Hayrettin Karaman bugün Yenişafak'taki yazısında, Gülen Cemaat'ine hitaben; "bu sakızı daha ne kadar çiğneyeceksiniz?" diyerek, Gülen Cemaat'inin yolsuzluk üzerinden yaptıkları algı operasyonlarına dikkat çekti.
Geçtiğimiz hafta "Ak Parti’nin Ahlak ile İmtihanı" başlıklı bir yazı kaleme alan İslam Hukuku profesörü Hayrettin Karaman, bu gün de Gülen Cemaat'ini yazdı. “.
Ak Parti’nin hem üst yönetiminde hem de tabanında üstüne toz konduramayacağım erdemli insanların bulunduğunu yakından biliyor ve bunların hem çoğalmasını hem de duruma hakim olmalarını diliyorum. Sıra diğerlerine geldiğinde bazı çekincelerim, şikayetlerim, endişelerim ve tavsiyelerim var” şeklinde değerlendirmelerde bulunmuştu. Karaman, bu durumu çarpıtarak ağızlara sakız yapan Gülen medyasına köşesinden bugün cevap verdi.
Hayrettin Karaman, yazısı hakkında çarpıtma haberler yapan Gülen medyasına "Bu sakızı daha ne kadar çiğneyeceksiniz?" sözleriyle sert bir şekilde eleştirdi.
İşte Karaman’ın dikkat çeken satırları;
CUMHURBAŞKANI VEYA BAŞBAKAN'IN DA YANLIŞ YAPTIĞINA İNANSAM ELEŞTİRİRİM
Hemen ifade edeyim ki, sevdiğim ve desteklediğim halde Sayın Cumhurbaşkanı veya Başbakan'ın da yanlış yaptığına inansam asla çekinmeden eleştiririm ve uyarırım; ama maksadım yıkmak değil, ıslah etmek olur. Ak Parti “yasaklar, yoksulluk ve yolsuzlukla” mücadele edeceğini ilan ederek iktidara geldi. Yasaklar konusunda hayli yol alındı. Yoksulluk konusunda yapılacak çok şey var. Yolsuzlukla mücadele konusunda ise en yetkili ağızlar kesin konuşuyor ve “kimsenin gözünün yaşına bakmayacaklarını” ilan ediyorlar. Ortalama ahlakın oldukça bozuk olduğu bu toplumda Allah onlara kolaylık versin!
YOLSUZLUK BAŞKA HIRSIZLIK BAŞKA
Bir başka yazıda yolsuzluğa “hırsızlık” demenin hem seküler kanun hem de İslam ceza hukukuna göre hata, yalan ve iftira olduğunu açıklayacağım. Elbette yolsuzluk da ayıptır, günahtır ve suçtur, ama bu suç, hırsızlık suçu değildir
TARİHİN EN ÇİRKİN VE ETKİLİ ALGI OPERASYONU
"Aylardan beri bu iftiraya devam edenlerin ve “ispat edilmemiş bir ithamı” olmuş gibi göstererek tarihin belki en çirkin ve etkili algı operasyonunu yürütenlerin hedefinde Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve dolaylı olarak da Ak Parti’nin bulunduğunu bilmeyen yok. Şimdi onlara bir iki çift sözüm var:
Bir toplumda yaygınlaşan bir ayıba, bir günaha, bir suça karşı -onu azaltmak veya tamamen yok etmek için- özellikle o günaha girmemiş şahısların mücadele etmeleri, en uygun yollardan önlemeye çalışmaları bir din ve ahlak vazifesidir. Ama birilerinin ispat edilmemiş suçlarını başkalarının da üzerine atarak, yalan söyleyerek, iftira ederek, sahte dosyalar hazırlayarak o başkalarına zarar vermeye kalkışmanın dinde ve ahlakta yeri yoktur.
Diyelim ki bir partiye mensup bazı yetkili şahısların yolsuzluk yaptıklarına muttali oldunuz; eğer maksadınız “yolsuzluklara karşı mücadele” ise takip etmeniz gereken yol şu değil midir:
Önce ithamın sağlam delillere dayanıp dayanmadığı kontrol edilir.
Sağlam delillere dayanıyorsa amirlerine duyurulur.
Amirler bir şey yapmazlarsa vakit kaybetmeden -ki, vakit kaybetmek mağdurun veya devletin zarar görmesi demektir- yolsuzluk, ilgili yargı mercilerine delilleriyle iletilir.