Değerli okuyucular, geçen ayki yazımda sizden duyduğum yaşanmış güzel anıları paylaşmıştım. Siz değerli okuyuculardan gelen yoğun ilgi ve talepten dolayı, bu yazıda da yine sizlerden duyduğum sizlerin yaşadığı güzel anılardan bazılarını paylaşacağım.
Hepinizin yaşadığı en önemli sorun, yurtdışına geldiğinizde yeteri kadar yabancı dil bilmemekti. Bu nedenle isteklerimizi iletememekten dolayı sorunlar yaşıyorduk. Özellikle de alış-verişlerimizde bu sorun daha da kendini belli ediyordu. Bunu bilen sizleri seven Danimarkalılar marketlerde; bizimkilerin alış-veriş yaptığı yiyeceklerin, Türkçe isimlerini öğrenip alış-veriş sırasında aracılık yaptıklarını ve yardımcı olmaktan oldukça memnun olduklarını, çok sevdiğim bir arkadaşım bana anlatmıştı. Buradan da anlaşılacağı gibi Türkiye’den gelenler Danca’yı öğrenmeden, Danimarkalılar Türkçe’yi öğrenmişler. Yine anlatılanlardan öğrendiğim şu diyaloğu da size anlatmak istiyorum. Kızı annesine gel demek amaçlı “kom anne kom” diye seslendiğinde, annenin cevabı “komuyom kızım komuyom” şeklinde olduğunu duyduğumda oldukça gülmüştük. Şimdi geçmişe baktığımızda, çoğumuzun zihninde benzeri olayların canlandığını tahmin edebiliyorum. Yine Danimarka’ya ilk geliş yıllarında bayram namazlarını kılmak için kiralanan spor salonlarının ve benzeri büyük salonların kiralama konularını dinlemek, anlamak ve anlatmak da ayrı bir olaylar zinciridir. Hele hele satın alınan ilk camilerle ilgili uğraş ve para toplamaları yaşayanların ağzında dinlemek de ayrı bir güzelliktir. Ne yazık ki camilerin alımına emeği ve katkısı olanların birçoğu şimdi rahmetli olmuşlar, onlara Allah’tan rahmet diliyor kalanlara uzun ömürler temenni ediyorum. Keşke bu camilerin alımına katkısı olanların isimleri liste halinde uygun bir yere (duvara, kapıya, lokale) asılsa da onların çocukları ve torunları ebeveynlerinin yaptığı bu hayırları bilseler!.. Ayrıca her caminin bir tarihi yazılsa iyi olur diye düşünüyorum.
İlk gelen anadil öğretmenlerinde görevlerini yaparken yaşadıklarını, okuma-yazma kursu açtıklarında karşılaştıkları sorunları dinlemekte apayrı bir hikâyeler zinciridir. Hele hele okuma-yazma bilmeyen vatandaşlarımızın; engelli (handycup) sayılarak onlara kurs açılmasının sağlanmasa da dâhiyane bir buluş olup bunu sağlayanlara teşekkür etmek gerekir diye düşünüyorum. Her ne kadar okuma-yazma kursu veren öğretmenlerin ücretlerini yüksek almaları söz konusu ise de, bu ücretlerin Danimarka makamlarınca karşılanması ve az da olsa okur-yazar olmayan vatandaşlarımızın okuma-yazma öğrenmesi faydalı bir kazanç olmuştur. 2000’li yıllarda özellikle gençlerimizin eğitim konusunda oldukça iyi halde olmaları ve çok güzel işlerde çalışmaları, oldukça başarılı ve girişimci işadamı olmaları da ayrı bir sevinç kaynağımızdır. Diğer yandan; Danimarka Meclisinde ve Belediye Meclislerinde önemli sayıda temsilcimizin bulunması da geçmişten bugüne kat edilen güzel mesafenin önemli bir göstergesidir. En basitinden ilk geldiğiniz yıllarda, Türkçe herhangi bir yayın olmazken bugün birkaç tane (Haber dk.’da dahil) Türkçe yayın ve internet sitesi olması önemli bir gerçektir. Bugün; Kopenhag’da Arhus’ta ve diğer şehirler ile bunlara bağlı yerlerde 40’tan fazla dernek ve bunların sağladığı cami ve kültür merkezi ile lokallerde birçok vatandaşımızı okurken, spor yaparken, ibadet ederken, sosyal etkinliklerde bulunurken görmek ayrı bir mutluluk kaynağıdır. Tabi ki bu gelişmelerde vatandaşlarımızın yanısıra sivil toplum örgütlerinin, yerel yönetimlerin ve T.C Devletimizin oldukça katkısı olmuştur.
Geçmişteki anıların; hep güzelliklerle hatırlanması ve anlatılması, gelişmelerin ve başarıların artarak devam etmesi, vatandaşlarımızın bulunduğu topluma daha çok kendini kabul ettirmesi ve etkinliklerinin artması dileğiyle selam ve sevgilerimi iletir, sağlıklı günler dilerken “Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer” cümlesi ile yazımı bitiriyorum.