Yeni kitabıyla Türkiye gündemine oturan Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı canlı yayında öncesi ve sonrasıyla "Haliç'te Yaşayan Simonlar" anlattı.
NTV'de ekranlara gelen Yazı İşleri Programı'nda Ruşen Çakır ve Mirgün Cabas'ın sorularını yanıtlayan Hanefi Avcı'nın, Fethullah Gülen'e seslendi.
Cemaatin, asker, emniyet ve jandarmanın içinde örgütlendiğinden ancak ne faaliyet gösterdiğinden, Gülen Hoca'nın haberinin olmadığını söyleyen Avcı, 'Umarım bu kitaptan sonra kendisi de duyar ve araştırır' mesajı verdi.
Cemaatin başta eğitim olmak üzere birçok faaliyetini de desteklediğini belirten Avcı, jandarma, istihbarat ve emniyetin içindeki örgütlenmelerin ise ülkeyi felakete sürükleyeceği görüşünü savundu.
İşte "Kitabı yazdıktan sonra merkeze alınmam için dilekçe verdim!" diyen Avcı'nın anlattıkları:
KİTAP SONRASI HAYATINIZ ZEHİR OLDU MU?
- Kitabınızda diyorsunuz ki 'bu yazdıklarımın hayatımı zindan edeceğini biliyorum...' Hayatınız zehir oldu mu?
Şuanda çok ciddi olarak bir şey görmüyorum ama ben geleceğin bu tür sıkıntıları getireceğini, beni izleyebileceklerini, iftira atabileceklerini tahmin ediyorum. Bu işi tanıyan ve bilenler için de böyledir.
Ben devletin içerisinde yetişmişim 34 yıllık bir geçmişim var. Mesleki geçmişimde her şeyin devlet içinde sürdürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunu bir tek susurluk döneminde değiştirdim. Ben bir takım yolların kullanılamayacağı için Susurluk'ta konuştum.
Bu kitapta da önce şifahi olarak görüştüm, herşeyi anlattım. Mekanizmayı çalıştırmak için yazılı hale getirip dilekçe verdim. Bir tek susurlukta devlet sistemi mekanizmayı düzeltmemişti. Susurluk döneminde de muhattaplarına dahil devletin gizli kişilerle iş yapamayacağını anlatıyordum.
CEMAATLERİ KİTABI YAZMADAN UYARDIM
- Cemaat diye suçladığınız kişileri yıllardır tanıyorsunuz? Çocuklarınızı cemaate yakın olduğu bilinen kolejde okuttuğunuzu söylüyorsunuz. Niye doğrudan cemaati anlatmadınız bu kitapta?
Şimdi burada iki şeyi birbirine karıştırmamak gerekiyor. Ben cemaatin yaptıpıklarının karşısında değilim. Tabiki yapabilirler. Ben onların polis içerisindeki, adliye içerisine girerek karışmalarına karşıyım. Aslında ben herkese çok açık ve dürüst olmak taraftarıyım. Belki tuhaf gelecek ama ben kitabı yazmadan önce cemaatten bazı insanlar ile görüştüm ve dedimki, 'Bugün polis içerisinde adliye içerisinde cemattin yaptığı yanlış işler var' ve şunu da ekledim 'Size karşı tavır alacağım dedim. sizinle kavga edecek halim yok, niyetimi belli edeceğim' dedim. Onlara kitaptan söz etmedim ancak 'Basına açıklama yapabilirim' dedim. Birden fazla insana söyledim.
GÜLEN'E GİTTİ Mİ BU UYARILARINIZ?
- Fethullah Gülen'e de ulaşmış mıdır uyarınız?
Gitmemesi düşünülemez. Adı geçen herkese gittiği kanaatindeyim. Ama onlardan bana bircevap gelmedi.
- Peki bir tavır değişikliği sezdiniz mi?
Hayır. Aynı tavır devam ediyor.
GÜLEN KİTAPTA ANLATTIKLARINIZDAN HABERDAR MI?
- Cemaat o kadar büyüdü ki artık denetlenemiyor. Fethullah Gülen bunlardan habersizmidir? Ne dersiniz?
Gülen Hoca, emniyet, asker ve jandarma içerisinde örgütleme olduğundan haberdardır. Ancak oradaki insanların örgütsel faaliyetlerini bilmiyordur. Teferruattan haberi yoktur söylediğim gibi, umarım bundan sonra müdahil olur. Kitabı biraz araştırır ve sorgularsa bunları görecektir.
KİTABIMDA AZIMSANMAYACAK KADAR DELİL VAR
- Kitabınızın belgesiz ve delilsiz olduğu, haksız suçlamalar içerdiği yönünde eleştiriler var. Ne diyorsunuz?
Bu konu birçokgazeteci tarafından işlendi. Kitabımda azımsanmayacak kadar çok delil var. Bu kitapta deliller kitabı değil. Ayrıca elimde gereğindenden fazla delil var. Ayrıca kimsenin delil toplama yetkisi yoktur. Delil toplama yetkisi savcıya aittir. Ben kitabımda delillerin yerini söylüyorum. Savcının gidip bu delilleri bulması gerekiyor. Eğer delilleri koysam cilt cilt kitap olur. Bugün duyuyoruz gazetelerde "savcılık işlem başlatmıştır" diye. Eğer yeri gelinip de sorulursa, ben elimdeki delilleri veririm.
CEMAATİN BU FAALİYETLERİNİ DURDURMAK KOLAY DEĞİL
- Cemaatin bunları yaptığını biliyordunuz da neden durdurmadınız?
Herşey çok da kolay değildir. Cemaatin asker ve polis içerisindeki faaliyetlerini durdurmak kolay değildir. Hal ve davranışları belli olan insanlar vardır. Belki iki tayinle bu iş halledilecek gibi görünüyor ama bu göründüğü kadar kolay değildir. Tabiki cemaatin kendisine rol biçmesi lazımdır. Çünkü cemaatin görevi bu değildir. Onlar askerin, polisin, adliyenin içerisine girerek bir şey düzeltemezler. Gizli bir faaliyetle bu işlerin içine karışırsanız bir çok insana hayatı zindan edersiniz.
BU KİTAP SADELEŞTİRİLEREK YAZILDI
- Bu kitap için 'Her taşın altında cemaat arama' diye eleştiriler var. Malum istihbaratçılar biraz paranoyak olurlar. Böyle bir illete mi tutuldunuz?
Tersine ben bu kitabı sadeleştirerek yazdım, bildiklerimi sadeleştirdim. Bazı insanlar benden daha ilerisini biliyorlar. Zaten oraya koyduğum bir döküman var, koymadığım dökümanlar da var. Ben komplo teorilerine hiç inanmam. Bunlar komplo teorisi değil, ipuçları çok var.
- Cemaatlere karşı mısınız?
Ben cemaatlere karşı değilim. Cemaatlerin büyük bir kısmını tanırım. Aralarında arkadaşım da vardır. Ama bu devletin sistemini bozmaya kimsenin hakkı yoktur. Mesela cemaatlerin eğitim faaliyetlerinin çok faydalı olduğunu da biliyorum. Ama bu olay çok farklı. İyi bakıldığında devletin geleceğiyle ilgili büyük sıkıntılar yaratacak bir durum bu.
KİTABIN ZAMANLAMASI DOĞRU MU?
- Kitabın, referandum gündemine denk gelmesi. YAŞ meselesine denk gelmesi de tartışılıyor. Zamanlamada bir düşünce var mı?
Burada bir yanlışlık var ben bu kitabı 2009'un yılı mayıs aylarında yazmaya başladım. Benim niyetim 10 nisan polis bayramında çıkmaktı ama redaksiyon işleri çok uzun sürdü ve yetişmedi. Ayrıca ben bu kitabı yazdığım zaman ne anayasa oylaması vardı, ne YAŞ vardı.
HANEFİ AVCI HÜKÜMETİ Mİ HEDEF ALIYOR?
- Kitapta cemaatin dışında hükümeti de mi hedef alıyorsunuz?
Eğer bu kitap tarafsızca incelenirse kimseyi hedef almıyor. Devleti bir bütün halinde ele alarak yanlış şeyler olduğunu ve düzeltilmesi gerektiğini vurguluyor. Benim çok önem verdiğim 'Güneydoğu olayının' iyi yönetilmediğini ve bunun ele alınması gerektiğini anlatıyor. Yani ben devletin güvenlik sisteminde iyi yürümeyen kısmı gösterip, bunun için daha iyi neler yapılması gerektiğini gösteriyorum. Ben bunların düzeltilmesinden yana olduğum için tavsiye yapıyorum. Yani kimse hedef değil orada.
KİTABI MEVKİ ATLAMAK İÇİN Mİ YAZDINIZ?
- Kitabı yazmanızın meslekte ilerleyemenizle ya da tam tersi mevkide kademe atlamınıza yardımcı olmasıyla ilgili eleştiriler de var... Ne diyeceksiniz?
Şimdi olaya iki boyutta bakalım... Benim geçmişte Susurluk'ta ifade verdikten sonra geleceğimin bittiğini düşündüm. Sonra, Deniz Kuvvetleri'nde ifade verdim. Ben orada ifade verirken de tutuklanacağımı düşündüm. Ama şans yaver gitti, Allah korudu... Bugün de bu ifadeleri vererek başıma neler gelebileceğini görebiliyorum. Yakın vadide rüzgarın ters döneceğini de düşünmüyorum. 34 yıllık meslek hayatım boyunca hiç bir kimseden bir görev talep etmedim. Ama şu var ben çok görevi reddettim. Derece ile bitirdiğim için okulu Mersin'i talep ettim. Sonra Güneydoğu'da görev aldım. İstanbul'a çağırdılar, gittim. İstihbarat başkanlığına çağırdılar, gittim. Kaçakçılık Daire Başkanlığı için çağırdılar gittim. İçişleri Bakanı Atalay çağırdı Edirne'de kalmak istedim. Ünvansız bir görev istedim, oğlum Ankara'da yaşadığı için. Eskişehir'i de kendim istemedim. Görevlendirildim de gittim. 1997'de "Televizyona çıkıp konuştum böyle istihbaratçı olmaz, beni görevden alın" diye dilekçe verdim. Gümrük Teşkilatında müdürlük teklifini yapan Bakan Hayati Yazıcı'yı reddettim.
KİTAP İSMİNDEKİ SİMON 'YAHUDİ' DEĞİL
- Kitabın ismi de oldukça ilginç... Başlıktaki 'Simon' Yahudi midir?
İnandığı ilkelerin peşinden giden insanlara karşı benim sempatim vardır. Simon PKK'nın içindeki bir militandı. Kardeşi de örgüt üyesi. Masum olduğunu bildiği halde, örgüt emirlerine uygun davranıp kardeşini yargılıyor. Hepimiz bu hayatı yaşıyor. Kimimiz devlet, kimimiz örgüt, kimimiz cemaat içinde emirlere uyuyoruz.
- Eğer kitaba soruşturma açılması sürecinden bir sonuç çıkmazsa siz bunu neye yoracaksınız?
Şöyle düşünmek lazım devletin görevleri bazen dışarıya farklı gözükür ama içeride farklı konuşurlar. Devletin bu iddiaların üzerine gideceğini biliyorum. Bunun idari boyutunun bakılması ve savcı önüne konulması lazım. Burada herkesin görev alması lazım. Hükümet bu sistemin sorumlusu, bu sisteme yeterli müdahale edilmez ise kendileri de gelecekte zarar gçreceklerdir. Eğer araştırılırsa benim bu kitabın 5 katı bilgiler çıkar.
KİTABI HÜKÜMETLE ANLAŞARAK MI YAZDINIZ?
- Bu kitabı hükümet ile anlaşarak yaptığınıza dair söylentiler var...
Herkes komplo üretiyor. Susurlukta da dediler ki, 'Bunu şu güç konuşturdu, bu güç konuşturdu'. Ben bunu kendim istediğim için yaptım. Yakınlarımın da kendimin de zarar göreceğini bilerek yaptım. Samimi bir tahkikatın yapılacağını inanırsanız eğer, bir çok tanık gelir ve açıklama yapar.
PERİNÇEK İLE AYNI NOKTADA MI?
- Doğu Perinçek bu kitabın ardından mahkemede 'Hanefi Avcı haklı' dedi oysaki yıllarca Doğu Perinçek sizi yok etmek için uğraşmıştı. Şimdi Perinçek'le aynı noktada mısınız?
Benim geçmişim malum. Aslında aynı noktaya gelmedik. Ben Ergenekon gibi mevcut yönetimi baştan atmaya çalışan herkese karşıyım. 28 Şubat benzeri uygulamaların karşısındayım. Ama bunları yaparken hukukun da harekete geçmesini istiyorum. Ergenekon konusundaki tahkikatlar dürüst yürümüyor. Mesela bir savcıyı makamında tutuklamak doğru değildir. Ergenekon'da yöntemde pervasızlık ve hedef seçme tavrı var.
NEDEN İŞKENCEYLE YÜZLEŞMEDİNİZ?
- Bu kitapta işkenceyle yüzleşme yok. Neden işkenceyle yüzleşmediniz?
Ben herşeyi bu kitaba sığdıramam. Ben burada önemsediğim konuları yazdım. Belki bundan sonra yazılması gereken bir konu olabilir bu. Ama siz devlet olarak belli bir yıla kadar tek suç araştırmanızı bir yönteme dönüştürmüşsünüz. Yani bu sistemin içindeki herkes bu şekilde yürümüş. Beni, seni, onu suçlayamazsınız bunun için