Abant’ta yapılan “Demokrasi” konulu toplantı, bu yıl geçtiğimiz yıllara göre tartışma düzeyi çok düşük geçti. Ele alınan konunun işlenişi ve katılımcı yelpazenin genişliği açısından ise çok daha üst düzeyde idi.
İki tam gün süren oturum ve müzakerelerin tek tartışması, AK Parti MKYK üyesi Ayşe Böhürler ile yazar Ali Bulaç arasında yaşandı. Ayşe Böhürler, müzakereler sırasında söz aldı ve özetle şunları söyledi:
“Bir iki noktayı paylaşmak istiyorum. Halkın demokratikleşmeden beklentisinin ne olduğu üzerinde hiç durmadık. Bizde halk milletvekilini birey olarak kendi sorununu çözecek kişi olarak görür. Ben Hollanda parlamentosu üyesi Nebahat Albayrak'ın bir seçim çalışmasına tanık oldum. "Ben sizlerin daha iyi bir yaşama kavuşmanız için çaba harcayacağım. Ama birey olarak sizin sorunlarınızla uğraşmayacağım" demişti. Halkın siyaset, daha doğrusu demokrasi çok da umurunda değil.”
Ayşe Böhürler’in bu sözlerine Ali Bulaç cevap verdi. Böhürler’in halka bu kadar farklı yaklaşmasının haksızlık olduğunu belirten Bulaç, özetle şöyle dedi:
“Siyaseti anlamak için bizde iki merkezin olduğunu biliriz. Fatih'den Tanzimata kadar gelen bir gelenek bu. Halk yönetmez, yönetim havassın işidir. Bunu yönetmek de özel eğitimden gelir, Enderun'da eğitilir. Tanzimat'tan sonra ise modernleşme Batılılaşmadır ve bu da Fransızlamaktır. Siyaset iktidar ilişkisini düzenleyen bir tavır. Halk yönetmez yönetilir. Eğer halk siyasete dahil olmak istiyorsa, "siyaset" yapılmalıdır. Toplumsal merkez siyaseti, atı terbiye etmekten çıkarır. 2007'de Abdullah Gül'ün ve AK Parti'nin uğradığı mağduriyet onun oylarını artırıyor. Parti ve lider sadakati yoktur. Bu aslında dinamizmi getirir ve bu da siyasetin lehinedir.”
Ali Bulaç, Ayşe Böhürler’in “Demokrasi halkın umurunda değil” şeklindeki ifadeleri cevaplarken de “Bir partinin karar organında bulunan birinin halka bu kadar güvensiz bir yaklaşım içinde olmasını doğru bulmuyorum” dedi.
Cafesiyaset