Dink davasında gizli tanık unutuldu. Mahkeme Başkanı Canak, "Bana 'gizli tanık geldi' diye kağıt geldi ama gelmemiş. Gizli tanık evde polis bekliyor, polis burada gizli tanığı bekliyor. Ben ne yapayım?" dedi.
Hrant Dink davasında müdahil avukatlar, cinayet yerine yakın kamera kayıtlarını salonda izletti. Müdahil avukatlardan Deniz Tuna, kamera kayıtlarında şüpheli başka bir kişinin daha olduğunu ve bu kişi ile biri yaşlı biri ise orta yaşlı olmak üzere iki kişinin görüştüğünü söyledi. Mahkemede bugün dinlenilmesi beklenen 'gizli tanık' da tartışmalara neden oldu. Müdahil avukatların gizli tanığın dinlenip dinlenmeyeceğini sorması üzerine Mahkeme Başkanı Canak, "Bana gizli tanık geldi diye kağıt geldi ama gelmemiş. Gizli tanık evde polis bekliyor. Polis burada gizli tanığı bekliyor. Ben ne yapayım?" dedi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Dink davasında müdahil avukatlar, cinayet yerine yakın kamera kayıtlarını salonda izletti. Müdahil avukatlardan Deniz Tuna, kamera kayıtlarında şüpheli başka bir kişinin daha olduğunu ve bu kişi ile biri yaşlı biri ise orta yaşlı olmak üzere iki kişinin görüştüğünü söyledi. Tuna, bu kişinin görüşmelerine ilişkin telefon kayıtlarının Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'ndan (TİB) istenildiğini ancak kişisel bilgi olduğu gerekçesiyle bu talebin kabul edilmediğini söyledi. Kayıtlarda, Ogün Samast'ın cinayet sonrası kaçış görüntülerini de izlettiren Avukat Tuna, görüntülerdeki şüpheli kişilerin Samast'ın peşinde birilerinin olup olmadığını kontrol ettiğini önü sürdü. Avukatlar, TİB'den söz konusu saatte yapılan bu görüşmenin ve bu kişinin tespit edilmesini istedi.
Görüntülerin izlettirilmesi sırasında kendini kamerada gören Ogün Samast'ın arkadaşlarına dönerek kendi aralarında, "Ben miyim lan? Meşhur oluyorum lan" ifadelerini kullandı. Ayrıca görüntülerdeki şüpheli kişilerle ilgili Erhan Tuncel, Ogün Samat'a 'Tanıyor musun?' diye sorunca Samast, "Ne tanıyacağım ya..."diye karşılık verdi.
Kamera kayıtlarının izlenmesinin ardından Ogün Samast'ı İstanbul Esenler Otogar'ında karşıladıkları iddia edilen ve cinayetten 12 gün sonra hem emniyet hem de savcılık tarafından tanık olarak dinlenen Turan Meral, Orhan Özbaş, Kaan Gerçek mahkemece de dinlendi.
Tanık Turan Meral, Ogün Samast'ı otogarda karşılamadıklarını iddia ederek, "Orhan ismindeki arkadaşımız internetten tanıştığı bir arkadaşının İstanbul'a geleceğini söyledi. Ben, Kaan, Mesut ve Orhan birlikte Orhan'ın arabasıyla Bayrampaşa'daki Ada Parkı'nın kapısına gittik. Burada, Ogün Samast'ı aldı. Önce Eyüp sahilde biraz dolandık sonra Gaziosmanpaşa'ya gittik. Ogün Samast dayısının yanına gideceğini söyleyerek, ayrıldı. Cinayeti Ogün Samast'ın işlediğini birkaç gün sonra televizyondan gördüm. Arkadaşlarla inanamadık. Birlikte olduğumuz sırada normal muhabbet oldu. Ne silah ne de fotoğraf gösterdi" dedi. Cinayette sonra emniyette alınan ifadesinde Ogün Samast'ın kendilerine silah göstererek birini vurmaya geldiğini söylediği hatırlatılan Meral, "Şu an verdiğim ifade doğrudur" dedi.
Duruşmada söz alan müdahil avukatlardan Kezban Hatemi, tutuklu sanıkların içeriye alındığı sırada tanıkların yanlışlıkla sanıkların arasında oturduğunu ve sanıkların onlara talimat verdiğini iddia etti. Bunun üzerine, tutuksuz sanıklardan Coşkun İğci söz alarak olanları doğruladı. Bunun üzerine bazı müdahil avukatları, Dink davasında başından beri ihmallerin olduğunu belirterek bu konuda tedbir alması gereken ancak bunu ihmal eden güvenlik birimleri hakkında suç duyurusunda bulunmasını istedi.
Orhan Özbaş da, mahkemede tanık olarak dinlendi. Mahkeme Başkanı Erkan Canak, Özbaş'a "Sanıkların yanına oturduğunda sana bir şey dediler mi?" diye sordu.Özbaş'da, "Ogün ile konuştuk.Yaktın bizi dedim.O da 3 yıl ben yattım.5 yıl da sen yat dedi" diye cevapladı. Ogün Samast ile internette olaydan 9 ay önce tanıştıklarını ifade eden Özbaş, "İstanbul'a geldiğinde aradı. Sonra Adapark'tan aldım. Eyüp ve Gazi Mahallesi'ne gittik. Resim gösterdi. Hrant Dink'in resmiymiş herhalde. Vuracağını söyledi. İnanmadım. Laz şivesi olduğu için gülüp geçtim." dedi.
Söz alan Samast, tanık Özbaş'a, "Beni İstanbul'da aldıktan sonra bir okulun önüne gittik. Okulun önünde esrar aldığı adam kimdi? Buna cevap versin?" diye sordu. Tanık Özbaş da, 'Yok böyle bir şey' diye karşılık verdi.
GİZLİ TANIK DİNLENEMEDİ
Mahkemede bugün dinlenilmesi beklenen 'gizli tanık' da tartışmalara neden oldu. Müdahil avukatların gizli tanığın dinlenip dinlenmeyeceğini sorması üzerine Mahkeme Başkanı Canak, "Bana 'gizli tanık geldi' diye kağıt geldi ama gelmemiş. Gizli tanık evde polis bekliyor, polis burada gizli tanığı bekliyor. Ben ne yapayım?" dedi.
Söz alan müdahil avukatlar, tanıklardan Turan Meral ile Kaan Gerçek'in 'yalancı şahitlikten' tutuklanmasını talep etti. Duruşmaya 15 dakika ara verildi.
GİZLİ TANIĞIN DAVAYA GETİRİLMESİ, SAVCININ TALİMAT VERDİĞİ POLİS BİRİMİNİN SORUMLULUĞUNDA
Gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesi davasında gizi tanığın duruşmaya gelmemesine ilişkin polisin tanığı evinden almaması iddiası ortaya atıldı. Uzmanlar, gizli tanığın davaya getirilmesi konusunda ilgili savcının talimatı doğrultusunda görevlendirilecek polis biriminin sorumlu olacağını belirtti.
Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde görülen davaya bugün de devam edildi. Ancak duruşma sırasında yaşanan bir olay, dikkatleri gizli bir tanığın ifade verme sürecine çevirdi. İddiaya göre davada ifade vermesi kararlaştırılan bir gizli tanık için gerekli ortamın hazırlandığı, güvenlik önlemleri hazırlanarak tanığın ifadesini vereceği odanın mühürlenerek hazır bekletildiği belirtildi. Duruşmada sıra gizli tanığın dinlenmesine geldiğinde tanığın hazır bulunmadığı ve polisin gizli tanığı evinden almayı unuttuğu iddia edildi.
Duruşma sırasında şaşkınlık yaşanmasına neden olan olayla ilgili emniyet kaynakları da şaşkınlık yaşadı. Gizli tanık olması nedeniyle terör, istihbarat ya da tanık korumayla ilgili şubelerin konuyla ilgilenebileceği gündeme geldi. Ancak polis kaynakları, soruşturmayı yürüten savcının talimatı doğrultusunda görevlendirilecek polis biriminin tanığı olması gereken yer ve saatte hazır bulundurmakla görevli olacağını dile getirdi. Bu konudaki sorumluluğun, talimatla görevlendirilen polis biriminde olduğu kaydedildi.