Öncelikli olarak bizleri bu gün bu güzel salonda seçim kampanyamızın startını verdiğimiz bu günde bir araya getiren Cenabı Allah a şükrederek ve ardından,
Bu partinin bu kadar kısa bir süre içinde böylesine önemli bir noktaya gelmesine sebep olan kardeşlerime, yol arkadaşlarıma, basınımızın değerli mensuplarına teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.
01 Kasım 2010 tarihinde kurulan, 28 günde teşkilatlanmayı bitiren ve bu gün 81 ilde 550 milletvekili adayı ile seçime hazır bulunmaktayız.
İlimiz Diyarbakır’da da 11 kardeşimle bu gün 12 Haziran Seçim Kampanyasına Bismillah diyoruz. Bismillah dediğimiz bu gün Türkiye ve bölge siyaseti için unutulmaz bir gün olmasını ve bu ülkeye-insanlığa- Diyarbakır a hayırlı hizmetler yaparak, gök kubbe altında hoş bir seda bırakarak, bu dünyadan öte tarafa göçecek hizmetleri yapmayı Canabı Allah nasip etsin diye dua ediyorum.
Bu gün burada hep beraber Türkiyede yeni bir siyaset sayfasını, yeni bir yürüyüşün başlamasına şahitlik ediyoruz.
İyi niyetler ve temiz duygularla bu millete ve insanlığa hizmet etmek için bir araya gelen bu kadro ve pırıl pırıl 11 aday arkadaşımıza yürekten inanıyorum ki, Türkiye nin ve Diyarbakır ın geleceğini inşa edecek, herkesin özgürlük içerisinde ve hakça paylaşıma sahip, bir Diyarbakır Bir Türkiye ve bir Dünya oluşturmak bu kadrolara nasip olacaktır.
Yine bu süreç içerisinde, dualarıyla çalışmalarıyla bize destek olan, yüreklerinde hep bize bir yer bırakan tanımadığımız, görmediğimiz, ama her gün dua ve desteklerini arkamızda hissettiğimiz bütün kardeşlerime yurttaşlarıma şükranlarımı sunuyorum.
Bu arkadaşlarımla muktedir bir siyaseti ve muktedir bir siyasetle, üslupla Halkın Meclisinde halkın sesi, sözü, soluğu olacağız ve insanlarımızın bölgemizin, bütün kardeşlerimizin ortak olarak ürettiği söz üzerine kavilde sözleşeceğiz.
Öncelikli olarak Hz Adem’den bu yana insanlığın en temel değeri olan adaleti tesis etmek için bir araya gelmiş olan bu kardeşlerim, sözünü esirgemeden söyleyecektir. Yeri gelecek kitabın tam ortasında söyleyeceğiz, yeri gelecek sözü en ileri noktada söyleyeceğiz. Üslubumuz da asla ama asla kavga olmayacak, ötekileştirme olmayacak. Biz ancak Halkın sesi olup değerlerimizle hiç çekinmeden yola devam edeceğiz.
Bu hafta, bölge halkı bizler diken üstünde m geçirdik. YSK’nın bölgenin bağımsız milletvekili adaylarına yönelik sergilemiş olduğu siyasi karar, toplumu germiş, can ve mal kaybına sebebiyet vermiştir. Bunu bahane eden bağımsız adaylar da gergin toplumu kontrol etmekten aciz kalmışladır. Buradan bu kürsüden halkın sesi olarak YSK ya ve bağımsız milletvekillerine sesleniyorum. Değer miydi?
Bu olaylar cerayan ederken; Cumhurbaşkanı, siyasi partiler, STK lar ve sonrasında YSK bile tepkilere karşı tepkisiz kalmazken; Başbakan’ın suskun kalmayı tercih etmesine bi anlam veremedim.
Ekranlarda Fenerbahçe futbolcusu Aleksin terli formasıyla ilgilenen Başbakan;keşke bu duyarlılığı Bismil ilçemizdeki şiddet olaylarında hayatını kaybeden İbrahim Oruc’un kanlı tişörtü içinde sergilemiş olsaydı.
Üniversite sınavlarında şifre şaibesine yönelik demokratik haklarını kullanan gençlere,“ bizde 5 bin 10 bin genci sokağa dökebiliriz.” Diyen başbakan ne demek istiyor. Ayağınızı denk alın, zaten ben sizin için en iyisini düşünüyorum. Şükredin. Mi demek istiyor. Birileri bu duruşa dur demesi lazım. Bu birileri de halktır, sizlersiniz. Sizin bu seçimde meclisteki partilere vermediğiniz her oy BİR İKAZDIR-İHTTARDIR.
%10 barajın arkasına saklanarak demokrasi ve haklar inşa edilemez. Seçim barajı Ak Partinin demokrasi ve haklar konusunda samimiyet testi olacaktır. Ak Parti kendine demokrasi modelini benimsemektedir. Halkın sesi olarak bir tek yurttaşımızın oyu bile ziyan olmayacak bir seçim sisteminin lazım olduğunu ifade ediyoruz.
Başbakan bir dönem “diyarbakırda istasyon meydanında kürt meselesini benimsediğini ifade ederken şimdi de “kürt meselesi yoktur, kürt kardeşlerimin bazı meseleleri vardır” diyor. Ben şahsen ne demek istediğini anlamadım. Doğu ve güneydoğudaki Ak parti teşkilatlarına sesleniyorum. Anlayan biri varsa çıkıp açıklasın. Ya da tepkilerini açıkça ortaya koysunlar. Bu Süleyman Demirel in “kürt meselesi yoktur. Sorunlu Kürtler vardır. İfadesinden ne fark vardır.
Aynı olumsuzlukları Libya hadisesinde de görüyoruz. 15 gün öncene natonun ne işi var diye başbakan sonra ne olduysa Natonun bu müdahalede mutlaka bulunmasını gerektiğini ve kendilerine düşeni yapacaklarını ifade etti. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
Biz halktan kopuk halksız bir demokrasiden bahsetmiyoruz. Halksız bir devlet tanımından bahsetmiyoruz.
Biz;
- Kimlikler yerine değerler siyasetini
- Çatışma, kutuplaşma yerine bütünleşme siyasetini,
- Teslimiyetçilik yerine, muktedir siyasetini
- Önyargılı siyaset yerine, bilgiye dayalı siyasetten, insan merkezli siyasetin gerekliliğinden bahsediyoruz.
Biz;
- Silahların sustuğu
- Yurttaşların kültürlerini ve dillerini öğrenme, kullanma,
- Devlettin başbakan sıfatıyla “Kürtlerin onurunun iadesi için” tüm annelerden özür dilemesi,
- 5233 sayılı yasa kapsamında vatandaşa terör mağduru adı altında ödenen rakamların mağduriyeti gidermesi konusunda yetersiz kalmış, Bu konuya ilişkin telafi programları derhal uygulamaya konulmasından bahsediyoruz.
Bu salonda ne konuşuyorsak, mecliste de konuşacağımız söz bu olacaktır. Şimdi gerek bölgenin gerek ülkenin ve gerek dünya şartlarını çok iyi bilen bu arkadaşlarımızla beraber siyaseti; meydanlarda, caddelerde, fabrikalarda, sanayi tesislerinde ve üniversitelerde yapacağız.
Ben ve arkadaşlarım biliyoruz ki siyaset iki temel amaçla yapılır. Ya yakın siyasi hedefler için ya da yüksek idealler için yapılır. Biz çok şükür yüksek idealler uğruna birleşmiş bir topluluktan oluşuyoruz.
11 aday arkadaşımıza teşekkür ediyorum. Allah yollarını açık etsin.
Bu salondaki misafirlere, yurttaşlarıma ve basınımızın değerli mensuplarına teşekkür ediyorum, ayaklarınıza yüreklerinize sağlık.
HALKIN SESİ PARTİSİ
DİYARBAKIR İL BAŞKANI
İBRAHİM TUNAY