Gül'ün davetlisi Hrant Dink'in kardeşi çıkışta konuştu. Gül, Hrant Dink'in kardeşini Köşk'e çağırarak görüştü.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün İstanbul'da konakladığı Tarabya Köşkü'nde sürpriz bir konuk ağırladı. Cumhurbaşkanlığı kaynakları dün öğle saatlerinde, Abdullah Gül'ün katledilen gazeteci Hrant Dink'in kardeşi Hosrof Dink'i Tarabya Köşkü'ne davet ettiğini duyurdu.
Dün saat 18.15'te Köşk'e gelen Hosrof Dink, Cumhurbaşkanı Gül ile yaklaşık bir saat görüştü. Basına kapalı gerçekleşen görüşmenin ardından gazetecilere kısa bir açıklama yapan Hosrof Dink, “Sayın Cumhurbaşkanı'na bu daveti nedeniyle teşekkür ederim” dedi. Çok özel konuların konuşulduğunu söyleyen Dink, “Görüşmenin içeriği acı paylaşımıdır, dertleşmedir” dedi. Dink gazetecilerin görüşmenin içeriğine ilişkin sorularını cevaplamaktan kaçındı.
Hrant Dink'in 301. Madde'den aldığı ceza ve öldürülmesinde devletin ihmali olduğu iddiasıyla AİHM'de görülen davalarda skandal yaşanmıştı. Hükümet adına AİHM'de yapılan savunmalarda, bir Alman Nazi örgütünün lideri hakkındaki dava örnek gösterilmiş ve Nazi ile Dink arasında bağlantı kurulmuştu.
Olayın kamuoyunda büyük tepki toplaması üzerine Cumhurbaşakın Gül de Bakü'ye giderken uçakta gazetecilere “Maalesef Dink'i koruyamadık” diyerek AİHM savunmasını üstü kapalı olarak eleştirmişti.
'Devlet kendine yakışanı yaptı'
AİHM'deki skandal savunma nedeniyle bir kez daha yıkılan Dink ailesi şaşkınlık ve öfke içinde. Hrant Dink'in oğlu Arat Dink, dün Taraf gazetesinde yayınlanan makalesinde “Devlet ve katiller arasındaki benzerlik, savunmalarındaki benzerlikten ibaret değildir” dedi. Dink, “Devlet kendine yakışanı yapmıştır” başlıklı makalede AİHM'deki skandal savunma üzerine şu yorumu yaptı”
Savunmada aynı terane bolca döndürülüyor yine: “Koruma istememiş”miş. Siz dalga geçmeye devam edin.
Tehditçisine “beni koru” demek babamızın meşrebine uygun değildir. Lafı dolandırmayalım, bu ülkede söz konusu kuvvetler halka hiçbir zaman ayrı olmamıştır. Onlar kendine ayrıdır. “Devlet” diyorsak, “devlet” ne demekse onu söylüyoruz. Yasamayı, yürütmeyi, yargıyı alın, bunlara bir de “devlet güdümlü medya” ve “devlet güdümlü sivil toplum kuruluşları”nı ekleyin, bütün bunları alıp boynumuza beşi bir yerde yapan egemen ideolojiyi de unutmayın. Devlet budur. Katil de budur. Şimdi bunların cinayette tek tek nasıl sorumlulukları olduğunu anlatamayacağım. Hâlâ anlaşılmamış bir şey kalmışsa, uygun bir vakit madde madde anlatırız.
Diyorlar ki “Devlet deme”, yok “bir kısım de”, yok “derin de”. O kısmı neyse çıkar ortaya, sen söyle. O kısım tamamen ortaya çıkmadıkça bunun adı “devlet”tir(...) Bize tek araç “söz” kaldı. Sözümüze de göz diktiler. Diyorlar ki “Devlete katil deme”. Olur. Seri Katil.