Hazreti Muhammed(SAS) nerede doğdu?

Milyonlarca müslüman tarafından kutlanan Kurban Bayramı'nda, bu haberin ne amaçla yapıldığı ise akıllarda soru işareti yarattı

İşte ODATV.COM'un o haberi:

Odatv 2 senelik macerasında yüksek nitelikli bir okur kitlesine kavuştu. Bu kitle zaman zaman Odatv editörlerini bile şaşırtıyor. Bu nedenle Odatv’de okuyucu yorumları bazen yazılardan daha fazla okunuyor. Hatta okuyucu yorumları hem Odatv’de hem de başka sitelerde haber oluyor.

OKUYUCU YORUMUNU HABER DİYE VERDİLER
Önceki gün Odatv’de “Hazreti Muhammed’in Adı Nereden Geliyor” başlıklı haberimize Kamil rumuzlu okurumuz öyle bir yorum yaptı ki haberin kendisini gölgede bırakıp kendisi bir haber haline geldi.

Biz de bu yorumu bağımsız bir makale olarak yayınlamaya karar verdik.
İşte o yorum:

Muhammed'le ve İslam diniyle ilgili olarak mevcut olan ilk Müslüman kayıtlar ve belgeler MS 750 ve 800 yıllarında hazırlanmıştır ya da standardize edilmiştir. Yine Muhammmet ve İslamla ilgili olarak bildiğimiz her şey, ilk Müslümanlar’ın şifahi hatıralarına dayanır. Peki bu hatıralara ne kadar güvenilebilir? Ohrig'i önceleyen bir çok Müslüman olmayan akademisyen ve araştırmacı bu yukarıdaki sorudan hareket etmişlerdir dersem, sanıyorum yanlış bir şey ileri sürmüş olmam. Burada, bu araştırmacı ve akademisyenlerden bir kısmının görüşlerini özetlemek istiyorum.

İLK MÜSLÜMANLAR DAHA AÇIK FİKİRLİYDİ
Şunu hemen söylemeliyim ki, ilk Müslümanlar bugünkü Müslümanlar’ın çoğundan daha açık fikirli, ve esnek kimselerdi. Gerek, Osman, gerek Ayşe, ve diğerleri arasında, Ibn-i Ka'b, Kur'an'ın bir çok parçasının kaybolmuş olduklarını kabul
ediyorlardı. Ibni Mesud, İbni Ka'b, Ali, Ebubekir gibi ilk Müslümanlar arasında bulunan kişilerin ilk derlemeleri yapmış oldukları genel olarak kabul edilmektedir. Muhtemelen, ilk kez Osman'ın girişimiyle konsonantal metin standardize edilmiş bir kodeks haline getilmiştir (Arapça konsonantal, yani, sessizlerin anlamlandırdığı bir dil. Mesela, Muhammed kelimesi, MHMT şeklinde yazılıyor; tıpkı, Mahmut, Ahmet gibi. Bunların üçü de aynı anlama geliyor. Yani, övülmüş, övgüye değer bulunmuş anlamında. Zorluk bu sessizlerin arasındaki seslileri okumakta)

MUHAMMED'İN HAYATINI ANLATAN İLK METİN
Osman bilinen bütün Kur'an versiyonlarını yok ettirmiş olsa da, Hicri 4yy'da bile farklı konsonantal versiyonlar mevcuttu. Hatta Kur'an'ın yeniden standartlaştırılmasında etkili olan İbni Mücahid, 10.yy'da, 14 farklı versiyonu kabul etmişti. Bu
versiyonlar sadece kıraat etme bakımından değil, yazılış bakımından da farklılar içermekteydi. Bu arada, Osman'ın Kur'an'ının da özgün haliyle kaybolmuş olduğunu geçerken belirtmek isterim. Muhammed'in hayatıyla ilgili olarak yazılmış ilk metin, İbni İshak'ın siresidir (MS 770) ki, orijinali kayıptır. Bugün elde bulunan İbni İshak siresi, aslında, İbni Hişam'ın İshak'tan 60-70 yıl sonra elde kalan parçalardan, duyduklarından derlemiş olduğu metindir ki, MS 830'lara tarihlenir. Yine de, İbni İshak'a atfedilen çok sayıda farklı sireler mevcuttur. Ve “asrı saadet” motifleri ve peygamberle ilgili hikayelerin önemli bir kısmı bu izafe edilmiş sirelerde kurgulanmıştır. Hadislerin yazılmasıysa, bundan daha sonradır.

En erken (ve en çok kabul görmüş- Buhari, Muslim, Ebu Davud,Tirmizi vb ) kaydedilmiş hadisler, peygamberin ölümünden 200-300 yıl sonradır. Wellhausen, “sahih” kabul edilen hadislerin bile çok büyük kısmının yapıntı olduğunu ileri sürer. Esasen, hadisler ilk başlarda Ümeyyeoğulları, yani Emeviler ve muhalifleri arasındaki kavgalardan çıkmıştır. Her iki taraf da kendisi için hadis üretmiştir. Abbasiler devrinde, alicilerle olan kavga dolayısıyla bu hadis üretme ameliyesi yeni bir ivme kazanmıştı. 10yy'da, en çok güvenilen Buhari hadislerinde bile 200 adet sahte hadis olduğu biliniyordu. Düşünün, onun Hadis-i Buhari'sinin bile 12 farklı versiyonu ortaya çıkmıştı. Wansbrough, Kur'an ve hadislerin ta Muhammed zamanından kaynaklanan sekter tartışmalardan çıktığını söyler. Bir de “isnadlar” vardır ki, bunlar da, Schact'a göre, büyük ölçüde Abbasi devriminden sonra imal edilmiş ve kullanılmışlardır. Doğrudan Muhammed'in kendisine atfedilen tek bir hadis yoktur. Öte yandan, İslami hukuki kodlar da en erken 9.yy'da formüle edilmişlerdir. İslam hukuku rabinik Yahudilikle ilişki içinde oluşmuştur. Burada bir parantez açarak, Muhammed'in Musa modelinde bir peygamber haline getirilmesinin de aynı rabinik etkilerden kaynaklandığını belirtmek gerekiyor. Tabii, Araplaştırılmış bir Musa...

BİR ARAP DİNİ YARATILMAK İSTENMEKTEYDİ
Parantezi kapatmayalım. Yine bu devirde, Arap milliyetçiliğinin de ortaya çıktığını görüyoruz. Bir Arap peygamberi, kutsal bir Arap dili yaratma çabalarından bu sonucu çıkartmak mümkündür. İslam öncesi Arap şiirine ilgi de yine bu devirlerde görülmektedir. Kısacası, bir Arap dini yaratılmak istenmekteydi. Tekrar hukuka dönecek olursak, 9.yy'dan önceki hukuki
kararlarda Kur'an'a bir atıf görülmemektedir. Hatta İbni Warraq'a göre, ortodoks görüşleri temsil eden Fıkh-ı Ekber'de bile Kur'an'a referans yoktur. Cook, Crone ve Hinds gibi akademisyenlere göre, İslam, “vaadedilmiş toprağı (Kudüs)” Romalı Hristiyan işgalcilerden kurtarmak için birlikte hareket eden Yahudi Mesiyanizmi’ni benimsemiş Araplar ve Yahudiler arasında ortak bir kimlik yaratma girişiminin ürünüdür. Bu cümleden olmak üzere, İslam Mekke veya Medine değil, Filistin'de doğmuş olmalıdır. Yine bu akademisyenlere göre, eldeki kaynaklar ve arkeoloji bize peygamberin orta Arabistan'da (Mekke yakınlarında) yaşadığına dair kesin kanıtlar sunmuyor. Ayrıca onun Kur'an va'z ettiği hakkında belge ya da göstergeler de yoktur.

BÜTÜNSEL METİN OLARAK KUR'AN

Kur'an bütünsel bir metinsel yapı olarak, ilk kez, 7yy sonlarında görülüyor. Cook ve Crone'a göre, Kurani materyelin kullanıldığı ilk enskripsiyonlarda (sikkeler, Mescid-i Aksa vb) kanonik Kur'an'dan farklılıklar olduğunu görüyoruz. En erken Yunan kaynaklarından, Muhammed'in 634 yılında hayatta olduğunu öğreniyoruz. 660 yılında, bir ermeni kroniği (papaz Sebeos kroniği) Yahudiler’den, Araplar’dan söz ediyor. Bunların bir arada bir cemaat gibi yaşadıklarını söylüyor. Oysa, Kur'an dahil, İslam kaynaklarına bakılırsa , Yahudi ve Müslüman kavgası peygamberin sağlığında, miladi 624 yılında en şiddetli haliyle patlak vermiş, kıblede bu esnada, Kudüs'ten Mekke'ye çevrilmişti. Crone ve Cook'a göre, belirtilen yıllarda, Yahudiler ve Araplar arasında bir kopma yaşanmamıştı. Kudüs'ün fethi için birlikte savaşmışlardı.Ve fetihten sonra (640) ilk Kudüs valisi de Yahudi idi. Sebeos'un verdiği bilgilerde bu yöndedir. Ona göre, Muhammed İbrahim'in soyundan gelen İsmail çocuklarıyla, İsak'ın çocuklarını bir araya getirmiş; Kudüs' e sahip olmayı bu iki grup için doğuştan kazanılmış bir hak olarak görmüştü. Zaten Cook ve Crone, HAGARISM (1977) adlı çalışmalarında, Muhammed'in Yahudi Mesiyanizmi’ni va'z ettiğini iddia ediyorlar. Buna göre o, ortak İbrahimi soyağacına vurgu yaparak Filistin'i birlikte yeniden fethetme gayesi güdüyordu.

ARAPLAR'IN AYRI BİR DİNSEL KİMLİĞE İHTİYACI VARDI

Bu açıdan bakıldığında, erken İslami kaynaklarda, güçlü bir anti-Hıristiyan vurgu fark edilmektedir. Herhalde kopma, Yahudi milliyetçiliğinin ya da ırkçılığının devreye girip, bir İsmaili’nin peşine takılmayı reddetmesiyle başlamış olmalıdır. Bu durumda, Araplar’ın ayrı bir dinsel kimliğe ihtiyaç duymuş olacakları açıktır. Araplar kendi içlerinden çıkartacakları bir dinsel yapıya sahip olmadıklarından, ihtiyaç duydukları dinsel yapıyı Samiriler’den ödünç almışlardı. Bilindiği gibi, Samiriler Yahudi bir cemaat olmakla beraber, sadece Tevrat'ın ve Mezmurlar’ın otoritesine inanıyorlar, bilinen diğer Yahudi kaynaklarını kabul etmiyorlardı. Samiriler’in Tanrı'nın birliği, elçi peygamber, kurtarıcı Mesih anlayışıyla ( bu arada, Kur'an'daki Fatiha'ya benzeyen ifadeleri) İslam’daki anlayışlar neredeyse örtüşmektedir. Öte yandan, daha sonraki kitaplarında Crone, hilafetle ilgili hikayelerinde fiktif olduğunu (Slaves on Horses) ; bu hikayelere devlet genişledikçe ihtiyaç duyulduğunu ( Meccan Trade and the Rise of Trade) belirtmektedir. Bu sonuncu kitap, İslam’ın ortaya çıkıp gelişmesinde ekonomik faktörlere değinmesinden dolayı başlı başına bir ilgiyi haketmektedir

Medyanaliz Haberleri