MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Mehmetçiğin kanını döken, polisin canını alan ve masum vatandaşlarımıza acımadan kıyan eşkıya bugün itibar ve hatır sahibi olmuş ve demokratik mücadele veren bir mertebeye çıkarılmıştır" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Siyaset ve Liderlik Okulu'nun 7. Dönem Sertifika Töreni'nde bir konuşma yaptı.
"Sorunları sağduyu, zeka ve akılla aşamayacağı artık anlaşılan iktidar partisinin kısır bir ihtiras ve inat ile hem kendi sonunu hazırladığı, hem de benden sonra tufan anlayışı ile Türk milletinin geleceğini ateşe atmaya niyetlendiği anlaşılmaktadır" diyen Devlet Bahçeli, "PKK ile pazarlık, İmralı canisiyle müzakereler bunu göstermektedir.
Mehmetçiğin kanını döken, polisin canını alan ve masum vatandaşlarımıza acımadan kıyan eşkıya bugün itibar ve hatır sahibi olmuş ve demokratik mücadele veren bir mertebeye çıkarılmıştır" şeklinde konuştu. Türkiye'nin geri dönülmesi çok zor olacak bir yola girdiğini belirten Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü: "Siyasi yöneticiler tarafından mayınlı alana itilmiştir. Düşmanla el sıkışanlar, bölücülük akıntısına gönüllü olarak atlayanlar; sanki özel görev almışlar gibi Türk milletinin aleyhine ne varsa imal etmişler, gündeme getirmişlerdir.
Bölücülük ontolojisi, terör külliyatı, parçalanma sözlüğü malum siyasi zihniyet tarafından hazırlanmış ve tedavüle sokulmuştur. Görülmektedir ki; Türk milletinin güvenliği, Türk vatanının bütünlüğü, Türk devletinin bekası aşırı bir risk ve tehditle karşı karşıyadır. İlave olarak da; insanlarımızın karşılıklı birbirini itham ettiği, toplumun yarısının, diğer yarısını hasım görmeye başladığı, toplumsal güvenin kaybolmaya yüz tutuğu karanlık bir dönemin yakınına kadar gelinmiştir.
Yaşanan ekonomik sıkıntıların, siyasi belirsizlikle birleştiği ağır bir buhran durumu, milletimizin paylaştığı müştereklerin ve geleceğe yönelik ortak beklentilerin kaybolmasına yol açmakta, üzülerek ifade etmeliyim ki vatandaşlarımızı birbirine yabancılaştırmaktadır. Gelişmeler, bundan sonra, toplumsal ve siyasal sağduyunun tamamen terk edildiği, geri dönülemez ve tamiri zor olan bir dönemin yaklaştığını işaret etmektedir. Kin ve intikam duygularıyla varlıklarına yön ve anlam katanların, milli değerlerle hesaplaşmak amacıyla tüm gücüyle harekete geçtikleri anlaşılmaktadır."
"TÜRKİYELİLİK ZIRVASINDA BULUŞANLAR MİLLİ KİMLİĞİMİZE HÜCUM ETMİŞLER"
Millet olmanın ruh ve şuuruna yabancı ve uzak olanların bir araya geldiğini belirten Bahçeli, milliyetçiliği hor ve hakir görenlerin ittifak içine girdiklerini belirterek, "Türklüğe içten içe hazım sorun yaşayan bedbahtlar biri otuz altıya dilimlemenin heves ve heyecanına kapılmışlar, bu şekilde alt etnik gruplara ortam açmışlardır. Türkiyelilik zırvasında buluşanlar milli kimliğimize hücum etmişler, milli onurumuzu hedef almışlar ve milli emanetleri incitmişlerdir.
Ne acıdır ki, demokratik imkânlarla siyasal sorumluluk üstlenmiş bir zihniyet, yabancı dostlarının tavsiye ve telkinleri altında çözüm diyerek Türk milletinin çöküşünü adım adım ilerletmektedir" şeklinde konuştu. Siyasetin birliğe, fikirlerin rekabetine, insanlarımızın taleplerine ve geleceğin mimarisine hizmet etmesi gerekirken, küslüğe, dargınlığa ve hepsinden önemlisi keskin ihtilaflara yol açtığını söyleyen Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu aslında tamamen siyaset kılığına bürünmüş, siyaset kimliğini gasp etmiş bir fitne ve fesat yapılanması olup, çok tehlikeli bir düzeye gelmiş durumdadır. Türkiye, siyaset kanalıyla bitirilmek ve sandıktan çıkan çoğunlukçu yönetim tarafından tasfiye edilmek istenmektedir. Son 10 yılki tüm gelişmelere baktığımızda, sömürgeci aklın dolaylı yöntemlerle ve kendi emellerine uygun yönetim aracılığıyla her yere sirayet ettiği, her şeyi belirmeye başladığı görülmektedir. Bu elbette, teslim olmuş, başkalarının gözetim ve denetimine girmiş, kökünden ve gerçeklerinden kopmak üzere olan gayri milli bir siyaset anlayışının sonucudur.
Diyebiliriz ki, Türk siyasetinin ayar ve ölçüleri endişe verici şekilde yıpranmış ve hasar almıştır. Geçmiş 1,5 asırlık siyasi ve sosyal ilişkilerin seyrine bakınız, devlet ve toplum arasındaki irtibat ağlarını, çatışma veya uyum noktalarını değerlendiriniz, o zaman bugün hakkında daha sağlıklı bir yorum yapma imkânına sahip olmanız kaçınılmaz olacaktır."
"ACI BİR ŞEKİLDE GÖRÜLECEKTİR"
Konuşmasında siyasal modernleşme konusunu da değinen Bahçeli, "Siyasal modernleşme dediğimiz süreç, her şeyden önce bir zihniyet dönüşümüne gönderme yapmakta, bunu referans almaktadır. Zihniyet dönüşümleri ise insan ve çevreye bakışımızı, algılayışımızı ve kavramlaştırmamızı sağlayan etkenlerin hem sonucu hem de yekûnudur" dedi. Siyasal modernleşmenin önemli neticelerinden birisinin, ideolojik dönüşüm olduğuna dikkat çeken Bahçeli konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bunun da var olabilmesi için teknolojik gelişme ve sıçrama hemen hemen vazgeçilmez bir önemdedir.
Kabul edilmelidir ki, zaman bizatihi değişen ve değiştiren bir süreç olduğu için tüm toplumsal olgular bu hakikate bağlı olarak biçim almakta ve dönüşmektedir. Ancak dönüşüm ve hatta değişim bizzat soyut açıdan ele alındığında yönsüz oldukları, dolayısıyla her tarafa ve her duruma kapı aralayacakları iyi bilinmelidir. Şayet değişime gelişme odaklı sınırlama getirilmez, dönüşüme alan çizilmezse, ileri doğru gittiğini düşünen toplumların hızla gerilemeye, geriledikçe de dağılmaya yüz tuttukları acı bir şekilde görülecektir.
Bu itibarla, siyaset gelişmenin yönünü belirlemeli, dönüşüm dinamiklerinin haritasını milli bir perspektifle ele almalıdır. Yaşadığımız deneyimler, Türk siyasetinin sınırsız ve yönsüz bir değişim rüzgârına kapıldığını, bunun ezbere dayandığını, el yordamıyla yapıldığını ve doğal mecrasından çıktığı için gerilemeye yol açtığını göstermektedir.
Kazanırken kaybetmek, usta olmakla övünürken çırak dahi olamamak, öne geçtiğini sanırken arkaya düşmek, çözüm sözleri kutsanırken çöküşe sürüklenmek ve demokrasi derken otoriterleşmeye yelken açmak işte böyle bir şeydir. Aslında siyasetin yapısal hastalığı, kavga ve sorun üreten kurgusu dünden bugüne intikal eden sosyal ilişkilerin ve zıt kutuplara tutunmuş zihniyetlerin örnekleriyle maluldür."
AJANSLAR