Halkın Sesi Partisi (HAS Parti) Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, iki dilli yaşam talebine ilişkin ''Analisanı da ana sütü kadar helaldir. Herkes analisanını gayet açık ve rahat bir şekilde konuşabilmek hatta bunu öğrenebilmek durumundadır. Eğer Türkiye analisanın kullanılması önündeki engelleri 15 sene önce kaldırmış olabilseydi, bugün bunların büyük bölümünü konuşuyor olmazdık'' dedi.
Kurtulmuş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de adına ''Doğu meselesi'' ya da ''Kürt meselesi'' denilen sorunun, Türkiye'de 30 yıldır devam ettiğini ve bunun Türkiye'ye çok pahalıya mal olduğunu ve olmaya devam ettiğini söyledi.
Bu sorunun çözümü için bazı temel bakış acılarını ortaya koymak gerektiğini belirten Kurtulmuş, ''Bu memlekette yaşayan yurttaşlarımızın hiçbirisi buraya paraşütle inmedi. Kürtler, Türkler, Lazlar, farklı etnik yapılara sahip olanlar, farklı mezhepi inançlara sahip, hatta farklıdinleresahip olanlar bütün yurttaşlarımızın tamamı Türkiye cumhuriyetin vatandaşıdır. Bu toprakların evladıdır, bu ülkenin insanlarıdır, dolayısıyla öncelikli olarak farklılıklarıyla herkes bu ülkenin asli unsurlarıdır'' diye konuştu.
Aynı medeniyetin çocukları, aynı toprağın insanları, aynı inancın mensupları olarak, Türkiye'de yaşanmakta olan bu sorunu kalıcı olarak çözmek gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, herkesin bunu görmesi gerektiğini söyledi.
''Bu sorunun çözümü için öncelikle siyasetin ilkeli ve kararlı bir şekilde; bu konuyu konuşarak, makul çoğunluğun kabul edebileceği bir çözümü ortaya koyması gerekir'' diyen Kurtulmuş, böyle bakıldığı zamanTürkiye'nin son 2 yılını heba ettiğini söyledi.
-''ÇÖP KUTUSUNA ATILDI''-
''Demokratik Açılım'' adı altında ortaya konulan sürecin aslında bu sorunların çözümüne ilişkin iyi niyetli bir başlangıç olabileceğini belirten Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ne yazık ki ortada niyetten başka bir şey kalmamıştır. Önce hükümetin bu konuda hazırlıksız olarak girmesi, onunla birlikte MHP-CHP ekseninin bu meselede bir çözüm üretmemesi, kapatılan DTP'nin konuyu getirip sadece bir kişinin siyasi geleceği ile ilgili dar bir alana hapsetmesi milyonlarca kürdün hakkının hukukunun konuşulduğuTürkiye'de, özgür ve eşit yurttaşlık temelinde bir barış ortamının sağlanabilmesi imkanını rafa kaldırmıştır. Ya da demokratik açılım dediğimiz süreç çöp tenekesine atılmıştır.
Şimdi bundan sonra herkesin mutedil bir şekilde sorunu çözmek için söz söylemesi lazım. Şimdi korkarım ki, seçim süreci siyasi partileri bir takım gerilimler üzerinden siyaset yapmaya itecektir. Şimdiye kadar iktidar partisi ve anamuhalefet partisi gerilim ve kutuplaşma üzerinde siyaset yapmıştır. Şimdi belki bu etnik sorunların çözümüne ilişkin tartışmalar da Türkiye'de yeni kutuplaşmaları belki bu anlamda iki farklı ekseni ortaya çıkaracak ve bunun etrafında siyaset yapmak isteyecek partiler ortaya çıkacaktır. Bunu fevkalede yanlış buluyorum.
Bu meselenin çözümü çok taraflı bir kararlılığı ortaya koymayı gerektiriyor. Öncelikle Türkiye'de herkesin eşit ve özgür yurttaşlar olduğu anayasal vatandaşlık prensibi içerisinde herkesin bir diğerine eşit olduğu kimsenin üstün yada aşağı görülmediği bir sistemin inşaa edilmesi gerekir. Bunun için yeni bir anayasa şarttır, zorunludur. Anayasal ve yasal, siyasi ve hukuki bir reform sürecine Türkiye'nin girmesi zorunludur.''
-''İSTENİRSE DEVLET DAİRELERİNDE BİLE TERCÜMAN OLABİLİR''
Kurtulmuş, bu süreç içerisinde insanların kültürel hakları, insanların dillerini konuşması gibi meselelerinde gündeme geleceğini belirterek ''Biz meseleye şöyle bakıyoruz, hiç birimizin ana lisanımızı seçmek hakkımız yok. Analisanı da ana sütü kadar helaldir. Herkes analisanını gayet açık ve rahat bir şekilde konuşabilmek, hatta bunu öğrenebilmek durumundadır. Eğer Türkiye analisan kullanılması önündeki engelleri 15 sene önce kaldırmış olabilseydi, bugün bunların büyük bölümünü konuşuyor olmazdık'' diye konuştu.
Türkiye'nin üniter yapısı ve bütünlüğü içerisinde, Türkiye'nin resmi dili Türkçe olmak şartıyla, ikinci bir lisanın seçmeli ders olarak öğretilmesi, okutulması, yani Türkiye'deki etnik kültürlerin okullarda seçmeli ders olarak okutulabilmesi, öğretilebilmesi o kültüre ilişkin edebiyatın sanatın ve folklorik değerlerin sonraki nesillere aktarılmasını sağlayacak derslerin seçmeli olarak okutulmasında hiçbir mahsur görmediklerini de belirten Kurtulmuş, Türkiye'nin bunları kendi üniter yapısı içinde yapabileceğini kaydetti.
Türkçe bilmeyenlerin devlet dairesinde, kendi meramını anlatabilecek şekilde kendi mahalli lisanlarını, kendi etnik lisanlarını kullanmasının doğal olduğunu da belirten Kurtulmuş, ''İsteniyorsa devlet dairelerinde belki tercümanlar vasıtasıyla da konuşmaimkanı bulabilirler'' dedi.
Türkiye'de bir diğer tartışma konusunun ise insanların yaşadığı şehirlerin köylerin orijinalisimleri olduğunu ifade eden Kurtulmuş, zaman zaman bu tür tartışmaların gündeme geldiğini belirtti. Kurtulmuş, Türkiye'de bu isimlerinorijinalisimlerle değiştirilebileceğini, bunun da fevkalede ciddi bir şekilde sorunun çözümüne katkıda bulunacağına inandığını kaydetti.
-''YEREL YÖNETİMLER DENETLENMELİ''
Türkiye'de ayrışma sürecinin önlenebilmesi için yerel yönetimlerin güçlendirilmesi konusununda da tartışmaların yaşandığına dikkati çeken Kurtulmuş, güçlendirilmiş yerel yönetimlerin, yerindelik denetimlerin merkezi bir mekanizma tarafından yapılması gerektiğini söyledi. Bu denetim mekanizmasının TBMM bünyesinde denetleme kurulu ya da denetleme komisyonu yoluyla yapılabileceğini ifade eden Kurtulmuş, bunun da daha demokratik bir yapı olacağını kaydetti. Kurtulmuş, Yerel Yönetimler Bakanlığı'nın kurularak bu anlamda her ilin kendisini ilgilendirecek konularda daha özerk kararları, doğrudan doğruya vermesini sağlayacak bir sistemin de kurulabileceğini söyledi.
Türkiye'yi ilgilendiren bu tip önemli sorunların çözüm yerinin TBMM olduğunu belirten Kurtulmuş, ''HAS Parti olarak Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu'sundaki kürt sorununun çözülebilmesi için somut tekliflerimizi de önümüzdeki günlerde Türkiye kamuoyuyla paylaşacağız'' diye konuştu.