Ertuğrul Özkök'ün yazısı
"Ahmet Hakan'a itirazım var"
Ahmet Hakan’ın pazar günü yazdığı “Laiklere ayar veriyorum” yazısına itirazım var.
“Ayar verdiğini” söylediği “laiklerden” birinin ben olduğum anlaşılıyor.
Çünkü yazısında “ayarsız laiklerden” verdiği örneklerden biri benim eski bir yazımdan alınmış.
Hani şu Başbakan’a, “Bir balıkçıya gidip oradaki insanlara kadeh kaldırsanız, yumuşamaya katkınız olur” yazıma.
Önce şunu söyleyeyim.
Yazının temel mantığına tamamen katılıyorum.
Türkiye’de laiklik adına geçmişte Erdoğan’a haksız bazı eleştiriler yapıldı.
Ama bu yazıya bir itirazım var.
¡ ¡ ¡
Önce terminolojiden başlayalım.
Mesela “laik” kavramı.
Mevcut anayasamıza göre devletimiz laik bir devlet.
Laiklikten bir şikâyetimiz var mı?
Ahmet Hakan’ın var mı?
Kesinlikle olmadığını biliyorum.
Öyleyse, yazıda niye genel olarak “laik” ifadesi kullanılıyor?
Ahmet Hakan’ın sözünü ettiği bu suçlamaları dese dese “laikçi” olarak adlandırılabilecek bazı kişiler yapmıştır.
Şimdi bakalım Ahmet Hakan’ın verdiği örneklere.
Laikler, “Erdoğan bizi kıtır kıtır kesecek” demiş.
Ben böyle bir şey ne söyledim, ne yazdım.
Asla yazmadım.
Laikler, “Erdoğan kadınlarımızı zorla kapattıracak” demiş.
Ben böyle bir şeyi söylemedim, yazmadım.
Asla yazmadım.
Tam aksine Erdoğan’ın değiştiğini söyledim.
2001 ile 2007 arasındaki yazılarımın hepsi ortada.
O nedenle Cumhuriyet mitinglerinde ağır eleştiriler aldım.
Öyleyse bu kötü “laikçi” uygulamalara örnek olarak benim yazımdan bir cümle niye veriliyor?
¡ ¡ ¡
“Laik ayar” yazısında kullandığı “Balıkçıda kadeh kaldırmak” yazımı bir kere daha okumasını dilerim.
Ben Başbakan’a içki iç demedim.
Sadece, ülkenin başbakanı olarak başka hayat tarzlarının yaşandığı yerlerdeki insanlarla kaynaşması için bir öneride bulundum.
Ben kendim bunları yapıyorum.
Bu yıl sırf bunun için kalkıp, “Kutlu Doğum Haftası” gecesine gittim.
Ben Müslümanlığın gereklerinin hepsini yerine getiren bir insan değilim.
Kutlu Doğum Haftası ile özel bir ilişkim de yok.
Ama gittim.
İyi ki de gittim. Çünkü bu toplum aynı insanlardan oluşmuyor.
Birlikte yaşıyoruz. Birbirimizi anlamamız lazım.
İşte o nedenle terminolojiye de, verdiğimiz örneklere de dikkat etmeliyiz.
“Laikçileri” kastederken “laik” kelimesini kullanırsak, o zaman mütedeyyin insanlara da dinci dememiz lazım.
Terminolojide böyle bir kayma varsa ben de yazımı şu cümleyle bitirebilirim.
“Ahmet Hakan ne kadar dinci ise ben de o kadar laikçiyim.”
Bu cümle oldu mu?
Hayır olmadı.
O zaman öteki de olmuyor.
Son sözüm şu:
Bu terminolojiye dikkat etmezsek, o zaman iş “laiklere ayar” değil, “laiklere balans ayarı” oluyor ki, onun siyasi anlamı da farklı