TBMM (AA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2 Mayıs 2024'ten itibaren İsrail'e yönelik ihracat ve ithalat için tescil edilmiş hiçbir gümrük beyannamesinin bulunmadığının açık seçik meydanda olduğunu vurgulayarak, "Böylesi hassas bir konu etrafında ülkemizi töhmet altında bırakma yarışı, karalama çabası olsa olsa siyonizme hizmet, Türkiye'ye husumettir." dedi.
Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, siyaseti gelişigüzel, vakit doldurmak maksadıyla yapmadıklarını; hakka inandıklarını ve halkla yekvücut olduklarını söyledi.
"Bir ve Birlikte Hilale Doğru Türkiye Toplantıları" kapsamında Anadolu'yu dolaştıklarını, vatandaşlarla sıkı diyaloglar kurduklarını ve gönüller arası mekik dokuduklarını dile getiren Bahçeli, dün itibarıyla 15 bölge toplantısını gerçekleştirmiş olmanın bahtiyarlığını yaşadıklarını söyledi.
Erzurum, Kars, Gümüşhane, Erzincan, Rize, Siirt, Van, Kırklareli, Tokat, Bursa, Sakarya, Çankırı, Elazığ, İzmir ve Samsun merkezli olmak üzere 45 ili kapsayan saha ve siyasi çalışmaların gayet başarılı, coşkulu ve düzenli şekilde gerçekleştirildiğini anlatan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir ve birlikte hilale doğru yürüdükçe, bal mumundan kanat takan müstevli kalıntıları, ne hilalimizi gölgelemeye ne de güneşimizi perdelemeye muvaffak olamayacaklardır. Bir ve birlikte hilale doğru mesafe aldıkça, önümüze dikilen sanal korkuluklar yıkılacak, öngörülen tehlikeli akıntılar kurutulacak, hıyanete önayak olanlar yerle bir edilecektir. Artık bir hilal uğruna güneşler batmasın, bilakis hep yaşasın, her zaman var olsun. Artık felaketlerin şiirleri yazılmasın, fecaatler yaşanmasın, ağıtları da yakılmasın. Bir ve birlikte hilale doğru el ele verirsek, saf saf birikirsek, zincirinden kurtulmuş hiçbir şeytan, zıvanadan çıkmış hiçbir şer niyet, müthiş bir kudret ve seciyeyle donanmış milli azamet karşısında duramayacak, herhangi bir kötülük de yapamayacaktır."
Devlet Bahçeli, bir ve birlikte hilale doğru yol alışlarının, milli birlik ve kardeşliğin pekişmesi amacına matuf olduğunu ifade ederek, partisinin, saha çalışmalarına ve milletle kucaklaşmaya ayrımcılığı dışlayarak şevkle devam edeceğini dile getirdi.
- "Diğer altı ülkenin zavallı yalnızlığı şeklinde okunmalı"
MHP lideri Bahçeli, İsrail'in, Lübnan'a ateşkes önerisi sunmasından kısa bir süre sonra Beyrut'u havadan vurduğunu anımsatarak, Gazze'de yaşanan insani felaketlere, süregelen soykırıma her gün yenilerinin eklendiğini anlattı.
Bahçeli, "Katliamların hız kesmeden günbegün çıta yükseltmesi insanlık utancı, hukuk ve adalet imhası, medeni dünyanın iflas beyannamesi değilse sorarım sizlere, nedir? Bu trajedinin bitmesi, zalimlerin hesap vermesi gerekiyorken, hala bir arpa boyu mesafenin alınamaması ürkütücü bir skandal değil midir? İsrail, dökülen kanlarla, alınan canlarla, harabeye dönen şehirlerle, yapılan suikastlarla şiddet çarkını çeviren bir cinayet ve soykırım aygıtıdır." dedi.
Durumu, koma haliyle aynı olan uluslararası toplumun zaman zaman aldığı bazı kararların hayati belirtilerin varlığına da işaret ettiğini belirten Bahçeli, şöyle konuştu:
"Birleşmiş Milletler 'sosyal, insani ve kültürel' konuların ele alındığı 3. Komite'de, 'Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkına' ilişkin karar tasarısı, 6 ülkenin ret oyuna karşılık 170 ülkenin kabul oyuyla teyit edilmiştir. İsrail'in yanında hizaya giren ABD, Arjantin Paraguay, Mikronezya, Nauru, insanlık nam ve hesabına sınıfta kalmış, sahnelenen soykırım suçuna iştirak etmişlerdir. Kabul edilen kararda, 'Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve bağımsız devlet kurma hakkı teyit edilir.' ifadesinin 170 ülkece tasdiki, küresel vicdanın son bir gayretle çırpınışı, diğer 6 ülkenin zavallı yalnızlığı şeklinde okunmalıdır.
Roma Statüsü gereğince Filistin'in zımni devlet statüsü kazandığı açıktır. Aynı zamanda Filistin'in Uluslararası Ceza Mahkemesine üyeliği hukuki temelde statüsünü perçinlemektedir. Filistin'in yalnızca devletlerin tarafı olabildiği Roma Statüsü'ne kabulü, uluslararası hukuk nezdinde varlığına alamettir ve bir devlet olarak görüldüğünün de basbayağı nişanesidir."
-"İlk kıblemize siyonizmin gölgesi düşerse bunun altından hiçbir ülke kalkamayacaktır"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, İsrail'in durdurulmasının ve soykırım suçlularından hesap sorulmasının bir insanlık onuru, bir adalet konusu, demokrasi namusu olduğunu dile getirerek, adaletin mutlaka tecelli edeceğini söyledi.
İsrail'e başta silah satışlarıyla ilgili yaptırım uygulanması olmak kaydıyla, her türlü önleyici tedbirin doğrudan doğruya hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizen Bahçeli, Türkiye'nin İsrail'e tavrı ve tutumunun çok net olduğunu belirtti. Bahçeli, bunu görmeyen, görse bile işlerine gelmediğinden gerçeği çarpıtmak amacıyla yalan ve iftira cephaneliğine yığınak yapan bazı siyasetçilerin Türkiye'nin İsrail ile ticareti sürdürdüğünü ileri sürdüğünü aktardı. Bahçeli, şunları kaydetti:
"Türkiye, İsrail ile ilgili ticaret sayfasını, 2 Mayıs 2024'ten geçerli olmak üzere tüm ürünleri kapsayacak şekilde kapatmıştır. Yapılan resmi açıklamalar sabittir ve kuşkulu bir yanı da yoktur. 2 Mayıs 2024 tarihinden itibaren İsrail'e yönelik ihracat ve ithalat için tescil edilmiş hiçbir gümrük beyannamesinin olmadığı açık seçik meydandadır. Böylesi hassas bir konu etrafında ülkemizi töhmet altında bırakma yarışı, karalama çabası olsa olsa siyonizme hizmet, Türkiye'ye husumettir. Bu tip bir muhalefet anlayışının demokratik niteliğinden bahsetmek, sakat değerlendirmelerini ifade ve düşünce hürriyetiyle tevil etmek bizatihi demokrasiye hakarettir."
Müslüman Türk milletinin, Mescid-i Aksa ve diğer kutsal mabetlerin tarihi ve manevi dokularını tahrip etme teşebbüslerini asla affetmeyeceğini dile getiren Bahçeli, bunun, kırmızı çizginin ihlali olacağını ve ağır sonuçlar doğuracağını vurguladı.
"İlk kıblemize siyonizmin gölgesi düşerse bunun altından hiçbir mütehakkim ve muhasım ülke kalkamayacaktır." diyen Bahçeli, küresel ve bölgesel barış ve istikrara destek verilecekse, gerçekten bu hedefe hilafsız ve hilesiz bağlılık gösterilecekse, iki devletli çözümün mutlak surette gerçekleşmesi gerektiğine işaret etti.
Bahçeli, "1967 sınırları dahilinde, siyasi ve toprak bütünlüğünü sağlamış, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasından, müteakiben tanınmasından başka bir yol, bir yöntem, bir alternatif kalmamıştır." ifadesini kullandı.
- "AB'nin GKRY ve Yunan tezlerine alet olması, Ege ve Akdeniz'deki barış ve istikrara tahammülsüzlük"
Devlet Bahçeli, Avrupa Birliği'nin (AB) Mekansal Deniz Planlama çalışmalarının, Türkiye'nin Ege ve Akdeniz'deki egemen haklarını aşındıracak hatta hiçe sayacak içerik ve ilerleyiş istikametinde olduğunu belirterek, "Aleyhimize çizilen haritaların fiilen ve hukuken bir sonuç vermesini ümit etmek tam manasıyla akla ziyan bir hezeyan ve milli kazanımlarımıza aleni bir saldırıdır." diye konuştu.
Deniz yetki alanlarında yaşanan uyuşmazlıklarla ilgili AB'nin görüş beyan etmesi, hakemlik rolü üstlenmesi, tek taraflı kararların altyapısını oluşturma arayışlarının A'dan Z'ye geçersiz ve mesnetsiz olduğunu dile getiren Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Avrupa Birliği'nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Yunan tezlerine alet olması, Ege ve Akdeniz'deki barış ve istikrara tahammülsüzlüktür. Mavi vatandan taviz koparmak için karşımızda toplanan ülkelerin 486 yıl önce Preveze'de denizin dibine gönderdiğimiz haçlı donanmasından ne farkı vardır? Bize rağmen ve egemenlik alanlarımızdan sözde mahrum eden haritaların çizimiyle takibi ve temini peşine düşülen muhasım politikaları elbette biliyoruz. Tavsiyem, onların da Türk milletini bilmeleri, hafızalarını tazelemeleri, değilse bile tarih kitaplarını açıp okumaları, suyumuza dokunanın dumanını attıracağımızı unutmamalarıdır. Bu azgın hıncın, bu aşırı hırsın, tarihten ders almayan bu beyhude politik ve diplomatik kuşatma hazırlıklarının Türk milletine sökmeyeceğini, aksini iddia edenlerin tahrikleri devam ederse Barbaros Hayrettin Paşaların Ege ve Akdeniz'de dolaştığını görmelerini, yoksa Andrea Doria'nın akıbeti neyse aynısını yaşayacaklarını kararlılıkla söylemek isterim."
Bahçeli, 18-19 Kasım'da Brezilya'da toplanan G20 Zirvesi'nin temasının "Adil bir dünya ve sürdürülebilir bir gezegen inşa etmek" olarak belirlendiğini; adaletsizliğe, ahlaki kayıplara, egemenlik ihlallerine, önyargılara ve tarihi nefretlere dayalı bir dünya tasarımı için el ovuşturmanın çok vahim bir çelişki olduğunu söyledi.
- Adil ve yaşanabilir dünyanın kurucu gücü Türkiye olacaktır"
Bahçeli, adil bir dünya kurma çağrısını yapan ülkelerin, Rusya ile Ukrayna savaşını kışkırtmaları, bu savaşı milyar dolarlar saçarak finanse etmeleri, İsrail'in kanlı saldırılarına göz yummaları, küresel vahşete sponsorluk yapmalarının sürdürülebilir bir gezegen inşa etmekten daha çok kurulanı yıkma sinsiliği ve hesabı olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"ABD'nin Ukrayna'ya yardım için tahsis ettiği tüm fonların tutarının 182 milyar dolar olduğu açıklanmışken, bu paranın küresel açlık ve sefaletle mücadeleye harcandığı takdirde gerçek adil ve hakkaniyetli dünya tablosuna ulaşılacağını acaba düşünen olmuş mudur? Dünyada 900 milyona yakın insan içme suyuna erişemiyor. 2 milyara yakın insan içecek temiz suyun hasretini çekiyor. 800 milyona yakın insan açlıkla savaşıyor. Buna karşılık obez insanların sayısı 875 milyon sınırını aşıyor. Aşırı kilolu insan sayısı 1,7 milyarı geçmiş bulunuyor. Her yıl 5 yaş altı ortalama 5 milyon çocuk hayatını kaybediyor. Dünyada 600 milyon çocuk yoksullukla pençeleşiyor, bunların yarısı açlık tehlikesiyle karşı karşıya yaşıyor.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik, yoksulluk, işsizlik, terör, iklim değişiklikleri, çevre kirliliği gibi konular insanlığın temel problem alanları olarak göze çarpıyor. Kısaca özetlemeye çalıştığım bu yürek yaralayan veriler ışığında adil bir dünya nasıl kurulacak? Kim ya da kimler kuracak? Nasıl kuracak? Bunun için katlanacağı alternatif maliyetlerin yükü ne kadar olacak? Bize göre böylesi adil ve yaşanabilir dünyanın kurucu gücü inanıyorum ki Türkiye olacaktır."
Lafla peynir gemisi yürütmenin bir sonucu olmayacağına işaret eden Bahçeli, "Gazzeli, Kerküklü, Doğu Türkistanlı, Sudanlı bir çocuğun hayat standartları Londralı, Berlinli, Parisli bir çocuğun standardına çıkartılmadıktan sonra söylenen sözlerin balon, iddiaların fos çıkması kesindir." dedi.
- "Gelecek nesilleri konuşmalı ve dert etmeliyiz"
Devlet Bahçeli, İzmir'in Selçuk ilçesinde elektrikli sobanın devrilmesi sonucu çıkan yangında 5 çocuğun hayatını kaybettiğini hatırlatarak, "Biz uzaklardaki çocukların hakkını hukukunu konuştuğumuz kadar, daha doğrusu onlardan daha öncelikli olmak kaydıyla kendi çocuklarımızı, gelecek nesillerimizi konuşmalı ve dert etmeliyiz." ifadelerini kullandı.
Yapılan açıklamalardan, eşi cezaevinde bulunan annenin, geçimini sağlamak amacıyla kapıyı çocukların üzerine kilitledikten sonra hurda toplamaya gittiğinin anlaşıldığını aktaran Bahçeli, yaşanan bu felaketi sadece ekonomik cepheden ele almanın, yoksulluk ve mağduriyet ekseninde değerlendirmenin kendilerini doğru sonuçlara taşımayacağını belirtti.
Sorunlu ailelerin çocuklarını ruhen ve zihnen kazanmak, her birini hayata hazırlamak, rehberlik ve rehabilite ihtiyaçlarını karşılamakla birlikte çok ciddi şekilde gözlemlemek ve takip etmenin, devletin başlıca vazifeleri arasında olduğunu vurgulayan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesele sadece az vermek veya çok vermekle, yani maddi ve fiziki yardımlarda bulunmakla sınırlı görülmemelidir. Manevi ve moral desteklere eş zamanlı olmak kaydıyla ilgiye, sevgiye ve sahiplenmeye muhtaç evlatlarımızın devletin müşfik ve alicenap dokunuşlarıyla sağlıklı, dengeli ve iç huzuru yakalamış birer fert olmaları mümkündür. Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerinin izinden yürüyorken, ilkel şartlara hapsedilmiş çocuklarımıza bir vesileyle tanık olmak, bunları göz göre göre kaybetmek, maalesef hepimiz adına hüsrandır. Sosyal, psikolojik, ruhsal ve ekonomik temelli sorunları hazırlanmış bütüncül stratejik bir konsept dahilinde masaya yatırmadan, üstelik bu yaygın sorunlara neşter vurmadan atılan her adım sadece pansuman tedavisi olarak kalacaktır.
Türkiye'de bir çocuk gece yatağa aç giriyor, sabah mutsuz ve umutsuz uyanıyorsa bunun vebali hepimizin omuzlarındadır. İnanıyorum ki, Selçuk'ta yüreklerimize ateş düşüren olay bütün yönleriyle aydınlığa kavuşacak; böylesi felaketlerin bir daha yaşanmaması için her türlü acil önlem sırasıyla ve kademe kademe alınacaktır. Evlatlarımıza Allah'tan rahmet niyaz ediyor, çocuklarımız ölmesin, diyorum."
(Sürecek)