ANKARA (AA) - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili 221 sanık hakkında hazırlanan çatı iddianamesinde, örgütün TÜBİTAK'ta üretilen teknolojik ürünleri, örgüt mensuplarının özel şirketleri üzerinden yabancı ülkelere ve özellikle İsrail'e sattığı belirtildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, TÜBİTAK'ın FETÖ için stratejik kurum kabul edilerek "mahrem yerler" içine alındığı ve örgüt lideri Fetullah Gülen'in buradaki kadrolaşmaya çok özel bir önem verdiği aktarıldı.
Örgütün, TÜBİTAK'ta kadrolaşabilmek için 2011'de yönetici kadrosunun bir kanun hükmünde kararname ile değiştirilmesini sağladığı, bundan sonra ise kısa sürede kadrolaşmaya ve yapılanmaya gittiği vurgulandı.
TÜBİTAK'ın başkanı ve birim başkanlıkları ile kritik yöneticilerinin, örgüt mensupları arasından seçilip atandığı belirtilen iddianamede, TÜBİTAK içerisindeki örgüt yapılanmasının, evlerde sohbet toplantıları düzenlediği, bu sohbet toplantılarında ise Fetullah Gülen'in konuşmalarının dinlendiği tespitine yer verildi. Tedbir olarak toplantıya katılanların cep telefonu bataryalarının çıkarılıp başka bir odaya bırakıldığı, toplantı odalarının steril hale getirildiği de iddianamede yer aldı.
- Birbirlerine selam dahi vermemişler
TÜBİTAK içindeki FETÖ kadrolarının örgütlü bir tavır geliştirdiği ve bu kapsamda, kadroların kurum içerisinde gizlenip tedbir uyguladığı, hatta kod adı kullandığı bir talimat da iddianamede açıklandı.
Buna göre, örgüt mensuplarının "örgütten değilmiş" gibi izlenim vermeye çalıştığı, hatta İslami usulde selamlaşma yerine "Günaydın, iyi günler" türü selam verilmesi talimatına sıkı sıkıya uydukları belirtildi.
İddianamede örgütün, Marmara Araştırma Gemisi'nde işe alma karşılığı kişileri örgüte kazandırdığı, bunu kabul etmeyenleri işe almadığı, örgüt talimatlarına uymayanların sözleşmelerini de yenilemediği tespitine yer verildi.
TÜBİTAK'ta üretilen teknolojik ürünlerin FETÖ mensuplarının özel şirketleri üzerinden yabancı ülkelere ve özellikle İsrail'e satıldığı tespiti de iddianamede yer aldı.
Özel şirketlerin bu yolla gelir temin ettiği, ülkenin teknolojik sırrı niteliğindeki gizli bilgilerin teknolojik ürün satışı ile yabancı ülkelere aktarıldığı vurgulanan iddianamede, TÜBİTAK'ta üretilen bazı projelerin ise örgüt menfaati ile uyuşmadığı için atıl bırakıldığı kaydedildi.