Ergenekon sanığı emekli Orgeneral Hurşit Tolon’a ait olduğu iddia edilen ikinci ses kaydı yayınlandı. Ses kaydında basındaki haberlere yeterli tepki verilmediği şikayet ediliyor. Kaydın bir bölümünde asker ve polis arasındaki ilişkilerde emniyet müdürü için ‘ayaklarını keserim’ ifadesi kullanılıyor. Ordu içindeki atamaların kişisel nedenlerle doğru yapılmadığından şikayet edilen bölümde ise ‘Ordunun başına molla geldi’ ifadesi kullanılıyor.
Video paylaşım sitelerine düşen Tolon’a ait olduğu iddia edilen ses kaydında basın kuruluşlarında çıkan haberlere yeterli tepki gösterilmediği dile getiriliyor. Kayıttaki ses basında çıkan haberlere ilişkin verilecek cevabı, “Ben açıyordum derdim ki sen kimsin ulannn, aman ne biçim konuşuyorsunuz, böyle konuşuyorum, yazının değeri kadar cevap alırsın” şeklinde belirtiyor.
Askerle polisin ilişkilerini değerlendiren sesin, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’la ilgili söyledikleri ise oldukça dikkat çekci; “Celalettin’i emniyet genel müdürünü sıkar yaa. Şeyi sıkar yaaa Vali’yi. Bu telefonu açar bu ordu komutanı, yapmayın etmeyin, çıldıracağım, açar bana bak vali, o emniyet müdürüne söyle ayaklarını keserim haa der tak kapatır.”
Ordu içindeki atamaları değerlendiren ses kaydı, yapılan atamaların doğru olmadığını ve kişisel çıkarlar nedeniyle bozulduğu dile getiriyor. Kişisel nedenlerle yapılmayan atamaların değerlendirildiği ses kaydında şu ifadeler yer alıyor: “Şimdi bakınız o Çevik Bir’i niye kıvırttırıyor Sayın Kıvrıkoğlu istemedi. İstemez. Ben Çetin’i çok severim ama Ankara’da olmasını istemem niye? Dizginleyemem. Haaa o zaman molla gelir.”
Daha önce de Hurşit Tolon’a ait olduğu iddia edilen bir ses kaydı yayınlanmış Hurşit Tolon’un avukatı, ses kaydının Tolon’a ait olmadığını, ileri teknoloji kullanılarak elde edildiğini idda eden bir açıklama göndermişti. Av. İlkay Sezer, Zaman gazetesinin, "Sahte sesle ilgili savcılığa başvurdunuz mu? Söz konusu sesi hazırlayanların ceza alması, gerçeklerin ortaya çıkması için ne yaptınız?" sorusuna Sezer'in verdiği yanıtı şöyle olmuştu: "Daha önce yaptığımız açıklamanın dışında bugün size söyleyeceğim bir şey yok. Yanlış anlamaları önlemek için biz açıklamalarımızı yazılı yapıyoruz."
SES KAYDININ TAM METNİ:
M. ALİ BİRAND'I MAHKEMEYE VERDİM
Şimdi köşe yazarlarından biri, ben bantta yürürken, şeyleri de dinliyordum, köşe yazılarının özetlerini veriyor birisi, köşe yazarı Silivri’den GATA’ya oradan GATA’ya doğru tünel vasıtasıyla gidenler, işte gidiyor falan diye, bir de ayırdım, haa aslında siz biliyor musunuz bilmiyorum, Yaşar paşa bana aynen şunu itiraf etti. Bizim adli müşavirimizden itiraf edeyim ki yeterince ben sordum ben, sizin adli müşaviriniz, sizi tatmin ediyor, doyuruyor mu, size yeterli ve gerekli bilgiyi verebiliyor mu, teksir ediyor mu dedim, tam diyemem dedi, şimdi diyemezseniz bakın bende eski tarihli bir şey gazetesi var, Yeni Asya gazetesi var, orda suç işlenmiş. Suç evet ben bu işle uğraştım, vakti zamanında bunları hep mahkemeye verdim, M. Ali Birand dâhil mahkemeye veren adamdım ben. Hepsi suç, yani bunların hepsi suç duyurusu. Yeni Asya’nın ayırdım da oraya, orda çok çarpıcı bir şey var, bağımsız bir kurul bakın şimdi bakın bağımsız bir kurul, Paşaları muayene etmelidir başlıklı bir yazı, Yeni Asya’da bağımsız bir kurul paşaları muayene etmeli Yeni Asya’da Hüseyin kemal isimli herif yazmış. Bu lafı eden insan hakları savunucusu, Av. Kadir Akbaş bu zat söylüyor bu lafları, bir röportaj. Hep suç. Baştan aşağı hepsi suç. Simdi ben başka türlü konuşuyorum da o konuşan yok orda. Ben açıyordum derdim ki sen kimsin ulannn, aman ne biçim konuşuyorsunuz, böyle konuşuyorum, yazının değeri kadar cevap alırsın.
GENEL KURMAY’A MESAJ GÖNDERDİM
Burası dispanser olsaydı da öyle, silahlı kuvvetler temsil bu. Çok ayıp bunu söylemek ama sıkılarak söylüyorum. Ben bizzat, bizzat 2. Başkan ile buradan konuştum şu telefondan, GATA’yı konuştuk, oğlum gitti konuştu, artı İsmail Paşa gitti konuştu. İsmail Koçman’ı bu iş için gönderdik, bu iş için gitti. Oğlum gitti konuştu, ben de konuştum.
Yani çok utanarak söylüyorum yapamıyorlar. Yani darılıyorlar, üzülüyorlar, kırıyorum gibi geliyor. Ama istedikleri kadar kırılsınlar. En başındakine söyledim. En başlarındaki adama söyledim.
“AYAKLARINI KESERİM”
Celalettin’i emniyet genel müdürünü sıkar yaa. Şeyi sıkar yaaa Vali’yi. Bu telefonu açar bu ordu komutanı, yapmayın etmeyin, çıldıracağım, açar bana bak vali, o emniyet müdürüne söyle ayaklarını keserim haa der tak kapatır. O kadar. Böyle konuşulur, biz böyle konuştuk. Böyle yaşadık. Sıkar diyorum bak şerefsizim sıkar yaaa. Celalettin’i falan sıkar. Buradan polis salâvatla geçer. Şerefsizim diyorum yaaa. Ama bunlar kurmay başkanı bile adam değil söylettirmeyin beni seni yaa yapma yetiştiremez olaydım bunları yaa. Burada kulağına diyorum ki yaa, kardeşim şunu söyle yap diyorum. Böyle pısmırık, bunlar nasıl pısmırıklar yaaa. Şerefsizim böyleler. Avukata diyorum ki, ya kardeşim Hıfzı Çubuklu aklı ermiyor mu buna diyorum. Efendim diyor, kıtadan gelmiş ama diyor. Ermiyor diyor. Ermiyor yaa. Yetmiyorrr. Kızarlar mızarlar ama ben Erdal’ı bilirim. 12 sene benle çalıştı. Günde en az 3 defa odaya girer çıkardı böyle. Ben atlasam o gelirdi yaa. Buna hemen hemen, hemen reaksiyon görecek. Yani misliyle. Altından kalkamayacak. Buraya Çevik Bir geldi. Çevik Bir de orda gerçi bana 2. Başkanlık yapmadı, ordu komutanlığı yaptı bir sene, şimdi kızarlar mızarlar. Ama ordunun bir raconu var. Ordunun bir raconu var. Şimdi moda bir deyim var, hani, Karizması, ne karizması yaa. Hani bilmem ne dersini aldırmazda bir şey oldu şimdi. Affedersiniz. Yapamıyor. Yani, bana bir arkadaşım dedi ki, buraya gelen; “hayırlısıyla şu ağustos gelse de ben de bırakıp gideyim” yooo. Yani ben de bırakıp gideyim ben de paçayı kurtarayım, olmaz o. Haaa karşılığı bak sonra böyle olur. Olsunn. Olsun
ORDU’NUN BAŞINA MOLLA GELDİ BÖYLE OLDU
DGM’nin savcısını çağırırdık. Arkadaşlar, ikaz ediyoruz. Böyle konuşulurdu, nezaketle önce, efendice. Yapamıyoruz, yapamıyoruz. Yalnız bu iş için değil silahlı kuvvetlerin bütün fonksiyonları bitik. Uruğ paşa geldi, adam Uruğ paşa gibi adama, açmış ona telefonu Uruğ’a sığınıyor. Kim sığınıyor. Karadayı, Uruğ’a sığınıyor. Olmadı. Söyleyeni sevmiyorlar. Ben söyleyeyim size, sevmezler, bana sorun siz. O çok, çok böyle azdı o insanlar. O insanlara yol verilmez. Şimdi bakınız o Çevik Bir’i niye kıvırttırıyor Sayın Kıvrıkoğlu istemedi. İstemez. Ben Çetin’i çok severim ama Ankara’da olmasını istemem niye? Dizginleyemem. Haaa o zaman molla gelir. Bak şimdi O’nu getirmezsen mollayı getirirsin. Sonra da şimdi dizini vurursun molla bizim anamızı belledi diye. Molla geldi, bu ordunun başına bir molla gelmiştir. Kim ne derse desin. Ondan sonra bizim şeyimiz bozuldu. Ben bunları söylerken utanıyorum. Biz hapislere girdik onun yüzünden. Biz hapislere girdiğimiz için Gülhane pırıl pırıl Gülhane bakın nasıl oyuna, bizim yüzümüzden, benim Şener’in birde bu Levent’in yüzünden GATA hedef tahtasında yaaa görülmüş iş mi bu yaa. Allah için bak söylüyorum yaa benim için, Şener için, bir de şey için.