Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin İlhan Cihaner'in 'görevi kötüye kullanmak'tan yargılandığı davada verdiği karar hukukçuların tepkisine sebep oldu. Yargıtay'ın yetkisini aştığını aktaran hukukçular, CD'ler üzerinden verilmesi planlanan bir birleştirme kararının hukuk devletinin temellerini sarsacağını belirtiyor. Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'i 'görevi ihmal'den yargılayan Yargıtay'ın, diğer dava dosyasını görmeden, CD'lere bakarak davaların birleştirilmesini görüşme kararına tepki yağıyor. Erzurum'da 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın 'terör örgütü üyeliği' suçlamasıyla görüldüğüne dikkat çeken hukukçular, 11. Ceza Dairesi'nin Anayasa'ya açıkça aykırı hareket ettiği konusunda birleşiyor. Yargıtay'ın yerel mahkemedeki bir davayı isteyemeyeceğinin altı çizilirken, söz konusu uygulamanın hukuk tarihinde örneğinin bulunmadığına vurgu yapılıyor. CD'lerin fotokopi sayılması sebebiyle bunlar üzerinden birleştirme yapılmasının ciddi sorunlar doğuracağına işaret ediliyor. Hukukçular, işlem yapıldıktan sonra belgenin aslı ile fotokopisi arasında fark çıkması durumunda büyük sıkıntı yaşanacağına dikkat çekiyor. Daha önce iki Yargıtay üyesinin internete düşen ses kaydında 'Cihaner davalarının Yargıtay'da birleştirilip tahliye edileceği' şeklindeki ses kayıtlarını hatırlatan emekli Askeri Hakim Faik Tarımcıoğlu ise skandal konuşma ile yapılanların örtüşmesinin kuşku oluşturduğunu söylüyor Yargıtay 11. Ceza Dairesi, önceki gün gördüğü duruşmada Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'Ergenekon terör örgütüne üye olmak' suçlamasıyla yargılandığı dava dosyasına ilişkin ilginç bir karara imza attı. Başkanlığını daha önce internete düşen ses kayıtlarıyla gündeme gelen Ersan Ülker'in yaptığı 11. Ceza Dairesi, İlhan Cihaner ve avukatı Turgut Kazan'ın talebi doğrultusunda, ellerinde bulunan CD'leri inceledikten sonra, söz konusu dava ile Yargıtay'daki davanın birleştirilmesini değerlendirmeye karar verdi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nden gönderilen 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' davasının dosyasının da incelenmesine devam edilmesine karar verildiğini açıklayan Ersan Ülker, her iki dava dosyası üzerindeki incelemeler tamamlandıktan sonra Yargıtay'daki dava dosyası ile Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava dosyasının birleştirilmesi yönündeki taleplerin karara bağlanmasına oybirliğiyle karar verildiğini söyledi. Yargıtay'ın söz konusu kararı hukukçuların tepkisine sebep oldu. Emekli Askerî Yargıç Faik Tarımcıoğlu, Yargıtay'ın kararının hukuki olmadığını söyledi. Tarımcıoğlu, "Yargıtay'ın müdahalesinde siyasi bir hava ve koku var." ifadesini kullanıyor. Doç. Dr. Mustafa Şentop ise "Yargıtay 11. Ceza Dairesi 'görevle ilgili' suçlarla ilgilidir. Oysa Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava 'terör örgütüne üye olmak suçu'. Dolayısıyla Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin davayı kendisinde birleştirmesi mümkün değildir." şeklinde konuşuyor. Müşteki avukatı olan ve davaya müdahil olma talebinde bulunan Hatip Dursun, Yargıtay'ın CD'ler ile birleştirme kararı vermesinin hukuki olmadığını söylüyor. Daha önce Yargıtay'a dilekçe vererek, davanın 11. Ceza Dairesi'nden alınması talebinde bulunduklarını hatırlatan Dursun, Daire'nin aldığı kararların kendisini şaşırtmadığını söyledi. Daire'nin hukuki olmayan bir süreç içerisine girdiğini kaydeden Dursun, "Yargıtay Cihaner'in görevi ile ilgili konulara bakabilir. Eğer Cihaner iddia edilen terör örgütü üyeliği davasından beraat ederse o zaman Yargıtay'a gidilir. Bu süreç işletilmeden doğrudan emrivakilerle hukuk işletilemez. Bazı güçlerin devreye girerek hukukun dışına çıkılmasına asla izin vermeyeceğiz. Yargıtay ısrarla hakkı olmadığı halde 'dosyayı bana gönderin ben bakacağım' diyor. Bu istek hukuki değildir." diyor. Yargıtay'ın vereceği her karar, şaibeli olacaktır Doç. Dr. Mustafa Şentop: Yargıtay 11. Ceza Dairesi 'görevle ilgili' suçlarla ilgilidir. Oysa Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava 'terör örgütüne üye olmak suçu'. Dolayısıyla Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin davayı kendisinde birleştirmesi mümkün değildir. Kaldı ki Cihaner burada tek fail değil, 10'dan fazla sanık var. Hepsini Yargıtay'da birleştirmiş olacak. Bu bakımdan birleştirme yapmasının usul hukukuna göre hiç mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Ayrıca daha önce telefon görüşmelerinde ismi geçen hâkimlerin buradan etik olarak çekilmesi gerekirdi. Sıradan bir mahkemeden değil, Yargıtay'dan bahsediyoruz. Seyfi Oktay ile ilgili iddialar da var. Bunlar ortaya çıktıktan sonra Yargıtay'ın 11. Ceza Dairesi'nde adı geçen hâkimlerin etik olarak bu davadan çekilmesi gerekir. Vereceği kararların hepsi bu tür şaibelerin gölgesinde kalacaktır. CD'ler üzerinden birleştirme yapılamaz Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya: Yargıtay görevi kötüye kullanmakla ilgili davada, yerel mahkeme gibidir. Dolayısıyla Erzurum mahkemesine 'o davayı bana gönder, ben birleştireceğim' şeklinde talimat vermesi söz konusu olmaz. Birleştirilmesini gerektiren bir durum yoktur. İki dava da ayrıdır. Özel yetkili bir mahkemedeki bir dava olağan alelade bir mahkemede bakılamaz. Özel yetkili mahkeme görevi kötüye kullanmak suçunu değerlendirerek karara bağladığı zaman görevsiz bir konuya girmiş olmaz. Ama Yargıtay, özel yetkili bir mahkemenin konusuna girerse özel yetkili mahkemenin yetkisini ortadan kaldırır. Dolayısıyla kanuna açıkça aykırılık olur. CD'yi görüp birleştirme kararı verilmesi ise söz konusu olmaz. Dosyanın tamamının görülmesi lazım. CD üzerinden karar vermek demek, hukuku hiçe saymak demektir. Yargıtay'ın müdahalesi, hukukî zorlamadır Emekli Askerî Yargıç Faik Tarımcıoğlu: İnternete düşen ses kayıtları ile yapılmak istenen işlemin örtüşmesi kamuoyunda şüphe oluşmasına neden oluyor. Objektif hukukçular yapılmak istenen bu işleme hep şüphe ile bakacaklardır. İddia edilen çete kurmak gibi ağır suçlarda davaya bakacak merciler yerel mahkemelerdir. Ona Yargıtay bakamaz. Yargıtay bakacağını söyleyip de fiilen işin içine girerse ihsas-ı reyde bulunmuş olur. Hukuken bu çok yanlıştır. Kabul edilemez. İki davayı CD'ler üzerinden birleştirecekse bu sadece görevle ilgili olan bölümüdür. Diğerine bakamaz. Birleştirme kararı alınırsa bu tali bir dava ile ana davanın birleştirilmesi gibidir. O tali davaya bakacak merci ana davaya bakarsa bu hukukun ihlali anlamına gelir. Anayasa'nın görev tayin eden ana hükümlerine aykırıdır. Hukukun kendisine aykırıdır. Hâkim teminatı denen bir şey varsa. Bu hâkim teminatında daha önceden görevlendirilecek mahkemeler ve hâkimler bellidir. Mahal mahkemesinde yargılanması gereken bir kişi sırf başka sebeplerle veya siyasi sebeplerle Yargıtay'da yargılanırsa bu durum hâkim teminatına aykırıdır. Böyle bir karar yargının bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerine de gölge düşürür. Bu hukuki zorlamadır. Bu gibi zorlamalar kamuoyunda da soru işaretlerinin oluşmasına yol açar. Zaten Erzurum'daki davanın dosyaları ister istemez kendi önlerine gelecek. Yargıtay'ın müdahalesinde siyasi bir hava ve koku var. Türkiye'nin en büyük sorunu yargı Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun: Yargının herkese eşit mesafede duran bir organ olmaktan çıkıp, herkesin kendi yargısı üzerinden işlerini halletmeye çalıştığı bir algı ortaya çıkıyor. Yargıtay 11. Ceza Dairesi ile Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi arasındaki çekişme birtakım işaretler barındırıyor. Birincisi, mahkemeler arasındaki ilişkinin hukuk devletindeki gibi olmadığını gösteriyor. Normal bir hukuk devletinde mahkemeler birbirlerine maddi gerçeğin ortaya çıkması için yardımcı olur. Burada bu işin bir türlü ilerlemediğini görüyoruz. Bu çok ciddi bir sıkıntı. Mahkemeler arasındaki bu ilişki HSYK ve Yargıtay'ın müdahil olması, çıkacak karara yönelik şüpheyi artırır. Buradan çıkacak karar, insanların gerçekten adil yargılandığına yönelik algı doğurmayacak. Türkiye, de yargının en büyük sıkıntısı bu. Yargı makamlarına insanlar güven duymuyorsa ve yargı makamları da insanlardaki güvensizliği perçinleyen adımlar içindeyse o zaman yargıda ciddi sorun var demektir. Türkiye'nin şu an en önemli sorunu yargı sorunudur. Belgenin aslı varken, fotokopi üzerinden davanın yürütülmesi son derece ilginç. Yargının çelişmesi durumu var. Fotokopiler üzerinden yargılama yapıldı diyelim. Belgenin aslı arasında fark olduğu anlaşıldığında durum ne olacak? Karar, hukuk tarihinde bir ilk olacak Prof. Dr. Ahmet Gökçen: Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin ilk derece mahkemesi olarak baktığı dava asliye cezalık bir davadır. Bir asliye ceza mahkemesinin ağır cezada görülen davaya müdahale etmesi nasıl ki hukuka aykırı ise birleştirme kararı da hukuki değildir. Yargıtay'daki bir mahkeme yerel mahkemede görülen davayı, ileride bana gelecek diye elinden alabilir mi? Alamaz. Böyle bir uygulamanın hukuk tarihinde örneği yok. Öncelikle Yargıtay'ın böyle bir birleştirme yapılabilmesi için davaya bakmakta olan mahkemenin yani Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi'nden birleştirme yönünde bir talepte bulunması gerekirdi. Mahkeme dosyayı göndermemişken Asli Ceza Mahkemesi olarak davaya bakan Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin kendiliğinden ben bunu aldım, birleştireceğim deme yetkisi yoktur. Ayrıca bunun Yargıtay'ın baktığı dava ile ilişkisi yok bir kere. 'Görevi kötüye kullanma' davası asliye ceza mahkemesinin bakacağı bir davadır dolayısıyla Yargıtay burada bir üst mahkeme konumunda değil, yaptığı iş asliye ceza mahkemesinin yaptığı bir iştir. 11. Ceza Dairesi'nin asli ceza mahkemesi sıfatıyla baktığı bir davada ağır cezalık bir işe müdahale etmesinin hukuki bir dayanağı yoktur. 11. Ceza Dairesi'nin bu yönde bir karar vereceğine ihtimal vermiyorum. |