A. Hamdi Erer (Araştırmacı-Yazar)
Hükümet ve taraftarları bu konuyu bir başarı ve zafer olarak algılarken muhalefet ve diğer bir kısım çevreler Türkiye üzerinden İsrail güvenliği için oluşturulan bir savunma sistemi olarak değerlendiriyor.
Füze kalkanı anlaşması taraflar arasında atışma ve saldırı konusu olmakla birlikte Türk halkı her konuda olduğu gibi bu konuda da gelişmeleri sadece izlemekle meşgul. Hükümet tarafından yapılan açıklamalarda bu anlaşmanın herhangi bir komşu ülke için tehdit oluşturmayacağı ifade edilmekle birlikte, akıllarda soru işareti oluşturan konulardan en önemlisi ise; '' Neden bu dönem ve neden Türkiye ? ''...Dış politikamız, sayın Davutoğlu ile sıfır problem hedefi olmasına rağmen neden bölge ülkeleri için tehdit olarak algılanabilecek bir anlaşma imzalanıyor.
Gerçekten ciddi olarak kafaları karıştıran sorular peş peşe akla geliyor. Bunlardan bazıları sıralanacak olunursa;
1-Bu füzelerde düşmanın adı belli midir ?
2-Gerektiği zaman kullanılmak üzere diye bir gerekçe üzerinde mutabık kalınırsa, bu gerekçe ne ya da neler olabilir ?
3-Kim ya da kimlerin güvenliği tehlikededir ki bu anlaşma imzalanıyor ?
4-Gerektiğinde kimler basacak butona ?
5-Hükümet anayasa değişikliği konusunu referandum ile halka arzederken neden bu konuda halkın tercihlerine başvurulmamıştır?
6-Sağır sultanın bile bildiği İran-İsrail anlaşmazlığı ve savaş durumu, füze kalkanı anlaşmasını etkilemiş midir ?
7-Türkiye bu anlaşmayı imzalarken komşu ülkeler ile istişare etmiş midir ?
8-Yoksa son dönemlerde Türkiye'nin bölgede yükselen perestiji bu anlaşma ile düşürülmek mi istenmektedir?
Aslında bu soruları çoğaltmak mümkün ama cevapları olmayacağı için bu kadar ile yetinelim.
Geçmişte Irak savaşında İncirlik üssünden kalkan uçaklar masum ve mazlum Irak halkının tepesine bombalar yağdırıp yüzbinlerce sivilin katledilmesine neden olurken ABD butona basan olmuştu. Ve bizler bunun mantıklı ve insani açıklamasını yapamamıştık. Yine aynı durumla karşı karşıya geleceğiz gibi...
Özellikle bölgemizde oluşan barış merkezli bir dönem Nato eli ile kan gölüne dönüştürülme sürecine sokulmak istenmektedir. Bu konuda Türkiye'nin elinde sağlam kartlar vardır ve bunları açmak zorundadır. Nasıl ki İsrail karşısında takınılan cesur tavır, gerek Türk Halkı gerekse bölge halkı tarafından memnuniyet ve sevinçle karşılanmıştı, bu konuda da aynı cesaret ve duyarlılık Türk Hükümetinden beklenmektedir.İnanıyorum ki bu tavırdan dolayı ortaya çıkabilecek her türlü durum müslümanlar tarafından metanetle karşılanacaktır. Yeter ki kimlikli ve kişilikli bir tavır konsun...
Bölge şer odaklarının ihtiraslı beklentilerinden arındırılıp tamamen orada yaşayan halkların huzur ve refahı için emin bölge haline getirilmelidir. Türkiye'nin böyle bir potansiyeli ve sorumluluğu vardır. Sayın Başbakan bu konuda eskiden olduğu gibi milli duruşunu tekrarlamalıdır.
Yoksa doğabilecek olumsuz sonuçlar şimdiye kadar atılan olumlu adımları bitirebilir....
Bölge için barış hemen şimdi ve de acilen...
(arguman.com)