Gündem sıcak ve yoğun olunca biz gazeteciler de doğal olarak rutine boğuluyoruz. Üzerinde düşünülmesi, yorumlanması gereken bazı olaylar da aradan kaynayıp gidiyor.
İşte onlardan birisi daha.
Malum olduğu üzere Türkiye'de 'iki başlı bir sistem' var. Son yıllarda yapılan düzenlemelere rağmen, asker kendi yargısı ve kanunlarıyla ayrı bir yerde duruyor. Hadisenin askerlik mesleği ile ilgili kısımlarına kimsenin bir şey dediği yok. Sorun sivil-asker ilişkileri ve sivil alanın ihlalinde başlıyor.
Zaten Türkiye'deki birçok tartışma bu sistemik aksaklıktan kaynaklanıyor.
Mesela aylardır Balyoz sanığı üç generalin açığa alınmaları ile ilgili tartışma sürüyor. Çünkü normal şartlarda, gelişmiş demokratik ülkelerde askerin ayrı bir yüksek yargısı yoktur. Kanunların bakanlara tanıdığı yetkiler var. Bir emniyet müdürünün açığa alınması nasıl sıradan bir olaysa bir generalin de açığa alınması hatta meslekten ihracı o kadar sıradan olmalı.
Kâğıt üzerinde böyle ama pratikte bu kadar kolay olmuyor. Hükümet yetkisini kullandı diye CHP alınan idari kararı 'sivil darbe' olarak yorumladı.
Gelelim 'sembolik anlamı büyük' son düzenlemeye.
Bilindiği gibi, generallerin cezaevleri ile tanışması ilk olarak Ergenekon soruşturması sırasında ve Balyoz planıyla ilgili soruşturmada yaşandı.
Dolayısıyla da bu cezaevlerinin yönetimi ve içinde bulunan kişilerin hangi şartlarda yaşadığı kimseyi pek ilgilendirmiyordu. Çoğunlukla burada kalanlarda, askeri mahkemeler tarafından tutuklanan subay veya astsubaylar ya da erlerdi. Fakat ne zaman generaller tutuklanmaya başladı, işler değişti.
Hatta dikkatli gazete okurları hatırlayacaktır; Balyoz soruşturması sırasında birçok general ve amiral hakkında yakalama emri çıkartılınca, hemen generallerin kalacağı İstanbul Hasdal Cezaevi'ne kuş tüyü yataklar alındı. Hatta generallerin uzun süre kalma ihtimaline binaen askeri cezaevi baştan sona yenilendi.
Fakat bunlar da yetmedi. Sonuçta cezaevlerinin şartları kötüydü. Yapılması gereken birçok yenilik vardı. Devlette de işler yönetmeliksiz, kanunsuz olmayacağı için hukuki birtakım düzenlemeler gerekiyordu.
22 Kasım'da'Askeri Ceza ve Tutukevlerinin Yönetimine ve Cezaların İnfazına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin yönetmelik'te değişiklik yapıldı. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün imzasıyla yapılan değişiklikte cezaevlerinin standartları yükseltildi.
Yanlış anlaşılmasın, yapılan düzenlemelere itirazım yok. Keşke tüm cezaevlerinde öngörülen standartlar sağlansa ve keşke bu düzenleme normal erler ya da subaylar için de yapılsaydı.
Yönetmeliğe dönersek.
4 sayfalık değişiklikle mahkûmların yaşam kalitesinin yükseltilmesi hedeflenmiş. Ordu komutanı ya da general statüsündeki bir ismin normal askerlerle aynı koğuşta kalması, aynı şartlarda yaşaması çok da şık olmazdı(!)
19 maddelik değişiklikte benim dikkatimi en çok 17. maddenin ek 18. bölümleri çekti. Yeni düzenlemeye göre mahkûmların yanlarında bulundurabilecekleri eşyaların çeşitliliği arttırılıyor.
Mesela küçük TV, el radyosu, su ısıtıcısı, çamaşır aparatları, ütü ve ütü masası, buzdolabı, vantilatör, su soğutma sebili ve baskül.
Mahkûmlar isterse koğuşlarına klima taktırabilecekler.
En dikkat çekici olanı ise spor aletleri bölümü. Bundan böyle askeri cezaevlerinde kalan mahkûmlar koşu bandı, bisiklet, kürek çekme gibi spor aletleri bulundurabilecekler.
Buradaki 'gibi' sözcüğü başka hangi spor aletlerini kapsıyor bilmiyorum ama Balyoz'dan sonra cezaevlerinin standartlarının yükseltilmesi güzel bir olay. Keşke bu işlerin yapılması için içeriye bir generalin düşmesi beklenmeseydi. Yine de zararın neresinden dönülürse kârdır.
Tabii babası zengin bir er ya da tutuklu bir astsubay odasına klima taktırıp, TV ve radyo koymak isterse ya da bilumum spor aletlerini cezaevine getirmek isterse izin verilecek mi? O da ayrı bir tartışma konusu.
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül icraatlarıyla sık sık eleştiri aldı. Muhtemelen bu icraatı da tartışılacak. Bugüne kadar sivil-asker ilişkilerinde ya da gerilimlerinde hep askerlerin tarafında yer aldı. Eğer Balyoz sanığı generallerin açığa alınmasında Başbakan Erdoğan'ın kararlı duruşu olmasa kanunların kendisine tanıdığı yetkiyi de kullanacağı yoktu.
Balyoz soruşturmasında mahkemenin verdiği tutuklama kararından sonra tüm generallerin orduevlerinde saklanmasına göz yumanların şimdi cezaevlerine spor salonu kurmaları oldukça manidar.
BUGÜN'den Adem YAVUZ ARSLAN yazdı…