Genetiği değiştirlmiş askerin katliam planı

Bakıyorum da, bunlar mı "yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadı" diye düşünmeden edemiyorum.

Nuh GÖNÜLTAŞ yazdı...

Bu nasıl iş, bu nasıl cüret?

Ve bu nasıl bir vicdansızlık?

Koç Müzesi'ne hediye edilen bir denizaltının içine yerleştirilen patlayıcılarla müzeyi ziyarete gelecek ziyaretçiler, çoğunlukla okul çocukları havaya uçurulacak!

Vay vicdansızlar vay!

Şeref sizden uzak olsun!

Amin.

Yapacakları eylemlerle milleti "Kafes"e alacaklarmış.

Ülkeyi nasıl bir kargaşa ortamına sokacaklarını madde madde, satır satır yazmışlar.

Ayışığı.

Sarıkız.

Yakamoz.

Eldiven.

Şimdi de Kafes. Hem de ne kafes!

Dahilden milleti, hariçten hükümeti kafese sokmak için planlanan eylemler korkunç.

Bunlar yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadı olamaz.

Hayır, bunlar onlar olamaz.

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar gibi bunların da genetiği değiştirilmiş olmalı.

Yoksa insan kendi vatandaşına karşı bu derece zalimane cinayet planları yapabilir mi?

Bugüne kadar ortaya çıkan cunta belgelerinin ortak bir yanı var. Bu son Kafes operasyonu belgelerinde de aynı izi görüyoruz.

Amaç ülkede kargaşa çıkararak hükümeti alaşağı etmek.

Üstelik bu son Kafes belgelerinin tarihi de yeni, Mart 2009.

Amaç için her yol mubah. Nasılsa Türkiye'nin en fazla güvenilen bir kuruluşunun arkasına gizlenebiliyorlar.

Toplum içindeki farklılıkları, her kanattan cinayetler işleyerek birbirine düşman etmek.

Gayrimüslimlere yönelik cinayetler işleyip suçu dindar Müslümanlar'a yüklemek.

Toplumun gayzını Alevi'yi öldürüp Sünni'ye, Sünni'yi öldürüp Alevi'ye yönlendirmek.

Kara propaganda...

Ülkeyi yönetilemez hale getirmek için cinayetler planlamak...

Merak ediyorum, bu tip eylemleri planlayıp yürürlüğe koymak isteyenler nasıl bir ana babanın çocuğudur?

Kendi vatandaşlarına karşı bu derece korkunç plan yapanlar gerçekten bu milletin bir ferdi olabilirler mi?

Evet olabilirler ama mutlaka genetikleri değiştirilmiş olmalı.

Değilse mümkün değil!

Adalet Bakanı bu tasarıyı mutlaka yeniden gözden geçirmeli

Önceki günkü yazımda telefon dinlemeleriyle ilgili Türk Ceza Kanunu'nda yapılacak değişiklerden söz etmiş, eğer bu kanun hazırlandığı gibi Meclis'ten geçerse bundan basın özgürlüğünün büyük yara alacağını yazmıştım.

Ve tabii ki bu yasanın arkasında Cemil Çiçek'in olabileceğini ima etmiştim.

Cemil Bey aradı ve "Her şeyde benim izlerimi arama işinden vazgeçin" dedi ve şöyle devam etti:

"Bu yasa tasarısı Adalet Bakanlığı tarafından Bakanlar Kurulu'na getirildi ve Bakanlar Kurulu'nda görüşüldü. Ben hükümet sözcüsü olduğum için açıklaması bana düştü. Ama siz sanki bu yasayı ben getirmişim gibi söz ediyorsunuz. Ben nasıl bir adamım ki, öyle alttan girip üsten çıkıp, her şeyi tezgahlayıp planlayan bir adamım, böyle görüyorsunuz. Yok böyle bir şey. Vallahi size hakkımı helal etmem."

Cemil Bey'e söylemedim ama buraya yazayım:

Öbür tarafta zaten işimiz çok olacak. Onun için sizin de haklarınızla oraya gitmek istemem. Onun için yaptığımız hatayı burada düzeltmek bizim için daha hayırlıdır.

Düzeltir, hakkınızı helal etmenizi dilerim.

Madem bu yasa tasarısını Adalet Bakanı getirdi, o halde Sadullah Ergin'in yasayı bir daha gözden geçirmesi uygun olur. Aksi takdirde bu yasa hazırlandığı gibi geçerse Ergenekon davası hakkında hiçbir gazeteci tek satır yazı yazamaz. Yazanlar ise kodesi boylar.

Her ne kadar yanlış kişiye çatmışsak da bir yanlışlığı dile getirmişiz. Biz yanlış kişiyi düzeltmiş olduk, şimdi sıra yanlış tasarının düzeltilmesinde.

Sayın Adalet Bakanı görev sizin! Tasarıyı ince eleyip sık dokumanızda millet menfaati vardır.

 

Gündem Haberleri