Hollanda'nın genç Müslüman nesili

Hollanda’da uluslar arası radyosu ülkede sayıları giderek artan Müslüman öğrencilere dikkat çekti. Bu nedenle başörtüsünün artık “normal” karşılandığını belirtti.

Hollanda’da Müslüman genç nesil, ailelerinin okuma-yazma dahi bilmemesine karşın üniversite sıralarını dolduruyor. Giderek sayıları artan Müslüman erkek-kız öğrenciler nedeniyle ülkedeki eğitim kurumlarında artık başörtüsü inkar edilemez bir gerçek olarak kabul görüyor. Amsterdam Free Üniversitesi profesörlerinden Lini Brower, Müslüman genç neslin kendilerine sunulan eğitim fırsatını çok iyi değerlendirdiğine işaret etti.

Hollanda uluslar arası radyosu, Hollanda üniversitelerinin ve diğer eğitim kurumlarının artık başörtüsünü normal bir olgu olarak gördüğünü ifade etti. Radyo, artan Müslüman kız ve erkek öğrenci sayısının başörtüsünün sıradan bir olgu olarak dayatmasında büyük payının olduğuna işaret etti.

Hollanda radyosu şöyle dedi: “Amsterdam’daki Free Üniversitesi’nde şu anda 2 binin üzerinde Müslüman kız ve erkek öğrenci bulunuyor. Bu da üniversitedeki toplam öğrenci sayısının yüzde onunu oluşturdukları anlamına geliyor.”

Radyo haberinde şöyle devam etti: “Hollanda’daki Müslümanlar son zamanlarda, medyanın Müslüman gençler hakkında olumsuz bir imaj çizmeye çalışmasına karşın giderek artan başarılar elde etti.”

Amsterdam’daki Free Üniversitesi’nde Biyoloji dalında uzman olarak görev yapan Lini Brower konu üzerine şunları söyledi: “Müslüman öğrencilerinin sayısının artması hakiki bir olguya dönüştü. Birçoğunun anne ve babasının eğitimsiz hatta okuma-yazma bilmiyor olmasına karşın genç Müslüman nesil üniversitelerde eğitim görüyor.”

Brower bunun sebebinin Hollanda’daki sosyal yardım kuruluşlarının eğitime verdiği önem olduğuna işaret ederek: “Bu kurumlar Hollandalı Müslümanlara fırsat verdi. Bundan daha önemlisi ise Müslümanlar bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmeyi bildi.”

Bilindiği üzere Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu İsviçre’de minare inşa edilmesinin yasaklanmasını ve Avrupa’da görülen diğer ayrımcı uygulamaları kınamıştı. İslam’a karşı nefretin de kınandığı zayıf bir çoğunluğun onaylamasıyla alınan kararda dinlerin teşhir edilmesi kampanyasından ve genel çapta dini nefrete özel olarak da Müslümanların etnik ve dini çehrelerine karşıt teşviklerin artırılmasından duyulan endişe dile getirildi.

BM, bu kararı Pakistan’ın İslami Konferans Örgütü adına sunduğu öneriyle almıştı. 47 ülkenin üye olduğu komisyonda 20 ülke onay verirken 17 ülke reddetmiş, 8’i de çekimser kalmıştı.

Avrupa Birliği ve Amerika bu karara şiddetle karşı çıkmış, kararı “bölücülük aracı” diye vasfetmişti.

Fransa büyükelçisi Jean Baptiste Mattei de oylamadan önce Avrupa bloku adına yaptığı konuşmada: “Uluslar arası Kanun, insan hakları meselesinde fertlerin din ve inançlarını özgürce yaşama, uygulamalarını korur. Dini inanç sistemlerini koruma gibi bir yükümlülüğü yoktur.”

Zamir Ekrem, Pakistan büyükelçisinin kararını destekleyerek bu kararın semavi dinlere, Hıristiyanlara ve Müslümanlara karşı düşmanlığı engellemeyi hedeflediğini vurguladı.

timeturk

Dünya Haberleri