Resûlullah'a iki kişiden bahsedildi. Bu kişilerden birisi âlim, diğeri âbid bir kişi idi. Hz. Peygamber: "Âlimin âbid üzerindeki fazileti, benim, içinizdeki en aşağı kimseden üstünlüğüm gibidir. Allah ve melekleri ve gök ehli, hatta deliğindeki karıncalar, denizdeki balıklar bile, insanlara hayır öğretene dua edip hayır dilerler" buyurdu. [Tirmizi]
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem; "Âlimin âbid üzerindeki fazileti, benim mertebece en aşağınız üzerindeki faziletim gibidir" dedikten sonra "Kulları içinde ancak âlimler, Allah'tan (gereğince) korkar" (Fatır; 35/28) ayetini okudu.
Âlemlerin sevgilisi, ilme teşvik ediyor!
Hz. Peygamber bir gün bir suffe'de oturduğumuz sırada çıkageldi ve "Hanginiz ister ki, "Buthan" veya "Akîk" denilen iki dereden birine gitsin, hiç bir günah işlemeden ve herhangi bir kimsenin hakkına tecavüz etmeden bedavadan büyük hörgüçlü iki deve getirsin" dedi.
"Ey Allah'ın Resulü! Hepimiz bunu isteriz" dedik. Hz. Peygamber (sav) da: "O halde, niçin mescide girmiyor, orada öğretmiyor veya Allah'ın kitabından iki ayet okumuyorsunuz? Ki bu sizin için iki deve getirmekten daha hayırlıdır. Üç okursanız, üçten, dört okursanız, dörtten daha hayırlıdır" buyurdu. [Müslim, Ukbe bin Amir'den...]
Ebu'd-Derdâ'nın tercih ettiği üç haslet!
Ebu'd-Derda: "Eğer üç haslet olmasaydı kesinlikle dünyada kalmamayı daha tercih edecektim" dedi.
"Onlar nedir?" diye sordum. Ebu'd-Derda: "Eğer ebedî hayatımı kazanmak için, gece ile gündüzü ardarda getiren Allah için yüzümü yere koymak; sıcak zamanlarda susuz kalmak ve meyvelerin seçilişi gibi, sözlerin iyisini seçip söyleyenlerin yanında oturmak olmasaydı, dünyada kalmak istemezdim" dedi. [Ebu Nuaym]
Peygamber'in emaneti...
Hz. Peygamber: "Size iki şey bırakıyorum. Onlara yapıştıkça sapıtmazsınız. Onların birisi Allah'ın kitabı, diğeri de Peygamber'in sünnetidir" buyurdu. [Câmiu'l-Beyan]
Hz. Peygamber mescide girdi. Halktan bir grubun, bir kişinin etrafında toplandıklarını görünce;
"Bu nedir?" diye sordu.
"Bu allamelik iddia eden bir kişidir" dediler.
Hz. Peygamber: "Allamelik de ne imiş?" dedi.
"Arapların tarihini, dilini, şiir ve edebiyatını, Arapların ihtilaflarını en iyi bilen kimsedir" dediler.
Hz. Peygamber: "Bu, bilinmesi fayda, bilinmemesi ise zarar vermeyen bir ilimdir" dedi. [Ebu Hureyre'den...]
İlmin hakikati!
Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi vesellem, şöyle buyurmuştur: "Allah'ın beni kendisiyle gönderdiği hidayet ve ilmin meselesi, toprağa çokça yağan bir yağmurun meselesine benzer. Toprağın bir kısmı iyi olur yağmuru emer ve birçok bitkiler bitirir. Toprağın bir kısmı ise, kurak olup yağmuru emse bile, yüzünde topladığı için Allah, onunla halkı faydalandırır. İnsanlar o sudan içerler. Hayvan ve ekinlerini sularlar. Toprağın bir kısmı da düz ve kaygan olduğundan, yağan yağmuru ne yüzünde tutar ne de emip herhangi bir şey bitirir. İşte Allah'ın dinini kavrayıp getirdiğim ilim ve hidayetten faydalanan ve bunu başkalarına bildiren kimseyle, dinlediğinde, kibrinden dolayı başını önünden kaldırmayan ve Allah'ın benimle gönderdiği hidayeti kabul etmeyen kimse de böyledir. [Mişkat, Buhari ve Müslim'den...]
İlim; üç şeydir!
Allah'ın Resulü "İlim üç şeydir: Muhkem bir ayet veya kaim olan bir sünnet veya adil olan bir halifedir. Bunlardan ötesine gelince, o fazladır" buyurdu. [Mişkat, Ebu Davud ve İbn Mace'den...]
Sakın ehl-i kitaptan bir şey sormayınız
Abdullah bin Mes'ud şöyle söylemiştir: "Sakın ehl-i kitaptan bir şey sormayınız. Kendileri dalâlette oldukları halde sizleri nasıl doğru yola ileteceklerdir? Eğer onlardan bir şeyler soracak olursanız ya hakkı yalanlamak ya da bâtılı tasdik etmek durumunda kalırsınız." [Camiu'l-Beyani'l-İlm] Abdullah bin Mes'ud şöyle buyurmuştur: "Eğer onlara (ehl-i kitaba) sormak zorunda kalırsanız, Kur'ân'a uygun olanı kabul edip, aykırı olanı bırakınız." [Camiu'l-Beyani'l-İlm]
Kur'an, elinizin altındayken ehl-i kitaptan niçin soracaksınız?
İbn Abbas şöyle buyurmuştur: "Allah Teâlâ'nın, Peygamber'inize indirmiş olduğu kitabı elinizin altında dururken siz herhangi bir şeyi ehl-i kitaptan niçin soracaksınız ki? O Allah Teâlâ'dan en son olarak inen taptaze bir kitaptır. Ona herhangi bir ilave ve katma yapılmamıştır. Allah Teâlâ kitabında sizlere ehl-i kitabın, kendilerine indirilen Allah'ı kitabını değiştirdiklerini ve bozduklarını söylemedi mi?
"Kitabı kendi elleriyle yazdılar" buyurmadı mı? Onlarsa: "Bu ellerimizle yazdıklarımız Allah'ın katından gelmiştir" dediler. Ehl-i kitap ellerindekini az bir paraya sattılar. Size gelen ilim, sizlere onlardan bir şey sormanızı yasaklamıyor mu? Allah'a yemin ederim ki, onlardan herhangi birinin bir konuda gelip sizden Allah'ın size indirdiğini sorduğu görülmemiştir." [Camiu'l-Beyani'l-İlm]