İlahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk, Gazete Habertürk'ten neden ayrıldığını Sözcü'ye açıkladı. Öztürk'ün bu röportajı tartışılacak gibi gözüküyor.
CHP ile başladığınız siyasi hayatınıza kendi kurduğunuz Halkın Yükselişi Partisi'yle devam ettiniz. Geçtiğimiz günlerde de partinizden istifa ettiğinizi açıkladınız? Bu ayrılığın sebebi nedir?
Almanya'dan yeni geldim. Almanya'da iki kitabımın daha tercümesi yapılıyor. Yeni kitap çalışmalarım var. Çok yoğun çalışmam gereken bir dönemdeyim. Bu nedenle partiden ayrıldım.
Siyasete geri dönmeyi düşünüyor musunuz?
Hiç belli olmaz. Siyaset ülke meselesidir. Ülke menfaatleri gerektirirse hiç kimse buna itiraz edemez. Ama kendi partimle mi yola devam ederim başka bir siyasi parti mi olur onu bilemem. O günkü şartlara bağlı.
İkinci ayrılığınız da Habertürk ile oldu. Bu ayrılığın perde arkasında neler yaşandı?
Ben 38 yıldır Türkiye'nin birinci sınıf gazetelerinde yazı yazan bir insanım. Bir yerde yazmaya başladığınızda hepsi sizi peygamber gibi görüyorlar. Sonra yukarından bir yerden telefon geliyor ve korkuyorlar. Siyasi baskı olup olmadığını bilemem ama onlar beni ayırmadı. Ben ayrıldım.
Ayrılma nedeniniz nedir?
3 yazımı sansürlediler. Ben tepki göstermesem sorun olmayacaktı. Ama 3'üncü kez yazım yayımlanmayınca cumartesi sabahı aradım. Patron telefonuma çıkmadı. Fatih Altaylı telefonlarıma cevap vermedi. Yazı işleri müdürüyle görüşebildim. Neden yazımı yayınlamadıklarını sorduğumda da 'Fatih Bey öyle emretti'' diye yanıt verdi. 'Ben lise talebesi değilim. Benim yazılarıma böyle muamele edemezsiniz. Ben artık yazmıyorum'' dedim. Ben sabah istifa ettim, akşam internet sitelerinde 'İşine son verildi' yazıyordu.
Hangi yazılarınız sansürlendi?
'Sadece Anıtkabir mi kaldı'', 'Taşlar elbette ağlar'' başlıklı yazılardı. Bir de 'Türk solunun inadı'' diye bir yazı yazmıştım. Ama özellikle ilk iki yazı. Bunlardan biri Kürt açılımı ve PKK terörüyle ilgiliydi. Diğeri ise Bekir Coşkun'un bir yazısına istinaden yazılmış bir yazıydı. Hiçbirinde parti adı ya da siyasetçi ismi yoktu. Ama demek ki yazıların içeriği onları rahatsız etmiş. Bu yazıları çalışmaya başladığım ilk gazetede yayımlayacağım.
Habertürk'te size hiç ''Şu konuda yazma'' dendi mi?
Gazetenin sahibi Turgay Ciner'in olmadı ama Fatih Altaylı bazı konularda yazmamam konusunda benimle konuştu.
Neler konuştunuz Fatih Altaylı'yla?
Bu Fatih Altaylı ile benim aramda geçmiş bir konuşma. Söylemek istemiyorum.
Hülya Avşar'ın programında yaşananlar nedeniyle işinize son verildiği yazıldı çizildi. Sizce bir ilgisi olabilir mi?
O haberleri ben de okudum. Bunun payı var mıdır bilmiyorum ama eğer öyleyse iktidar doğrudan baskı yapıyor demektir.
Peki o programı terk ettikten sonra Hülya Avşar ile görüştünüz mü?
Birkaç kez aradı, telefonlarına çıkmadım. Onunla ne konuşayım ki ben... Benim çalıştığım kanala gelmese programına asla çıkmazdım. Bunu o da biliyor. Jest olsun diye gittim. Yayın öncesi de uyardım. 'Sana çiçek göndermiş gibi programına katılıyorum ama sakın aynı şeyi yapma'' dedim. Sen benim üzerimden Tayyip Erdoğan'a yağcılık mı yapacaksın? Allah'ın böyle bir emri mi var? Kısmetin bana mı bağlı? Git başkaları üzerinden yap.
Yayın öncesi programın içeriği hakkında konuştunuz mu?
Bana, ''Gündemden, magazinden, romantizmden, şiirden konuşacağız'' dedi. Hem 'Keşke siyasete girmeseydiniz. Ah hocam, başımızın tacı hocam'' diyor sonra da karşıma parlamentonun en çetrefilli adamını çıkartıyor. Beni zorla siyasetin içine çekti.
Kamer Genç'in program konuğu olduğundan haberiniz yok muydu?
Hayır hiçbir bilgi vermediler. Belki de tezgahtı. Çünkü, baştan beri benim Habertürk'te patron dışında hiç kimseye güvenim yoktu. Hiç iyi niyetli ve doğru dürüst davranmadılar.
Peki Hülya Avşar başka bir kanalda, başka bir programa sizi davet etse katılır mısınız?
Ben onun olduğu yerden bile geçmem. Hata ettim o programa katıldım. Hatırladıkça midem bulanıyor. Hülya Avşar'ın seviyesi belli. Bir daha asla onun programına çıkmam.
Turgay Ciner'e güvendiğinizi söylediniz. Kendisine kırgınlığınız var mı?
Ona tek bir laf demem. Onun beni hala sevdiğini ve saydığını biliyorum. Beni tercih etseydi, tepedeki 3-4 kişiyi göndermek zorunda kalacaktı. Bunu hiçbir patron yapamaz. O da benim gitmeme göz yumdu. Yoksa Turgay Bey'in bana saygısı, fikirlerime bağlılığı tartışılmaz. O yazılar da bence bahane. Problem başka. Allah Turgay Ciner'in yardımcısı olsun.
Peki başka bir şekilde Turgay Ciner ile yollarınız yeniden birleşir mi?
Benim için nerede çalıştığım, nerede yazdığım önemli değil. Ben önce insana bakarım. Ki Turgay Ciner benim patronum değildi. Bunu ona da söylerim. Benim patronum alın terimdir. Turgay Bey de benim dost olarak sevip saydığım bir insan. Hala da sever sayarım.