AMMAN (AA) - LEYS EL-CUNEYDİ - Eski Ürdün Başbakanı Tahir el-Mısri, mevcut sistemin yıprandığını ve dünyayı saran sorunları çözemez hale geldiğini belirterek, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyindeki (BMGK) daimi üye sayısının gelecekte 5 ülkeyle sınırlı kalmayacağını ifade etti.
Ürdünlü 80 yaşındaki deneyimli siyasetçi Mısri, başkent Amman'daki ofisinde güncel konuları AA muhabirine değerlendirdi.
BMGK ve BM Genel Kurulunun benimsediği küresel sistemin 1939-1945 yıllarında yaşanan İkinci Dünya Savaşı'nın sonuçlarından miras alındığını vurgulayan Mısri, dünyadaki mevcut sistemin o dönemde İkinci Dünya Savaşı'ndan galip çıkan ülkelerin hakimiyetinde kurulduğu ve bugüne kadar devam ettiğini hatırlattı.
- "Avrupa'nın BMGK'daki iki daimi üyeliği dünyada artık kabul görmüyor"
Avrupa'dan Fransa ve İngiltere gibi iki ülkenin BMGK'da daimi üye olmasına karşın diğer kıtaların bazılarından bir daimi üye bile olmadığını vurgulayan Mısri, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mevcut sistem yıpranmış ve dünyayı saran sorunları çözemez hale gelmiştir. Dolayısıyla BMGK'daki daimi üye sayısının 5 ülkeyle sınırlı kalması akıl işi değil, küresel güçler dengesi birçok yönden büyük değişimlere uğradı. Başka kıtalardan temsilcinin olmadığı BMGK'de Avrupa'nın iki daimi üyelikle varlık göstermesi dünyada artık kabul görmüyor."
Uluslararası sistemin değişmesinin gerekliliği konusunda daha önce birtakım girişimlerin olduğuna işaret eden Mısri, ancak BMGK'nın 5 daimi ülkesi ile diğer bazı güçlerin bu değişime engel olduğunu dile getirerek, "Çünkü gerçekleşecek değişimden sonra bu üyelerin BM'de bir önemi kalmamış olur." dedi.
Ürdünlü siyasetçi Mısri, BM sistemine dair çeşitli öneri ve düşüncelerin gündeme geldiğini ancak BMGK daimi üyeliğini oluşturan ülkeler ile diğer bazı güçler tarafından bunun kabul edilmediğini söyledi.
Latin Amerika ve Afrika ülkeleri ile Arap coğrafyasının BMGK'da daimi temsil hakkının olmadığını söyleyen Mısri, teknolojik ve politik olarak devletlerin güçlenmeye devam ettiği yeni dünyada temsil hakkının da yeniden şekillenmesi gerektiğini vurguladı.
Mısri, ABD'nin gücü oranında öncelikli hakka sahip olarak üyelik hakkını koruması, Avrupa ülkelerinin de Avrupa Birliği çatısı altında varlığını sürdürdüğü müddetçe BMGK'da bir üyelik hakkı olması gerektiğini savundu.
Mısri, Avrupa Birliğine üye ülkelerin Rusya'nın savaş açtığı Ukrayna'ya desteklerine işaret ederek şunları kaydetti:
"Avrupalıların Ukrayna'ya yönelik tutumları, birbirlerine yakın durdukları ve ortak duruşlarını sergileyen anlaşmalarının kanıtıdır. Batı bloku ülkelerinin, BMGK'yı hakimiyetleri altında tuttuğu dünya sistemi, bugüne kadar başka bloklara bir şey vermedi. Dolayısıyla dünyanın çok değiştiği bu dönemde, ekonomide ve diğer oluşum ile ittifaklardaki derin değişimlerle uyumlu yeni bir düzene ihtiyaç var."
- Gelecekte olabilecek yeni ittifaklar
Eski Ürdün Başbakanı Mısri, dünyada olabilecek yeni ittifaklara da değindi. Deneyimli politikacı bu konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ukrayna konusu birçok değişime yol açacaktır. Halihazırda olabilecek muhtemel gelişme ve oluşumlar hakkında bir şey söyleyemeyiz. Ukrayna, Batı ülkelerinden aldığı silah desteğiyle Rusya'yı zayıflatmada başarılı olursa o zaman Moskova'nın nelere başvuracağını göreceğiz.
Çünkü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinin kaybetmesini veya tutumlarından geri adım atmasını kabullenemez. Putin kendi ağzıyla, çok kutuplu dünyada bir kutup olduklarını ve sadece Ukrayna'nın kendilerine karşı savaşmadığını söylüyor."
Rusya-Ukrayna savaşının "saçmalık" olduğunu ve sebeplerinin de bilindiğini öne süren Mısri, "Rusya, ABD'nin kendisini orada mağlup etmesine izin vermeyecek. Uluslararası ittifaklarda değişimler oluyor. ABD, Çin'e karşı düşmanlığını ortaya koydu hem de herhangi bir işgal veya başka bir sebep olmadan. Çin'in hem Rusya'ya hem ABD'ye yaklaşımı ortak çıkarlar üzerine." diye konuştu.
Ürdünlü siyasetçi Mısri, dünyanın yeni bir savaşa girmesi halinde Batı dünyasının İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra elde ettiği teknolojik kazanımların yok olabileceği uyarısında bulundu.
- "Dünya 5'ten büyüktür, Cumhurbaşkanı Erdoğan doğru söylemiş"
BM Güvenlik Konseyinin karar mekanizmasını oluşturan daimi üyeliğin 5 ülkeyle sınır kalmasının uluslararası adaleti sağlayamadığını belirten Mısri, uluslararası konuların hukuksal kalıplarla ele alınması gerektiğini dolayısıyla BMGK'daki daimi üyelik dağılımlarının kıtalara göre olabileceğini dile getirdi.
Hindistan'ın 1 milyar 200 milyon nüfusa sahip olmasına rağmen BMGK'da daimi üye olmadığını hatırlatan Mısri, "Bundan sonra dünya sistemi 5'ten oluşmayacak. BMGK'da reformla değişikliği yapacak atmosfer henüz oluşmadı. Ancak bu düşüncede olan ülke sayısı oldukça çok." ifadelerini kullandı.
193 ülkenin oluşturduğu BM Genel Kurulunda bu yönde bir karar çıkarma fikrinin de 5 daimi üyenin engeli sebebiyle mümkün olmadığını vurgulayan Mısri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dünya 5'ten büyüktür" sözüne desteklerini dile getirerek şu değerlendirmelerde bulundu:
"Dünya 5'ten büyüktür, Cumhurbaşkanı Erdoğan doğru söylemiş. Bizim şu anda BMGK'daki daimi 5 ülkeye, mevcut sistemin geçmişte kabul gördüğünü ancak günümüz şartlarıyla uyuşmadığını söyleyecek ülkelere ihtiyacımız var. BMGK'nın daimi üyesi 5 ülke, uluslararası öne çıkan sorunları çözmekte aciz kaldı. Bu nedenle BMGK ile başlayacak dünya sisteminde bir değişimin gerçekleşmesi gerekiyor."
- "Biz Arapların sorunu, sistemin şeklinde değil"
Dünya ülkelerinin çıkar ve ihtiyaçlarının adil olarak karşılanması için BMGK'nın daimi üyelik dağılımının kıtalara göre olması gerektiğine işaret eden Mısri, "Mevcut sistem, reformla değişmelidir. Nitekim dünya sistemi halihazırdaki haliyle sadece büyük bazı ülkelerin çıkarlarına hizmet ediyor. Bundan dolayı reform adımlarına BMGK içinde ciddiyetle yaklaşılmıyor." dedi.
Bu konuda Arap ülkelerinin rolüne de değinen Mısri, "BM Genel Kuruluna üye 22 Arap ülkesi var. Bu da kendilerine, BMGK'da gerçek anlamda bir rol oynama fırsatı veriyor. Biz Arapların sorunu, sistemin şekliyle değil fakat bizim tutumlarımız ve siyasi kararlarımız Batı akımından yana." görüşünü dile getirdi.
Mısri, bu nedenle Arap ülkelerini, tutumlarını belirleme noktasında motive eden şeyin politik görüşleri olduğunu düşündüğünü ve Arap ülkelerinden halihazırdaki uluslararası sistemin değişmesine ilişkin herhangi bir talep işitmediğini aktardı.
Arap coğrafyasının, Arapçanın BM'de resmi dil olmasıyla sevindiğini ve bununla yetindiğini belirten Mısri, Arap ülkelerinin kararlarının bağımsız olmasının ve sistemi değiştirmek başta olmak üzere önemli konularda ortak bir Arap kararının gerekliliğinin altını çizdi.
Dünya düzenini değiştirmek için bölgesel Arap koordinasyonun oluşturulması olasılığına ilişkin ise Mısrı, bu tür bir koordinasyonun, çeşitli politik kararlara tabi olacağını ve Arap gücünün belirli bir alana toplanması, yönlendirilmesi konusundaki görevlerini yerine getiremediklerini ifade etti.
Mısri, Filistin meselesi dışında Arap coğrafyasının bir arada bir tutum sergilemediğini kaydetti.
Arap Birliğinin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ilk bölgesel örgüt olduğunu hatırlatan Mısri, çalışmalarında ve teşkilatlanmasında öncü olan Birliğin şu anda dağıldığını; Arap Birliğinin derin bir uykuda olduğunu sözlerine ekledi.