İçten içe çürüdüğümüz noktalardan biri

'Alçakgönüllülük hâlâ sevilen bir özellik. Ama kimde olursa? Cevap açık... Bizde değil de, başkasında olursa...' ifadesini kullanan Haşbet Babaoğlu'ndan ders niteliğinde bir yazı daha.

Haşmet Babaoğlu yazdı...

Herkes alçakgönüllü olamaz!
Alçakgönüllü olmak hâlâ bir erdem sayılıyor.
Buna sevinsek mi?
Alçakgönüllülük hâlâ sevilen bir özellik..
Ama kimde olursa?
Cevap açık...
Bizde değil de, başkasında olursa...
Başkası alçakgönüllüyse veya öyle davranıyorsa bu çok hoşumuza gidiyor. Fakat kendimiz veya çoluk çocuğumuz toplum içinde alçakgönüllü davranırsa, onun adı "sersemlik" oluyor.
Uyanıklığa bakın!
İçten içe çürüdüğümüz noktalardan biri de bu mu acaba?
Biraz bunların üzerinde dursak diyorum..
Hani hiç değilse kafayı yastığa koyduğumuz zamanlarda...

***

Eskiden iyi oynamadan kazanan takımın oyuncuları maç sonrası mikrofonlara "şans bizden yanaydı" derlerdi.
Şimdi pek rastlanmıyor bu tavra.
Genellikle galibiyetin haklılığından söz ediliyor..
Hatta bazı ateşli futbolcular hakem rakip takımı kayırmasaydı daha fazla gol atabileceklerini ima ediyor.
"You're Too Kind: A Brief History Of A Flattery" (Çok Naziksiniz; Dalkavukluğun Kısa Tarihi) adlı kitabın yazarı Richard Stengel aynı noktaya takılmış.
"Muhammed Ali, hiç alçakgönüllü olmamıştı ama gerçekten de kelebek gibi uçar, arı gibi sokardı. Şimdikiler ya sahte bir alçakgönüllülük kisvesi takınıyorlar ya da elde ettikleri en ufak başarıyı yere göğe koyamıyorlar."
Stengel "O halde gerçekten alçakgönüllü olmanın özü nedir?" diye soruyor ve ilginç bir cevap veriyor..
"Doğal yeteneklerini çalışıp çabalanarak kazanılmış şeyler gibi görmeyecek ve özgüven eksikliğine alçakgönüllülük kılıfı uydurmayacaksın. İşin özü şudur: Övünecek şeylerin varken övünmüyorsan gerçekten alçakgönüllüsün!"

***
Alçakgönüllülük deyip duruyorum ya..
Aslında ısınamıyorum bu sözcüğe.
Gönül insanın "yüksek" yeridir.
Alçak olur, olabilir mi hiç? Yanılmıyorsam eğer, bu sözcükte bir tuhaflık var!
Haydi, bütün tarihsel anlam yüklerini bir yana bırakıp, konuştuğumuz şeye "tevazu" diyelim!
Nedir tevazu?
"Olumlu ve üstün özelliklerini 'vaz' etmekten, övünmekten kaçınma ve gösterişsizlik" tir.
Fakat bir dakika...
Arapça "tevazu" sözcüğünde de "alçaklık, bayağılık, basitlik" anlamları var.
O halde...
İncelik nerede?
Şunda mı?..
Kendini alçaltabilmen erdemdir... Alçaklaşmadan alçalabilmen...

***
Dücane Cündioğlu bir yazısında "Tevazu göstermek başka, tevazu gösterisinde bulunmak başka" demiş ve böylelerine edilecek sözü de not etmişti: "Beyefendi! Siz tevazu gösterecek kadar büyük değilsiniz!"
Tabii ya..
Bir de o var.
Herkes tevazu gösteremez.
Yani kendini "aşağı bir yere" koyabilmen için önce yukarıda olmalısın!
Yani alçakgönüllü olmak istedin diye olamazsın.
Önce "gönül" sahibi olmalısın!

Sabah

Medyanaliz Haberleri