Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulundan (HSYK) yapılan açıklamada, ''Yargıda Durum Analizi Toplantılarında'' uygulamacı hakim ve savcıların grup çalışmalarının hiçbirinde tecavüzcüyle evlenilmesinin veya 15 yaşından küçük mağdurun tek başına rızasının cezasızlık sebebi sayılmasının gündeme gelmediği bildirildi.
Açıklamada, son günlerde yazılı ve görsel basında Yargıda Durum Analizi Toplantılarında ortaya konulan bazı önerilerle ilgili eksik bilgilendirmeye dayalı yanlış değerlendirmeler yapıldığının görüldüğü, bu nedenle bir açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulduğu belirtildi.
Bir gazetede dün yer alan ve tartışmaları başlatan söz konusu bilginin, uygulamacı hakim ve savcıların grup çalışmalarında haberde yazılandan çok farklı ifade edilen, üzerinde çalışılmamış ham bir bilgi olduğunun vurgulandığı açıklamada, bu görüşlerin değerlendirilmesi ve tartışılması için 3, 4, 5 Ekim tarihlerinde Ankara'da yüksek yargı organlarının temsilcileri, hakimler ve savcılar, akademisyenler, Türkiye Adalet Akademisi ve Türkiye Barolar Birliği temsilcilerinin katılımıyla büyük bir toplantı düzenleneceği bildirildi.
Bu toplantıda daha önceki toplantılarda dile getirilen önerilerin masaya yatırılacağı ve yargının etkin, verimli, hızlı ve adil bir şekilde işlemesi için alınması gereken tedbirlerin tespit edilmeye çalışılacağı kaydedilen açıklamada, şöyle devam edildi:
''Söz konusu ham belgede ifade edilen görüşler, gazetelerde ifade edildiği gibi HSYK üyelerinin görüşü değildir. Ayrıca konu gazete, televizyon ve internet medyasında ele alındığı şekilde gündeme gelmemiş ve hakim ve savcılar tarafından da 'tecavüzcüsüyle evlensin bizim de işimiz azalsın' gibi bir öneri hiçbir şekilde dile getirilmemiştir. Toplantılarda konuyla ilgili iki başlık aşağıdaki şekilde dile getirilmiştir.
Ülkemizin özellikle doğu ve güneydoğu bölgelerinde 15 yaşından küçük kızların yine çoğunlukla kendi yaşlarına yakın erkeklerle davullu zurnalı evlendirildikleri, bu gayrıresmi evlilikten çocuk sahibi oldukları ve bunun savcılık tarafından öğrenilmesi üzerine de erkek ve ailesinin ağır ceza mahkemelerinde yargılanıp ceza aldığı, bu kez 15 yaşını doldurmadan evlenen kızın, çocuğuyla birlikte bakıma muhtaç kaldığı gerçeği karşısında, bu gibi durumlarda cezanın indirilmesi veya eski 434. madde benzeri bir düzenlemeyle cezanın kaldırılması suretiyle bu konuda ortaya çıkan mağduriyetin engellenmesi önerilmiş, böylece sosyal bir yaranın tedavi edilmesi istenmiştir. Grup çalışmalarının hiçbirinde tecavüzcüyle evlenilmesi veya 15 yaşından küçük mağdurun tek başına rızasının cezasızlık sebebi sayılması gündeme gelmemiştir.''
Ruh sağlığı bozulmuştur raporundan vazgeçilmesi talebinin de mağdur aleyhine değil, lehine olacak şekilde gündeme getirildiği belirtilen açıklamada, ''Şöyle ki grup önerilerinde '15 yaşından küçük mağdurun cinsel bir saldırıya maruz kalması halinde ruh sağlığının bozulacağı rapor gerektirmeyecek kadar açık olduğundan bu hususta ayrıca rapor almak için zaman kaybedilmesin ruh sağlığının bozulduğu kabul edilerek ceza verilsin' denilmiştir'' ifadesi kullanıldı.
TOPLANTILARDA KANGREN HALİNE GELEN PEK ÇOK SORUNA PARMAK BASILDI
Türkiye genelinde 17 bölge toplantısı yapıldığı ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
''Bu toplantılara katılmadan, orada tartışılan konuları ve tartışmaları dinlemeden, tartışılan konu başlıklarını yanlış yorumlayan haber ve yazılara bakarak bu ülkenin hakim ve savcıları hakkında hüküm vermek ne derece doğrudur bunun takdirini kamuoyuna bırakıyoruz.
Hakim ve savcılarımız bu ülkenin gerçeklerini en iyi şekilde bilen, toplumun içinde yaşayan ve ağır iş yükü altında fedakarca görevlerini yerine getiren kimselerdir. Yüzde otuzu (yaklaşık 3 bin hakim ve savcısı) bayanlardan oluşan yargı teşkilatımızın ülke gerçeklerinden habersiz olduklarını ve kadına karşı insafsızca kabul edilebilecek öneriler getirdiklerini düşünmek bile hepimizin içini acıtacak bir durumdur.
Ülkemiz için kangren haline gelen pek çok soruna bu toplantılarda parmak basılmış ve çözüm önerileri ileri sürülmüştür. Değerli basın mensuplarının hiç söylenmemiş sözler ve hiç ifade edilmemiş öneriler için hakim ve savcılarımız hakkında bu şekilde haksız ithamlarda bulunmaları adaletten ayrılmayan yargı mensuplarını incitecek ve onlara olan güveni azaltacaktır. Bu tür yazılar kaleme alınmadan konunun ilgililerinden sorulması ve araştırılması meslek etiğinin de bir gereğidir.'' (AA)