Taraf gazetesinden ayrıldıktan sonra Serbestiyet isimli sitede yazmaya başlayan Tarihçi Halil Berktay bugün "en basit soru" dediği bir soru yöneltti: PKK'nın istediği tam nedir?
PKK NE İÇİN SAVAŞIYOR, BİRİ BANA AÇIKLASIN
"Bu soruyu belki en başta sormalıydım. Sormalıydık: PKK ne için savaşıyor? Hakikaten, biri bana açıklayabilir mi?" diyen Berktay, "İkna olmaya ve şimdiki pozisyonumdan vazgeçmeye hazırım." yazdı.
PKK YÖNETİMİNİ, OLİMPOS TANRILARINA BENZETTİ
Kandil'deki PKK yönetimini Olimpos dağındaki tanrılara benzeten Berktay, "Olimpos konuşmayacağı gibi Kandil de benim gibi sıradan Türkiye vatandaşlarıyla konuşmaz; sadece gürleyip şimşek ve gök gürültüsü yağdırır, eminim. Onun için HDP'ye dönmek en iyisi" dedi ve PKK ne için savaşıyor?, Masada hangi hak ve talepleriniz vardı ki, bunların gerçekleşmemesi şimdi savaşmayı doğru ve meşru kılıyor?, Savaşmadan ulaşamayacağınız, savaşarak ulaşmayı umduğunuz, ulaştığınızda savaşmayı bırakacağınız hedefleriniz nedir? sorularını PKK kadar HDP'ye de sordu.
TERÖRÜ HORTLATAN O YAZI..
İşte Serbestiyet sitesinde yer alan Berktay'ın o yazısı:
Filmi geri saralım o zaman. En başa dönelim. Belki iki polisin susturucuyla öldürülmesine, belki Suruç'tan bile birkaç gün önceye. 11 Temmuz'da KCK'nın "çatışmasızlığa son" açıklamasına. Ya da Bese Hozat'ın 15 Temmuz'daki "yeni devrimci halk savaşı" yazısına.
Her şeyden geçtim. Kürtlerin mağduriyetinden de. Erdoğan'ın ve AKP'nin bütün hatâlarından da. Dolmabahçe Mutabakatının gerçekten bir mutabakat olup olmadığından da. Müzakere masasını kimin tekmeleyip devirdiğinden de. Sonuçta fiilî ateşkesi kimin bitirdiğinden de.
Sıfırdan, boş bir sayfa çeviriyor, açıyorum bir kredi. Yeni baştan başlayalım. İkna olmaya ve şimdiki pozisyonumdan vazgeçmeye hazırım. Diyelim ki karşımızda sadece ve sadece bir savaş ilânı var. Bir bildiri: Devrimci halk savaşını yeniden başlatıyoruz. O kadar. Başka bir açıklama mevcut değil. Ya da, sırf kendi içlerine dönük gerekçeler: "Seçimlerden sonra elimizdeki olanakları yeterince değerlendiremedik" vesaire.
PKK'NIN KAFASI NET DEĞİL
Bakın, ben dışarıdan biriyim. Clausewitz'in dediği gibi, savaş siyasetin başka araçlarla devamı, uzantısıdır. Dolayısıyla ben buradaki siyaseti görmek istiyorum. Benim anlayışıma göre, partilerin net programları olur. Tabii değişebilir de zaman içinde; ama bu değişikliğin de net olması ve bilinmesi gerekir. Kâh orada kâh burada, kâh yukarıda kâh aşağıda, önde, arkada, sağda, solda ve her yerde, her an değişen ve farklı tanımlanan, sağlam kazığa bağlanmayan bir program olmaz, olamaz. Keza, her mücadelenin, mücadele tarzının ve/ya mücadele evresinin net hedef ve talepleri olur. Bu, her türlü savaş için de geçerlidir. Şunları istiyoruz, denir. Başka türlü denedik, olmadı. Olmayınca (tekrar) silâha sarıldık. Falanca filanca koşullar gerçekleşirse sonlandırabilir, barış yapabiliriz.
NE İÇİN SAVAŞIYORSUNUZ, AMACINIZ NE?
Bu çerçevede, bana sadece şunu söyleyin: Bu aşamada, tam ne için savaşacaksınız (savaşıyorsunuz)? Önceki safhada, masada hangi hak ve talepleriniz vardı ki, bunların gerçekleşmemesi şimdi savaşmayı doğru ve meşru kılıyor? Savaşmadan ulaşamayacağınız, savaşarak ulaşmayı umduğunuz, ulaştığınızda savaşmayı bırakacağınız hedefleriniz nedir? Diyelim ki çarpışmalar sizin istediğiniz gibi gitti. Hükümeti hangi noktaya getirdiğinizde bitireceksiniz?
BENİM GİBİLERE NASIL ANLATACAKSINIZ
Bu soruyu, PKK kadar HDP'ye de soruyorum. Olimpos konuşmayacağı gibi Kandil de benim gibi sıradan Türkiye vatandaşlarıyla konuşmaz; sadece gürleyip şimşek ve gök gürültüsü yağdırır, eminim. Onun için HDP'ye dönmek en iyisi. -- Selâhattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer HDP liderleri; sizce PKK bu aşamada tam ne istiyor ve ne için savaşıyor? Bunu sizler, elbette PKK adına değil, sadece kendi yorumunuzla, kendi sözcüklerinizle, kendi anladığınız kadarıyla bana ve benim gibilere anlatabilir misiniz?