Konuşmanın bir yerinde Münger olduğu iddia edilen kişi, "Bunlar buzdağının görünen yüzü." diyor. Gölcük'te 6 Aralık'ta yapılan aramadan sonra kayda alındığı anlaşılan konuşmalar, sanıkların 'planlar sahte' savunmasını çökertiyor. Kayıtta, sivil savcıların görevlendirdiği askerî bilirkişinin raporuyla ilgili konuşmalar da dikkat çekiyor. Raporun, çok iyi hazırlandığı belirtilirken şu ifadeler kullanılıyor: "Bilirkişi olan binbaşı gibi yeteneklisini hayatımda görmedim ama adamı raporu nedeniyle kaydırdılar. Savcılar tarafsız askerî bilirkişilerle çalışabilse, ellerindeki mesaj emirlerinden darbe hazırlığını hemen ispatlarlar. Balyoz CD'lerinde var bunlar. Sen onları fark ettin. Yarın adamlar bir daha askerî bilirkişiyi dinleseler senin fark ettiğin şeyleri fark edecekler."
Çetin Doğan ve diğer sanıklar Balyoz planlarının sahte olduğunu söyleyedursun, internete düşen ses kayıtları bütün savunmalarını çökertiyor. Daha önce iki astsubaya ait olduğu ileri sürülen kayıtlarda, Gölcük'te ele geçirilen belgelerin gerçek olduğu söyleniyordu. Dün dailymotion.com adlı internet sitesine yeni bir kayıt daha düştü. İddiaya göre, kayıttaki sesler 5 askerî hukukçuya ait. Konuşmalardan kaydın Gölcük Donanma'da 6 Aralık'ta yapılan aramadan sonra alındığı anlaşılıyor. Seslerden birinin 1. Ordu Askerî Başsavcısı Bülent Münger'e ait olduğu iddia ediliyor. Hukukçular, Balyoz'u tartışıyor. CD'lerin gerçek olduğu anlatılıyor. İşte o konuşmalardan bazı bölümler:
Albay Bülent Münger (1. Ordu Askerî Başsavcısı): Astsubaylar bak ne diyorlar biliyor musun? Olay askerî savcılığa intikal etseydi, bir tane günah keçisi, üzerine yoğunlaşıp mahkumiyet kararı çıkarırdı diyorlar. Ama şimdi sivil savcının bunları bulması kötü oldu diyorlar. (...)
Asker hukukçu 4: O zaman bu belgeler ellerinde varsa gerçek bu belgeler.
ÇETİN DOĞAN'IN KONUŞMALARI NORMAL DEĞİLDİ
1. Ordu Başsavcısı: Çetin Doğan konuşmaları zaten normal değildi. Bir bu konuştu, bir Hurşit.
Hukukçu 3: TSK 2 defa fiilen darbe yapmış,
Birkaç kez muhtıra vermiş. Yani bunlar çok acayip karşılanacak şeyler değil. (...)
Hukukçu 2: Kendi gemisini batıran adam, Deniz Kuvvetleri komutanı oldu. Onu batıran adam da Hava Kuvvetleri komutanı olmuştu. Orgeneraller Türkiye'yi toparlamak için camide öleceklere fire verilebilir gibi bir mantıkla bakıyorlardır. Onların ruh hali normal değil. Böyle plan yapabilirler. (...)
Hukukçu 2: Yani diyor ki Türkiye'yi toparlamak için düzeltmek için birazcık fire verilebilir diyor tamam mı konuşmalarında. Ruh hali normal değil. Ben olmuştur olmamıştır demiyorum ama. Yani yapılabilir. Öyle planlar da yapılabilir.
12 EYLÜL ÜZERİNDEN ÇALIŞMIŞLAR
Hukukçu 3: Hadi tamam öyle plan o adam yapıyor. Orada 160 tane adam var. Hiç mi bir tane akıllı adam yok? Öyle şey mi olur mu diyecek?
Başsavcı: Balyoz ile 12 Eylül planları örtüşüyor, üzerinden çalışmışlar. Ben size bir şey söyleyeyim mi Bayrak harekat planının bütün emirleri, daktiloyla yazılan bütün dokümanlar, binlerce doküman. 12 Eylül darbe planının bütün şeyleri CD'ye taranmış vaziyette.
Asker hukukçu 4: Yani aslında 12 Eylül darbe planının üzerinden çalışmışlar.
Başsavcı: Aynen. Hepsi uyuşuyor. Süha Tanyeri 12 Eylül planlarını, diğer plan subaylarının haberi olmadan arşivden kendisinin çıkardığını itiraf etti. Bu buzdağının görünen yüzü. Tanyeri'ye sorduk onu. Adam biz çıkarttık gittik arşivden diyor.
Asker hukukçu 3: Belgeler neden saklanıyor?
Asker hukukçu 4: Lazım olur diye. (...)
PLANLAR ERGİN SAYGUN'UN BİLGİSAYARINDA
Hukukçu 5: Ergin Saygun unutmuş ya! Hizmete özel bilgisayarını evine götürmüş. Bütün planlar bilgisayarda. İnternete takmış, ona da virüs girmiş mi? Tutuştu diyor Birol Yarbay.
Hukukçu 4: Düşün, 1. Ordu'nun tüm gizli planları adamın bilgisayarında. Gecenin bir yarısı Birol gidiyor burdan. Müdahale ediyor.
Hukukçu 2: Hayır niye arkadaş, bu adam bunları evine götürür anlamadım ki. Burada bittiği zaman bunun orgeneralliği bitmiyor mu?
Hukukçu 4: Yaa abicim, (...) aynı planları kullanıyorlar. Ufak tefek rötuşlar yapıyorlar. Yeniden yapmıyor adam. Olanın üzerinden değiştiriyor.
İSTANBUL'UN ÜZERİNE NİYE ÇÖKÜYORSUN KARDEŞİM
Hukukçu 4: "Çökeriz diyor İstanbul'un üzerine". Ne demek İstanbul'un üzerine çökmek? Hukukçu 3: Tabii canım darbe yapar bunlar...
Hukukçu 4: Normal seminer planında niye çöküyorsun İstanbul'un üstüne kardeşim? Statlara bilmem kaç yüz bin kişi niye topluyorsun?
Başsavcı: Bak en temel soru o; nedir İstanbul'la alıp veremediğin? Al Yunanistan'ı incele. Alışveriş merkezlerini niye tek tek belirliyorlar abi?
Asker hukukçu 4: Niye İstanbul'u mahalle mahalle inceliyorsun? Şimdi burası (1. Ordu) plan hazırlıyor, İstanbul ayağı tamam diyelim. Jandarma Genel Komutanı o, şey kim (Şener Eruygur). 4. Kolordu Komutanı kim o tarihte. Bakın onları bir değerlendirin tamam mı?
Başsavcı: Taşlar oturuyor yerine...
CD'LER GERÇEK DEDİ, SÜRÜLDÜ
1. Ordu Başsavcısı: Ama normalde keşke adamlar bir bilirkişi böyle, ama belirlemesi yapsalar yani.
Asker hukukçu 5: Ama bilirkişi yazısında, bilirkişiyi kimden isteyecek. Nasıl isteyecek?
Asker hukukçu 4: Şimdi o senin binbaşıyı tekrar bilirkişi olarak çağırması gerekmiyor mu mahkemenin?
1. Ordu Başsavcısı: Gerekiyor. Normalde çağırmaları lazım o çocuğu.
Asker hukukçu 4: Bilirkişiyi kim tayin etti?.
1. Ordu Başsavcısı: Ordu komutanı. Farz edelim çok akıllı. Bu işe yıllarını vermiş, kurmaylığa. Artık, her şeyi su gibi bilen bir kişi getirdik bilirkişi olarak atadık. Ne diyecekti o belgelere. Normal plan semineri mi?
Asker hukukçu 4: Ne diyecekti!? 'Bir dakika, bir dakika ben komutana sorayım geleyim." diyecekti!
Asker hukukçu 5: Aynen öyle.
Asker hukukçu 2: kesinlikle evet
1. Ordu Başsavcısı: Komutan ne diyecekti abi?
Asker hukukçu 2: Silahlı kuvvetlerimize... suya sabuna dokunmadan. Aslanlar gibi bir ifade ver.
1. Ordu Başsavcısı: Mesela ne diyecekti?
Asker hukukçu 5: Bu belgeler gerçek değil mi? diyecekti.
Asker hukukçu 2: "Gerçek olabilir de olmayabilir de." Bu kadar işte. Al çık işte işin içinden. Ne var yani...
Asker hukukçu 4: Öyle de olur, böyle de olur tabii.
1. Ordu Başsavcısı: Ne diyecekti, sıraya koy desen, koyamıyorum. Komutana sorayım.
Asker hukukçu 2: Beş bin sayfayı nasıl sıraya nasıl koyayım ben. Bunu sıraya koy diyecek.
1. Ordu Başsavcısı: İşim vardı komutan koysun diyecekti. Kolay değil...
CEZAEVİ MÜDÜRÜ DİYARBAKIR'A
Asker hukukçu 2: O binbaşı bilseydi bunlar geleceğini yapar mıydı onu?
Asker hukukçu 4: Yapmaz mı ya . Ne yapsın ya. Çocuk o kadar çalışmış, akademiyi kazanmış, kurmay subay olmuş, istikbal vaad eden..
1. Ordu Başsavcısı: Ve adam dört dörtlük..
Asker hukukçu 4: Baksana abimin anlattığı. Dört dörtlük, hayatı kaydı çocuğun ya!
1. Ordu Başsavcısı: Cezaevi müdürü yerinde olmak istemezdim yani arkadaşlar.
Asker hukukçu 5: Kim ister abi. Şey öbür cezaevi müdürünü sürmüşler oradan.
Asker hukukçu 4: Bu yönetmeliği uyguluyordu, değil mi?
1. Ordu Başsavcısı: Yönetmeliği uygulamıyordu. Yönetmeliği Yusuf uyguluyordu.
Asker hukukçu 4: Diyarbakır'a sürdüler adamı.
Yazışma ve emirler darbe planının delili
Hukukçu 4: Normal plan seminerinin gizlisi olmaz.
Başsavcı: 1. Ordu ve kolordular arası yazışmalar ve emirler darbe planlandığının delili. Sivil savcılar literatürü bilmediği için daha anlayamadılar. Her şey ellerinin altında ama askeri yazışma usullerini bilmedikleri için anormalliği fark edemiyorlar. Bak, normal bütün o emirleri, emirlerin götürülüş tarzını, hangi nelerin gizli olduğunu hepsini ben çok iyi biliyorum. Bunlar daha ortaya çıkmadı. İlerde bunlarda ortaya çıkınca olayın normal (plan semineri) olmadığı ortaya çıkacak. Bütün o emirler var ya, mesaj emirleri, komutanlık emirleri taralı CD'lerin içinde. Savcılar tarafsız askeri bilirkişilerle çalışabilse, ellerindeki mesaj emirlerinden darbe hazırlığını hemen ispatlarlar.
Asker hukukçu 4: Yarın adamlar bir daha gene askeri bilirkişi teferruatlı bir şekilde anlayan askeri bilirkişi dinleseler o senin fark ettiğin şeyleri onlar da fark edecekler. O dosyaları o savcılar yapamazlar.
Başsavcı: Benim ilk denediğim bilirkişi olan binbaşı gibi yeteneklisini meslek hayatımda görmedim ama adamı raporu nedeniyle kaydırdılar.
Hukukçu 2: Çetin Doğan sahte diyor.
Başsavcı: Resmen emir. Hiçbir şeylik yok. Boş verin diyor, başka zaman, altında Aytaç Yalman'ın imzası. Herif taramış onu. CD'ye taramışlar yani.
Hukukçu 5: Gözlemci raporları sende var mı?
Başsavcı: Var tabii. Hepsi taranmış. Bütün seminer sonuçlarının raporları var CD'lerde.
Balyoz CD'lerine yalan diyemezsiniz
Başsavcı: Size Balyoz CD'lerini vereyim. Hiçbirisine yalan diyemiyorsunuz. Hepsi, mesaj emirleri, KKK emirleri. Yan planların bir yansıları yapılmış. O cami bombalamaların, yansıları tamam mı? Yaaa, olamaz böyle bir şey diyorsun. Yapamaz siviller. Şimdi bütününe baktığınız zaman bütününü bozan bir şey de yok.
Hukukçu 5: Çetin Doğan plan seminerinde kafasına uygun personel seçti. Darbe ortamında rütbeye bakılmaz, iş yaparlığına bakılır.
1. Ordu Başsavcısı: (...) Acaba kendi kafa yapısına uygun mu değil mi? Ve özellikle terfi sırasındaki adamları kaldırıp soruyorlar. Adam aynı zamanda kendi kafasına uygun personel seçiyor orada tabii. (...)
Başsavcı: Cezaevi müdürü yerinde olmak istemezdim.
Hukukçu 5: Kim ister abi? Şey öbür cezaevi müdürünü sürmüşler oradan.
Hukukçu 4: Bu yönetmeliği uyguluyordu, değil mi?
Başsavcı: Yönetmeliği Yusuf uyguluyordu.
Hukukçu 4: Diyarbakır'a sürdüler adamı.
Çetin Doğan, başörtüsü emrini kabul etti
'Balyoz' darbe planı davasının bir numaralı sanığı Çetin Doğan, savunmasına Gölcük'te bulunan 43 klasör Balyoz darbe planı belgesi ile ilgili açıklama yaptı. Gölcük Donanma Komutanlığı'nda ele geçirilen stratejik önemdeki bir belgeyi kabul eden Doğan, 29 Kasım 2002 tarihli emir için "Bugün olsa yine imzalardım." dedi. 'Laiklik Cumhuriyet İlkelerine Karşı Son Zamanlardaki Davranışlar' başlıklı emirden sonra komutanların türbanlı kadınların bulunduğu törenlerden ayrıldığını açıkladı. Doğan, savunmasında sık sık hakarete varan ifadeler kullandı. Balyoz dosyasındaki delillerin bir 'çete' tarafından üretildiğini iddia etti. Doğan, "Ehli hıyar sahipleri 'çete' marifetiyle Gölcük-Donanma K.lığı'nda müsait bir odaya 'delil ekerek', Balyoz davasının başlamasına 10 gün kala bunları gün yüzüne çıkartmışlardır." diye konuştu. Gölcük'ten çıkan belgelerin yeni delil olmadığını ileri sürdü. Doğan, savunmasında ayrı bir bölüme geçeceğini ve bunu daha sonraki oturumda yapmak istediğini belirtti. Bunun üzerine mahkeme heyeti duruşmayı 17 Mart Perşembe gününe erteledi.