belirten Erdoğan, ''Dönen sonuçlarda standart değerleri çok uygun. Musluğu açıp suyu içen il sayısı azdır. Diyarbakır bu iller arasında yer alıyor'' dedi.
AA
Musluklardan akan suyun Sağlık Bakanlığınca yayınlanan İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki Yönetmelik kriterlerine uygun olduğunu belirten yetkililer, şunları kaydetti:
''Akredite olmuş İSKİ laboratuvarları ve diğer kamu kuruluşlarınca yapılan analiz sonuçları, musluklardan akan suyun Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Birliği ve ABD Çevre Koruma Ajansı kriterlerine uygun olduğunu gösteriyor. Kurumumuzca her gün şehrin 350-400 farklı noktasından alınan numunelerin analiz neticesi 'www.iski.gov.tr' adresinde de yayımlanarak kamuoyuna duyuruluyor.''
ANKARA'NIN BULANIKLIK DEĞERİ 0.74
Uluslararası standartlara göre, kaynak sularında 5'in üzerinde çıkmaması gereken bulanıklık (NTU) değeri Ankara'da 0.74 düzeyinde bulunuyor.
Ankara suyunun sertliği 97.8, sudaki organik madde değeri litre başına 2.9 miligramken, ''klorun yüzeysel su kaynaklarında bulunan organik maddelerle reaksiyona girmesiyle oluşan kanser yapıcı bileşikler'' olarak tanımlanan ''trihalometanlar'' yönünden de Ankara'nın içme suyu değeri 52.79 olarak belirtiliyor.
''İZMİR'E DÜNYA KALİTE STANDARTLARINA UYGUN SU VERİLİYOR''
İzmir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi yetkililerinden alınan bilgiye göre, kentte çok geniş alanda bulunan içme suyu üretim kaynakları Merkezi Kontrol ve Veri Toplama Sistemi (SCADA) ile tek merkezden 7 gün 24 saat kumanda ediliyor. SCADA ile 2 baraj, 102 derin kuyu, 71 pompa istasyonu, 344 motopomp, 48 depo, havuz, gözlem kuyusu ve 17 hat vanasının kontrolü yapılıyor.
Sistemle tüm su dağıtım ağı bir kumanda merkezinden bilgisayar ve telsiz sistemiyle izlenebiliyor, su dağıtımı uzaktan kumandalı motorlu vanalarla kontrol ediliyor, hat basınç ve debileri, depo seviyeleri, sensörlerin de aracılığıyla sürekli denetlenebiliyor.
Yetkililer, küresel iklim değişimine bağlı kuraklığın sonucu olarak İzmir'e içme suyu sağlayan yeraltı suyu kaynaklarında farklı düzeylerde olmak üzere arsenik konsantrasyonlarında artış belirlenince gerekli çalışmalar yapılarak sorunun çözüldüğünü belirtti.
Üniversitelerle yapılan iş birliği sonucunda sorunun acil çözümü için 2008'in yaz aylarında biri dünyanın en büyük tesisi olan 3 ayrı arsenik arıtma tesisinin inşaatına başlandığını belirten yetkililer, rekor hızla tamamlanan tesislerin tümünün 4 Mart 2009'da tam kapasiteyle devreye girdiğini söyledi.
Bu arıtma tesisleriyle İzmir'e dünya kalite standartlarına uygun içme suyu verildiğini vurgulayan yetkililer, şunları kaydetti:
''Halen Göksu ve Sarıkız kuyularından gelen yer altı suları Göksu, Menemen ve Çavuşköy kuyularından gelen yeraltı suları Menemen, Halkapınar kuyularından gelen yer altı suları da Halkapınar içme suyu arıtma tesislerinde arsenikten arındırılarak kente veriliyor.''
İçme suyu kalitesi ve arsenik değerlerinin sürekli izlendiğini belirten yetkililer, şehir içi su dağıtım şebekesinde 40 ayrı noktadan periyodik alınan su örneklerinin, içme suyunun kalitesini belirlemekte kullanılan 16 ayrı parametre analiz edildiğini, yapılan tüm analizlerde parametre değerlerinin verilen sınır değerlerin altında kaldığının görüldüğünü bildirdi.
İZSU yetkilileri, İzmir'de geçen yıl ortalama su tüketiminin günde 505 bin 427 metreküp olarak gerçekleştiğini, içme suyunun yüzde 63'ünün yeraltı suyu kuyularından, yüzde 37'sinin yüzeysel su kaynaklarından sağlandığını kaydetti.
EN BERRAK SU ADANA'DA AKIYOR
Adana Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) Genel Müdürü Seyfettin Yılmaz, kentin suyunun yüzde 95'inin Toroslar'da eriyen karlardan geldiği için arıtmada kimyasala çok fazla ihtiyaç duyulmadığını söyledi.
Çatalan içme ve kullanma suyunun, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Avrupa Birliği (AB), Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ile İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik kalite standartlarına uygun olduğunu ifade eden Yılmaz, ''Bu nedenle Adanalı, içtiği suyun kıymetini bilmeli'' dedi.
NTU değerinin Adana suyunda 0.1, İzmir'de 0.4, Ankara'da ise 0.74 olduğu ifade eden Yılmaz, bu verilerin en berrak suyun Adana'da içildiğinin göstergesi olduğunu belirtti.
Adana suyunun bulanıklık, organik madde ve sertlik yönünden en ideal oranlara sahip olduğunu anlatan Yılmaz, şunları kaydetti:
''Adana suyunun sertliği, tüm dünyaca kabul edilen standart değer olan Fransız sertliği ile aynı. Suyun sertlik oranının yüksekliği, içindeki magnezyum ve kalsiyum gibi mineral miktarını gösterir. Bu da insan sağlığı için faydalıdır. Yani suyun normal sertlikte olması, hiç olmamasından çok daha iyidir. Uluslararası standartlara göre içme ve kullanma suları için en ideal sertlik 10 ile 20 arasındadır.''
Öte yandan, Yılmaz'ın ASKİ'nin yaptığı araştırmaya dayanarak yaptığı açıklamaya göre, Adana suyundaki organik madde değeri litre başına 0.4 miligramla yüksek kalitede bulunuyor.
Trihalometanlar yönünden de Adana suyu iyi bir karneye sahip. Toplam trihalometanlar, Adana'da litrede 0.1 mikrogramdan küçük olmasına rağmen Ankara'da bu değer 52.79, İstanbul'da 5.2-25.2, İzmir'de 0.7-26.6 arasında değişiyor.
Türkiye'nin en sıcak kentlerinden Adana'da, son birkaç yıldan beri arıtma tesislerinde kullanılan aparatlar sayesinde suyun soğutulması kaliteye olumlu katkı sağlıyor. Kentte yaz boyunca suyun sıcaklığı 10 ile 15 derece arasında tutularak, sıcakta mikrobiyolojik kirliliğin oluşması önleniyor.
Bu arada, yine ASKİ'nin yaptığı araştırmaya göre, 4 kişilik aile içme suyunu, damacana su yerine çeşmelerden temin ettiğinde ayda en az 36 lira tasarruf sağlıyor.
ERZURUM'DAKİ SU, AMBALAJLI SATILAN SULARLA EŞDEĞERDE
Erzurum Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürü Remzi Ertek,geçen yıl faaliyete giren Palandöken Baraj Gölü'nden temin edilen içme suyunda ilk başta kalite sorunu yaşandığını, özellikle suyun tadı ve kokusunun arzu edilen durumda olmadığını ifade etti.
Suyun kalitesinin artırılmasına yönelik önemli çalışmalar yaptıklarını bildiren Ertek, bir süre önce suyun daha iyi arıtılması için ozonlama sistemini devreye soktuklarını söyledi.
Böylece suyun kalitesinin arttığını belirten Ertek, şunları kaydetti:
''2040'a kadar kentin içme suyu ihtiyacını karşılayacağını ön gördüğümüz Palandöken Baraj Gölü'nden arıtılan suyun kalitesi, yaptırdığımız birçok analizle belirlenmiş durumda. En son Eskişehir'de yaptırdığımız analiz sonucu, içme suyumuzun kimyasal bileşimlerinin, ambalajlanarak satılan hazır sudaki kimyasal bileşimlerle eşdeğerde olduğu ortaya çıktı. Erzurum halkına dünya standartlarında kaliteli içme suyu veriyoruz.''
Ertek, kentte şebekeden kaynaklanan lokal sorunlar yaşandığını, bunları gidermek için şebeke yenileme çalışması yaptıklarını bildirdi.
GAZİANTEP'TE SON TEKNOLOJİYLE ARITMA
Gaziantep Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürü Fahrettin Uslusoy, kentin içme suyunun Kartalkaya Barajı ile Mizmilli bölgesindeki yer altı kaynaklarından karşılandığını söyledi.
Bu suları son teknolojiyle donatılmış tesislerde arıttıklarını bildiren Uslusoy, ''Suyu, arıtma tesislerimizde Türkiye'de sadece birkaç ilde bulunan 'ozonlama' sistemiyle arıtıyoruz. Arıtmada kullandığımız gaz klor sayesinde en uzaktaki abonelerimize sıfır bakteriyle içme suyu sağlıyoruz'' diye konuştu.
Gaziantep'e verilen içme suyunun çok kaliteli olduğunu belirten Uslusoy, her gün şehir şebekesinin 60 ayrı noktasından aldıkları numuneleri özel laboratuvarlarında analiz ettiklerini bildirdi.
Gaziantep İl Sağlık Müdürlüğü ekiplerinin de şehir şebekesinin çeşitli noktalarından her gün numune alıp analiz yaptırdığını ifade eden Uslusoy, şunları kaydetti:
''Analizlerimizi daha sağlıklı yapmak için laboratuvarımızdaki tüm cihaz, araç ve gereçleri son teknolojiyle yeniledik. Laboratuvarımızı çok yakın zamanda, merkezi Ankara'da bulunan Türk Akreditasyon Kurumu ile yapacağımız akreditasyon anlaşmasıyla daha sağlıklı hale getirmiş olacağız. Böylece bölgenin tek akredite edilen laboratuvarı konumuna kavuşmuş olacağız.''
MERSİN'DE REHABİLİTASYON ÇALIŞMASI SÜRÜYOR
Mersin Su ve Kanalizasyon İdaresi (MESKİ) Genel Müdürü Kamil Ülgen, Mersin halkının bugün ve gelecekteki içme suyu ihtiyacını en iyi şekilde karşılayabilmek için çalışmalarına yoğun şekilde devam ettiklerini söyledi.
Büyükşehir Kanunu ile Büyükşehir Belediyesi hizmet alanının büyüdüğünü, buna bağlı olarak içme suyu ve kanalizasyon altyapı tesislerine yatırımın arttığını belirten Ülgen, şöyle konuştu:
''İçme ve kullanma suyunun kesintisiz temini için şebekede bakım ve onarım çalışmalarını düzenli yapıyoruz. Mersin'in 2040 yılındaki nüfusuna, kaliteli suyun kesintisiz ulaştırılmasını sağlamak için 2005'de başlattığımız rehabilitasyon çalışmasını sürdürüyoruz.''
İçme suyu kalitesinin artırılması, izlenmesi ve denetimiyle ilgili düzenli çalışma yapıldığını ifade eden Ülgen, Berdan Baraj Gölü Havzası'nın korunmasıyla ilgili MESKİ-TASKİ Havza Kirlilik Komisyonunca periyodik olarak numune alındığını ve denetim yapıldığını bildirdi.
Ülgen, şöyle devam etti:
''Berdan Baraj Gölü'nün su kalitesiyle ilgili fiziksel, kimyasal ve biyolojik analizler düzenli yapılırken, muhtemel kirletici kaynakların önlenmesi için arazi denetimi ve çalışmalar gerçekleştiriliyor. Fiziksel ve kimyasal arıtımın yapıldığı tesiste ünitelerin temizliği ve periyodik düzenli bakımı yapılıyor. Ayrıca isale hattının güvenliği sağlanarak suyun kalitesini etkileyecek dış etkiler önleniyor.''
Ülgen, içme suyu şebeke sisteminde alınan numunelerde analizlerin rutin yapıldığını kaydetti.
KONYA'DA ŞEBEKE SUYU GÜVENLE İÇİLEBİLİYOR
Konya'da da şebeke suyu güvenle içilebiliyor. Kentte içme, kullanma ve endüstri suyu halen 3 farklı su kaynağından sağlanıyor. Bu kaynaklar arasındaki ağırlığı, şebeke kullanım suyunun yüzde 80'inin karşılandığı yeraltı suları oluşturuyor.
Şehrin muhtelif yerlerine açılmış 235 derin sondaj kuyusundan da su sağlanıyor. Kuyulardan elde edilen sular, şehrin değişik yerlerindeki 50 dağıtım deposu, 23 terfi istasyonu ve 4 bin 200 kilometrelik şebekeyle şehre dağıtılıyor. Depolar toplam 212 bin metreküp kapasiteye sahip bulunuyor.
Şehrin batısındaki 32 milyon metreküp kapasiteli Altınapa Barajı ise Konya'nın ihtiyaç duyduğu kentsel suyun yaklaşık yüzde 20'sini karşılıyor.
Geçmişte şehrin su ihtiyacını karşılayan Mukbil, Beypınarı, Dutlu Kırı, Kırankaya ve Çayırbağı'ndaki kuyulardan çıkan memba suları ise 420 kilometrelik ayrı bir şebeke hattıyla mahallelere ulaştırılıyor.
Vatandaşlar, kent merkezindeki 811 tatlı su çeşmesinden klorlanarak servis edilen suyu ücretsiz kullanıyor.
Konya'nın şehir şebeke ve tatlı su hatlarından verilen suyun sertlik derecesi 6 ile 12 değerleri arasında değişiyor.
Şebeke su da bağımsız hattan mahalle çeşmelerine verilen memba suyu gibi tüm teknik değerleriyle, arıtma işlemi yapılmaya ihtiyaç duyulmaksızın içilebiliyor. Bursa Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürü İsmail Hakkı Çetinavcı, Büyükşehir Belediyesi sınırlarındaki yerleşim birimlerine Nilüfer ve Doğancı barajlarından su sağlandığını söyledi.
Çetinavcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bursa'nın, çeşmeden akan suyun rahatlıkla içilebildiği şanslı kentlerden olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Bursa'da arıtma tesisinin yanı sıra kentin muhtelif yerlerinden, sokak çeşmelerinden, bazı ev ve iş yerlerinden günde 60 numune alıyoruz. Bunları her gün son derece gelişmiş laboratuvarlarımızda gerek mikrobiyolojik gerekse kimyasal yönden tahlil ediyoruz. Sularımız saatlik, günlük, haftalık ve aylık parametrelerde de inceleniyor.''
Bursa'ya verilen suyun ağır metal yönünden de incelendiğini bildiren Çetinavcı, ''Şehrin suyu Hıfzıssıhha tarafından da inceleniyor. Olumsuz durum olduğunda uyarı yapılır. Ancak BUSKİ şimdiye kadar böyle bir durumla karşılaşmadı'' dedi.
Baraja gelen suyun isale hatlarıyla yönlendirildiği arıtma tesisinde öncelikle süs balıklarının bulunduğu bir akvaryuma verildiğini belirten Çetinavcı, şunları söyledi:
''Bu işlem ham suyun temizliğiyle alakalıdır. Barajdan isale hattıyla gelen arıtılmamış suyu buraya veriyoruz. Balıkları sürekli izliyoruz. Suda herhangi anormallik olduğunda balıklardan anlaşılacaktır. Bu balıklar adeta bizim emniyet sibobumuz. Kötü bir durumla şimdiye kadar karşılaşmadık. Barajlarımız ve havzaları çok temizdir. Arsenik oranları mikrogram/litre cinsinden ölçülür. 10 ve 10'un altındaki değerler Dünya Sağlık Örgütünce sağlıklı, normal kabul edilir. Bursa'nın suyundaki bu oran 1'in altındadır. Havzamız bu anlamda da oldukça temizdir.''
Bursa'nın yaz aylarındaki su sarfiyatının günlük 270-280 bin metreküp, kış aylarında 220-230 bin metreküp civarında olduğunu belirten Çetinavcı, ''Uludağ, Bursa için bir su deposu, bir nimettir. Uludağ'daki kaynak suları çok sayıda firma tarafından Türkiye'nin dört bir yanına satılıyor. Bizim barajlarımız da Uludağ'dan kaynaklanan Nilüfer Deresi ve kar sularıyla besleniyor. Nilüfer Deresi yıllık 210 milyon metreküp su taşır. Bunun 95-100 milyon metreküpünü Bursa'ya veriyoruz'' diye konuştu.
Çetinavcı, Bursa'nın suyu içme suyu standartlarına göre en ideal su olduğunu belirterek, ''Bursa bu anlamda şanslı kentlerden biri'' dedi.
SAKARYA'NIN SUYU, BİRİNCİ SINIF
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürü Rüstem Keleş, kentin içme suyunun Sapanca Gölü'nden temin edildiğini belirtti.
Sağlık Bakanlığının dünya standartlarına göre belirlediği çeşitli parametrelerle gölün suyunun A1 kalitesinde olduğunun tescillendiğini bildiren Keleş, kentte kullanılan içme suyunda insan sağlığını tehdit edecek hiçbir parametre belirlenmediğini söyledi.
Gölde ağır metal olmadığını ifade eden Keleş, şöyle konuştu:
''AB'nin içme suyunda belirlediği 46 parametre var. Şehre kullandırdığımız su, bu parametrelerin tamamından olumlu not almıştır. Sakarya'nın içme suyunun temin edildiği Sapanca Gölü, OECD ve Sağlık Bakanlığı verilerine göre birinci sınıf su kalitesinde. Vatandaşa verdiğimiz sudan yüzde 100 eminiz. Her gün hem kaynakta hem de vatandaşa verdiğimiz suda kontrol yapıyoruz. Her yıl bağımsız olarak hıfzıssıhha enstitülerine analiz yaptırıyoruz. Vatandaşlarımız güvenle su içebilir.''
Sapanca Gölü'nün korunmasına yönelik çeşitli projeleri hayata geçirdiklerine dikkati çeken Keleş, şunları söyledi:
''Gölün korunmasıyla ilgili en önemli çalışma, göl çevresinin güneyden ve kuzeyden kuşaklama kolektörleriyle çevrilmiş olması. Göl, evsel atıklardan kesinlikle korunuyor. Gölün çevresel etkilerden korunması ve imar kirliliği konusunda hiçbir şekilde taviz vermiyoruz. Bir ay içinde göl çevresindeki 3 binayı yıktık, yıkmaya devam ediyoruz. Gölün korunması yolunda kurumsal anlamdaki tüm sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz.''
''ERCİYES'TEN GELEN SU, BAZALTTAN GEÇTİĞİ İÇİN KIYMETLİ''
Kayseri Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürü Ender Batukan, içme suyu şebekelerine verilen suların 4'te 3'ünün kuyulardan, 4'te birinin kaynaklardan temin edildiğini bildirdi.
Kaynaktan alınan veya kuyudan çıkarılan suların tamamının el değmeden vatandaşa ulaştırıldığını ve suyun kirlenmesinin önlendiğini ifade eden Batukan, şöyle konuştu:
''Kuyudan çıkarılan veya kaynaktan alınan suya hiçbir noktada el dahi değmiyor. Ayrıca daha önceki yıllarda şehir şebekesinde kullanılan demir boruları da duktil, PVC ve plastik borularla yeniledik. Böylece demir veya sac borularda oluşan korozyonu, mantar üremesini ve paslanmayı önledik.''
Kayseri'nin içme suyu ihtiyacının Erciyes Havzası'ndan tamamen doğal ortamdan karşılandığını belirten Batukan, şunları kaydetti:
''Erciyes Dağı'nda eriyen karlar sonucu elde edilen gerek kaynak gerekse kuyu sularının klor dengesi ve yumuşaklığı ideal değerlerde. Çünkü Erciyes Dağı yapısı gereği volkanik kökenli bazalttan oluşuyor. Sular da bu bazaltın içinden süzülerek geldiği için çok kıymetli ve sağlıklı oluyor. Yeni su kaynakları da bulduk ve bunlar da gelişen, büyüyen Kayseri'nin ihtiyacı doğrultusunda devreye alınacak. Yapılan planlara göre, Kayseri'nin 2050'ye kadar içme suyu sıkıntısı yaşamayacağını öngörüyoruz.''
Kentte tek sorunun binalardaki depolardan kaynaklandığını ifade eden Batukan, bina yöneticilerinin, su depolarının bakımına özen göstermemesi nedeniyle sıkıntı yaşandığını, bu depoların en azından yılda bir kez temizletilmesi gerektiğini bildirdi.
Batukan, ''Sac depoları korozyona uğrayıp mikrop yuvası haline geldiğinden, bunların değiştirilmesi ve yerine daha sağlıklı kaplamalarla depoların kurulması gerekiyor'' diye konuştu.
Kayseri'nin su açısından şanslı bir şehir olduğunu belirten Batukan, ''Çünkü Kayseri düz alana sahip. Böylece su şebekelerinin dağıtımı pompalarla yapılmıyor, daha çok kendi halinde dağılım söz konusu. Bu sistem de şebekedeki arızaları asgariye indirip vatandaşa kaliteli ve sağlıklı içme suyu vermemizi sağlıyor'' dedi.
ESKİŞEHİRLİ ''KALABAK SUYUNU'' TERCİH EDİYOR
Eskişehir Su ve Kanalizasyon İdaresi (ESKİ) Genel Müdürü Garip Yıldırım, kentin içme ve kullanma suyu ihtiyacının yüzde 100 oranında Porsuk Barajı'ndan karşıladığını bildirdi.
Vatandaşın içme suyu olarak Türkmen Dağı'nın kuzey yamacında Kalabak köyü yakınlarındaki kaynaklardan elde edilen Kalabak suyunu tercih ettiğini belirten Yıldırım, şunları kaydetti:
''Kalabak suyu özel bir su. Doğal kaynak olan Kalabak suyu, hiçbir katkı ve işlem yapılmadan vatandaşa sunuluyor. Eskişehir'deki insanların damak tadı Kalabak suyunun tercih edilmesine neden oluyor. Her gün yaklaşık 65 bin damacana su satılıyor. Son derece güvenli ve sağlıklı olan şebeke suyu ise kullanma suyu olarak tüketiliyor.''
Suyun miktarı ve güvenliğinde sorun olmadığını ancak gelecekte yaşanabilecek sıkıntıları göz önüne alarak Sarısungur Göleti'ni inşa ettiklerini ifade eden Yıldırım, ''Büyükşehir Belediyesi 5 yeni su havzası ilan etti ve tescil aldı. Sarısungur Göleti'nin yanında yaptırılacak arıtma tesisiyle civardaki mahallelere içme suyu sağlayacağız. Gölet, Eskişehir'in su garantisi oldu'' diye konuştu.
Yıldırım, şebeke suyunun ESKİ'nin laboratuvarlarında saat başı analiz edildiğini, sadece kendilerinin değil İl Sağlık Müdürlüğünün de kentin çeşitli yerlerinden belirli saatlerde aldığı numunelerle kontrol yaptığını bildirdi.
Araştırmaların sonuçlarıyla ilgili bilgi veren Yıldırım, şöyle devam etti:
''Örneğin ham suda PH'ı 7.58 iken, arıtılmış suda 6.86'ya düşüyor. Bulanıklık ham suda 8.99, arıtılmış suda 0.18 gibi oldukça düşük bir rakam. Ortalama bunalıklık 0.3 diyebiliriz. Klor miktarında da olması gereken 1.3-1.4 sevisini yakalıyoruz. İletkenlik ham suda 498, arıtılmış suda 500'dür. Sertlik 27.6 çıktı. Alüminyum, nitrat, nitrit, sülfat, kalsiyum, magnezyum ve klor gibi değerler her zaman kontrol ediliyor. Halkımız şebeke suyunu güvenle içebilir, kullanabilir. Suyumuz her türlü standarda uygun.''
ASAT LABORATUVARI ULUSLARARASI AKREDİTE OLACAK
Antalya Su ve Atıksu (ASAT) Genel Müdürü Fethi Yalçın, kentte içme suyunun çok kaliteli olduğunu söyledi.
Suyun kalitesini sürekli kılmak için her gün 88 noktadan numune aldıklarını ve kimyasal, biyolojik, bakteriyel ile ağır metaller bakımından kontrol ettiklerini bildiren Yalçın, şöyle konuştu:
''Klorun tam yayılıp yayılmadığını kontrol için de 75 noktadaki çeşmeden numune alıyoruz. Dünya standartlarındaki çağdaş ve modern laboratuvarlarımızda suyun kalitesini sürekli kontrol ediyoruz. Suyumuza ve kalite çalışmalarına güvendiğimiz için isteğimizle suyumuzu Hıfzıssıhha laboratuvarına kontrol için gönderiyoruz. Antalya suyu içilebilir ve kaliteli bir sudur.''
İçme suyu kalitesini artırmak amacıyla 250 kilometrelik içme suyu şebekesi yaptıklarını bildiren Yalçın, ''Bu yıl Dünya Bankası kaynakları ve kendi kaynaklarımızdan sağlayacağımız yaklaşık 15 milyon TL krediyle 200 kilometre içme suyu şebekesi daha yapacağız'' dedi.
Yalçın, ASAT Genel Müdürlüğüne ait kontrol laboratuvarının uluslararası akredite olması için girişim başlattıklarını söyledi.
SAMSUN'DAKİ İÇME SUYU TS-266 VE DSÖ KRİTERLERİNE UYGUN
Samsun Büyükşehir Belediyesi sınırları içindeki Tekkeköy, İlkadım, Canik ve Atakum ilçelerinin içme suyu ihtiyacı kent merkezine yaklaşık 25 kilometre uzaktaki Çakmak Barajı'ndan sağlanıyor.
Barajdan temin edilen su, Aşağıçinik mevkisinde yaklaşık 300 dönüm alana kurulu içme suyu arıtma tesislerindeki işlemlerin ardından şehir şebekesine veriliyor.
Çakmak Barajı'ndan cazibeyle gelen su, tesislerde havalandırma, dinlendirme, filtreleme ve klorlama işlemlerinin ardından kullanılacak hale getiriliyor.
Günlük kapasitesi 200 bin metreküp olan tesislerden şebekeye verilen içme suyu, Türkiye için kabul edilen içme suyu standardı olan TS-266 ve DSÖ kriterlerine uygun bulunuyor. Şebekeye günlük ortalama 150 bin metreküp dolayında su bırakılıyor.
Yetkililer, şehir şebekesinden içme suyu sağlayan çeşitli bölgelerden numune alınarak düzenli analiz yapıldığını söyledi.
Tesisteki laboratuvarda suyun bulanıklılık, PH, sıcaklık, organik madde gibi rutin analizlerinin günlük yapıldığını bildiren yetkililer, düzenli olarak kimyasal ve bakteriyolojik tahlil yapıldığını kaydetti.
Öte yandan, rutin olarak şehir içi depolarında, uç noktalarda ve evlerde klor kontrolüyle birlikte bakteriyolojik analizler yapıldığı bildirildi.
KOCAELİ'NDE SCADA KULLANILIYOR
İzmit Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, Kocaeli'nin içme suyu ihtiyacı Yuvacık Barajı'ndan karşılanıyor.
Barajdan sağlanan suyun, depo çıkış yerleri, belirlenmiş şebeke noktaları, okul, hastane ve camilerden alınan yaklaşık 450 numunenin analiziyle içilebilir nitelik ve kalitede olup olmadığı kontrol ediliyor.
SCADA (Veri Tabanlı Kontrol ve Gözetleme Sistemi) sayesinde, temel olarak içme suyu sisteminin tek merkezden kontrolü sağlanıyor. Su kaybının en aza indirilmesinin yanı sıra üretim, dağıtım tesisleri ve içme suyu şebekesi etkin olarak kumanda ediliyor.
SCADA sisteminde su depolarına monte edilen kimyasal analiz sensörleriyle PH, klor, bulanıklık ölçümleri anlık takip ediliyor.
Depolardaki suya zehirli madde karıştığında alarm veren sistem, otomatik olarak yetkililerin cep telefonlarına kısa mesaj gönderip su deposunun giriş ve çıkış vanalarını kapatıyor.
Öte yandan, kentin suyunun NTU (filtre sonrası bulanıklık) değerinin 1 olduğu belirtildi.
''DİYARBAKIR, SUYUN MUSLUKTAN İÇİLDİĞİ ENDER İLLERDEN''
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Su Tesisleri Daire Başkanı İdris Saçaklıdır, kentte Dicle Barajı'ndan beslenen bir arıtma tesisi bulunduğunu, tesiste birçok işlemden geçen suyun kentte verildiğini bildirdi.
Suyun Dicle Barajı'nın orta kesimlerinden alındığını, bu sayede suyun yüzeydeki ve dipteki kirlilikten korunduğunu ifade eden Saçaklıdır, 3 pompayla 190 metrelik bölümden arıtma tesisine su aktarıldığını belirtti.
Kentteki tesisin Türkiye'nin en iyi arıtma tesislerinden olduğunu ifade eden Saçaklıdır, şunları kaydetti:
''Burada yapılan işlemlerin ardından su 10 bin metreküplük arıtma tesisi deposuna aktarılıyor ve çıkış vanasıyla şehre ulaştırılıyor. Diyarbakır'da musluktan akan su, Türkiye'nin içilebilir ve kullanılabilir ender sularından biridir. Diyarbakırlılara Avrupa standartlarında su sunuyoruz. Suyun kalitesi çok çok iyi, vatandaşlar güvenli şekilde tüketebilir.''
DİSKİ Su Arıtma Tesisi Laboratuvar Şefi Dilek Erdoğan da Diyarbakır'daki içme suyu kalitesinin DSÖ, AB ve TS-266 içme suyu standartlarını barındırdığını söyledi.
Orta sertlikteki suyun asit ve baz oranı ile minareler bakımından çok uygun olduğunu ifade eden Erdoğan, mikrobiyolojik olarak günde 20 numune alındığını, analizlerde şimdiye kadar bakteri üremesine rastlamadığını bildirdi.
Arıtma tesisi çıkışı su numunelerinin her ay Ankara veya İzmir'e gönderildiğini belirten Erdoğan, ''Dönen sonuçlarda standart değerleri çok uygun. Musluğu açıp suyu içen il sayısı azdır. Diyarbakır bu iller arasında yer alıyor'' dedi.
AA