'Gel de, hıçkıra hıçkıra ağlama!...'

Yüreğime çöreklenen o berbat hadisenin acısı, öfkemi kabartıyor ve parmaklarım tuşları itiyor adeta

Canım hiçbir şey yazmak istemiyor.
Yüreğime çöreklenen o berbat hadisenin acısı, öfkemi kabartıyor ve parmaklarım tuşları itiyor adeta…
Sözde, Türkiye açısından çok mühim bir gelişme olan kapatma davası sonucu üzerine yazacaktım. Kim bilir belki de bu vesile ile Ergenekon'a, beynelmilel emperyalizme de değinecektim.
Şu an bütün bunların hiç önemi yok.
Zira içimdeki acıya, kabaran bir öfkeyle birlikte ardı ardına sıralanmış sitemler eşlik ediyor.

Malum, yine geçtiğimiz hafta, Konya'nın Taşkent ilçesi Balcılar beldesindeki 'Balcılar Kasabası Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği'ne ait Özel Boğaziçi Ortaöğretim Yurdu'nda, büyük bir patlama olmuş ve ardından gaz sızıntısı nedeniyle meydana gelen olayda, 2'si öğretmen 18 kişi hayatını kaybederken 27 öğrenci de yaralanmıştı.

Tam, otur da ağla cinsinden bir hadise…
Zavallı yavrular için hıçkıra hıçkıra…
Kaçak ve donanımsız olduğu iddia edilen binaya, ana kuzusu yavruları Kur'an öğretmek maksadıyla dolduran insanlara yönelik olarak sitemle…
Sırf Kur'an kursudur diye o yapının inşasına göz yuman idarecilere öfkeyle…
Kur'an kursu, İmam Hatip, din, diyanet deyince tüyleri diken diken olan, İslâm'dan nefret eden, bu olgular söz konusu olduğunda irtica krizlerine giren ve bu insanlık dışı tutumları nedeniyle, neslini korumak saikıyla kaçak göçek yollara başvuran insanları hataya zorlayan statükoya, onun muktedirlerine ve hepimize, hınçla ve öfkeyle yoğrulmuş gözyaşları gönderiyorum.

Oturup ağlayalım dibine kadar yaşadığımız bu trajediye…
El birlik olup diri diri toprağa gömdüğümüz yavrularımız için…
Hayırlı işler yapıyor zehabıyla gırtlağımıza kadar gömüldüğümüz nobranlık için…
Muhayyel korkulardan müteşekkil paranoyamız için…
İnsanlıktan istifa edip ideolojik birer mahlûklara dönüştüğümüz için…
Her şey için!..

Oysa biz böyle değildik!
İncelik ve rikkat en önemli hususiyetlerimiz olagelmişti hep…
Kanadı kırık kuşlar için vakıflar kurmuş, camilerimize kuş sarayları yapmış, börtü böceği bile gözeten bir medeniyet kurmuştuk.
'İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın!' demiştik.
'Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş, bir kişiyi yaşatan tüm âlemi yaşatmıştır!' gibi insanlığın medar-ı iftiharı olan yüce bir değerin müntesipleri idik.

Peki, ya şimdi?
Şimdi ciğerparelerimizi diri diri toprağa gömecek kadar kendimizi kaybetmişiz maalesef.

Ne kapatma davası, ne Ergenekon, ne şu, ne bu…
Türkiye'nin asıl manzarası budur!
Bu memlekette nefes alıp veren herkes, Balcılar kasabasındaki facia fotoğrafında yerlerini alıp gerine gerine poz vermişlerdir!
Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Çok merak ediyorum, her vesile ile irtica histerisine kapılan taife, 18 potansiyel mürtecinin, kendi taraftarları eliyle imha edilmelerinden ötürü, ne kadar sevinmişlerdir acaba?
Yürekleri yağ tutmuş mudur dersiniz?
Allah, onlara bile böyle bir acı yaşatmasın.

Bir yavrucak, kendisini kursa teslim eden babasına, 'beni öpmeyecek misin?' demiş…
Gel de, hıçkıra hıçkıra ağlama!...

Dünyanın bütün babalarının öpücükleri senin için bahtsız yavrucak!...
Efendimize (S.A.V.), utancımızdan yerin dibine girdiğimizi, yüzümüzün kıpkırmızı olduğunu ilet lütfen…

Ve şimdi 'Maun Suresini' okuma zamanı:

Dini yalanlayanı gördün mü?
İşte o, öksüzü iter, kakar.
Yoksulu doyurmaya önayak olmaz.
Vay haline o namaz kılanların ki,
Kıldıkları namazın değerine aldırış etmezler.
Gösteriş yaparlar onlar,
Ve yardımlığı sakınırlar (zekâtı vermezler).

Nihat NASIR - Gerçek Hayat Dergisi

Yaşam Haberleri