Hukukçular Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Sinan Kılıçkaya, hükümetin hazırladığı anayasa paketini değerlendirdi.
“Öncelikle belirtmek gerekir ki Anayasanın bütünü yeniden evrensel değerlere uygun olarak yapılması gerektiği kanaatindeyiz” diyen Kılıçkaya, “Ancak bunun gerçekleştirilemediği ortamda hiç değilse demokratik gelişmenin ve yargı bağımsızlığının önünde engel olan maddelerinin değiştirilmesi de hukuk ve demokrasi adına olumlu bir adımdır” dedi.
DEĞİŞİKLİĞE KİMLER, NEDEN KARŞI ÇIKIYOR?
Değişikliğe karşı çıkanlara tepki gösteren Kılıçkaya, “Anayasa değişikliği önerisini madde, madde değerlendirdiğimizde Türkiye’nin demokratik gelişimine katkısının olacağı açıktır. Değişikliğe karşı duranlar, demokratikleşmeye karşı durmakta, bu millete demokrasiyi çok görmektedir.
Sayın Yargıtay Başkanının Türkiye’nin koşulları batılı demokratik ülkelerden farklı olduğunu söylemekle bu millete demokrasiyi çok gördüğünü itiraf etmiştir. Bu tür sözleri 28 şubat sürecinde çok gördük. Demokrasiyi, özgürlükleri halka çok görenler o günlerde de Türkiye’nin koşullarını bahane etmişlerdi. Değişiklikle yargının kuşatıldığı kuvvetler ayrılığı ilkesinin zedelendiği sözleri hiç inandırıcı değildir” diye konuştu.
YÜKSEK YARGININ ÇELİŞKİSİ
HSYK’nın yapısı hakkında da değerlendirmelerde bulunan Kılıçkaya, şunları kaydetti: “Bu günkü yapısıyla HSYK üyelerinin bakan ve müsteşarın dışında tamamı Cumhurbaşkanı yani yürütmenin başı tarafından atanıyor. Bu koşulda kuvvetler ayrılığı ilkesi zedelenmiyor da bu durum değiştirilerek 21 üyenin 15 i doğrudan hakim ve savcılar tarafından seçilmesi mi kuvvetler ayrılığı ilkesini zedeliyor? Aynı şekilde üyelerin büyük çoğunluğunu tüm hakim ve savcılara seçtirmek nasıl olup ta yargıyı kuşatma altına alır? Tam tersine bu gün itibariyle kuşatma altında bulunan yargı bağımsızlaşır ve kuşatmadan kurtulur. HSYK başkan vekili ve Yargıtay başkanının açıklamaları yargı görevini yürütmekte olan kürsüdeki hakim ve savcıların seçme ve seçilmelerine karşı durmakla onlara güvenmediklerini açıkça ortaya koymuştur. Bu durum mevcut tüm hakim ve savcıları rencide etmiştir. Yine bu durum yüksek yargının kendi lehine kast sistemini devam ettirmek konusundaki ısrarıdır. Yıllardır tüm hukuk çevrelerince söylendiği gibi Adalet bakanlığı teftiş kurulu Anayasa değişikliği ile doğrudan HSYK ya bağlanıyor. Bu husus yargı bağımsızlığı için son derece önemli ve elzemdir. Bu gün itibariyle bakanlık, siyasi irade hakim ve savcının soruşturulmasına karar veriyor. Bu durum yargı bağımsızlığını zedelemiyor da veya kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun da teftiş kurulunu HSYK ya bağlamak mı uygun değil.”
ELEŞTİRİLER VE BAHANELER GÜLÜNÇ
“Sokaktaki hukukçu olmayan vatandaş bile bazı çevrelerin gösterdiği bahaneleri gülünç buluyor” diyen Kılıçkaya, “Yüksek yargıdan gelen ilk açıklamadan HSYK üyeleri için tek belirleyicinin kendileri olmasını istedikleri, bu yetkilerini diğer hakim ve savcılarla paylaşmak istemedikleri açıkça anlaşılmaktadır. Kuvvetler ayrılığı ilkesi, yargının kuşatılması sözleri gerçekleri yansıtmadığı gibi tam tersi anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi halinde kuvvetler ayrılığı ilkesi bu güne göre daha pekişir ve bu gün özellikle yüksek yargının kuşatması altında olan yargı daha bağımsız hale gelir. 28 Şubat sürecinde askeri brifinglere koşarak giden veya gitmek zorunda kalan yargının bağımsızlığı sadece milletten bağımsızlıktır” şeklinde konuştu.
Kılıçkaya, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Anayasa değişikliğinin Türkiye’ye daha çok demokrasi, adalet ve özgürlük getireceği açıktır. Muhalefetin daha fazlasını istemek yerine “yaptırmazık, ettürmezük” tavırları içersine girmesi anlaşılır bir durum değildir. Millet, oyları ile seçtikleri tüm milletvekillerinden katkı beklemektedir.”