Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, "Hantal bir yargı sistemiyle geleceğe yürüyüş imkânımız kalmamıştır. Suçlu aramanın anlamsızlığı açıktır." dedi.
Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesi üyeliğine atanan Prof. Dr. Erdal Tercan'ın yemin töreninde gündeme yönelik önemli değerlendirmelerde bulundu. Kılıç, yargının çağdaş yorumlarıyla sorun üreten değil sorun çözen yer olması gerektiğini söyledi. Yargıyla ilgili yapılan düzenlemeler yönelik tepkileri de eleştiren Kılıç, "Hantal bir yargı sistemiyle geleceğe yürüyüş imkânımız kalmamıştır. Suçlu aramanın anlamsızlığı açıktır." dedi.
Yüksek yargı organı temsilcilerin yargının içinde bulunduğu durumla ilgili öz eleştiri yapmalarını isteyen Kılıç, "Yapılan düzenlemeleri bir yerleri ele geçirmek olarak nitelemek, yargı mensuplarına büyük saygısızlıktır. Yüksek yargı organları önerilen her çözümü peşinen reddetme alışkanlığından kaçınmalıdır." diye konuştu.
Kılıç: Yargı mensuplarına yapılan büyük saygısızlık
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, "Yargı organlarına yapılan seçimleri, kimin seçtiği ya da kimin seçildiği gözetilerek bir yerleri ele geçirme planı olarak nitelemek, demokrasi ahlakı ile bağdaşmadığı gibi yargı mensuplarına yapılan büyük bir saygısızlıktır." dedi.
Başkan Kılıç, Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Prof. Dr. Erdal Tercan'ın ant içme töreninde, yargıyla ilgili tartışılan konularda önemli mesajlar verdi. Kılıç, 12 Eylül 2010 günü yapılan ve halk oylaması sonucu kabul edilen Anayasa değişiklikleriyle yargıda gerçekleştirilen yapısal değişikliğin bir sonucu olarak yasal düzenlemelerin hızla yapıldığı bir sürecin yaşandığını söyledi.
Kılıç, yargıda yaşanan olağanüstü sorunların, anayasada ve yasalarda zorunlu ve kaçınılmaz değişikliklerin gerekçesini oluşturduğunu belirterek, "Anayasa değişiklikleriyle ilgili yapılan tartışmalar, eleştiriler ve ortaya konan demokratik tepkiler artık geride kaldı. Yapılan değişiklikleri hayata geçirecek olan uyum yasalarıyla ilgili tartışma ve eleştirilerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Yapılan eleştirileri, ortaya konan demokratik tepkileri anlayışla ve sabırla karşılamak demokratik tavrın vazgeçilmez gereğidir. Hakaret ve şiddet içermeyen her türlü tepki modeli, Anayasa'nın tanıdığı hak ve özgürlüklerin güvencesi altındadır. Bu kapsamda yaşananlardan kaygılanmak değil, demokratik sistemin sağlığına yapılan katkı nedeniyle güven duymalıyız. Muhalefetin, eleştirilerin, şok düşünce ve sarsıcı ifadelerin olmadığı bir sistemi, demokratik düzenle tanımlamak mümkün değildir. Demokratik sistem kendine güvenen, risk alan ve sonuçta sorunlara çözüm üreten bir siyasi rejimin adıdır." dedi.
"HAKKINI ALAMAYANLAR DEMOKRATİK REJİMLERİ TEHDİT EDER"
Kılıç, yargının, bir toplumu arındıran, hak ihlalini ortadan kaldıran, güçlü ve zorbalar karşısında güçsüzün ve mağdurun hak arama kapısı olduğuna işaret etti. Haşim Kılıç, şunları şöyledi:
"Bu kapıdan hakkını alamadan eli boş dönenler, bilinmelidir ki demokratik rejimlerin geleceğini tehdit eden en ciddi tehlike grubunu oluşturur. Tıkanmış, hantal, işlemeyen, çağdışı bir yargı sistemi ile geleceğe umutla yürüme imkanı kalmamıştır. Bu sistem bu büyük ülkeye yakışmıyor. Halkımız yasamadan, yürütmeden ve yargının kendisinden sorunlarının acil çözümünü bekliyor. Suçlu aramanın anlamsızlığı açıktır. Bu sorunlara çözüm üretmesi gereken herkes oluşan tablodan sorumludur."
"KİMSENİN YÜKSEK YARGININ DURUMUNU SAVUNACAK DURUMU YOK"
Yüksek yargı mensuplarının, özeleştirisini cesaretle yapma erdemini göstermelerini isteyen Kılıç, "Yıllardır yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı örtüsü altında yüksek yargının içine düşürüldüğü durumu kimsenin savunacak mecali yoktur. Yargı organlarına yapılan seçimleri, kimin seçtiği ya da kimin seçildiği gözetilerek bir yerleri ele geçirme planı olarak nitelemek, demokrasi ahlakı ile bağdaşmadığı gibi yargı mensuplarına yapılan büyük bir saygısızlıktır. Dün olduğu gibi, bugün de her yargı mensubu namusuna emanet edilen görevini onurla sürdürmeye devam edecektir. "
Yüksek yargı organları mensuplarının, önerilen her çözümü "kaos yaratır" nitelemesiyle peşinen reddetme alışkanlığından vazgeçmelerini isteyen Kılıç, şöyle devam etti: "Yargı gücünü vesayete dönüştürerek bunu yargı bağımsızlığıyla meşrulaştırmaya çalışmanın hukuk devletinde yeri olamaz. Yargının asli görevi, gücü elinde bulunduranları hukukun sınırları içine çekerek, onların makul ve ölçülü davranmalarını sağlamaktır.
Yargının sorunları için önerilen çözüm yollarının, konjonktürel dalgalanmalara, değişen ve seçilen kişilerin kimliğine bağlı olarak sürekli revize edilmesi endişeyle izlenmektedir. Bu tutarsızlıkları sürdürenler hangi düşünce ve öğreti adına yaparsa yapsın, adalet ve vicdan olgusuna beslenen güven duygusunu ortadan kaldırmaktadır. Adına karar verilen milletimiz, karşı çıkılan çözüm önerilerinin yerine ne istendiğinin samimiyetle ortaya konulmasının ve bu utanç tablosunun ortadan kaldırılmasının beklentisi içindedir."
ZAMAN AŞIMI ELEŞTİRİSİ
Yargıda yaşanan gecikme ve zaman aşımını da eleştiren Kılıç, çözüm önerilerinin, hak arama yollarını kolaylaştıran, alternatif sunan, imkan yaratan nitelikleriyle sunulması gerektiğini ifade etti. Zorlaştıran, biriktiren süreci uzatan ve sonuçta zamanaşımına sığınan yaklaşımların hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmayacağının açık olduğuna dikkat çeken Başkan Kılıç, "Yargı sistemi yeniden oluşturulurken, iktidarın ve muhalefetin siyasi umut kapısı olmasına imkan verilmeden, evrensel standartlara göre yapılandırma amacı güdülmeli, siyasi düşüncelerdeki farklılıklar sonucu oluşan dostluk ve karşıtlık duyguları, yargısal sorunların çözümlerine yansıtılmadan, adil bir yargı düzeni için reformlar hayata geçirilmelidir." şeklinde konuştu.
Kılıç, dünyadaki gelişmeler dikkatle izlendiğinde, bireyleri bir araya getiren, siyasi veya ideolojik ortaklıklar yerine, 'din, dil ve ırk farkı gözetilmeksizin' hakları ihlal edilenlerin biraraya gelerek oluşturdukları sivil insiyatiflerin önplana çıktığını söyledi. Kılıç, konuşmasına şöyle devam etti:
"Hak ihlalinin yarattığı bu ortak duygunun gücü, karşısında hiçbir engel başarılı olamıyor. Demokratik, laik bir hukuk devletinin kaderi, hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılmasına bağlı olarak şekilleniyor. Bu bağlamda yargı düzeni içinde hayata geçirilen "hak arama özgürlüğü" hayati bir önem taşımaktadır. Bu nedenle yargı öncesi, yargı aşaması ve yargı sonrası için önerilen çözüm yolları hukuksal sınırlar içinde tartışılmalıdır. Anayasa değişiklikleri sonucunda uygulamaya geçecek olan "Ombudsmanlık" sisteminin fiil ve işlemler yargıya intikal etmeden önce, sorunların çözümünde olumlu etkileri olacaktır. Ancak, hak ihlallerinde yargı öncesi alternatif çözümlerin acilen çoğaltılması, yargının yükünü önemli ölçüde azaltacak niteliktedir."
Yargı süreci içinde en sorunlu aşamanın yüksek yargıda yapılan temyiz incelemesi olduğunu belirten Kılıç, bunun herkes tarafından bilindiğine dikkat çekti. Kılıç, şunları ifade etti:
"2010 yılında yirmi bine yaklaşan, 2014 yılında elli bini aşacağı tahmin edilen zamanaşımına uğramış dosya sayısı; bir türlü hayata geçirilemeyen bölge mahkemeleri; yaşanan adli tıp ve bilir kişi faciaları, uzun süren yargılama nedeniyle tutukluluk konusunda sınır getiriliyor görüntüsü altında 10 yılı "makul süre" diye kabul eden usul yasaları, yüksek yargıda (Başsavcılıkları dahil) temyiz incelemesi bekleyen milyonlarca dava dosyası; adil yargılama konusunda Türk yargı sisteminin içinde bulunduğu durumu ortaya koyan, kara bir bilançodur. Bu tablo ile mahkeme kapısında hak arayan vatandaşların vicdanlarını sakinleştiremezsiniz. Anayasanın 90. maddesinde 2004 yılında yapılan bir değişiklikle temel haklar konusunda milletlerarası andlaşmalarla-ulusal yasa arasındaki farklı düzenlemelerde milletlerarası andlaşmaların esas alınacağına ilişkin kuralın imkanlarından halkımız yoksun bırakılmıştır. Hem yerel mahkemeler hem de temyiz makamları bu kuralı uygulamamak için ciddi bir direnç göstermişlerdir. Evrensel yargı standartlarının hayata geçirilmesinde büyük imkan sağlayacak bu madde adeta yok sayılmıştır. Bu nedenledir ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesin'de adil yargılama hakkının ihlali konusunda, Avrupa Konseyi'ne üye 47 ülke arasında Türkiye birinci sırada yer almaktadır."
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, 'Mahkeme süper temyiz makamı oluyor' değerlendirmesini eleştirdi
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, "Anayasa Mahkemesi'nin süper temyiz makamı biçiminde nitelendirilmesi bilgi eksikliğinden kaynaklanmıyorsa, bireysel başvuru yolunu etkisiz ve sonuçsuz bırakma gayretinin bir sonucu olarak değerlendirilmektedir." dedi.
Kılıç, Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Erdal Tercan'ın ant içme töreninde kamuoyunda tartışılan yargıyla ilgili konularda değerlendirmelerde bulundu.
Kılıç, 12 Eylül 2010 referandumu ile kabul edilen Anayasa değişiklikleriyle Anayasa Mahkemesi'nin görev alanında önemli düzenlemeler yapıldığını belirterek, "Anayasada düzenlenen ve uygulanması için bugünlerde TBMM'de görüşülmekte olan Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun tasarısında yer alan 'bireysel başvuru'ya ilişkin esas ve usuller, bazı yüksek yargı mensuplarınca eleştirilerek tepkilere neden olmuştur. Görüşülmekte olan bu yasa hakkında konumum gereği bir değerlendirme yapmam mümkün değildir." diye konuştu.
Kılıç, Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvurularla ilgili hukuksal alt yapının oluşturulması için çalışmalara başladığını ve uygulamayı yapan ülkelere temsilciler gönderildiğini kaydetti. Kılıç, bireysel başvurunun kısmen farklılıklar gösterse de birçok ülkede benzer şekilde uygulandığını hatırlattı.
Kılıç, Anayasa Mahkemesi'ne yapılacak bireysel başvurunun, temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ileri süren bireylerin tüm yargı yollarını tükettikten sonra başvurabilecekleri ikincil nitelikte olağan üstü bir kanun yolu olduğunu ifade etti.
Kılıç, temel haklara ilişkin olmayan mahkeme kararlarının Anayasa Mahkemesi'nce incelenmesinin söz konusu olamayacağına işaret ederek, "Maalesef mahkeme kararlarının tamamının Anayasa Mahkemesi'nce denetleneceği gibi gerçekle hiçbir ilgisi olmayan bir izlenim yaratılmaya çalışılmaktadır. Bireysel başvuru; itiraz, istinaf ya da bir temyiz yolu değildir. İtiraz ve temyiz yolunda gözetilmesi gereken konular hakkında Anayasa Mahkemesi'nin inceleme yapması düşünülemez. Esasen anayasa bunu açıkça yasaklamış olduğundan bu tür başvuruların incelenmeden reddedileceği açıktır. Anayasa Mahkemesi'nin süper temyiz makamı biçiminde nitelendirilmesi bilgi eksikliğinden kaynaklanmıyorsa, bireysel başvuru yolunu etkisiz ve sonuçsuz bırakma gayretinin bir sonucu olarak değerlendirilmektedir. Temyiz incelemesinde kanunların doğru anlaşılması ve uygulanması denetlenirken, bireysel başvuruda yargı kararının sebep olduğu temel bir hakkın ihlali aranacaktır. Anayasa Mahkemesi'nin temel hak odaklı bu denetimi, kendi uzmanlık alanına ilişkin sınırlı ve teknik bir nitelik arz etmektedir."
Kılıç, bireysel başvuruyu kabul eden anayasa mahkemelerinin hak ihlallerini ortadan kaldıracak 'etkin bir denetim yolunu' gerçekleştirmesi gerektiğini belirterek, "Hak ihlallerini sadece tespit ederek hiçbir sonuca bağlanmayan Anayasa Mahkemesi denetiminin anlamsızlığı ve etkisizliği açıktır." diye konuştu.
Kılıç, Türk hukuk sistemine ilk defa giren bireysel başvuru gibi önemli bir hak arama yolunun bütün ayrıntıları ile yasal bir düzenlemeye bağlı tutulmasının zorluğu açık olduğuna dikkat çekerek, "Bu konuda oluşacak bazı boşluk ve ayrıntıların Anayasa Mahkemesi içtüzüğü ve içtihatlarıyla şekilleneceğinin kabulü doğal karşılanmalıdır. Çok süratli ve etkin bir yargı reformu yapılmadıkça bireysel başvurunun başarı şansının oldukça düşük olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Açıkça ifade etmek gerekirse bireysel başvuru, tüm yargı organlarını kuşatarak, adil yargılama konusunda daha duyarlı, davranmalarını sağlayacak önemli bir denetim yolu olacaktır. Getirilen bu olağanüstü kanun yolunun halkımızın ihlal edilen haklarına adil sonuçlar öngörerek, insanlık onurunu yücelteceğine olan inancımı bir kez daha belirtmek istiyorum." şeklinde konuştu.
Hak ve özgürlüklerin artık evrensel olduğuna dikkat çeken Haşim Kılıç, "Onları derinleştirmek, tehditler karşısında savunmak Anayasa Mahkemelerinin temel görevidir. Anayasa yargısının özü; ırk, renk ve inancı ne olursa olsun insan olma ortak paydasına sahip herkesin var olan onurunu yüceltmektir. Bu kutsal görevi başarı ile yürütebilmek, ancak adil ve tarafsız kalmayı becerebilen yargıçların varlığı ile mümkündür." ifadelerini kullandı.
CİHAN