Türkiye Gazetesi'nden Adem Demir'e PKK, Öcalan ve Aysel Tuğluk hakkında çeşitli iddialar ortaya atan eski PKK'lı Batmaz, Aysel Tuğluk'u İmralı'da kurye olarak kullandıklarını öne sürdü. Aysel Tuğluk ise iddiaları yalanladı.
KCK operasyonlarında tutuklanan avukatlara da değinen Batmaz, şunları söylüyor: "Öcalan, Kandil'i avukatlar aracılığıyla yönetiyor. Genç avukatlar kullanılıyor. Çünkü onlar çaylak. İşin farkına varan ise ayrılıyor."
ELEŞTİRİDE BULUNDUM BAŞIMA GELMEYEN KALMADI
PKK'lılardan gördüğü şiddetten sonra pek çok yere başvurarak can güvenliği isteyen ve ardından yazdığı mektuplarla başta Kürtler olmak üzere herkesten destek isteyen Selma Batmaz'ın açıklamaları devam ediyor. Öyle şeyler anlatıyor ki hayret etmemek elde değil. Zira yıllarca bu örgütle bağından dolayı çok sıkıntı çekmiş olduğu her halinden anlaşılıyor. Şimdi PKK'nın iç yüzünü anlatan mektuplar, ele aldığı ve konuştuğu için örgüte yakın olanlar tarafından ağır hakaretlere maruz kalıyor. Hakkında yapılan yorumların bazılarında "bugüne kadar aklın neredeydi?" deniliyor. Aslında o da bir anlamda konuştuğuna pişman. "Güneyli Kürtlerin bir toplantısına gittim. Konuşanları dinledikten sonra baktım aynı tas aynı hamam. Söylemler ve sloganlar aynı. Eleştiride bulundum diye başıma gelmeyen kalmadı. Keşke gitmez olsaydım" diye bir anlamda pişmanlığını ortaya koyuyor. Ama yaşadıklarından dolayı da geri adım atmıyor. "Yeter" diye isyan ediyor.
KORKU İÇİNDE YAŞIYOR
Batmaz ilginç isimler ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerini anlatıyor. Ama hepsine yer vermek imkânsız. Çünkü bazı kişileri bulup Batmaz'ın söylediklerini ve suçlamalarını teyit etmek bir anlamda güç. Ama şu net olarak ifade edilebilir; Batmaz, yaşananlardan dolayı panik atak olmuş durumda. Sürekli takip edilme ve öldürülme korkusu yaşıyor. Bekaa'da tanık olduğu katliamları hatırladıkça ağlama krizine giriyor. Psikolojik krizler yaşadığı da olmuş.
Anlattığına göre iki kez intihara teşebbüs etmiş. "Ölmek istedim ama olmadı. Toplamda 5.5 ay Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne benzer bir klinikte tedavi gördüm. Şimdi iyiyim. Ama bugün Avrupa'da yaşayan eski PKK'lıların çoğu bitmiş vaziyetteler" dedi. "Öcalan bana, 'zaptu rapta gelmeyen asi küçük burjuva aristokrat karışımısın. Sana boyun eğdireceğiz' diyordu. Gerçekten de dediğini yaptı. Bana boyun eğdirdi" diye konuşan Batmaz, ikinci bölümünü yayımladığımız söyleşide sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:
ÖCALAN RUH HASTASIDIR
> Gerçekten PKK'nın çözüm istemediğine mi inanıyorsunuz?
İnancım bu yönde. Ayrıca Kürt sorunu ayrı PKK sorunu ayrıdır. Örgütün derdi, Kürtlerin sorunlarını çözmek değil. Kürtleri ilgilendiren tek olumlu bir planı da yoktur. Öcalan'ın kimliği ve kişiliğinin nereden geldiğine bakın. Öcalan ve yakındakilerin hiçbirisinin temiz bir kökeni ve asaleti yoktur. Bunların hepsi toplumun en tortulu kesiminden geliyorlar. Neden bir ağa, bey ve şeyh oğlu orada görev almadı. PKK neden bölgedeki ileri gelenlere düşmandır? Neden onların çocuklarını öldürdü. Çünkü Öcalan bir ruh hastasıdır. PKK'nın başındakilerin de bu psikolojik hastadan farkı yoktur. Onlar kendi uçkurları için Kürdistan dâhil her şeyi satarlar. Bu karanlık çete ve cinayet şebekesi gitmeden Kürtlerin yaşadığı dört parçada da tek bir şey yapılamaz. Kürtler bunun için akıllarını başlarına almalıdırlar. Yeni örgütler, yeni oluşumlar ve yeni siyasi hareketler kurmalıdırlar. Aksi halde PKK hiçbirisine hayat hakkı tanımaz tanıyor.
ŞEYH SAİD'İN TORUNUNU ÖLDÜRECEKLERDİ
> Örgütle yollarınızı ne zaman ayırdınız?
Hem PKK'dan hem de devletin o dönemki polis ve askerlerin elinden çok çektim. Şu anda yüzde 60 oranında sakatım. Cezaevine girdiğimde örgüt bana sorumluluk verdi. Kaldığım Bayrampaşa Cezaevinde, PKK'lı kadın militanların sorumlusu oldum. Ama cezaevinde hiçbir şekilde ölüm emri vermedim. O zaman koğuşta 70-80 kadın vardı. Ayrıca örgüt yapısı içinde de yönetimde görev almıştım. Şeyh Sait'in torunlarından bir bayan, ismini biliyorum fakat evli olduğu ve onun için bir sakınca teşkil ettiği için adını söylemek istemiyorum. Bu kadın nişanlı iken dağa gidiyor. 4 ay boyunca elleri ve ayakları bağlı şekilde çadırda bekletiliyor.
Öldürülecekti. Ama sonra affedildi. Bırakıldıktan sonra İstanbul'a geldiğinde yakalanmıştı. Bayrampaşa Cezaevinde birlikte kaldık. O ve onun gibi çok kişi büyük acılar çektiler.
HADEP BAŞKANLIĞINI REDDETTİM
> Cezaevinden çıktıktan sonra tekrar Avrupa'ya mı gittiniz?
1992 yılının ekim ayında girdiğim cezaevinde 5.5 yıl sonra serbest kaldım. Tahliyeden sonra örgütü bıraktım. Bana HADEP'in başına geçmemi teklif ettiler. Öcalan'ın avukatı Mahmut Şakar defalarca kapımı çaldı, açmadım. Kani Yılmaz (ki, bu insan örgütten koptuğu için daha sonra öldürüldü) bana defalarca telefon açarak "APO seni istiyor" deyip duruyordu. Eğer HADEP Başkanı olmayı kabul etseydim kesinlikle beni öldüreceklerdi.
> Demokratik açılımla, sorunun çözümü için bazı adımlar atıldı. Ancak hala şiddet devam ediyor. Günümüzde taleplerin demokratik protesto yöntemlerin dile getirilmesi silahtan daha etkiliyken sizce PKK savaşta niye ısrar ediyor?
PKK savaştan besleniyor. Bunun için asla bir açılımla Kürt sorunun barışçıl yöntemlerle çözülmesini istemez. Savaş ve kanla beslenenler, sorunun çözülmesini arzu etmezler. Çünkü bu örgütün varlığı savaşa bağlıdır. Savaş ağaları hep bu kirli savaşı istiyorlar.
TUĞLUK BİZİM İÇİN ÇALIŞIYORDU
> KCK operasyonları çerçevesinde Öcalan'ın avukatları tutuklandı. Avukatlar, İmralı-Kandil arasında kuryelik yapıyorlar mı sizce?
Yeni bir şey değil ki. Öcalan yakalandığından bu yana örgütü avukatlar aracılığıyla yönetiyor. Bu sistemin hala işletildiğini düşünüyorum. Örneğin Aysel Tuğluk'u cezaevinde yattığım dönemde tanıdım. Bizim için çalışırdı. PKK'lılar arasındaki iletişimi sağlıyordu. Mahkûmların birbirlerine gönderdiği mesajları taşırdı. Ona bu görevi örgütün cezaevi yönetimi olarak biz vermiştik. Her hafta cezaevine gelip giderdi. Üç cezaevi arasında iletişimizi sağlardı. Bayrampaşa-Bursa ve Çanakkale cezaevleri arasında kuryelik yapardı. Aysel Tuğluk ve birkaç kişi dışında o dönemin bütün avukatları daha sonra ayrıldılar. Çünkü olayın vahametinin farkına vardılar. Her zaman yeni avukatlar kurye olarak kullanılır. Zira bunlar çömezdirler ve anlamazlar.
> İki defa darp edildiniz. Örgütün size yönelik ölümcül bir eylem gerçekleştirmesinden korkuyor musunuz?
Sadece ben değil, PKK bugüne kadar binlerce Kürt'e zarar verdi. Abdullah Öcalan 15 bin iç infazdan bahsetti. 17.500 de faili meçhul cinayet var. Çatışmalardan öldürülen gençleri sayısı ise tam bilinmiyor. Evet devlet de büyük zulümler yaptı. Ama diyebilirim ki devlet bile Kürt halkına PKK kadar zarar vermedi. PKK'nın kirliliklerinin ne teneşir, ne Ganj Nehri ne de Hitler'in gaz odaları temizler. Çünkü bunların hem bedenleri hem de ruhları kirlidir. Özellikle PKK'lı yöneticiler cehennemi adamlardır. Çok kişinin heba olmasına neden oldular. Bunlardan korkmamak mümkün değil. Onlar benim peşimdedirler. Can güvenliğim yok. İstedikleri yerde beni bulup imha edebilirler.
ANLATILANLAR İFTİRA
Selma Batmaz'ın 'iyi çok iyi tanıyorum' dediği isimlerden biri de Aysel Tuğluk. Bayrampaşa Cezaevinde tutuklu kaldığı 1992 ile 1998 tarihleri arasında Aysel Tuğuluk'un tutuklu PKK'lıların avukatlığını yaptığını belirten Batmaz çok çarpıcı bir suçlamada bulunuyor. O dönemde PKK'nın cezaevi sorumlusu olduğunu ve yönetimi olarak Aysel Tuğluk'a Bayrampaşa-Bursa ve Çanakkale cezaevleri arasında iletişimi sağlama görevi verildiğini savunan Batmaz'ın suçlamalarına Tuğluk sert cevap verdi.
Aslında Batmaz kadar Tuğluk da dertli. O da bu tür iftiralarla yıpratılmak istendiğinden şikayetçi. Selma Batmaz ismini hatırladığını ancak onunla bir defa bile görüşmediğini, avukatlığını yapmadığını söyleyen Tuğluk, "Hayatım boyunca legal alanın dışına çıkmadım.
AYSEL TUĞLUK İDDİALARI REDDETTİ
Siyaseti tercih ettim. Barışı sağlamak için uğraşıyorum. Selma Batmaz intikam almak amacıyla iftira atıyor" dedi. Kuryelik suçlamalarını ret eden Tuğluk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cezaevine gidip geliyordum. Selma Batmaz ile hiçbir görüşmüşlüğüm ve sohbetim yoktur.
Bunu cezaevi kayıtlarında tespit etme kolaydır. Bu gibi suçlamalarla bizleri kıskaca almaya çalışıyorlar. Zaten her şeyimizi didik didik eden bir ekip var. Ayıptır. Neden bu tür kurgularla Kürt siyasetçileri konuşmaz hale getirmeye çalışıyorlar. Bizler devre dışı bırakıldıktan sonra kimlerle görüşecekler. Bakın açık ve net söylüyorum. Bu problem bitsin gerekirse 10-20 sene yatarım. Bu tür haberleri ihbar olarak kullanacaklar vardır. Kim ne yaparsa yapsın doğruları yapmaktan vazgeçmeyeceğim. Ben çözüme ve kardeşliğe hizmet ediyorum. Lütfen kimse BDP'yi terörize etmesin. Bana yapılan iftira mevcut konjonktür, konsept ve ortama malzeme olarak kullanılacaktır. Yeter artık bıktık."