Seda Şimşek'in röportajı
15 yıldır belediye başkanlığı yapıyor. Aykırı çıkışlarıyla tanınıyor. Seveni de sevmeyeni de çok. Her dönemin en çok gündemde kalan isimlerinden birisi olmayı başarıyor. Kâh öfkeleniyor kâh çocuklar gibi şen kâh gözleri doluyor. “Torunlar” deyince akan sular duruyor. Siyasete girdiğinde genç bir delikanlıymış şimdi ise artık dede, ama yaşlılığı kendisine hiç konduramıyor. Gençlere taş çıkartan dinamikliği ile hızına yetişmek zor. Formunun sırrını bize söylemedi “İster inanın ister inanmayın hiçbir şey yapmıyorum” dedi, ama bana göre onu siyaset aşkı formda tutuyor. Gökçek’le “yerel seçimsiz” siyaseti konuştuk.
OYLARIM DÜSERSE ‘ARTIK YETER’ DERiM
“Aşağıya doğru inişteyseniz, artık o iş sizi bırakıyor demektir. O sizi bırakmadan sizin onu bırakmanız lazım” diyen Melih Gökçek’in tavrı net: Ciddi bir düşme yaşanırsa, o zaman seçilsem bile ‘artık yeter’ diye düşünmek lazım...
Adaylığınız açıklandıktan sonra pek gözükmüyorsunuz, neler yapıyorsunuz?
Kampanya hazırlığı yapıyoruz. İnşallah şubat ayının ortasına doğru kampanyamızı başlatacağız. O tarihten itibaren beni bol bol görürsünüz. Orijinal bir kampanya ile çıkacağız ortaya. O tarihten itibaren de çok yoğun bir çalışma içerisine gireceğiz. Gece- gündüz dolu olacak.
Sizin bir özel yaşamınız var mı?
Herkesin var, zaman fakiri olduğumuz için çok sınırlı.
Uzun telefon trafiği
Melih Gökçek KİMDİR?
İbrahim Melih Gökçek 20 Ekim 1948’de Ankara’da doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yüksek öğrenimine başladı, sonra Gazi Üniversitesi Gazetecilik Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te ANAP’tan Keçiören Belediye Başkanı seçildi. 1989’dan itibaren Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’ne getirilen Gökçek, 1991’de RP’ye geçti.
Gökçek aynı yıl Ankara Milletvekili seçilerek parlamentoya girdi. 1994’te milletvekilliğini bırakarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday oldu ve başkan seçildi. Gökçek 1999’da ikinci kez aynı göreve seçildi ve Ankara tarihinde iki dönem üst üste Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen ilk isim oldu. 2004’te 3. defa belediye başkanlığa seçildi.
Güne nasıl başlarsınız? Gazete okuyarak başlarım. Bütün gazeteleri elden geçiririm. Belediye ile ilgili bir gün önce tasarladığım, telefonla halletmem gereken işler vardır. Gün olur yarım saat, gün olur iki saat o telefon trafiği ile geçer.
Telefon görüşmelerinizi neden başkanlık makamınızda değil de evden çıkmadan önce yaparsınız?
Ben belediyeye gittiğim andan itibaren gelenlerin esiri olurum. Randevu vermemezlik yapamazsınız. Gelen insanları kabul etmezseniz ciddi sıkıntılar yaşarsınız. İnsanlar hemen kendilerine değer verilmediğini, önemsenmediklerini öne sürerler. Sırayla gelenleri almaya başladığımız zaman günün tamamı zaten ölür.
Ankara’nın işi geceye
Ankara’nın sorunlarını ne zaman ele alırsınız?
Ankara’nın bekleyen hizmetlerine maalesef gündüz vakit ayırabilmek genellikle mümkün olmaz. İş geceye kalır. Belediyenin işlerini hep gece hallediyoruz. Genelde gece 2.30’dan önce yattığım vâki değildir, saat sabah 5’i, 6’yı bulduğu da olur.
Siyaset sizin için ne demek?
Siyaset benim için bir yaşam tarzı, öyle geldi, öyle gidiyor. 5 sene Keçiören Belediye Başkanlığı, 2 sene 3 ay milletvekilliği, ondan sonra 15 sene Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptım. Bunları topladığınız zaman 22-23 sene yapıyor. Allah nasip eder seçilirsek bir 5 sene daha olacak. Böyle olunca siyaset, daimi bir iş haline geliyor. Türkiye’de 20 sene belediye başkanlığı yapan kaç kişi var?
Ben de kestiremiyorum
Siyaseti ne zaman bırakmayı düşünüyorsunuz? Hiç, ‘yeter artık bırakayım’ dediğiniz olmuyor mu?
Belli bir yaşa geldikten sonra emekliliği de yaşamak lazım, bunu da hep arzu ediyorum. Ama, siyaseti ne zaman bırakıp bırakmayacağımı kendim de kestiremiyorum. Benim oğlum siyasete meraklı, sülaleden bir kişinin siyasette olması yeterli. İnşallah ben bırakırım o da devam eder.
Genellikle yapılacakları yapmak açısından 3 dönem belediye başkanlığı yeterli görülür, siz neden 4. dönem de aday oldunuz?
O sizi bırakmadan
Eğer bir belediye başkanı kendi çalışmalarında başarılıysa, halk da bunu takdir ediyorsa, başarılı olduğu sürece hizmete devam etmeli. Aşağıya doğru inişteyseniz, artık o iş sizi bırakıyor demektir. O sizi bırakmadan sizin onu bırakmanız lazım. Ben ilk seçimimde yüzde 27.2, ikinci seçimlerde yüzde 34, üçüncü seçimde yüzde 55.3 oy aldım. Devamlı tırmanıştayım. Halk da tasvip ediyor demektir. Eğer bu seçimlerde de daha üstte bir oy alırsam halk “tamam, sen hizmetine devam et’ diyor demektir. Ama, ciddi düşme yaşanırsa, o zaman da seçilsem bile “artık yeter” diye düşünmek lazım.
Oyumu artıracağım
Düşük oy alırsanız “artık yeter” diyecek misiniz? Baz olarak ilk seçimi mi son seçimi mi alacaksınız?
Günün şartları içinde bir Türkiye ortalaması, herkesin aldığı oylar var. ınsan hem kendisini hem de kendisiyle birlikte hareket eden siyasilerle birlikte bu değerlendirmeyi yapar. Bunu seçim sonrasında değerlendirmek lazım. Geçen seçimlerin üzerinde oy alacağını ümit ediyorum.
Bulsam aday olmazdım
Siyaset yaşam tarzı olunca insanlar bırakmak istemez.
Benim ayrılmamak diye bir derdim yok. Ümit ederim önümüzdeki dönemlerde yerimize bizden daha iyi bu görevi yapabileceğine inandığımız insanlarla karşılaşırız, o insanlara gönlümüzle yerimizi terk ederiz. İster inanın ister inanmayın ben bu seçimde etrafımda öyle birisini bulsaydım aday olmak istemezdim.
Onlarca kez ihanete uğradım bunun için çok üzgünüm
Nelere üzülürsünüz?
İftira atıldığı zaman çok üzülüyorum. Kin ve intikam duygusuyla, devamlı yapılan haberlere insanın üzülmemesi mümkün değil. Sevdiğim insanların ihaneti çok üzüyor.
Çok ihanete uğradınız mı?
Onlarca defa uğradım. Benim siyasi rakiplerim bana hücum ettikleri zaman beni hiç etkilemez. Dostum dediğim, hiç beklemediğim insanlardan hak etmediğim davranışlar görürsem işte o zaman çok üzülüyorum. Dışarıdan gelenler etkilemiyor da içeriden gelenler insanın canını acıtıyor. Ama, ne yaparsa yapsın kendi insanıma bana kötülük yaptı diye ben kötülük yapamam.
Çocukken siyasetçi olmak ister miydiniz?
İtiraf edeyim çocukken belediye başkanı olmak hiç aklıma gelmedi, ama hep milletvekili olmak isterdim. Parlamentoya girdikten sonra milletvekilliği beni sarmadı. Belediye başkanı olunca kendi başınıza karar verebiliyorsunuz, belki o yüzden belediye başkanlığını tercih ettim.
Tatil yapmayı nasıl özledim...
Ailenizle ne zaman bir araya gelirsiniz?
Hanımla genellikle resepsiyonlarda veya birlikte bir düğüne gidersek oralarda bir arada olabiliyoruz. Onun dışında evde bir arada misafirlerimizle birlikte oturmamız, ya da bir misafirliğe gitmemiz çok ender oluyor. Eşim de bir hayli sosyal bir insan. Onun da vakti dolu.
Tatile gider misiniz?
15 seneden beri belediye başkanlığı yapıyorum, toplasam bir haftalık tatilimiz ya vardır ya yoktur. Ama, söz verdim eşime, Allah nasip ederse seçimlerden sonra bu sene bir haftalık, 15 günlük bölümler halinde 1 aylık tatil hakkımı kullanacağım.
Çiğ köfteye bayılırım
En çok neyi özlüyorsunuz?
Tatili.
Kahvaltı yapar mısınız?
Vakit bulursam yaparım. Günlük öğünler içerisinde bir tek sabah kahvaltısını doğru dürüst yaparım.
En sevdiğiniz yemek nedir?
Çiğ köfteyi çok severim. İyi yapılırsa bulgur pilavını çok severim.
Yemek düzeninize dikkat eder misiniz?
Sabah kahvaltı yaptım, şekerim olduğu halde onunla duruyorum.
En son sinemaya ne zaman gittiniz? Hangi filme gittiniz?
Geçen ay Muro’ya gittim. Hiç beğenmedim, yarısında terk ettim.
En son hangi kitabı okudunuz?
Şamil Tayyar’ın “Kıta dur” kitabını okuyorum.
Saniyeleri sayıyorum
Hiç yorulduğunuzu hissedip yalnız kalmak istemez misiniz?
Yorulmaz olur muyum? Bazen sabaha karşı kendimi yatağa atabilmek için saniyeleri sayarım. Başımı yastığa koyduğum anda uyurum.
Nelere sevinirsiniz?
Son zamanlarda yağmur, kar yağınca çok seviniyorum. Dar gelirli vatandaşlar, fakir fukara nefes aldığı zaman seviniyorum. Özellikle eşim ve çocuklarım mutlu olduğu zaman çok seviniyorum. Belki çok tuhaf gelecek ama, bu da hastalık herhalde, Ankaraspor galip geldiği zaman çok seviniyorum. Milli maçlarda Türkiye galip geldiği zaman bir başka seviniyorum.
Stres atmanın yolu
Bir günde kendinize ayırdığınız süre ne kadar?
Normal şartlarda kendimize zaman ayırmamız söz konusu olmuyor. Bazen torunlarla bir araya geliyorum. Ya da çok keyifli olduğumda bilgisayarın başına geçince kendime zaman ayırabiliyorum. Stres atmak için bazen oyun oynarım.
Oğullarımın yaşam hakkı yok mu?
Oğlunuz Osman Gökçek Çankaya Belediye Başkan Aday Adayı oldu, diğer oğlunuz Ankaraspor yöneticisi. Hanedanlık mı kuruyorsunuz?
Çocuklarım ticaret yapmaya kalksalar dedikodu yapıyorlar. Siyaset yapmaya kalksalar dedikodu yapıyorlar. Spor yapmaya kalksalar dedikodu yapıyorlar. Benim oğullarımın yaşam hakkı yok mu? Ne yapacak çocuklarım? Laf gelmesin diye ticarete yanaşmıyorlar.
Kim kıskanırsa kıskansın
Oğlunuz Osman Gökçek’i siyasete teşvik ediyor musunuz?
O siyasete girdikten sonra kıskananlar bile siyasette başarılı olduğunu söylüyor. Genç yaşta bu kadar sivrilmesi, temayüz etmesi, çevresinde kendisini kabul ettirmesi çok önemli. Bugün tartışmasız Çankaya’nın en tanınmış kişisi. Çocuk bunu seçtiyse “Ben baban olarak siyasetteyim. Sen siyaset yapma oğlum, yasaklıyorum” deme hakkım var mı? Bir baba sadece “Oğlum başarılı ol, yanındayım” diyebilir
Ben de bunu dedim. Kim kıskanırsa kıskansın hiç de umurumda değil.
Babadan devir gibi algılanıyor.
Siyaset babadan oğula geçmez ki. Halk seçerse, tasvip edersen varsın. Sen istediğin kadar siyaset yapmak iste, halk tasvip etmedikten sonra ortada kalırsın.
Bırakın mesleğini yapsın
Ahmet Gökçek de Ankaraspor yöneticisi.
Spor akademisi mezunu. En başarılı olacağı konu da spor. Ankaraspor ilk yıllardaki gibi büyük transferler yapılmadan başarılı oluyor. Bırakın o da kendi mesleğini yapsın.
O benim liderimdir
Ama, adaylığınıza burada da bir başkası karar veriyor.
O ayrı bir şey. Recep Tayyip Erdoğan benim genel başkanımdır. Genel başkanım olduğu için de bir belediye başkanı olarak her zaman arzu ettiği konularda bana talimat vermesinden daha doğal bir olay olamaz. Bunun haricindeki siyaseti siyaset olarak kabul etmek mümkün değil. Eğer bir partinin lideri varsa siz de lidere tabi olmak zorundasınız, onun istediklerini yerine getirmek zorundasınız. Değilse çeker gidersiniz. Madem ki kabul ediyorsunuz, bunu yapacaksınız. Ben de Recep Tayyip Erdoğan’ı lider olarak kabul ettiğim için her söylediğini emir olarak telakki ederim.
Hiç mi yanlış söylemez?
Liderler de yanlış söyleyebilir. Yanlışlığını söylersiniz, buna rağmen yapılmasını istiyorsa, yaparsanız. Siyaset bunu gerektirir.
Geldiğim yer bana yeter
Melih Gökçek’i çok hırslı biri olarak tanıyoruz, siyasette başka hedefleriniz yok mu?
Belediye başkanlığı beni ziyadesiyle tatmin ediyor. Bu ülkede cumhurbaşkanı, başbakan olmuyorsanız, Türkiye’deki en önemli 2 belediye başkanından birisiniz. O da yeter de artar. İnsan bu konuda kanaatkâr olmasını bilmeli, mantığı, aklı hırsını yenmeli. Gelmiş olduğum mevki ve makamı kendim için yeterli görüyorum.
Sizce gençler siyasete ilgi duyuyor mu bugün?
Çevreme bakıyorum, gençlere de bakıyorum, genellikle siyaset yapmak amacıyla kendisini şartlandıran çok az genç görüyorum. Bizim gençliğimizde talebe cemiyetleri çok fazlaydı, bunların pek çoğu siyaset yapardı. Türkiye’yi sağda ve solda hâlâ 68 Kuşağı taşıyor. 68 Kuşağı’ndan sonra diğer zamanlarda yoğun siyasetçi yetiştiren dönem olmadı.
O gemiyi çoktan terk ettik
Siyasette Milli Mücadeleci ekip olarak tanımlanıyorsunuz, böyle bir ekip var mı?
Hayır, kesinlikle yok. Bazılarının yakıştırması bu. Ben Mücadele Birliği’nden 1979’da hatta 1978’de ayrıldım. O tarihten itibaren de Mücadele Birliği ile en ufak bir ilgim kalmadı. Geçmiş döneminde benim gibi Mücadeleci olan arkadaşlar değişik siyasi partilere dağıldılar. Bunların arasında AK Parti içinde olanlar var. Ama, o arkadaşlarla bizim bir organizasyonumuz olmadı, olmaz da.
O gözlükle tanıdık
O döneminin sizin üzerinizde bir etkisi olmadı mı?
Gençlik yıllarımızda bizim fikri altyapımızın oluşmasında büyük etken oldu. O gözlükle dünyayı tanıdık. Daha sonra o gözlüğün çok çok büyük eksikliklerinin olduğunu gördük. “Bu gemi bizi karaya çıkaramaz” dedik ve biz o gemiyi terk ettik. Benim gibi yüzlerce, binlerce arkadaş da o gemiyi terk etti. Herkes kendi yolunu seçti.