İbrahim Danacılar, Habername.com'a Konuştu!

Uluslararası Ekonomik Ve Kültürel İlişkiler Birliği (UEKB) Genel Başkanı ve Araştırmacı Yazar İbrahim Danacılar, Türkiye ve Dünya gündemini arkadaşımız M.Muzaffer Kaya'ya değerlendirdi.

 

İbrahim bey, cidden zengin bir kişiliğiniz var. Şuana kadar hayatınıza takdir edilecek bir çok  şey sığıdırmayı başarmışsınız. Aslında habername.com okurlarına pek yabancı sayılmazsınız yine de bizleri ilk okuyan okurlarımız adına kısaca sizi tanıyabilir miyiz ?

Nezaketinize teşekkür ediyorum. Ben İstanbul fatihte doğdum İlk okulu Fatih'te tamamladım. İmam hatip lise'si kökenliyim. Uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi alanında halen devam ettirmekteyim. Genç yaşta siyasetle tanışıp, bazı muhafazakar partilerin çeşitli konumlarında görevler yaptım. Dış ilişkiler bazında birtakım STK.'lar kurup, ülkemizin uluslararası ilişkilerinin daha da güçlenmesi anlamında hizmetler etmeye çalıştım. Sırasıyla Türkiye Suudi Arabistan Ticaret konseyi başkanlık görevi, Orta doğu ülkeleri ticaret konseyi başkanlık görevi, Avrupa ülkeleri ticaret konseyleri Başkanlık görevlerini üstlendim. 2006 Yılında Uluslararası ekonomik ve Kültürel ilişkiler Federasyonu'nu kurup, Genel Başkanlık görevini devam ettirdim. Son olarak Federasyonu'nun statüsünü artırarak Uluslararası Ekonomik Ve Kültürel İlişkiler Birliğini oluşturdum, halen genel başkanlık görevini sürdürmekteyim. Araştırmacı yazar kimliğine istinaden edebiyat, tasavvuf, siyaset ve kur-an psikolojisi alanlarında kaleme aldığım; insanlığa hizmet mahiyetinde makale ve eserlerimiz hamd olsun mevcuttur. Bu yaptıklarımız ve yapmaya çalıştığımız her şey, kişisel bravo almak mantığını asla kapsamıyor! Bilakis kendim için ve insanlık için acizane fakat halisane bir niyetle bilinmesini özellikle istiyorum ki, tüm çalışmalarımız Yüce Rabbimizin dinine, insanlığa kendi çapımda hizmet etme gayretimizden başka bir şey değildir. Habername.com ve Rotahaber.com da haftalık yazılar yazmaya devam ediyorum. Evliyim bir çocuk babasıyım.
 
Uluslararası Ekonomik Ve Kültürel İlişkiler Birliği Federasyonu, ne işe yarar ?
 
Kurumumuz ülkemizin istikrarlı büyümesine daha da katkı sağlamak amacıyla, Uluslararası birlikteliği siyasi ve ekonomik seyir çerçevesinde oluşturmak, çeşitli faaliyetler, organizasyonlar içerisinde bulunmak ve farklı kültürleri eleştiren değil kolektif bir şekilde hareket etmeyi hedefleyen bir kurum olmayı genel misyon edinmiştir. Birlik Başkanlığımız, dünya ekonomisine ve dünya barışına katkıda bulunmayı, başta evrensel değerler olmak üzere, milletimizin geçmişine, kültürüne ve kimliğine saygıyı esas alarak kabul etmektedir. İnsanlık yararına, ülkemizde ve dünyada sivil toplumun gücünü toplumsal faydaya dönüştürmek amacıyla sivil toplum kuruluşlarının gelişimini ve etkinliğini artırarak, kaynakların proje esaslı etkin ve hesap verilebilir biçimde kullanımını sağlıyoruz. Küreselleşme sürecinin süregelen etkisinden, Ortadoğu’daki çatışmalara; siyasi ve ekonomik eşitsizliklerden  Dünya Ticaret Örgütü’nün düzenlemelerinin etkilerine; Uluslararası Para Fonu (IMF)’nin işleyişinden, uluslararası hukukun etkinliğine, anayasal düzenlemelerin gelişiminden çatışma sonrası toplumlarda ‘hakikat komisyonlarının’ kurulmasına, terörizmin değişen karakterinden yeni dinamikleriyle kitlesel göç hareketlerine; sermayenin küresel gücünden emeğin küresel örgütlenmesine; fikri mülkiyetin anlamından dinsel ve seküler toplumlardaki dönüşümlere, kamu politikalarının etkin uygulamasından çevreyi korumaya yönelik önlemlere kadar bütün bu unsurları dikkatle izliyor ve çalışma programımıza alıyor, bu doğrultuda hedeflerimizi yapılandırmaktayız. Aslında Bu kapsamda siyaset ve uluslararası ilişkilerin konuları takdir edersiniz ki bizlerin olduğu kadar tüm insanların gündelik hayatlarını doğrudan ilgilendirmektedir. Bizde bunu doğru ve pozitif bir şekilde tarihte yedi düvele nam salan ecdadımız ilkelerinde yapmaya çalışıyoruz hepsi bu...
 
Hemen gündeme geçecek olursak, Siyonizm'i  nasıl değerlendiriyor ve İsrail'in Mavi Marmara saldırısı nedeniyle Türkiye'den özür dilemesini, Türkiye açısından nasıl değerlendiriyorsunuz ? 
 
Meseleye biraz derinden girdiniz. Öyle ise biraz derin bir cevap olacak bu.. Pek tabii Ben İsrail devletini Ortadoğu'nun tam ortasına haksızca çakılan bir çivi olarak görüyorum. Hatta dünyanın illetli kenesi de diyebilirim. İsrail siyonizm'i günümüzde, Filistin'de Yahudiler için yeniden bir vatan kurulmasına destek veren ''uluslararası baskıcı, aşırıcı, kendinden başka bir dini ve ırkı yok gören bir Yahudi siyasi hareketine dönüşmüştür.'' İsrail'in kurulmasından bu yana, bu Siyonist hareket de şekil değiştirerek, öncelikle Modern İsrail devletinin desteklenmesi amacı ile varlığını acımasızca ne yazık ki sürdürmektedir.
Savunulması ve masum gösterilmesi kesinlikle düşünülemeyecek olan bu ırkçı ve acımasız ideolojiden kısa bahsettim. Uluslararası kamuoyu, utanmadan  İsrail Siyonizm'i ni günümüzde  masum ve legal bir ideoloji olarak göstermeye çalışabiliyor, ne yazık ki...  Daha düne kadar, Gazze'ye giden yardım gemimize korsanca saldırı yapan, bir çok kişinin mazlumca vefat etmesine sebep olan ve hunharca katledilen gencecik bir fidanımız, ''Furkan kardeşimizin otopsi raporlarında da gördüğümüz, iki kaşının ortasına sıkılan mermi''nin gerekçesini açıklasınlar; tabii kaybolan vicdanlarından bir nebze kendi bünyelerinde kaldıysa..

Tarihinde ilk kez özür dileyen ''Siyonist İşgalci devlet İsrail'' bu tavrıyla Türkiye'nin bölgede lider güç olduğunu gö-ya resmen kabul etse de, ''bu işin için bir iş vardır'' sanki, demeden geçemiyor insan... Yanlış anlaşılmasın güvensizliğimiz Siyonist İsrail hükümetine, geçmişte ki kayda fazlaca değer hokkabazlıkları nedeniyle... Siyonist İsrail hükumetinin geç kalınmış ve açıkça birilerinin zoruyla yaptıkları bu özür; mazlum kardeşlerimizi vahşice katlettikleri gerçeğini asla ve asla değiştirmez! Bu özür meselesi ilgili aceleci davranıp, zafer kazandık havasına ne yazık ki giremem! Bir ata sözümüz vardır ya bizim, o aklıma geldi nedense; ''Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu'' misali...

Siyonist İsrail hükümeti; Filistin'li tüm mazlum edilmiş şehitler ve gaziler için dünya kamuoyunda özür dileyip, uluslararası hukuk çerçevesinde gereğini yaparsa ve en önemlisi de ''Gazze'de ki insanlık dışı abluka'' tamamen kalkarsa; iyi niyetli bir adım attıklarına inana biliriz belki... Şuan ilişkilerimizi dikkatle takip ediyorum. bekleyelim görelim derim şimdilik...

 

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlunun, İsrail'in Mavi Marmara gemisi baskını dolayısıyla özür dilemesini 'İstediğimizi aldık' olarak yorumlamasını yeterli buluyor musunuz ?
 
Aslında bu sorunuzun cevabını yukarıda ayrıntılı olarak cevap vermiştim. Ama yine de, İstediğimizi almadık tabi ki diyebilirim! İsrail basını bangır bangır bağırıyor bizim özürümüz, bir strateji diyor! Bunu ilerleyen günlerde hepimiz göreceğiz. Gazze de ki abluka tamamen kalkmadan yersiz sevinçler yapılması oldukça komik... Sn. Davutoğlu bu açıklamasıyla biraz acele etmiş diye düşünüyorum.
 
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Muaz el-Hatib'in istifa etmesi sizce Esed rejiminin elini güçlendirdi mi ? Ya da bu istifa Suriyeli muhaliflerin iç sorunlar yaşadığının bir göstergesi olabilir mi ?
 
Bakınız Süriye de bir kısır döngü meydana geldi Esed babasının yolundan gidiyor, katliamlarını pek tabii desteklemiyorum! Ancak bölgede bazı gizli servislerin cirit atıp ülkeyi bir kaous ortamına soktuğu da aşikardır. Yani ben kesinlikle demokrasiden yanayım. Bölge halkı kendi liderini özgürce seçmeli... Amma velakin bu demokrasi emperyalist güçler eliyle asla olmamalı... Muaz el Hatib'in istifasına gelince ise oldukça düşündürücü buluyorum.
 
İran'ın Suriye konusunda ki tutumunu nasıl buluyorsunuz ? 
 
Biz bölgede ABD. ile müttefik olabiliyorsak, ona niye Suriye ile olamasın... Olması gerektiği gibi işte.. 
 
Yaklaşık 3. yılına girecek olan Suriye'de ki iç savaşın kazananı sizce kim olacak Esed mi ? yoksa Özgür Suriye Ordusu mu ?
 
Güzel bir soru, bence ne Özgür Süriye ordusu galip gelecek nede Esed, Eğer Yüce Allahın bir hesabı yoksa ABD. ve koalisyon güçleri galip gelecek... Varın ötesini siz düşünün...
 
Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Yemen... Yıkılmaz sanılan diktatörlükler bir bir yıkıldı ve yıkılıyor. Ortadoğuda esen bu "Arap Baharı" rüzgarı sizce ortadoğuyu nasıl şekillendirecek ?
 
Biliyorsunuz Büyük Ortadoğu Projesi yürürlüğü konuldu, gereken hızla yapılıyor. Ortadoğu'nun yeni şeklini merak ediyorsanız projenin detaylarını inceleye bilirsiniz... Arap baharı sonbaharı yakında göreceğiz.. Rabbimiz bölgede ki mazlumları ve alemi islamı korusun!
 
Türkiye gündemine dönecek olursak "Milliyetçi" bir yazar olarak, Devletin Kürt sorununu çözülmesi noktasında imralıyla doğrudan görüşmesini nasıl yorumluyorsunuz ?
 
Öncelikle şunu bir düzeltelim, ben Milliyetçi bir yazar değilim! Milliyetçiliği ise inancım gereği hoş bulmuyorum! Ben önce Ümmetçiyim sonra gururla onurla Türküm... Türk'lük kimliğimle gurur duyarım, çünkü ecdadım bu kimlikle yedi düvele nam salmıştır. Kısacası peygamberimiz (s.a.v.) gibi ümmetçi felsefeyi içinde barındıran ve yaşaması için çalışan, Sultan II Abdülhamid Han gibi Türklüğünü İslam sancağına hizmetçi kılan bir ideloji'yi benimserim ve hakkımda böyle benimsenmesini isterim!
Kürt sorunu ve çözüm sürecine gelince:  30 yıldır devlet ve millet olarak başımızı kuma gömüp, ne yazık ki binlerce gencimizi toprağa verdik! Elimize de hiçbir şey geçmedi! Birileri PKK.'yı kendine malzeme ederek, siyasi ve ekonomik rant sağladı, susmadık mı? Evlatlarımız öldükçe; şarap kadehlerini her iki tarafın menfaatperez tacirleri, büyük bir şevk ile lüks hotellerin lobilerinde tokuşturup durdular. Olan zavallı milletimize oldu. Günümüzde milliyetçiyim seremonileri ile senfoni yapanlar, o günlerde adeta milliyetini satmıştı.! Şimdi ilk kez Türkiye tarihinde bir hükümet, üstelik de seçimlerin arifesinde siyasi kaygı gözetmeksizin, milli birliğin oluşması için açıktan müzakere yürütüyor... Bu durum bilakis milletimiz yararına takdire şayan bir çalışma olduğundan, kimse kusura bakmasın ki, kör ve ülke yapılan her iyi bir şey olduğunda anlamsızca ucuz bir çığırtkanlık içerisinde bulunup, ''vatan elden gidiyor, Atam kalk kurtar bizi'' diyenlerden olamam! Dolayısıyla çözüm sürecini destekliyorum.

Muhalefetin bu konuda ki tutumu nasıl ?
 
Her zaman ki gibi çözümden  oldukça uzak, kaos ortamının oluşması için çalıştıklarını ve  bir faydalı öneri olmaksızın zırvaladıklarını düşünüyorum. Ancak millet bunu görüyor...
  
BDP'nin Diyarbakır'da düzenlediği nevroz programında, okunan Öcalan'ın mesajı hakkında neler söylemek istersiniz ?
 
Bu durum şunu gösteriyor; gerek kendini milliyetçi zanneden kanat, gerekse ulusalcı komikler bu terör işinden halen siyasi ekonomik anlamda faydalanıyor ve faydalanmak istiyor . Sonuç olarak, her iki kanadın kandan nemalanan tüccarları şimdi hezeyan ve endişe içerisinde... Bundan böyle bizi birbirimize düşman edip, kandan nemalanan siyaset tüccarları değil,  siyonistler değil, marksistler değil, katiller değil; İSLAM Kardeşliği ve Yeni Türkiye kazanacaktır! İnşaAllah
Bu mektubu Öcalan'a isteyerek ve Aşk'la yazdıran irade; Türkiye de bir tarih yazdığını düşünüyorum! Böylece ülkemizde ''İslam çatısında bütünleşme'' Kazanmış, PKK. silah bıraktığını resmen açıklamıştır. Şimdi bu gelişmelere başından beri, nafile deyip, bazı dış güçlerin desteği ile milliyetçilik yapıp, milliyetini asaleten kaybetmiş, ve ulusalcı komiklere itibar etmiyor, yaptıklarını ise akıllıca bulmuyorum!
 
O programda Türk bayrağının olmaması sizde ne gibi bir etki bıraktı ?
 
Bizleri ve bazı kürtleri bayrağımızın o meydanda olmayışı kuşkusuz yaraladı! Ancak bunun zamanla aşılacağını düşünüyorum. 
 
İktidar ve TBMM’de grubu bulunan partiler, Halka verilen 2012 yılında yeni ve sivil anayasa vaadini yerine getiremedi.Dolayısıyla umutlar bu yıla kaldı. Sizce 2013 yılı yeni ve sivil anayasa yılı olabilir mi ?
 
Olacaktır. Olmalıdır. Türkiye biran evvel darbe anayasasından kurtulmalıdır. 2012 de ne yazık ki uzlaşı olmadı. Ancak 2013 yani bu yıl bu iş bitecek buna inancım tam inşallah..
 
Başkanlık sistemi için neler söylemek istersiniz ? Sizce Türkiye başkanlık sistemi için hazır mı ?
 
Başkanlık sistemi Ülkemiz ve milletimiz menfaati açısından oldukça faydalı bir sistem. Ancak tüm eksi ve pozitif yanlarının değerlendirilip, akıllıca düzenlemeleri yapılmalıdır. Oldukça kritik bir dönemde hatayı kaldıramayacak bir durumdayız bölge ve devlet açısından...
 
‘’Bu kitap derindir boğulursun’’ adlı kitabınız çok konuşuldu. Ve helan yayınlanmasını bir çok kesim bekliyor.  Kitabın yazarı olarak, okurlarınızın kitabınıza olan ilgisini nasıl buldunuz ?
 
Evet henüz çıkmadan ses getirdi. Kimilerini tedirgin kimilerini menün etti. Ancak bazı düzenlemeler ve ekleyeceğim konular bakımdan yayınlamadık. Sanırım Haziran ayı gibi inşallah yayınlanmış olur. Ayrıca bu arada bir kitap daha yazdık onu şimdi açıklamayalım sürpriz olsun. 

 
 
İbrahim bey,’habername.com’  olarak bize vakit ayırdığınız için tüm okurlarımız adına teşekkür ederiz. Son olarak neler söylemek istersiniz ?
 
İlginiz ve nezaketinize bilhassa müteşekkirim.  Muhtaç olduğunuz kudret asil kan değil, bilakis göğüsünüze Rabbimizin koyduğu, sizin de çalışarak daha çok geliştireceğiniz imanınızdır! Güçle birlikte gelen kötülüğe seyirci olanlar, o kötülüğün kuşkusuz bir parçası haline gelirler...
Önemli olan yüksek de, zirvede gözde olmak değildir. Mesele oralara nasıl ulaşabildiğinizdir. bir ezip geçmek, bir de tırmanıp geçmek vardır. Müslüman toplumun içinde garip kalarak, fitnelere kapılıp gidenlerin arasında "Durun Kalabalıklar!" diye haykırmanızın unutmayın ki, elbette bir bedeli vardır. Günümüzün bu stratejik gelişmeleri arasında hepimiz alanlarımız doğrultusunda bu ahvalde çok çalışmalıyız.
Bu vesile ile tüm habername okuyucularına en derin selam saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla...
 
Habername.com / Özel Röportaj

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Özel Röportajlar Haberleri