İlim, fikir ve gönül önderi merhum Mahmud Esad Coşan Hocaefendi’nin İslam Dergisi’nin Haziran 1995 tarihli nüshası için kaleme aldığı “Yeni Hicri Yılbaşımız ve Aşure Günümüz” başlıklı başyazısını, Hicri 1432. yıl münasebetiyle istifadenize sunuyoruz.
Candan dileriz ki hicrî yeni yılımız, siz sevgili kardeşlerimiz ve bütün İslâm âlemi için çok hayırlı, uğurlu, mübarek ve başarılı olsun. Allahu Teâlâ Müslümanlara lütfetsin; birlik ve dirlik versin; mücahid kardeşlerimizi, zalimlere karşı mansur ve müeyyed, muzaffer ve galip eylesin, bütün İslâmî çalışmalarımızı olumlu ve verimli kılsın; cümlemizi iki cihan saadetine nail buyursun... Âmîn bi-hürmeti habîbihî Muhammedini’l-emîn ve âlihî ve sahbihî ve men tebi’ahû bi-ihsânin ecma’în.
Muharrem, “el-eşhürü’l-hurum”dan, yani savaşın yapılmadığı, sulhun hâkim olduğu kutsal, mübarek, muhterem aylardandır ve içinde aşure günü gibi çok müstesna ve kıymetli bir gün de bulunmaktadır.
Abdülkâdir-i Geylânî (ks.) Efendimizin, Gunyetü’t-tâlibîn kitabında belirttiği gibi Ebû Hüreyre’den (ra.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurmuşlar ki
“Ramazan orucundan sonra en faziletli oruçlar, Allah’ın Muharrem diye adlandırdıkları ayında tutulan oruçlardır; farz namazlardan ve geceleyin kılınanlardan sonraki en faziletli namaz da aşure gününde kılınandır.” (1)
İbn Abbâs’tan (ra.) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle de buyurmuşlar:
“Kim Zilhicce’nin son günü ve Muharrem’in ilk günü oruç tutarsa, geçen seneyi oruçla kapatmış, gelen seneyi de oruçla başlatmış olur ve çok aziz ve çok celil olan Allah böyle hareket etmesini onun elli yılına kefaret eyler.” (2)
Peygamber Efendimiz, daha Mekke’de iken aşure günü oruç tutardı; Medine’ye gelince Ramazan orucu farz oldu ama dileyen aşure orucuna da devam etti. Yalnız Yahudilere benzememek için Muharrem’in 9’u veya 11’i ile beraber tutmak tavsiye olundu. (3)
Aşure gününde, eve bol bol yiyecek, giyecek getirmek, çoluk çocuğu sevindirmek, fakirlere çok çok hayır yapmak, sadaka vermek, gusül abdesti almak, gözleri “ismid”le sürmelemek, dostlara ziyafet çekmek, gündüzü oruç tutmak, gecesini namaz ve zikirle ihya etmek, hasta ziyaret etmek gibi sevaplı işler işlemeye dikkat ve gayret ediniz; önünüzdeki bütün senenin ve hatta tüm mütebaki ömrünüzün bu minval üzere hayır ve hasenât ile; ibadet ve taat ile geçmesini Allahu Teâlâ hazretlerinden temennî ve niyaz eyleyiniz!
Vakıflarımızın, derneklerimizin, şirketlerimizin her türlü kültürel, dinî, sosyal ve ekonomik faaliyetlerine var gücünüzle katılınız! Tek başınıza, kenarda, atıl ve yalnız durmayınız, birlikten çok büyük kuvvetin doğduğunu hiç unutmayınız!
Allah’ın selamı, rahmeti, ihsanı, ikramı dünya ve âhirette üzerinize olsun!
Dipnotlar
1. Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, III, 4; IV, 290.
2. Benzer ifadeler için bk. Şerhu Süneni İbn Mâce, I, 124.
3. Hz. Âişe’den nakledilen rivayet için bk. Buhârî, “Savm”, 68; Müslim, “Sıyâm”, 19; Ahmed b. Hanbel, VI, 29, 50, hadis no: 24057, 24276.